Dolar

34,8657

Euro

36,6223

Altın

3.047,57

Bist

10.058,47

İsmet Berkan'tan Özkök'e itiraz

Ertuğrul Özkök 12 Eylül'cüleri koruyan 15. maddenin kaldırılması tartışmalarına itiraz etmişti.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-06-26 15:49:00

İsmet Berkan'tan Özkök'e itiraz

İsmet Berkan/Radikal

Ertuğrul Özkök'e itirazlarım var

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal bir konuşma yaptı, ortalık hareketlendi. Baykal, Anayasa?nın geçici 15. maddesini kaldırmaktan söz etmeseydi, ansızın darbelerden, özellikle de 12 Eylül?den hesap sorma ihtimali siyaset gündemine girmeyecekti.
Nitekim dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu konuda kapıyı aralayan Baykal?a olumlu yanıt verdi, uzunca bir aradan sonra ilk kez CHP?li ve Ak Partili kurmaylar tek maddelik de olsa Anayasa değişikliği konusunda masaya oturdular. İnşallah Anayasamızdaki diğer anti de-mokratik hükümler için de aynı anlayış bir işbirliği ortamı devam eder.
Anayasamızın geçici 15. maddesinin ansızın gündeme gelmesi, dün Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök?ün köşesinin konusuydu. Özkök yazısında 12 Eylül?le hesaplaşmak isteyenlerin 11 Eylül ve öncesini de düşünmesi gerektiğini, hatta daha da ileri giderek 12 Eylül öncesinin kanlı ortamının ?hesabını vermesi? gerektiğini söylüyor. Özkök, CHP?nin başını çektiği geçici 15. maddeyi kaldırma girişimine tümden karşı.
Özkök, bu yazıda anlattığı fikirlerini daha önce de birkaç kez yazdı. Yani bu anlamda yazılanlar yeni değil, ilk kez okumuyoruz.
Ancak bu kez, belki de ilk kez, geçici 15?in kaldırılması ihtimali belirdi. O yüzden Özkök?ün fikirlerine olan itirazlarımı yazmak ve girişimi desteklemek istiyorum.
***
Bir şey doğru. 11 Eylül günü akan kan 12 Eylül sayesinde kesildi.
Yaşım yetmediği için arkadaşlarım öldürülmedi, onların cenazelerine katılmak zorunda kalmadım ama o korkuyu İstanbul?da çok yakından yaşadım.
Teröre kurban giden arkadaş cenazesine katılmadım ama 12 Eylül?e iki tanıdığımı kurban verdim. İşkence ve ona bağlı sebeplerle acılar içinde kıvranarak öldüler. Onları hiç unutmadım.
Özkök?ün işkenceleri savunduğunu düşünmüyorum elbette, eminim onun da çok sayıda yakını işkence tezgâhlarından geçti, kendisi bizzat 12 Eylül rejiminin basın üzerinde uyguladığı dehşetengiz sansürü yaşadı, çalıştığı dergi kapatıldı.
Özkök, elbette işkenceyi ve işkenceciyi savunmuyor ama 12 Eylül yönetiminin hâlâ sahip olduğu ayrıcalıkları savunuyor. Eğer 12 Eylül, Özkök?ün de dediği gibi iyi bir şey yapmışsa, bir Anayasa maddesiyle korunmasına, dönemin yöneticilerinin Anayasa maddesiyle sağlanan bir yargı dokunulmazlığından yararlanmasına da gerek olmamalı. Eğer haklılarsa, yaptıkları her şeyi, verdikleri her emri, imzaladıkları her kağıdı savunabiliyorlarsa, bunu bağımsız Türk yargısı önünde de yapabilirler esas olarak.
Bilmeyenler veya hatırlamayanlar için Anayasamızın geçici 15. maddesini aktarmak istiyorum izninizle:
?12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanını oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, 2356 sayılı Kanunla kurulu Millî Güvenlik Konseyinin, bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin, 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanunla görev ifa eden Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezaî, malî veya hukukî sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz.
Bu karar ve tasarrufların idarece veya yetkili kılınmış organ, merci ve görevlilerce uygulanmasından dolayı, karar alanlar, tasarrufta bulunanlar ve uygulayanlar hakkında da yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır.?
Madde, gördüğünüz gibi sadece 12 Eylül?ün beş kişilik MGK?sına değil, o dönemde görev yapmış hükümetlerden Danışma Meclisi üyelerine ve asker-sivil bütün kamu görevlilerine sonsuz bir dokunulmazlık tanıyor.
Çok basit bir örnek vereyim:
O dönemde henüz 18 yaşını doldurmamış genç bir insanı astık alel acele.
Bu idamı onaylayanlar, infaz edenler suç işlemedi mi sizce?
Böyle binlerce örnek sıralanabilir. 12 Eylül?ün yarattığı insani dramlar, haksızlıklar, yasa dışılıklar, yolsuzluklar, kayırmalar...
Kaldı ki, eminim Ertuğrul Özkök de biliyor, 11 Eylül günü akan kanın 12 Eylül günü nasıl olup da bıçakla kesilmiş gibi durduğunu da başta darbenin devirip hapse attığı Süleyman Demirel olmak üzere pek çok insan merak ediyor.

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara