Ersen Akyıldız / TIMETURK
Kocaeli, Sakarya, Ankara, Akyazı, Van ve Konya'da her hafta, Antalya'da her ay yapılan ve özellikle Ramazan ayında olmak üzere zaman zaman İstanbul, Bursa, İzmir, Diyarbakır, Batman, Tatvan gibi birçok il ve ilçeden de destek gören Başörtüsü Platformları'nın eylemleri bu hafta da devam etti.
Eylemlerde şu ana kadar Kocaeli'nde 219, Sakarya'da 198, Ankara'da 179, Akyazı'da 125 ve Konya'da 94 hafta geride kaldı.
İşte fotoğraflar eşliğinde bu hafta yapılan eylemlerin basın açıklamaları:
Kocaeli basın açıklamasının tam metni:
Gerekliliğinin artık tartışılamaz hale geldiği, herkesçe kabul gören, her kesimin sorunlarını giderecek,sivil önermeli olması istenen yeni anayasa çalışmalarının, ne zaman başlanacağı,biz sivil toplum örgütlerince şiddetli bir merak konusu olmaktan çıkamamaktadır.Lakin her fırsatta dile getirdiğimiz,Türkiye?nin köklü sorunlarının, bilakis başörtü mağdurlarının haklarını geri verecek çözümlemelerin yapılabileceği yegane yer,millet iradesiyle oluşturulmuş Türkiye Büyük Millet Meclisi? dir.Sorunun çözümüne katkı sunacak,sivil toplum örgütleri gibi mekanizmaların harekete geçirilmesi, elbette ki her açıdan sağlıklı olacaktır.
Geçtiğimiz günlerde, sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının yapmış oldukları basın açıklamasında,sivil toplum örgütlerinin öneminden bahsettiler.Sadece basın açıklamalarında önemi dile getirilen STK? ların ,böyle giderse ,çözüme yönelik katkı sağlayabileceği meçhul olacaktır.
Türkiye?nin kemikleşmeye yüz tutmuş Başörtü Meselesi, en temel hak olan eğitim hakkına açıkça saldırı olmaya devam etmektedir..Avrupa Birliği Uyum sürecinde, hükümetçe her fırsatta dile getirilen insan hakları söylemi,herhalde başörtü meselesi bir tarafa atılarak veya attırılarak kamuoyuna açıklanıyor.Bu büyük utanç verici durumun çözümlü, daha fazla derin yaralar bırakmadan halledilmelidir.
Öte yandan Gebze de , çirkince katledilen Pippa Bacca? nın ,duruşması yapılmış ve karara bağlanmıştır.Verilen ceza ,umarız ki bu gibi olaylarda caydırıcı özellik gösterir ve bir daha yaşanmamasına sebep olur.Buradan Pippa Bacca?nın ailesine tekrar başsağlığı diliyor ve çıkıp ta yarıda bırakmak zorunda kaldığı özgürlük yürüyüşünün ,bir gün amacına ulaşacağına inanıyoruz..
Başörtü sorunu bitene kadar mücadelemize devam edeceğimizi tekrar söylüyor ve katılımınız için hepinize teşekkür ediyoruz..
Mazlum-Der Kocaeli Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi
Sezer Çorman
Sakarya basın açıklamasının tam metni
Okulların tatil olması ile birlikte, çocuklarımız kuran öğrenmek için camilere koştular.Ancak, 28 şubat döneminin kalıntılarından olan ve halen yürürlüğü devam eden, ?camilerdeki yaz kurslarına 12 yaşından küçüklerin alınmamasına ilişkin yasal düzenleme? nedeniyle 12 yaş altı çocuklarımız ?kaçak kurs talebesi? sıfatı ile bu kurslara devam etmektedir.
?7 yıldır iktidarda olan AKP, artık bu saçma mevzuatı değiştirmelidir. Yeni bir düzenleme yapılarak, bu yaş tahdidi kaldırılmalıdır?
Bu yasa, 28 Şubat?ın en hararetli dönemlerinde bile fiilen uygulanamamıştır.Zira bu millet, bu manada Kur?anı?na ve çocuklarına Kur?anı öğretme hakkına sahip çıkmış ve bir şekilde çocuklarını küçük yaşlardan itibaren Kur?an ile buluşturmuştur.Bundan böyle de buluşturmaya devam edecektir. Ancak, artık bu zamanda hiç kimsenin bu milletin çocuklarını ?Kaçak Kuran Kursu Talebesi? pozisyonuna koymaya hakkı yoktur. Dolayısıyla, çıktığı ilk andan itibaren kadük kalmış ve kalmaya mahkum olan, yani uygulanma imkanı bulunmayan bu kanunu değiştirmek, en başta hükümetin boynunun borcu olmalıdır.
28 şubat bin yıl sürecek diyen darbecilere ve yandaşlarna halkımız gereken cevabı vermiştir.Ancak buna rağmen, 28 Şubattan kalma bu saçma yasanın halen yürürlükten kaldırılmamış olmasını kabul etmek mümkün değildir. Kuran öğrenimi ile ilgili olarak getirilen 15 yaş sınırlaması; akla,mantığa ve insan hakları aykırıdır..? Veliler çocuklarına istediği yaşta dini eğitim verme hakkına sahip olmalıdır.
Değerli Sakaryalılar;
Bugüne kadar baskıcı ve anti demokratik düşünce ve uygulamaları nedeniyle defalarca eleştirdiğimiz Deniz Baykal, ergenekon,darbe,belge vs.tartışmalarının tüm hızıyla devam ettiği bu hafta, şaşırtıcı bir teklif ile karşımıza çıktı.CHP Lideri, AK Parti hükümetine yaptığı çağrı ile, ?12 Eylül darbecilerini koruyan Anayasanın geçici 15. maddesini değiştirme teklifinde bulundu.Her fırsatta darbeci Ergenekon örgütünün avukatı olduğunu ifade eden ve bu örgütün üzerine gidilmesine karşı çıkan, yürütülmekte olan davayı sulandırmaya çalışan Baykal?ın bu çıkışında çelişkili bir durum ortaya çıkmaktadır. Bir yandan Ergenekonun avukatıyım diye konuşup, diğer yandan ?Darbe ortamını kaldırmaya varız.Buyurun geçici 15.maddeyi kaldıralım demek, komik ötesi olmaktadır.Ancak, yine de Baykalın bu teklifine sahip çıkılması ve desteklenemesi gerektiğini düşünüyoruz. Geçmişteki yanlışlarla hesaplaşılmadığı sürece, tarihin tekerrür ettiği gerçeği karşımızda durmaktadır. Bugüne kadar ortaya koyduğu tutum va davranışlar nedeniyle, bu teklifin altında başka hinlikler yatabileceği düşüncesine rağmen bu teklif desteklenmeli diyor ve tekliflerinde samimi iseler kendilerini tebrik ediyoruz.
Belçika?da Hristiyan Demokratik Parti adayı olarak girdiği 7 Hazirandaki seçimlerde , tercihli oylar ile milletvekili seçilen Mahinur Özdemir? ?Başı örtülü? bir şekilde yemin ederek, milletvekillerinin alkışları arasında Meclisteki görevine başladı.
Günlerdir, ?Belçika?da deprem?, ?Belçika Parlamentosunda türban krizi? manşetleri ile haber yaparak, ikinci bir Merve Kavakçı olayı beklentisine giren Türk medyası, umduğunu bulamadı.
Halkı Müslüman olan Türkiye ?başörtü? krizini hala aşamamışken, Brüksel?den ?çıt? çıkmıyor ve hatta tam tersi, ayakta alkışlanıyor.Bu durum karşısında, buradan tüm yasakçılara, laikliği bir baskı aracı olarak kullanan tüm despotlara soruyoruz; Bu tablo karşısında birazcık olsun utandınız mı? Halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan Türkiyede Merve Kavakçıyı başörtüsü yüzünden engellediniz. Milletvekilliğini elinden aldınız. Peki Belçikada bir bayan milletvekilinin, Mecliste kimsenin itirazına uğramadan görevine başlamasına dair görüntüleri izlerken azıcık da olsa utandınız mı? Sadece milletvekillerine değil, milletvekili eşlerine bile yasak uygulamak için?eşli davetiye- eşsiz davetiye ? şeklinde binbir hokkabazlıklar yapan eski cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Türkiyede halkın oyları ile seçilen başörtülü milletvekili için ?ajan provakatör? iftirasında bulunan, savcılara talimat verip evini bastıran Süleyman Demirel, bu tablo sizde de birazcık olsun utanma hissi uyandırdı mı?
Ve burada ismini zikretme gereği olmayan diğer tüm yasakçılar; başörtülü diye yaptığınız tüm edepsizliklerden dolayı bir nebzecik de olsa utandınız mı?
Haftaya daha güzel günlerde, daha güzel haberler ile buluşmak dileğiyle,
SAGİR ADINA; İLİM VE HİKMET VAKFI
Ankara basın açıklamasının tam metni:
Dopdolu gündemi olan bir haftayı geride bırakmak üzereyiz. Ülkemizde tanımı bir türlü netleştirilmeyen kavramlar ve onların ışığında ya da karanlığında uygulanan yasaklar hala can yakıyor.
Ankara Makine Mühendisleri Odası kendisinden mesleki bir belge talep eden başörtülü bir üyesine başı açık fotoğraf vermesi kaydıyla belge düzenlenebileceğini, aksi halde belge verilmeyeceğini söyleyerek yasaklara yeni bir boyut getiriyor.
Üniversiteden bir şekilde diplomasını alarak meslek sahibi olduklarını ve yasakların menzilinden çıktıklarını zanneden başörtülüler, özel sektörde bile bazı mesleklerin icra edilebilmesi için üye olunması gereken odalar ve birliklerin yasakçı tavrı yüzünden çalışamıyor. Yani başka bir deyişle başörtülülere kamusal alanlarda nefes aldırmayan yasakçılar, özel alanlarda da sosyal ve psikolojik bir ölüm öngörüyor.
Meslektaşları arasında dayanışma ve işbirliğini güçlendirmek ile üyelerinin ekonomik ve sosyal haklarını her platformda savunmak amacıyla kurulduğu iddia edilen meslek örgütlerinin herhangi bir yasal düzenleme bulunmamasına rağmen keyfi yasaklar üretebilmesi yasakçı zihniyetin içinde bulunduğu karanlığı resmetmektedir.
Sivil toplum örgütü adı altında faaliyet gösteren ancak kamu otoritesinden beslenen ve kamu denetiminde sözde sivil toplumculuk yapan meslek örgütlerini insan hak ve hürriyetlerine saygılı olmaya çağırıyoruz.
Meslektaşlarının menfaatlerini koruması gerekirken, üyelerine kılık kıyafetinden dolayı mesleki belgeleri düzenlemeyerek serbest çalışmalarına engel olan ve ekonomik anlamda zarara uğratan ideolojik yapılanmalar/meslek örgütleri, ?üyelerinin menfaatlerini koruma amacıyla kuruldukları? yalanını daha fazla sürdüremezler.
Üstelik meslektaşlarının menfaatlerini korumak bir yana zarara uğratan siyasallaşmış meslek örgütleri bağımsız meslek örgütleri olamazlar.
İdeolojik saplantılarını meslektaşları üzerinde Demokles?in kılıcı gibi sallandıran hizipçi meslek odası çalışanları ve yöneticileri meslek örgütlerinin saygınlığını ve güvenini yeniden tesis edebilmesi için hemen ayıklanmalı ve tasfiye edilmelidir.
Adalet temeline dayalı kılık kıyafet veya düşünce farklılıklarını değil, üyeleri arasında liyakat ve ehliyete göre işlem yapan, kendi hizipçi, ideolojik fantezilerini meslektaşlarına yansıtmayan bir makine mühendisleri odası istiyor, oda yöneticilerini bu ayıptan kurtulmaları ve hatalarından vazgeçmeleri hususunda uyarıyoruz.
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu'nun 179. basın açıklamasını MAZLUMDER Ankara Şubesi'nden Esra Duru yapmıştır.
Akyazı basın açıklamasının tam metni:
?Gevşemeyin üzülmeyin eğer gerçekten inanıyorsanız üstün olan sizlersiniz? (Al-i İmran 139)
Hepinizin malumu olduğu gibi 125 haftadır burada başörtüsü mücadelesi ekseninde bir insan hakları mücadelesi verilmektedir. Başörtüsü sorununun birçok yer ve minvalde dile getirilmesi sorunun çözümü noktasındaki ısrarımızın ifadesidir.
Asıl gündemimiz olan İşsizlik, gelir dağılımındaki adaletsizlik, eğitim öğretimdeki fırsat eşitsizliği, hayat pahalılığı, can ve mal güvenliği gibi temel konular bir tarafa bırakılarak 3 Çeyrek asrı aşan süreden beri kısır bir döngü içerisinde hep aynı şeyler konuşuluyor ve hep aynı şeyler tartışılıyor. Her 10 yılda bir yapılan açık ve post modern darbelerle, Parti kapatmalarla, kamusal alan, irtica, başörtüsü tartışmalarıyla Özgürlük alalarını kısıtlamalarla ülkemiz; adım, adım kriz, korku ve kaos ortamına sürüklenirken. Maddi ve manevi kalkınma, insan hakları, özgürlükler ve hukukun üstünlüğü gibi temel konularda bir arpa boyu yol alınamıyor.
Müslümanların farklılıklarının kabul edilmesi için İslami anlam ve amaçlarımızdan vaz geçmemiz isteniyor.
?Maalesef bu toplumda insan hakları söylemi, yalnızca kapitalist hayat tarzını seçenleri kapsıyor.
İnancı gereği örtünerek okumak ve çalışmak isteyen Müslüman kadının başörtüsü sorunu çözülmelidir.
Bugün hiçbir şey, ne birilerinin darbe tehditleri, ne ötekilerin toplumu bile sanık sandalyesine oturtan düşük zeka gösterileri, açık siyasi gerçekleri gölgeleyebilecek güçtedir. Halkın inanç ve düşüncelerine saygı duymayan siyasi seçkinleri bu halk gördü ki gerçekten bunlar demokrasi istemiyor ve insan hakları söylemlerinde de samimi değiller.
İnanma ve inandığı gibi yaşama özgürlüğü Çağların ve yönetenlerin lütfettiği değil, kişiye yaratıcı tarafından doğuştan verilen vazgeçilmez, vazgeçilemez, devredilmez ve devredilemez bir haktır. Ve en az yaşama hakkı kadar kutsaldır. İnanma ve inandığını yaşama özgürlüğü bütün özgürlüklerin anasıdır. Bu özgürlüğün olmadığı bir ülkede adaletten söz edilemez. Serbest bırakıldığında Üniversitelerde ve Devlet Kurumlarında kutuplaşmalara ve çatışmalara sebep olur. Siyasi bir simgedir, semboldür gibi ideolojik mülahazalara kurban edilemez. İnanan insanları temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmasının gerekçesi sayılamaz
Simgedir. Çünkü; dünyanın neresine giderseniz gidin kadının örtüsü İslam?ı çağrıştırır. Tıpkı ezan, minare, seccade, Kabe gibidir. İslam dinini anımsatan, işaret eden bir levhadır
Mahkeme kararlarıyla Allahın hükmünün Müslümanların haklarının yok sayılmasını, Allah`ın emri veya dinin bir hükmü olan konularda Müslümanların taleplerini anayasada değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddeler arasında mütalaa ederek Müslümanları, Allah`ın emri ile mahkemenin kararı arasına sıkıştırılmasını istemiyoruz
?Müslümanlar için İslam bir bütündür. Özel, bireysel ya da kamusal alan gibi ayrımlara tabi tutulamaz. Müslümanlar hizmet alırken de, hizmet verirken de Allah?ın kuludur. Unutulmamalıdır ki Allah, kamusal alanın da Rabb?idir! İnandığımız gibi yaşamamıza; namazımıza ya da örtümüze engel olanlara karşı tevhid, adalet ve özgürlük mücadelemiz hiç bitmeyecektir? Baskı ve yasaklara karşı dayanışma bilinciyle tavır almaya devam edeceğimizi kamuoyuna bir kez daha hatırlatmak istiyoruz
Yetenek ve liyakatin yerini hamaset dolu ideolojik söylemlerin aldığı bir düzende, birçokları kolay yoldan mevki ve koltuk işgal edip ekonomik ve ideolojik rant devşirebiliyorlar. Böylelikle kriterleri ideolojiye indirgeyerek, statükoda bir yerlere gelebilmek için kimseyle doğal şartlar altında rekabet etmeleri gerekmiyor. Bazen iki gerilimli nutuk, üç beş ideolojik söz, bilumum yeteneksizlikleri örten bir şal olabiliyor. Başörtüsü sorunu çıkartarak, kendi kifayetsizliklerinin üzerini örttüklerini sanıyorlar. Değilse kızlarımızın başını örtüp örtmemesi, nasıl olur da yıllardan beri koca koca adamların biricik gündem maddesi haline gelebilir?
Ama siz bilmiyorsunuz ki; Biz başörtülerimizi sadece başlarımıza değil, yüreklerimize bağladık. Her birimizin başına bir askerde dikseniz, başörtümüzü çekip alsanız bile, yüreklerimizden ona daha sıkı bağlanacağız. Bu değerimizi yitirmeyeceğiz.
Ve son olarak Sezai karakoç?tan diyorumki:
Sorun oldukça sokaklarda Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak.
Halbuki, biz sussak, tarih susmayacak..
Tarih sussa, hakikat susmayacak.
Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak.
Halbuki, bizden kurtulsalar, vicdan azabından kurtulamayacaklar, vicdan azabından kurtulsalar,
tarihin azabından kurtulamayacaklar.
Tarihin azabından kurtulsalar,
Allah?ın gazabından kurtulamayacaklar.
Konya basın açıklamasının tam metni:
Rahman, Rahim Allah?ın adıyla;Kendisi Rabbi ?nin ayetleriyle uyarılıp da ondan yüz çeviren ve kendi elleriyle yaptığını unutandan daha zalim kim vardır? Biz onların kalplerine bunu anlamalarına bir engel, kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Onları hidayete çağırsan da onlar sonsuza kadar hidayete gelmezler.
Kehf Suresi 57.AyetSevgili dostlar, değerli basın mensupları;
Yayınlanan son darbe taslağı ile ilgili olarak genelkurmay beklenen açıklamayı yaptı. Genelkurmay Başkanı tam tekmil kuvvet komutanlarının da katılımıyla konuyla ilgili açıklamalardan sonra ilgili soruları cevaplandırdı. Ancak Başbuğ ? un açıklamaları olayın derinliğine inmekten uzak ve geçiştirici cevaplardan ibaretti. Soruşturmadaki aksaklıklarla ilgili vermiş olduğu cevaplar tatmin edici değildi Başbuğ, bu soruşturma sürecinde yetkilendirilmiş olan askeri mahkemeyi parlatmaktan başka bir şey yapmadı.
Kamu vicdanında haklının ölçüsü kuvvet mi silah mı sorularını oluşturan bu açıklama halkın bazı kurumlara olan güveni hususunda, soru işretleri oluşturmuştur. Bu açıklama askeri savcılık makamını, ??la yüs?el bir konuma getirmek? olarak yorumlanabilecektir. Bu açıklama, hakkında açıklama yapılan meselenin, kendisi kadar vahim bir durum ortaya koymuştur.
İran seçimleri ve akabinde meydana gelen olaylar gücü elinde bulunduranların toplumlar üzerindeki tesirlerini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Masum ve makul istekler, bu istekler üzerinde başka hesapları bulunanların yönlendirmesiyle, bir iç karmaşaya dönüşmüştür. Geçmiş dönemlerde ülkemizde oynanan sağ sol vb. ayrışmalar üzerinden tezgâhlanan bu oyun bu gün İran ?da da oynanmaya çalışılmaktadır. Biz bu oyunun acılarını uzun yıllar çektik ve bugün onunla hala hesaplaşmaktayız. En sağlıklı İran okumalarını, tecrübelerimizle buradan yapabilmekteyiz. İran ?ın getirilmek istendiği yer, eylül öncesi şartlarıdır. İran?a da bir kurtarıcı getirilmek istenmektedir NETEKİM.
12 Eylül darbecilerinin yargılanmasından bahsedilen şu günlerde İran halkını bizim yaşadıklarımızdan ibret almaya davet ediyor, akıbetleri hususunda duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Darbeci General Netekim Paşanın ?? Beni yargılarlarsa intihar ederim. ?? cümlesi darbenin ve darbecilerin gerçekliğini yeniden ortaya koymuş, onların hukukun üstünde olma arzularını ve yargılanamaz bir güç haline gelmek istediklerini göstermektedir. Darbe isteklilerini hepsi de aynı anlayıştadır. Seni sanatseverler de yargılamadan nereye gideceksin NETEKİM?
Medyamız hem İran hem ülkemizdeki güncel pek çok olay hakkında bizleri yanıltmamakta, hep aynı bildiğimiz tavırları sergilemektedir. AB Parlamentosunda Mahinur? la şaşkınlık yaşayan medyamız Almanya ? da intikam peşinde koşmaktadır. Nedeni henüz belli olmayan bir Türk babanın kızını öldürmesini hemen islama ve başörtüsüne bağlamakta, suçu islama ve Müslümanlara yıkmaya çalışmaktadır.
Bu kadar hengâmenin arasında mübarek üç aylara girmiş bulunuyoruz. Bu aylar ki bereket, rahmet, mağfiret aylarıdır. Dünyamızın içine düşmüş olduğu bu karanlık kamplaşma dönemlerinde gerçekten bu ayların getireceği serinliğe ihtiyacımız vardır. Umarız bu ayların getirdiği manevi ortam kalplerimizdeki kiri pası temizler. Bizi arındırır. Bu gün yeryüzünde üç ayların getirdiği rahmet deryasına muhtaç olmayan hiçbir belde yoktur. İsteğimiz ve arzumuz yeryüzündeki zulümlerin bu vesileyle ortadan kaldırılacağı, mücadelenin, izzet ve şerefin yüceleceği adalet dolu bir dünyadır.
Hak ve özgürlüklerin ihlal edilmediği, adaletin tesis edildiği, zulmün olmadığı ve fitnenin yok olduğu bir dünyada yaşama umudu ile Hepinizi 95. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah?a emanet ederiz.