Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Vurup kimliklerini albaya götürürdük'

Gizli tanıklar 55 faili meçhul cinayeti tek tek anlattı: İnfaz ettikten sonra kimliklerini mutlaka alırdık

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-07-17 14:56:00

'Vurup kimliklerini albaya götürürdük'


Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz’ün yargılandığı davada ifade veren gizli tanık “Sokak Lambası”, şahit olduğu ve yedi kişinin ölümüyle sonuçlanan üç cinayeti bütün ayrıntılarıyla anlattı.

Gizlik tanığın ifadesine göre uzman çavuş ve itirafçılardan oluşan ölüm timine emir veren ise Albay Temizöz’dü. İşte gizli tanık “Sokak Lambası”nın dilinden Güneydoğu’da işlenen cinayetler:

Suriye sınırında iki kişiyi öldürdük

(1995 yılında Suriye uyruklu iki kişinin öldürülmesi olayı): Cabbar kod adlı uzman (daha sonra astsubay oldu), Selim hoca uzman, Tuna kod adlı uzman, Yavuz uzman, Tayfun kod adlı Hıdır Altuğ ve Bedran kod adlı Adem Yakın birlikte bulundukları sırada, Suriye uyruklu iki vatandaş İlçe Jandarmaya gelerek Türk vatandaşı olmak istediklerini söylediler. Kabul edilmeleri durumunda ailelerini de getireceklerini beyan ederek müracaatta bulundular.

Cabbar kod uzman, Selim Hoca uzman, Yavuz uzman, Tayfun kod Hıdır Altuğ ve Bedran kod Adem Yakın, Suriye uyruklu bu şahıslara örgüt ile ilgili bilgi vermeleri durumunda yardımcı olacaklarını söylediler.

Bu iki şahıs da bildikleri bir yer olduğunu ve kendilerine göstereceklerini söylemeleri üzerine Jandarma Komutanı olan Cemal Temizöz, bu iki şahsın sınıra yakın bir yerde öldürülmesi talimatı verdi. Talimat üzerine, bu iki kişi Katran Bölgesi’nde sınıra yakın bir yere götürüldüler.

Stabilize yolda bir buçuk saat gidildikten sonra Cabbar uzman, Selim uzman, Yavuz uzman, Hıdır Altuğ ve Adem Yakın yanlarında götürdükleri iki şahsı araçtan indirdiler. Daha sonra Yavuz kod uzma tabancası ile bu iki kişiye ateş etti.

Ama nerelerine ateş etti, onu hatırlamıyorum. Ben bu şahısların elbiselerini ve özel durumlarını da hatırlamıyorum. Bu şahısların üzerine belki 10 cm toprak ve taş kondu ve iki araçla dönüldü. Bu şahısların niye öldürüldüğünü ben bilmiyorum.


Yolda arabadan dört kişiyi aldık

(1994-95 yıllarında dört kişinin öldürülmesi olayı): Tam olarak hatırlayamadığım bir zamanda Cizre İlçe Jandarma’da bulunan Yavuz uzman gelerek Cemal Temizöz’ün talimatı ile göreve gidileceğini söyledi.

Cabbar uzman, Selim Hoca uzman, Yavuz uzman, Hıdır Altuğ, Adem Yakın, Ferit kod adlı Abdulhakim Güven ve Tuna uzman iki araç olarak hareket etti.

Aracın birini Tuna uzman kullanıyordu. Hıdır ve Abdulhakim bu araçtaydı. Adem Yakın’nın kullandığı araçta Yavuz ve Cabbar uzmanlar vardı. Silopi yoluna doğru bir müddet gidildikten sonra Toros marka bir araç durduruldu.

İçinde dört kişi vardı.Şahısları bu araçtan indirerek ikişer ikişer diğer araçlara alındı. Adem Yakın’ın kullandığı araç öndeydi. Bozalan köyünü geçtikten sonra bir mezraya geldiler.

Bu mezra içinden geçerken Adem’in kullandığı araçtan bir şahıs atlayarak köyün içine doğru kaçmaya başladı. Bunun üzerine araçlar durdurularak aşağıya inildi. Adem Yakın aracın koltuğunun altından çıkardığı kaleşnikof marka silah ile kaçan şahsı seri bir şekilde taradı.

Yere düşen şahsın yanına koşarak gittiler ve yaralı haldeki şahsı alıp Adem’in kullandığı aracın bagajına koyarak yola devam ettiler.

Köyden Botaş istikametine giderken yol kenarında tenha bir yerde şahısların üçünü de yere yatırarak hep beraber ateş ettiler. Şahısların üzerinden kimliklerini aldıktan sonra toprak ile örterek oradan ayrıldılar.

Bu kimlikleri daha sonra Cemal Temizöz’e teslim ettiler. Yukarıda isimlerini belirttiğim kişiler, infaz edilen bütün şahısların kimliklerini alarak her zaman Albay Cemal Temizöz’e teslim ediyorlardı.


SAZLIKLAR ARASINDA İNFAZ EDİLDİ

Şahin-Bedran kod adlı Adem Yakın, Selim hoca uzman, Yavuz uzman, Ferit kod adlı Abdulhakim Güven ve Tayfun kod adlı Hıdır Altuğ, Cizre ilçe merkezinde Toros marka araçla gezdikleri sırada giyiminden Cizreli olmadığı anlaşılan genç bir şahsı durdurdular.

Kürtçe ve Türkçe bilmediğini anlamaları üzerine gözlerini bağlayarak bu şahsı Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı’nda bulunan sorgu odasına getirdiler.

Arapça bilen bir er vasıtasıyla şahıs ile yapılan sorgu neticesinde şahsın Irak’taki şartlardan memnun olmayarak Türkiye’ye kaçak yollardan geldiği ve Arap kökenli olduğu öğrenildi.

Jandarma Komutanı Cemal Temizöz, şahsın, Türkiye’ye giriş yaptığı sınır kapısının tesbit edilerek oraya götürülüp öldürülmesi talimatı verdi. Bu talimat üzerine Arap uyruklu şahsın gözleri tekrar bağlanarak Cizre-Silopi arasında Dicle nehri kıyısındaki Suriye sınırına götürüldü.

Burada sazlıklara yatırılan şahıs, Şahin-Bedran kod adlı Adem Yakın tarafından kaleşnikofla kafasına kurşun sıkılarak öldürüldü. Şahsı sazlıkların arasına gömen ekip, İlçe Jandarma Komutanlığı’na geri döndü.


Kurşun sıkıp, cesetlerini dere kenarlarına bıraktık

Gizli tanık “Tükenmez Kalem”, Güneydoğu’daki infazları anlatırken, JİTEM’in rolüne dikkat çekti. Gizli tanığın anlattıkları şöyle:

(1994 ya da 1995 yıllarında İbrahim Adak veya Murat Adak isimli kişi ile bir muhasebecinin öldürülmesi): Bu şahıs Cizre ilçesinde o yıllarda inşaat işi yapan bir kişiydi. Güvenlik güçleri tarafından bu şahsın örgüte maddi katkı sağladığı hususunda düşünceler vardı.

Komutanımız Cemal Temizöz’ün talimatı ile Yavuz, Tuna, Hıdır Altuğ ile Adem ve ben birlikte Cizre ilçesindeki bir parka gittik. Amacımız bu şahsı almaktı. Cizre suyunun kenarında bulunan parkta bir inşaat alanı vardı. Zannediyorum bir kamu binası yapılıyordu.

Şahsı inşaat alanından aldık. Oradan ilçe merkezine uğrayıp zannediyorum muhasebecilik yapan bir kişiyi daha, yine örgüte yardım ettiği düşüncesiyle talimat gereğince aldık.

Geldiğimiz araçlara bindirerek Silopi yoluna doğru devam ettik, oradan İnci köyü yol ayrımından ayrılıp kırsala doğru devam eden stabilize yola girdik.

Zannediyorum 1-2 km kadar gittik. Burada yolun hemen kenarında küçük bir dere yatağı vardı, ama o tarihte dereden su akmıyordu. Hep beraber araçtan indik. Bahsettiğim İbrahim ya da Murat Adak isimli kişi ile ismini hatırlayamadığım muhasebeci olan kişiyi araçtan indirdik.

Dere yatağına geldikten sonra Hıdır Altuğ elindeki kaleşnikof marka silahla her ikisine de yaklaşık 2-3 metre mesafeden ateş edip ikisini de öldürdü. Her iki cesedi de olay yerinde bıraktık, herhangi bir şekilde üzerlerini kapatmadık, cesetleri de götürmedik.

Sonra hep beraber araçlara bindik ve İlçe Jandarma Komutanlığı’na geldik. Bu tip hadiselerde zaten götürülen kişinin infaz edileceğini herkes bilirdi. O sırada kimin infaz ettiği önemli değildi.

Ben şu anda bu olayları anlatırken rahatsız oluyorum. Çünkü yaşadığım olaylar aklıma geliyor ve öldürülen insanların görüntüsü gözümde canlanıyor. Pişmanlık Yasası’ndan yararlandıktan sonra amacım devletime yardım etmek iken başıma buna benzer bir dolu olay geliyor.

İnfazları herkes biliyordu

Dün akşam sizinle konuştuktan sonra düşündüm ve PKK örgütü içerisinde seminerlerde ve konferanslarda, yani eğitim çalışmalarında sürekli “Devletin gayriresmi özel savaş” diye örgüt içerisinde tabir ettiğimiz yöntemlerle, Kürt insanının üzerine gidildiği ve imha edildiği hususlarını konuştuğumu hatırladım.

Ayrıca JİTEM’in isminin sık sık örgüt konuşmalarında geçtiğini hatırladım ve o zaman konuşulanların doğru olduğunu bu yaşadığım süreçten sonra anlamaya başladım.

PKK terör örgütü de bu JİTEM’in ne olduğunu en az bizler kadar belki daha fazla biliyor. Neden ve nasıl bildiğini ben çözemiyorum. Ben Diyarbakır’dan Cizre’ye giderken Mardin’e uğradığımızda oradaki alay komutanlığındaki bağımsız bir JİTEM diye tabir edilen biriminde de bulunan insanlarda aynı pervarsızlıkla infazlardan, öldürmelerden bahsettiklerini gördüm ve duydum.

Aynı şekilde Silopi’ye gittiğimde de JİTEM Grup Komutanlığı’nda yüzbaşı olan Muhtar Ali diye tabir edilen kişi ile Yusuf isimli üsteğmenin de aynı şekilde bizim yanımızda infazlardan bahsettiğini,

“Bu şerefsizleri durdurmanın yolu buradaki milis yapılanmasını temizlemekten geçer” şeklinde konuştuklarını duydum. Ayrıca orada KOÇERO diye tabir edilen bir kişi de vardı. Fakat ben kendisini görmedim.


SEÇİME GİRERSEN ÖLÜRSÜN

(1995 yılında Salih Şık isimli kişinin arazisini ekmek isteyen bir kişinin öldürülmesi): yıl ben İlçe Jandarma Komutanlığı’nda bulunduğum sırada İlçe Jandarma Komutanımız Cemal Temizöz, Salih Şık isimli ve belediye başkanı adayı olan kişiyi makamına çağırdı.

Ben yukarı çıkıyordum, komutanın odası açıktı ve Cemal Temizöz, Salih Şık‘a “Sen öleceksin, sen seçime girmeyeceksin” diye bağırıyordu.

Sonra bu şahıs boynunu büküp gitti. Aradan bir zaman geçti, bizim bulunduğumuz gruptaki kişiler, Cemal Temizöz ve Kamil Atak’ın, Salih Şık’a ait araziyi ektirmemek için bir şahsı önce ölümle tehdit edip sonra infaz ettirdiğini konuşuyorlardı. Ama ben bu kişinin isminin kim olduğunu bilmiyorum.

(taraf)

Haber Ara