O planı sivil yargı takip edecek

Erdoğan, 'Aslına ulaştığımız anda bunu yargıya taşıyacağız. Çünkü demokrasinin yıpratılmasına müsaade edemeyiz.' dedi.

Erdoğan ve Başbuğ, askerî savcılığın 'kovuşturmaya gerek yok' kararının kesin olmadığı konusunda benzer yaklaşım sergilerken, belgeye ilişkin iki temel noktada farklı tutum ortaya koydu. Başbuğ, ek bilgiler çıkması halinde soruşturmanın yine Genelkurmay'da yapılacağını ifade ederken, Erdoğan bundan sonraki adresi sivil yargı olarak gösterdi. Uzlaşılamayan ikinci konu, belgenin sahihliğiydi. Başbuğ, planın gerçek olmadığını açıklarken, Erdoğan belgenin sahihliği konusunda şüphesi bulunmadığını ima etti. Belgenin orijinaline ulaştıklarında bunu hemen yargıya taşıyacaklarını vurguladı.

Başbakan Erdoğan, fotokopi dahi olsa belgeyle ilgili araştırmayı savcılığa başvurarak başlattıklarını hatırlattı. Bundan sonraki süreci ise şöyle özetledi: 'Sivil yargı bunu takip edecektir. Biz de yürütme olarak bunun takipçisi olacağız.'

Başbakan Erdoğan, Başbuğ'un konuşmasının hemen ardından Crans Montana Forumu tarafından düzenlenen panele katıldı. Erdoğan, Genelkurmay Başkanı'na Avrupa Birliği'nin başkentinden cevap verdi. Erdoğan, net ifadelerle 'belgenin peşini bırakmayacaklarını, demokrasinin yıpratılmasına müsaade etmeyeceklerini' dile getirdi. Başbuğ, cumhuriyet savcılarını 'gerçek olmayan belgenin' kimler tarafından hazırlandığını ortaya çıkarmak için göreve çağırırken, Erdoğan, belgenin orijinal olduğundan hareketle, 'Gerekeni yapacağız.' dedi. Başbakan, bir adım daha atarak, belgenin aslına ulaştıklarında sadece yargıya taşımakla kalmayacaklarını, yürütme olarak kurum ve kuruluşlarıyla da konuyu takip edeceklerini açıkladı.

Erdoğan, konuyla ilgili soruyu şöyle cevapladı: 'Tabii her söylenene saygı duymak durumundayım. Ancak partimle ilgili böyle fotokopi dahi olsa ileri sürülmüş ve gazetelerde yer almış olan bir belge midir, değil midir? Bunu araştırma sürecini bir hukuk devleti içerisinde bizler savcılığa götürmek suretiyle başlatmış bulunuyoruz. Askerî yargı, konuyla ilgili olarak farklı yaklaşmış olabilir. Bundan sonraki süreç, sivil yargıya aittir. Nitekim askerî yargı 'benimle ilgili değil' diyerek görevsizlik kararı vermiştir. Bundan sonraki süreç sivil yargıyla ilgilidir. Sivil yargı bunu takip edecektir. Sivil yargı takip edeceği gibi biz de yürütme olarak kurum ve kuruluşlarımızla bunu takip edeceğiz. Aslına ulaştığımız anda, bulduğumuz anda tabii ki bunu da yargıya taşıyacağız. Çünkü demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti içinde, demokrasinin yıpratılmasına müsaade edemeyiz. Gereken neyse yapacağız.'

AB, 27 Nisan muhtırasına net tepki göstermişti. 17 Aralık 2004'te Türkiye ile müzakereleri başlatma kararı alan AB, hangi durumlarda müzakerelerin askıya alınabileceğini Türkiye paragrafına koymuştu. 23. paragraf olarak meşhur olan kısımda AB, 'Bir aday ülkede hürriyetler, demokrasi, insan hakları, temel özgürlükler ve hukukun üstünlüğü ilkelerinde ciddi ve daimi bir ihlal vuku bulduğunda komisyon ya da üye ülkelerin üçte biri müzakerelerin askıya alınmasını teklif edecektir.' ifadelerini kullanmıştı.

Rehn'e göre Türkiye'nin iç tartışması

Genişleme komiseri Olli Rehn, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, belgenin Türkiye'nin iç tartışması olduğunu söyledi. Türkiye'de demokrasiyi hedef alan girişimlere karşı hassasiyeti ile bilinen Rehn'in açıklamasındaki ton düşüklüğü dikkat çekti. Rehn, sözcüsü Krisztina Nagy marifetiyle 16 Haziran'da Zaman'a yaptığı açıklamada, 'Komisyon, Türkiye'nin demokratik kurumlarının korunmasını teminat altına alacak ve bu ciddi iddiaları aydınlatacak şekilde soruşturmanın bağımsız, tarafsız ve adil bir şekilde yapılacağına güvenmektedir.' demişti. (ZAMAN)