Haber Merkezi / TİMETURK
İslam dünyasının tanınmış birçok düşünür ve alimi İstanbul?da bir araya geldi. Avrupa Fetva ve Araştırma Komisyonu (AFAK) 19. Dönem Toplantısı Salı günü İstanbul Okmeydanı'ndaki Grand Cevahir Otel'de bir açılış toplantısı düzenledi. İslâm Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği'nin (İDSB) konukluk ettiği toplantı 4 Temmuz?a kadar devam edecek. Müslüman Alimler Birliği Başkanı Prof. Dr. Yusuf el-Karadavi, Avrupa Fetva ve Araştırma Meclisi'nin yeni dönem çalışma toplantısının açılış programında yaptığı konuşmada bu meclisin Avrupa'daki Müslüman topluluklar tarafından ve onların ihtiyaçlarına bir cevap olması üzere kurulduğunu dile getirdi.
Fatih Camii İmam Hatibi Osman Şahin'in okuduğu Kur'ân'la başlayan toplantıda ilk konuşmayı İDSB Genel Sekreteri Necmi Sadıkoğlu yaptı. 'Âlim'lerin hem yaptıkları hem de yapmadıklarından dolayı sorumlu olduğuna dikkat çeken Sadıkoğlu, ?İhtilâflar büyük bir cinayet hükmündedir. Dünya dönüşüm ve değişim yaşıyor. Bazı odaklar İslâmı lekeleyecek tuzaklar kurmanın peşinde. Bu sebeple Müslümanlar mutlak ittihad ve ittifak içerisinde olmalıdırlar. Birlik sebebimiz çok ve hiçbir hâdise bizim ümidimizi kırmamalıdır? şeklinde konuştu.
?Bu şehri fethedenleri rahmetle anıyorum? diyerek söze başlayan AFAK Genel Sekreteri Şeyh Hüseyin Muhammed Halâva da AFAK'ın özel bir ihtisas kuruluşu olduğunu ve maksadının gençlerin problemlerine çare aramak olduğunu ifade etti. İslâm ümmetinin hedefinin 'orta yol' olduğunu hatırlatan aynı konuşmacı, ?Bu konsey şiddete ve fanatikliğe yönelmeyecek. Fetvada kolaylaştırma ve dâvette müjdelemeyi esas alacak? dedi.
Avrupa Kilisesi: Hz. Muhammed?i ?Peygamber? kabul ediyor
Bir diğer konuşmacı da Rotterdam İslâm Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz oldu. Akgündüz'ün, Arapça olarak yaptığı konuşma hayli ilgi gördü. Akgündüz konuşmasında, Avrupa Kiliseler Birliği'nin Peygamberimiz Hz. Muhammed'i (asm) 'peygamber' olarak kabul etmeleri hakkındaki kararlarını hatırlattı ve Materyalizm'e karşı hakikî İsevîlerle ittifak etmek gerektiğini söyledi. Irak savaşı, 11 Eylül saldırısı ve son olarak da ekonomik krizin; İslâm dininin Avrupa'da daha fazla yayılmasına ve tanınmasına sebep olduğuna dikkat çeken Akgündüz, ?Kriz, Hıristiyan dünyasını maddî olarak zayıflattı ve onlar da Müslümanlara muhtaç oldu. Ümitsizliğe düşmemek gerek. Dünyanın geleceği İslâm'ındır? şeklinde özetlenebilecek bir konuşma yaptı.
?İslam hem din hem de dünyadır?
Uluslararası Müslüman Âlimler Birliği Başkanı Yusuf El-Karadavî?nin duâyla başlayıp duâyla bitirdiği konuşmasında ?Biz Avrupa'nın da hayrı için çalışıyoruz? dedi. Karadavi'nin konuşmasında özetle şunlara yer verdi: ?İslâm sadece bir ibadet ve ahlâk dini, insanın kişisel hayatına hitap eden bir nefis terbiyesi değildir. Hem din hem de dünyadır. Hayatın bütün alanlarını kuşatmaktadır. Ekonomiden siyasete, eğitimden aileye Müslümanın hayatı mensup olduğu dinde bir çerçeveye oturur. Dolayısıyla Müslüman attığı adımın, takındığı tavrın, gerçekleştirdiği faaliyetin inandığı din nezdindeki hükmünü sorma ihtiyacı duyar. Haram mı yoksa helâl mi, vacib mi, yoksa caiz mi olduğunu öğrenmek ister. İşte bu ihtiyacını karşılamak için o konuda ilmî birikime sahip olanlara gidip soru sorar, karşı karşıya olduğu meselenin hükmünü öğrenmeye çalışır. Bu ihtiyaçlara cevap verilmesi için sistemli bir çalışma yürütülmesi de zorunlu hale gelmiş ve böyle bir meclis ortaya çıkmıştır.'
?Dünya birleşirken, biz ihtilaflara sarılıyoruz?
Dr. Yusuf el-Karadavi konuşmasında ayrıca şunları kaydetti; 'Fetvalar bir ihtiyaçtan doğuyor. Bu ümmet, dininden ayrılmaz. Biz, Avrupa'daki 'Müslüman azınlığı' unutamayız. Onların bizim üzerimizde hakkı vardır. Meselâ, Hindistan'da 200 milyon Müslüman, 'azınlık' konumundadır. Batı dünyanın efendisi durumundadır, ama Müslümanlara muhtaç olmuştur ve Müslümanlar da oraya hicret etmiştir. Artık orada 'yerli' Müslümanlar vardır. Dünya artık bir 'köy' hükmünde, hem de 'küçük bir köy.' Hatta küçük bir aile gibi oldu. Hem mekân, hem de siyasî bakımdan bir aile gibi oldu. Avrupa kendine bir yol buldu ve AB'yi kurdu. Bu konsey, Müslümanları Avrupa'ya yaklaştırmaya çalışıyor. Dünya bir araya geliyor ve biz ise ihtilâf için bahane arıyoruz. Hepimizin kıblesi bir. İhtilâf etmemize gerek yok. Zaman ve mekânın değişmesiyle hüküm de değişir. Burada 'nas'ları değiştirmek söz konusu değil. İslâm, fethettiği her ülkenin problemlerini 'fetva' ile çözmüştür. Dünyanın yaşadığı yangını söndürecek güç, İslâm'da vardır. İktisadî ve ekonomik formüller de İslâm'da var. Kendi elimizde 'elmas' var. Bu mirasa iyi sahip çıkmalıyız. Bu ümmet içerisinde her zaman Hakk'ı savunacak bir grup kalacaktır.?