Baskın Oran'dan ''Sin Kaf'' isyanı

Baskın Oran: Adli süreçten sonra kendimi daha az güvende hissediyorum!

Baskın Oran ve İbrahim Kaboğlu'nun kendilerine sin kaflı hakaret ve küfür içeren söylem ve yazılar nedeniyle açtıkları davanın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda 20'ye karşı 23 oyla, küfür ve hakaret edenlerin lehine bozulması üzerine aydınlar harekete geçti.

'Düşünce özgürlüğü' gerekçesiyle söz konusu kişiler hakkındaki hakaret ve küfürlere izin verilmesine tepki gösteren ve aralarında yazar Fikret Başkaya, Sosyolog İsmail Beşikçi, Sait Çetinoğlu, Ayhan Çınar, Sibel Özbudun, Emine Özcan, Merdan Özüdoğru, Mahmut Konuk, İsmet Erdoğan, Jale Mildanoğlu, Temel Demirer, Şevki Çelikçi, Paşa Öztürk, Engin Bayramoğlu, Özgür Başkaya, Barış Alparslan, Celal Deniz, Cafer Solgun, Cihan Şenoğuz, Hüseyin Çakır, Attila Tuygan, Oktay Etiman, Ayşe Günaysu, Erol Özkoray Erdal Karayazgan, Zeki Demirhisar, Recep Maraşlı'nın de bulunduğu bir grup aydın ve yazar, 'yargıda adalet istiyoruz' talebiyle imza kampanyası başlattı.

Devlet kutsal sayılıyor

İmza kampanyası için hazırladıkları metinde, 'Acaba haysiyet sahibi insanların utanmadan ağzına alamayacağı söz ve ifadelerin düşünce açıklama özgürlüğü sayılması hangi temel hukuk ilkesinin, hangi insan vicdanının gereğidir?' denildi. Devlet kutsal sayıldığı için, hukukun ve adaletin ayaklar altına aldığı ifade edilen metinde Hrant Dink davası, Uğur Kaymaz hakkında verilen karar, çocukların ağır cezalara çarptırılması gibi yargı kararlarına ve Ergenekon tutuklularının serbest bırakılmasına karşın sol görüşlü tutuklu ve hükümlülerin ölüme terk edilmesi gibi örneklere de yer verildi.

Herkes destek olmalı

Kampanyaya ilişkin bilgi veren yazar ve akademisyen Fikret Başkaya, rejimin tabularının olduğuna işaret ederek, 'Bu tabular ve yasaklar, rejimin niteliğinin tartışılmasını engelliyor' dedi. Anayasadaki, 'Türkiye laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir' ibaresinin gerçeği yansıtmadığını, aksine sistemin gerçek niteliğini örtmeye yönelik olduğuna işaret eden Başkaya, Yüce yargı ve bağımsız yargı gibi kavramların da adaletle ilgili olmadığını dile getirdi. Yargı sisteminde yaşanan bu 'çürümeyi' teşhir etmek için böyle bir kampanya başlattıklarını belirten Başkaya, aynı düşünceyi paylaşan ve bu çifte standardın mağduru olan herkesi de kampanyaya destek vermeye çağırdı.

Özgür Üniversite, Prof. Dr. Baskın Oran ve Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu'na yönelik hakaretler içeren bir yazının Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda (YHGK) düşünce özgürlüğü olarak kabul görmesinin "hukuk sistemini ve yurttaşların hukuka olan güvenlerini derinden yaraladığı" nı açıkladı. Oran ise “Bazı yargıçlara açık mektup” başlığıyla Radikal gazetesinin “İKİ” ekinde yer alan yazısıyla Kaboğlu ve kendisine hakaret edilmesi nedeniyle açılan davalar karşısında Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ve YGHK yargıçlarının bu hukuk ayıbını anlatarak AİHM’e gitmekten başka çaresi olmadığını dile getirdi.

Son olarak “Tercüman” gazetesi yazarı Servet Kabaklı'nın 22 Ekim 2004 tarihinde yayımlanan "Konuşturana, dinleyene yazıklar olsun!" başlıklı yazısındaki "Kaniş", "Uyanık geçinen şapşallar", "Salak" ve "Tescilli hain" şeklindeki hakaretlerini yüksek mahkeme "düşünce açıklaması" olarak nitelendirmişti.

Özgür Üniversite: Bu sözler düşünce özgürlüğü olur mu?

YHGK, iki öğretim üyesine tazminat ödenmesine hükmeden Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararını 3 Haziran'da günü 20'ye karşı 23 oyla bozmuştu.

Özgür Üniversite’nin hazırladığı kampanya metninde şu ifadeler yer alıyor:

"Aşağıda imzası bulunan bizler, yargının en üst kademesinden çıkan bu kararın, Türkiye'nin hukuk sistemini derinden yaraladığı, biz yurttaşların hukuka olan güvenlerini çok ciddi ölçüde zedelediği için görmezlikten gelinemeyecek bir önem taşıdığı inancındayız.

Profesör Baskın Oran'ın savunduğu görüşlere kesinlikle ve tam olarak katıldığımızı ve yargı aygıtını 'böyle karar ve yargıçlara karşı' savunmaya kararlı olduğumuzu kamuoyuna duyururuz."

www.kutsaldevletinhukukuadaletekarsi.com sitesi üzerinden de başlayan imza kampanyasına katılarak destek olabilirsiniz.

Baskın Oran'dan ''Sin Kaf'' isyanı

Oran ve Kaboğlu'nun kendilerine hakaret ve küfür içeren söylem ve yazılar nedeniyle açtıkları davanın küfür edenlerin lehine bozulması üzerine aydınlar harekete geçti.