Dolar

34,9547

Euro

36,6033

Altın

3.023,14

Bist

10.058,63

Rum doktora 35 yıl gecikmeli teşekkür

Kıbrıs Türk Barış Harekatı'nda Rum mermisiyle ağır yaralanan ve esir düşen Günaydın gazetesi muhabiri Ergin Konuksever, 35 yıl önce hayatını kurtaran Rum doktor Andreas D. Demetriades ile ilk kez bir araya geldi.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-07-20 12:32:00

Rum doktora 35 yıl gecikmeli  teşekkür



Irak, İran, Afganistan, Pakistan ve Kıbrıs'ta savaş muhabirliği yapan Ergin Konuksever, yıllardır aradığı hayatını borçlu olduğu Rum doktoru, uzun çalışmalar sonrasında buldu. Kıbrıslı Türk kanser uzmanı Ahmet Elgin'in üç ayı aşkın çalışması sonrasında, Rum hastanelerindeki kayıtların araştırılmasından ve dönemin cerrahları ile iletişim kurulmasından sonra Rum doktora ulaşıldı. Lefkoşa'daki Ledra Palace sınır kapısında buluşan ve kucaklaşan iki ayrı cephenin savaş arkadaşı, kol kola yürüyerek KKTC Dış Basın Birliği'nde beraber öğle yemeği yiyerek eski anılarını tazeledi. Türk gazeteci ve Rum doktor duygusal anlar yaşarken, Rum doktor Demetriades, gazeteci Konuksever'in 35 yıl önce diktiği kurşun yaralarını yeniden muayene etti. Rum doktor "Bundan sonra sen benim kardeşimsin" ifadelerini kullanırken, gazeteci Ergin Konuksever ise "35 yıl sonra doktora teşekkür etmenin mutluluğunu yaşadım" dedi. Konuksever, doktor Demetriades'i sınır kapısına kadar kol kola götürdü ve bundan sonra daha sık görüşmek istediğini belirterek doktora "Bundan sonra İstanbul'da da bir evin var" dedi.

Gazeteci Ergin Konuksever, 2'inci Kıbrıs Barış Harekatı'nda gazetecilik yaptığı dönemde Rum kurşunlarıyla vurulduğu zamanı ve doktorla başlayan hikayesini şöyle anlattı: "İkinci harekatın birinci günüydü. O dönemde filmlerimizi gazeteye askeri helikopterle gönderiyorduk. Hamitköy'de acil doğum yapması gereken Yüksel Ahmet isimli kadını hastaneye yetiştirmek için bindiğimiz aracın şoförü 'ben bu yoldan gideceğim, isteyen iner arabamdan' dedi. Bende 'oradan gitme, oradan gidersen başımıza felaket gelecek' dedim. O ısrar etti ve oraya girdi, girer girmez de ateş başladı. O anda şoförün ağzından merminin girdiğini gördüm. 'Allah' dedi ve benim üstüme düştü, ağzından akan kan üstüme gelmeye başladı. Ben de hemen ateşi kesmeleri için fotoğraf makinesini çıkardım. Basın diye bağırdım. Ateş kesildi 'in aşağıya' dediler bana, ama çok yakındık, yeşil hattın üzerindeydik zaten."

Arabadan iner inmez bir kurşun yediğini belirten Ergin Konuksever, şunları söyledi: "Kurşun tam karnımdan girdi, omurumu parçaladı çıktı dışarıya. Karşıda sarışın bir Rum çocuk vardı, başı miğferli. Buraya doğru gel bana dedi, yaklaştım ona doğru, makineli tüfeği dayadı, kimsin sen dedi. Ben gazeteciyim dedim. Ayaktaydım ama yaralıyım. O da dedi ki bana, 'Ne yazık ki ben de gazeteciyim ama şimdi düşmanız birbirimize'. Ama gitti bir yerden bir havlu buldu, Cengiz diye bir arkadaşım var, Adem de var. Cengiz'e verdi havluyu, onu arkadaşının yarasına bas dedi. Sonra biraz dolaştırdıktan sonra hastaneye geldik. Bizi zırhlı araçla getirdiler, o zırhlı aracın ağzına bir sedye geldi. Beni sedyeye aldılar, zaten dermanım kesilmişti, çok kan kaybetmiştim. Doktor bana kan da verdirtti orada, hazır pakette kan geldi hatırlıyorum. Beni aldılar fakat hastanede bazı hemşireler benim tedavi edilmemi istemedi. Ama doktor çıktı dedi ki, 'Olmaz böyle bir şey, ben Hipokrat yemini etmiş adamım, ne yapıyorsunuz'. Birkaç tane doktorun tarafını tutan hemşire de geldi. Doktor dedi ben onu ameliyat edeceğim. Aldı beni ameliyata götürdü. 'Hiç korkma. Benim güvencem altındasın burada' dedi ve beni ameliyat etti. Ben onu hiç unutmam."

BİZ KARDEŞİZ

Rum doktor Andreas D. Demetriades ise o günleri şöyle özetledi: "Ben savaş sırasında yaralı asker ve sivilleri tedavi ediyordum. Hastane Yeşil hattın yakınlarındaydı. Bir Türk gazetecinin ağır yaralı olarak getirildiğini duydum. Normalden üç kat daha seri hareket ederek müdahale ettim. Çok kötü bir savaştı. Yüzlerce yaralı ve ölü vardı. O gün biz Türk askerlerinin tüm Lefkoşa'yı alacağını duymuştuk ve bekliyorduk. Bu asker tüm Lefkoşa'yı alır demiştik. Erken müdahalenin ne anlama geldiğini ve müdahale için 'Altın saat'in ne olduğunun çok iyi bilincindeydim. Çünkü 2'inci Dünya Savaşı'nda müdahalelerin gecikmesi yüzünden yaralıların yüzde 60'ı öldü. Buradaki şansımız cephenin hastaneye çok yakın olması ve müdahaleyi erken yapabilmemizdi. Yaralının Rum veya Türk olması benim için hiçbir anlam taşımıyordu ve müdahale ettim. Aradan geçen bunca zaman sonrasında buluşmak beni çok sevindirdi. Biz bir arkadaş hatta kardeşiz.
(İHA)
SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara