Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Genelkurmay Askeri Savcılığı?nın ?İrticayla Mücadele Eylem Planı? belgesinin karargâhta hazırlanmış resmi bir evrak olmadığını saptaması ve adli soruşturmayı tamamlamasının ardından basının karşısına geçti.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, iki haftadır süren 'belge' tartışmalarına ilişkin ilk kez konuştu.
Başbuğ, 'Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı medya üzerinden asimetrik psikolojik hareket yürütmeye son verin' diyerek, belgenin kimler tarafından ne amaçla hazırlandığının bulunmasını istedi.
Hukuk devleti ilkelerine sadık olduklarını vurgulayan Orgeneral Başbuğ, belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi, emare çıkarsa soruşturmanın yeniden açılabileceğini kaydetti.
Orgeneral Başbuğ şöyle konuştu:
'Son dönemlerde örgütlü olarak altını çiziyorum örgütlü olarak gerçekleştirildiği ifade edilen kurgulanmış bazı olaylar TSK'yı yıpratma ve karalama kampanyasına dönüştürülmektedir. hukuk açısından bugün gelinen nokta, olduğu iddia edilen bir kağıt parçası olduğunu yani bir belge olmadığını bize göstermektedir.'
'Biz üzerimize düşen görevi yerine getirdik' diyen Orgeneral Başbuğ bundan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri olarak ne bekledikleri konusunda şunları söyledi:
'Biz bundan sonra ne istiyoruz? İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan istiyoruz diyoruz ki bu belgenin gerçek olmadığı noktasından hareketle bu kağıt parçası kimler tarafından ne amaçla hazırlandı bunu bulunuz.../ TSK'nın komutanı olarak açıkça söylüyorum ki artık TSK üzerinden elinizi çekiniz. TSK üzerinden kendinizi, siyasi tanımlama düşüncesinden ve gayretlerinden vazgeçiniz. TSK'ya karşı medya üzerinden asimetrik bir psikoolojik harekat yürütmeye son veriniz.'
İŞTE AÇIKLAMA:
Türkiye'de etrafımızda ve dünyada cereyan etmekte olan gerçek olaylara bakarsak ciddi birçok sorunun bulunduğunu görürüz. Dünya ülkelerinin hemen hemen hepsi küresel kriz ve doğurduğu sosyal sorunlarla boğuşmaktadır. Türkiye bunun yanından terörle mücadelesine devam etmektedir. Çevremizde, başta İran'da ki son gelişmeler olmak üzere, Irak, Afganistan ve Pakistan'da ciddi olaylar yaşanmaktadır. Kıbrıs görüşmeleri de bir taraftan sürmektedir. Tüm bunlar yaşanırken Türkiye 2 haftadır Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın elinde bulunan tüm bilgiler çerçevesinde yürüttüğü hazırlık soruşturması neticesinde ortaya çıkan bir kağıt parçasından dolayı gereğinden fazla enerjisini tüketmiştir. Ayrıca yargı sürecini sükutla sabırla bekleme basiretini gösterememiştir. Şu anda elimizde olan hukuki anlamda bir kağıt parçasıdır. Yargıtay içtihadına göre belge hukuki hüküm ifade eden bir hakkın doğmasına bir ispatına yarayan yazıdır. 12 haziran günü belge olduğu iddia edilenin bir gazete yer alması, TSK'nin hedef alındığının görülmesi üzerine hiç zaman kaybedilmeden belge olduğu iddia edilenin gerçekten belge olup olmadığının hukuk yoluyla ortaya çıkarılması için askeri savcılık tarafından yargı sürec başlatılmıştır. Bizim tarafımızdan yapılması gereken tek ve doğru yol da budur. Anayasa teminatlar altında bağımsız bir şekilde yargısal faaliyetlerde bulunan Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından yürütülmüştür, karar da bu makama aittir. Askeri savcılık incelenmesi gereken tüm hususları inceleyerek bu karara ulaşmıştır. Askeri savcılığın verdiği kararı beğenirsiniz, beğenmeyebilirsiniz ancak karara karşı saygısız ve küçümseyici tavırlar içerisine giremezsiniz. Bu savcılığı değil davranışları sergileyenleri küçültür. Son zamanlarda örgütlü olarak kurgulanmış bazı olaylar TSK'yıyıpratma ve karalama kampanyasına dönüştürülmektedir. Bugün gelinen nokta olduğu iddia edilen bir kağıt parçası olduğunu bir belge olmadığını bize göstermektedir. Bu konuda Genelkurmay Başkanlı ve savcılığı elindeki tüm belgeler ışığında gerekeni yerine getirmiştir. Bu kağıt parçasının kimler tarafından ne amaçla yapıldığının devletin ve yetkili organları tarafından ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Biz bu tür girişimleri ordu içerisinde fitne ve fesat çıkarmaya çalışma eylemleri olarak görüyoruz. TSK demokratik ve hukuk dışı tavır ve eylemlerde bulunanları bünyesinde barındırmaz. Bunu kim söylüyor; ben söylüyorum. Tüm bu söylemlere rağmen TSK'ya karşı çeşitli nedenlerle darbe ve muhtıra söylemlerinde bulunanların iyi niyetli olmadıklarını düşünüyorum. Artık TSK üzerinden elinizi çekiniz. TSK'ya karşı medya üzerinden asimetrik bir psikolojik harekat yürütmeye son veririz. Bize askeri okullarda şu öğretildi: Akıllı insan herşeyin farkına varır. Akılsız insansa her konuda fikrini söyler. TSK hukuk dışı davranışlarla yıpratılmasına katlanamaz. TSK'nın bütünlüğünün korunması ve haksız yere yıpratılması ülkemizin bekaa sorunudur. TSK üzerinden oynanacak oyunlar bizim görev sorumluluklarımızı yerine getirme kararlığımızı engellemez. Tahriklere kapılarak kamuoyu önde tartışmaya girmeyeceğiz.
Başbuğ konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlıyor.
Murat Yetkin: Başbakan'ın açıklaması oldu. Bu konuda daha yapılması gerektiğini. Sizin bu konuda yapılması gerektiğini iyi bildiğini söyledi. Bu nasıl bir çalışmadır. Bilgi verir misiniz?
Başbuğ: Bu soru önemli gerçekten. Birincisi TSK'da demokrasi ve hukuk ilkelerine aykırı davranışları içerisinde bulunan personel barınamaz. Böyle durumlar olursa, TSK bu konuda gerekeni anından yerine getirir. Başka yerlerden işaret almasına gerek yoktur. Şimdi öncelikle askeri mahkemelerin yetki ve sorumluluklarını iyi anlamak gerek. Rahmetli Uğur Mumcu'nun dediği gibi bilgi sahibi olmadan malesef fikir sahibi oluyoruz. Askeri yargı usul kanununun 9. maddesini okuyun. Orada derki: Askeri kişilerin askeri suçları varsa ortada, bunlar askeri mahallerde askeri hizmetleriyle ilgiliyse, buna bakacak askeri mahkemedir. Söz konusu iddia nedir; İddia edilen suçun Genelkurmay Karargahı'nda işlendiği!.. İkincisi askeri mahkemelerle ilgili olarak çok yanlış değerlendirmeler yapılıyor. Bazı akademik ünvana sahip olan kişiler, dünyada askeri mahkemelerin kalmadığını cahilce belkide maksatlı yorumlarda bulunuyor. Hangi ülkelerde var bir bakalım: İngiltere, Belçika, İtalya, İspanya, Yunanistan, Polonya... Şimdi Türkiye'de yargının iki başlı olduğunu iddia edenler bunu söylerken evet ama şu ülkelerde askeri mahkemeler var demeleri gerekir. Bunun dışında bakın ABD, Rusya, İsrail'de de askeri mahkemeler var. Efendim askeri mahkemeler tarafsız değiller! Bu çok saygısız bir söylem. Siz nasıl askeri mahkemeleri bu şekilde tanımlarsınız. Soruşturma askeri mahkeme nezdinde kurulan kıta komutanın emir vermesiyle başlıyor. Peki biz bu emri ne zaman verdik. Olayın akabinde yarım saat sonra verdik. Savcının kararını beğenmeyebilirsiniz ama saygı göstermelisiniz. Yargı kesin karara varmadan önce kimse suçlu değildir. Sorunuza dönersek askeri savcılık gazetede haberin çıkmasından hemen sonra soruşturma başlattı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'yla işbirliği içerisinde yapıldı. Ve soruşturma 12 gün sürdü. Hem bu soruşturma yetersiz diyeceksiniz hem de niye 12 gün sürdü diyeceksiniz. Bu kadar çelişki olmaz. Genelkurmay bu konuda üzerine düşen herşeyi en ince ayrıntısına kadar yapmıştır. Askeri savcılığın kovuşturmaya gerek yoktur kararı kesin değildir. Bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni deliller çıkarsa elbette bu soruşturma tekrar açılabilir. TSK olarak delil toplama konusunda yetki ve sorumluluğumuz yok. Bizim istediğimiz şudur: Bu belgenin gerçek olmadığı noktasından hareketle, bu kağıt parçası kimler tarafından ne amaçla hazırlandı. Bunu bulun! Genelkurmay Askeri Savcılığı noktayı koyarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi.
FİKRET BİLA: Soruşturmaya konu olan albayın 20'den fazla imzası olduğu yönünde tartışmalar oldu. Bu konuda askeri savcılık soruşturulmasına gerek olmadığını açıkladı. Size bu konuda bilgi verildi mi?
BAŞBUĞ: Genelkurmay Askeri Savcılığı bağımsızdır. Askeri savcılık samimi söylüyorum tanımıyorum. Prensip olarak hiçbir zaman direk ilişkimiz yoktur. Gelelim imza olayına. Askeri savcılık bu konuda tabiki durdu. Ama gelinen sonuç şudur: Bende bu konuyu bildiğim kadarıyla imza değişiklikleri kriminal inceleme sonuçlarını değiştirmiyor. Bilimsel olarak yapılan incelemelerde teknik kriterler kullanılıyor. Siz nasıl atarsanız atın elinizin mahsulu olduğu anlaşılabiliyor. Elbette askeri savcılık bunun üzerine durmuştur ama belge gerçek imza ıslak olmadığı için bu konuda değerlendirmeye varmıştır. Bu belgenin Nisan 2009'da hazırlandığını kim tespit etti. Belgenin üzerinde hiçbir tarih yok.
FUAT BOL: Erdoğan'ın Şanlıurfa İl Kongresi'nde TSK'yı hedef alan açıklamalarından hicap duyuyor musunuz?
BAŞBUĞ: Neden hicap duyayım. Ben bu konuda görüş ve düşüncelerimi Başbakan'a ilettim.
SORU: İstifa çağrıları karşısında yorumunuz nedir?
BAŞBUĞ: Kaale bile almadım.
TİMETURK