Radyo Denge Yayın Yönetmeni Bülent Uğur Koca hakkında, 'suç işlemeye alenen tahrik etme' iddiasıyla ve TCK 214/1, 218. maddeleri gereğince 9 aydan 7,5 yıla kadar hapis cezası talebiyle açılan davanın ilk duruşması Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Bilindiği gibi Gazze'de en vahşi insanlık suçlarının işlendiği, insanların acımasızca katledildiği bir süreçte, adeta bu acılarımızla alay edercesine Basketbol maçı için Ankara'ya gelen İsrail basket takımının Türk-Telekom takımıyla yapacağı maçı protesto amacıyla Ankara Filistin Dostları Platformu'nun çağrısıyla bir basın açıklaması yapılmıştı. İsrail'in katliamını protesto dışında hiçbir hedefi olmayan bu basın açıklamasına çağrı amacıyla RADYO DENGE'de Filistin Dostları adına bir ilan metni okunmuş ve bu sebeble Denge Yayın Yönetmeni Bülent Uğur Koca hakkında, 'suç işlemeye alenen tahrik etme' iddiasıyla ve TCK 214/1, 218. maddeleri gereğince 9 aydan 7,5 yıla kadar hapis cezası talebiyle Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açılmıştı. Davanın 06.07.2009 Pazartesi günü saat 9.00'da yapılan ilk duruşmasında Radyo Denge yayın yönetmeni Bülent Uğur Koca'nın hazırladığı iki sayfadan ibaret yazılı savunma dilekçesi okundu. Savunmasında Uluslar arası hukukun Siyonist katliama sessiz kaldığını söyleyen Koca şöyle dedi:
'Siyonist Katliama seyirci kalan dünya, katliamın ardından bırakın katilleri yargılamayı ve mahkûm etmeyi en ufak bir yaptırım dahi uygulayamamıştır. 1300 masum can vahşice katledilmiş, katliamın işbirlikçisi İsrail'li siviller bombaları havai fişek gösterisi seyreder gibi hayranlıkla seyretmiş ve ABD öncülündeki çağdaş dünya hiçbir müdahalede bulunmamıştır. Bugün hala hunharca katledilen 1300 masumun hesabı sorulmamakta, sorulamamaktadır. Emperyalist ve Siyonistlerin akıttıkları Müslüman kanının hesabı sorulmazken, onlar yargılanıp mahkûm edilemezken Ankara'lı Müslümanların 'çoluk çocuk demeden katliam yaparken biraz utanın ve hiç olmazsa oyununuzdan geri durun' talebine dair basın açıklaması ilanını yayınladığımız için RADYO DENGE olarak bizler ve bizim şahsımızda bu ülkenin tüm duyarlı Müslümanları yargılanıyor, sanık sandalyesine oturtuluyorsa, çok şey söylemenin gerekli olduğunu düşünmüyorum.'
'Siyonistlerin ve emperyalistlerin hâkim olduğu bir dünyada, zulme, katliama karşı hakkı ayakta tutmak isteyenler, ayrım gözetmeden bütün insanlık için adaleti hâkim kılma sevdalısı olanlar suçlu ilan ediliyor. Filistin halkına kendi topraklarında yaşama hakkı bile verilmediği gibi, Filistinli Müslüman kardeşlerimizin yaşama haklarını ve insanlık onurlarını gündemleştiren bizlere de kendi topraklarımızda yargılanmak düşüyor. Biz o süreçte basket maçının oynanmasını içine sindiremeyen Ankaralı Müslüman halkın vicdanlarının sesi olduk ve Siyonist katliamcıların insanlık suçuna karşı halkımızla beraber sesimizi yükselttik. Zulme, katliama karşı tepkimizi ve itirazımızı, şiddete başvurmadan ve şiddete teşvik etmeden sadece ve sadece siyonist katillere karşı yükselttik. Bu sebeple iddia edilen suçu işlemedik. Suçlu değil onurluyuz.'
Bülent Uğur Koca'nın savunmasını okunmasının akabinde 16. asliye ceza hâkimi Güven Özkan mahkemece seçilen uzman bilirkişi aracılığı ile bilirkişi incelemesi yaptırılarak olayda atılı suçun unsurlarının bulunup bulunmadığı hususunda rapor alınmasına,
Bu nedenle yargılamanın 10.11.2009 günü saat 10.50'a bırakılmasına karar verdi.
Duruşmanın arkasından Ankara Filistin Dostları Platformu Ankara adliyesi önünde Radyo Denge'ye destek için bir basın açıklaması düzenledi. Platform adına basın açıklaması metnini Vahdet Vakfı'ndan Muhiddin Özdemir okudu. Özdemir şöyle dedi:
'İsrail, bunca katliamı gerçekleştirdiği bir süreçte, adeta meydanları dolduran kitlelerin acı ve duyarlılıklarıyla alay edercesine maç yapmak için sporcularını Ankara'ya göndererek ahlâkî ve insanî tüm ölçüleri aşma cüretkârlığını göstermiştir. Duyarlı insanlar olarak bir araya gelip, İsrail'in bu cüretkârlığını protesto ettiğimizi hukuk çerçevesinde kalarak ortaya koyduk. Venezüella ve Kolombiya gibi devletler, büyük bir insanlık suçu işleyen İsrail ile tüm ilişkilerini keserken, Türkiye'de bizlerin İsrail'e karşı somut bir adım olarak, duyarlı halkımızın katılımıyla maç protesto edilmiştir. Saha güvenliği sağlandığı halde İsrail takımının maça çıkmaması üzerine Basketbol Federasyonunca 20?0 mağlup ilân edilmiştir. Dolayısıyla protesto hukuki zemin içinde gerçekleştirilirken, maç iptal edilmeyerek taraflardan birisinin sahaya çıkmaması sebebiyle 20?0 mağlup ilân edilmiştir.
Sergilediği tüm olumsuzluklara rağmen platform olarak İsrail'e karşı son derece vakur, suça ve şiddete teşvik etmeyen bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Konu ile ilgili olarak da çeşitli basın ve yayın organlarına ilân verdik. Bunlardan birisi de RADYO DENGE idi. Ancak, bu ilânı yayınladığı için Radyo Denge Yayın Yönetmeni Sayın Bülent Uğur KOCA hakkında, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün suç duyurusu üzerine, Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açılmıştır.'
Adı geçen protestonun duyurulmasının Temel İnsan Hak ve Hürriyetleri, Yaşama Hakkına Saygı ve Basın Yayın Özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceğini düşünüyoruz. Büyük bir insanlık suçu olan Gazze katliamına karşı konulan bu haklı ve şiddet içermeyen çağrı ilanının, 'suç işlemeye alenen tahrik' şeklinde nitelendirilmesine katılmıyor ve böylesi bir isnâdın hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmadığına inanıyoruz.
BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ
Bizler, Gazze'de gerçekleştirdiği vahşi katliamlar sebebiyle, Valilik ve Emniyet birimlerinin de bilgisi dahilinde basın açıklaması, açık oturum, panel vs. gibi etkinliklerle İsrail'i protesto amaçlı faaliyetler organize etmek üzere, Ankara Filistin Dostları Platformu'nu oluşturan Sivil Toplum Kuruluşu olan Vakıf, Dernek ve Dergilerin temsilcileriyiz.
Bilindiği üzere İsrail, 2008 yılı Aralık ayı sonunda Gazze'ye yönelik bir katliam başlatmış ve kadın, çocuk, yaşlı demeden 1500 civarında masum insanı katletmiş, hastane ve ambulansları, cami ve okulları bombalamış, bebekleri dahi hedef tahtası haline getirerek kurşunlamıştır. Dahası, uluslar arası savaş hukukunda yasaklanan silahlarla gerçekleştirdiği katliamı, kendi halkına havai fişek gösterisi izlettirir gibi coşku ve sevinç çığlıkları içinde seyrettirmiştir.
Tüm bunlar dünyanın gözü önünde olurken, İNSANIM DİYEN HİÇBİR YÜREĞİN BUNLARA SESSİZ KALMASI DÜŞÜNÜLEMEZDİ.
Bizler de bu büyük zulme, bu vahşi insanlık suçuna sessiz kalmamak adına, insani ve İslâmî sorumluluklarımızı yerine getirmek için gayret gösterdik. En doğal sivil tepkilerimizi, insanî ölçüler içinde ve başkalarının hukukunu ihlâl etmeyecek bir şekilde ortaya koyduk.
Ankara Filistin Dostları Platformu olarak bizler, söz konusu süreçte Valilik İzni alınarak miting, basın açıklaması vb. protesto eylemleri gerçekleştirdik. Binlerce duyarlı insanın katıldığı bu eylemlerimizde, katliamların yüreklerimizi yakan etkisiyle İsrail'e yönelik öfkenin zirvesinde yaşanmasına rağmen, insani ve İslami sorumlulukların gerektirdiği vakarla davranılmıştır. Zaten hiçbirisinde suç kastı olmadığı gibi, herhangi bir şiddet olayı ve suç fiili de gerçekleşmemiştir. Güvenliği sağlamak üzere gelen Emniyet Görevlileri ile tek bir çatışma zemini dahi oluşmamış, protesto eylemini tamamlayan kitleler her seferinde sükûnetle dağılmışlardır.
İsrail'in Filistinliler üzerinde uyguladığı vahşi şiddet ve katliam, sadece platformumuzca değil, Türkiye'deki pek çok siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarınca da protesto edilmiş; bu amaçla mensupları çeşitli medya kuruluşları aracılığı ile miting meydanlarına davet edilmiştir. Ve bütün bu İsrail karşıtı eylem çağrıları, protestolar, açıklamalar ya naklen canlı yayınla, ya da daha sonra haber olarak medyada yer almıştır. Elbette bütün bunları duyurmak, haberleştirmek medyanın bir sorumluluğu ve habercilik ahlakının da önemli bir gereğidir.
İsrail, bunca katliamı gerçekleştirdiği bir süreçte, adeta meydanları dolduran kitlelerin acı ve duyarlılıklarıyla alay edercesine maç yapmak için sporcularını Ankara'ya göndererek ahlâkî ve insanî tüm ölçüleri aşma cüretkârlığını göstermiştir. Duyarlı insanlar olarak bir araya gelip, İsrail'in bu cüretkârlığını protesto ettiğimizi hukuk çerçevesinde kalarak ortaya koyduk. Venezüella ve Kolombiya gibi devletler, büyük bir insanlık suçu işleyen İsrail ile tüm ilişkilerini keserken, Türkiye'de bizlerin İsrail'e karşı somut bir adım olarak, duyarlı halkımızın katılımıyla maç protesto edilmiştir. Saha güvenliği sağlandığı halde İsrail takımının maça çıkmaması üzerine Basketbol Federasyonunca 20?0 mağlup ilân edilmiştir. Dolayısıyla protesto hukuki zemin içinde gerçekleştirilirken, maç iptal edilmeyerek taraflardan birisinin sahaya çıkmaması sebebiyle 20?0 mağlup ilân edilmiştir.
Sergilediği tüm olumsuzluklara rağmen platform olarak İsrail'e karşı son derece vakur, suça ve şiddete teşvik etmeyen bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Konu ile ilgili olarak da çeşitli basın ve yayın organlarına ilân verdik. Bunlardan birisi de RADYO DENGE idi. Ancak, bu ilânı yayınladığı için Radyo Denge Yayın Yönetmeni Sayın Bülent Uğur KOCA hakkında, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün suç duyurusu üzerine, Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açılmıştır.
Radyo Denge, Gazze'ye yönelik acımasız ve vahşi saldırıların sürdüğü bir dönemde hakkın ve halkın sesi olmak, halkı bilgilendirmek ve bilinçlendirmek konusundaki yayıncılık sorumluluğunu yerine getirmiştir. Bizler ise Ankara Filistin Dostları Platformu olarak, bir suç kastı ve suça teşvik ifadesi içermeyen ilanımıza da, hiçbir suç fiili işlenmeden ve şiddete başvurmadan gerçekleştirdiğimiz basın açıklamamıza da sahip çıkmaktan onur duyuyoruz. Üstelik bu eylemi gerçekleştirerek aslında ülkemizdeki tüm erdemli insanların da onurunu koruduğumuza, tüm dünya nezdinde halkımıza onur kazandırdığımıza inanıyoruz. Radyo Denge'nin de, Ankara Filistin Dostları Platformu'nun da bir suç ve suça teşvik kastı yoktur.
Adı geçen protestonun duyurulmasının Temel İnsan Hak ve Hürriyetleri, Yaşama Hakkına Saygı ve Basın Yayın Özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceğini düşünüyoruz. Büyük bir insanlık suçu olan Gazze katliamına karşı konulan bu haklı ve şiddet içermeyen çağrı ilanının, 'suç işlemeye alenen tahrik' şeklinde nitelendirilmesine katılmıyor ve böylesi bir isnâdın hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmadığına inanıyoruz.
Başbakan Sn. Recep Tayyip Erdoğan, Davos'ta uluslararası bir platformda Türkiye'yi temsilen, İsrail'in 'insanlık suçu işlediğini, devlet terörü yaptığını' ifade etmiştir. İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e hitaben ortaya koyduğu, 'siz adam öldürmeyi çok iyi bilirsiniz' içerikli itirazı ve Peres'in konuşmalarını alkışlayan dinleyicileri bile, 'bu yaptığınız da bir insanlık suçudur' diye azarlamasıyla, adetâ İsrail'in insanlık suçu işlediği resmi devlet görüşü halini almıştır. İsrail'in insanlık suçunu, katliamlarını protesto etmeye çağrı metnini yayınladığı için Radyo Denge'nin suçlanması, Peres'in konuşmasını alkışlayanları bile 'insanlık suçu'nun iştirakçisi sayan Sn. Başbakan'ın ortaya koyduğu resmi bakış açısından bakıldığında ne anlama gelecektir?
Bizler, Ankara Filistin Dostları Platformu olarak, Denge Radyo Yayın Yönetmeni Sayın Bülent Uğur KOCA'nın yargılanmasının hukuki mesnetten yoksun olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla, Siyonist katilleri sevindirmekten başka hiçbir şeye yaramayacak olan bu davanın bir an önce reddedilmesi gerekmektedir. Bizler, platform üyeleri olarak yaptığımız eylemlerin, basın açıklamalarının, Radyo Denge'nin ve yayıncısı Sayın Bülent Uğur KOCA'nın yanında olduğumuzu tekrar ilan ediyoruz.
Katılımlarınız için hepinize, platform adına teşekkürlerimizi sunarız.
Bülent Uğur KOCA'nın Mahkemeye sunduğu savunma metni:
Bu davada tek bir suçlu vardır o da katil Siyonist İsrail'dir.
Kurulduğu günden bu güne devlet terörünün ve katliamın öğretmenliğini yapan İsrail'in, son olarak 2008 yılı sonunda Gazze'de masum ve savunmasız insanlara bombalar yağdırmasıyla başlattığı katliam çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 1300 masum insanın ölümüyle sonuçlanmıştır. Hatta kundaktaki bebekler dâhil olmak üzere binlerce insan atılan bombalarla kollarını bacaklarını yitirmişlerdir. Bu insanlık dışı alçakça saldırılar ve Gazze'de yaşanan insanlık dramı, kısa zamanda bütün dünya halklarının tahammül edemeyerek, Siyonist İsrail'in katliamını kınamak için sokaklara dökülmesine, sebep olmuştur.
Bu süreçte, bizim ülkemizde de her kesimden insanların oluşturduğu kitleler insani hassasiyetleriyle bu vahşice saldırılara tepkisini bir şekilde dile getirme ihtiyacı hissetmiştir. Siyonist çetenin saldırılara başladığı ilk günden itibaren Ankara'daki birçok sivil toplum kuruluşu derhal harekete geçmiş ve İsrail'in insanlık dışı katliamlarını çeşitli vesilelerle protesto etmişlerdir. Bu bağlamda özellikle Ankara Filistin Dostları Platformu Ankara'lı Müslümanlara öncülük ederek çeşitli mekânlarda on'a yakın eylem gerçekleştirmiştir.
Kuruluşundan bu güne, her zaman, Müslüman halkımızın yüreklerinin, vicdanlarının sesi olmayı ilke edinmiş olan Radyo Denge bu olayda da elinden gelen hassasiyeti göstermiş ve Müslüman halkımızın vicdanlarının sesini duyurmaya ve haber değeri olan sivil, şiddetten uzak eylemlikleri haberleştirmeye gayret etmiştir. Halkımızın sesi olmaya çalışan, Filistin halkının mazlumiyetine inanan ve her zaman Filistin'deki kardeşlerinin derdiyle dertlenmekten onur duyan Radyomuz, yaşanan süreçte Ankara Filistin Dostları Platformunun ilanlarının yanı sıra, Filistin halkına destek vermek için ne kadar etkinlik yapılmışsa, hepsini halkımıza duyurmak için elinden gelen çabayı sarf etmiş ve bunu hem insani, İslami, hem de kamu görevi olan yayıncılık sorumluluğunun gereği olarak bilmiştir.
Katillerin bir taraftan bebekleri katlederken, bir taraftan da hiç bir şey yokmuşçasına ülkemize gelerek kanlı elleriyle basketbol maçı yapmak istemeleri insanlığı, insani değerleri hiçe saydıklarının, halkımızın Filistin'de işlenen büyük zulme dair duyarlılıklarını aşağılamalarının açık bir göstergesidir. Müslüman Ankara halkının vicdanı bu kadar aymazlığa tahammül edememiş ve AFDP maçın iptali talebiyle bir basın açıklaması düzenlemiştir. DENGE RADYO Filistinli mazlum kardeşlerimize, kadınlara, çocuklara destek için, bu basın açıklamasının ilanını da yapmakta bir beis görmemiş, hatta halkımızın haklı, sivil, şiddetten uzak tepkilerini ortaya koyma hakkını kullanmasına katkıda bulunmayı yayıncılık sorumluluğunun bir gereği saymıştır.
Siyonist Katliama seyirci kalan dünya, katliamın ardından bırakın katilleri yargılamayı ve mahkûm etmeyi en ufak bir yaptırım dahi uygulayamamıştır. 1300 masum can vahşice katledilmiş, katliamın işbirlikçisi İsrail'li siviller bombaları havai fişek gösterisi seyreder gibi hayranlıkla seyretmiş ve ABD öncülündeki çağdaş dünya hiçbir müdahalede bulunmamıştır. Bugün hala hunharca katledilen 1300 masumun hesabı sorulmamakta, sorulamamaktadır. Emperyalist ve Siyonistlerin akıttıkları Müslüman kanının hesabı sorulmazken, onlar yargılanıp mahkûm edilemezken Ankara'lı Müslümanların 'çoluk çocuk demeden katliam yaparken biraz utanın ve hiç olmazsa oyununuzdan geri durun' talebine dair basın açıklaması ilanını yayınladığımız için RADYO DENGE olarak bizler ve bizim şahsımızda bu ülkenin tüm duyarlı Müslümanları yargılanıyor, sanık sandalyesine oturtuluyorsa, çok şey söylemenin gerekli olduğunu düşünmüyorum.
Siyonistlerin ve emperyalistlerin hâkim olduğu bir dünyada, zulme, katliama karşı hakkı ayakta tutmak isteyenler, ayrım gözetmeden bütün insanlık için adaleti hâkim kılma sevdalısı olanlar suçlu ilan ediliyor. Filistin halkına kendi topraklarında yaşama hakkı bile verilmediği gibi, Filistinli Müslüman kardeşlerimizin yaşama haklarını ve insanlık onurlarını gündemleştiren bizlere de kendi topraklarımızda yargılanmak düşüyor. Biz o süreçte basket maçının oynanmasını içine sindiremeyen Ankaralı Müslüman halkın vicdanlarının sesi olduk ve Siyonist katliamcıların insanlık suçuna karşı halkımızla beraber sesimizi yükselttik. Zulme, katliama karşı tepkimizi ve itirazımızı, şiddete başvurmadan ve şiddete teşvik etmeden sadece ve sadece siyonist katillere karşı yükselttik. Bu sebeple iddia edilen suçu işlemedik. Suçlu değil onurluyuz.