Çanlar kimin için çalıyor
Türkiye'de küresel ölçekte tehlike altında 134 tür var.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-07-13 15:13:00
Elimdeki Hazar kaplanı resmini bütün sınıfın göreceği yüksekliğe kaldırıp soruyorum: "Sizce bu hayvan bir zamanlar Türkiye'de yaşamış olabilir mi?" Öğrencilerin hep bir ağızdan verdiği yanıt, pek çok okulda Türkiye doğası ile ilgili yaptığım sunumlarda aldığım yanıttan farklı değil: "Haaayır örtmenim!" Hazar kaplanını sadece belgesellerde gören öğrenciler, onun, 40 yıl gibi kısa bir süre önce Anadolu'da var olduğunu öğrendiğinde gözbebekleri büyüyor. Bugün Türkiye'de pek çok tür Hazar kaplanının 40 yıl önceki kaderini paylaşmanın eşiğinde... Türkiye'de doğa koruma sürecinin baş aktörlerinden iri başlı deniz kaplumbağası, Birecik'in simgesi kelaynaklar, Kafkas fisto kelebeği, dünyada sadece Fırat ve Dicle havzalarında yaşayan Fırat kaplumbağası, Akdeniz foku, Çoruh engereği, uzun balina, kırmızı benekli alabalık, Burdur Gölü'nün simgesi dikkuyruk ve sadece Anadolu'da yaşayan yüzlerce bitki türü... Bazılarının sayısı onlarla ifade ediliyor ve yaşamlarını sadece koruma alanlarında sürdürebiliyorlar. Bazıları ise artık çok nadir görülebiliyor. Nesilleri henüz tükenmemiş ancak artık Türkiye'de görülmeyen bazı türler ise Anadolu'da birkaç yüzyıl öncesinin yaban hayatı hakkında fikir veriyor. Bilinen son bireyi 1874'te Birecik'te vurulan aslan veya en son 1900'lü yılların başında Kars civarı ve Hatay'da görülen yakalı toy... Kimi yaşam alanları daraldığı için, kimi de aşırı avlandığı için artık Türkiye'de görülmüyor. Bir zamanlar Anadolu'da yaşayan 3 türün ise artık tüm dünyada nesli tamamen tükendi. 1980'li yılların başında Sudak aşılanmasından sonra yok olan, Beyşehir Gölü'ne endemik Gökçe balığı, son bireyleri 1974 yılında Şırnak'ta avlanan Hazar kaplanı ve 1974'te Beypazarı'nda vurulan Anadolu parsı... Türkiye, tarihi ve sosyal açılardan olduğu gibi biyolojik çeşitlilik açısından da bir köprü ve kavşak noktası. Ülkemiz, yeryüzündeki 37 ayrı bitki coğrafyası bölgesinden üçünün (Avrupa-Sibirya, Akdeniz ve İran-Turan) kesiştiği coğrafya olması nedeniyle zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahip. Ayrıca dünyada acil koruma altına alınması gereken biyolojik çeşitlilik açısından zengin 34 sıcak noktadan üçü de (Kafkasya, Akdeniz, İran-Anadolu) Türkiye'de buluşuyor. Bu özelliği ile Türkiye, Çin ve Güney Afrika ile birlikte, sınırları içinde üç sıcak nokta barındıran üç ülkeden biri. Ancak hem tür, hem de genetik ve ekosistem seviyelerinde sahip olduğumuz bu çeşitlilik üzerindeki tehditler giderek artıyor. Bilim insanları, dünyadaki tüm canlı türlerinin sayısının 5-30 milyon arasında olduğunu tahmin ediyor. En iyi tahminler ise 8-14 milyon arasında. Bu canlı türlerinden şu ana kadar sadece 1,8 milyonu tanımlanmış durumda. Ancak insanın dünyadaki etkinliği arttıkça birçok tür yok oluyor. Ve belki bazıları hiç tanımlanamadan kayboluyor. IUCN (Dünya Doğayı Koruma Birliği) Kırmızı Listesi, türlerin bugünkü durumu ile birlikte, acil koruma önlemlerine de dikkat çeken en önemli araç. Ancak şu ana kadar dünyada tanımlanmış olan türlerin sadece yüzde 2,5'i değerlendirilmiş durumda. IUCN 2008 yılı Küresel Kırmızı Listesi'ne göre incelenen 44 bin 838 tür içinde 869'u tamamen yok olmuş ya da artık doğada görülmüyor (EX veya EW). Bilinen türlerin 16 bin 928'i ise yok olmak üzere (CR), tehlike altında (EN) veya hassas (VU) türler arasında yer alıyor. IUCN verileri, dünyada memeli hayvanların neredeyse dörtte birinin (%22) küresel ölçekte tehlike altında ya da yok olduğunu gösteriyor. Araştırmalara göre, 16. yüzyıldan bu yana en azından 76 memeli türü yok oldu. Çift yaşamlılarda tehlike altındaki türlerin oranı %31, kuşlarda ise %14'e ulaşıyor.
(national geographic turkey)
SON VİDEO HABER
Haber Ara