Faris Abdullah*
Netanyahu beklenen konuşmasını yaptı ve radikal hükümetinin siyasetini vurgulamak için ağır kalibreli Siyonist bombasını, barış çağrıcılarının suratında patlattı. Zira bu siyasetin hatlarını Siyonist hükümetin başkanlığını teslim aldığında Siyonist Knisset?teki ilk konuşmasında açıklamıştı. İşte bugün de daha önce yapılan anlaşmaları ve varılan karar birliklerini; özellikle de iki devlet fikrini reddeden radikal Siyonist sunuşu yeniliyor. Çözüm yanlısı akımlar umutlarını bu iki devletli çözüme bağlayıp Netenyahu?dan onaylayıp kabul etmesini beklerken Netenyahu çözüm yolunun başarılı olması; ulusal hakların kazanılması hususunda, herkese Filistin halkının en temel haklarını dahi kabul etmeyen Siyonizmin doğasını göstermek için bazılarının hala inanmakta olduğu hayallerini yıktı.
Taşıdığı tarihi hatalarla Netenyahu?nun 60 senedir Siyonizmin barışa uzanan eli hakkındaki konuşması ? acaba Netanyahu çocukların ve kadınların cesetleri ve halkının tümüyle göç ettirilmesi üzerine kurulan varlığını bilmezden mi geliyor?- gaspçı varlıkla yapılan tüm Arap resmi girişimlerini hafife almak anlamı taşımaktadır. Netenyahu?nun ortaya koyduğu adil barış şartları ise şunlar: Mülteciler geri dönmeyecek, devletin Yahudiliği kabul edilecek, Kudüs Siyonist varlığın birleşmiş başkenti olacak, Filistin devleti egemenlik ve silahtan yoksun olacak!
Netenyahu, Filistinli müzakereci ister kabul etsin ister kabul etmesin tüm bu şartları Filistin tarafıyla müzakereleri kabul etmesinin başlangıcı olarak ortaya koyuyor. Müzakere bataklığı aslında çözümcü grubu geçtiğimiz tüm müzakere turlarının öncesinde bu tavizleri vermeye zaten sürüklemişti. Zira Ramallah?taki Arap Rejimi ve sulta grubu, Annapolis Konferansı?nda devletin Yahudiliği?ni kabul etti. Ahmet Kari de Siyonist Haaretz Gazetesi ile 25.05.2009 tarihinde yaptığı görüşmede örgütün (Filistin Kurtuluş Örgütü) devletin Yahudiliğini 1988 yılında kabul ettiğini açıklamıştı. Kari?nin açıklamasına göre örgüt işgal edilmiş Filistin topraklarında bir Yahudi devletinin kurulmasını öngören 181 no?lu kararı da kabul etmişti.
Şu anda Netenyahu müzakerelere başlamak için şartlarını sunarken sanki şöyle demektedir; ?O (musibet) kendinizdendir?? ve aşağılamaya devam ediyor; ?Ey Arap ve Müslüman ümmeti, sadece Filistinliler değil hepiniz varlığın Yahudiliğini kabul etmek, onunla ilişkilerinizi bu temel üzerine kurmak, mültecileri devletlerinizde kabul etmek zorundasınız ve
Filistin toprakları sizin kabulünüzle Yahudilerindir?.
Netanyahu Bu Cesareti Nereden Buldu?
Düşman hükümetin başkanı tüm saygısızlığıyla Kudüs?ün İsrail?in birleşik başkenti olduğunu ilan etti. Acaba Netenyahu?nun bu ısrarı Filistinli müzakerecinin işgal edilmiş Kudüs meselesinde şehrin uluslararasılaştırılması çözüm önerisini istemeye varacak kadar gevşeklik göstermesinden mi yoksa üçüncü bir tarafa boyun eğmesinden mi kaynaklanmaktadır?!
Filistinli müzakerecinin, Siyonistlerle çatışmanın odağı olan işgal edilmiş Kudüs şehri meselesini hafife alması sonra da çözümlerin yarısını, Kudüs ve korunması için hatların açıkça belirlenmediği isimlerin icat edilmesini benimsemesi akıl alır bir şey midir?!
Aynı şekilde şehrin Yahudileştirilmesi ve halkının göç ettirilmesi karşısında görülen Arap suskunluğu da Netenyahu?ya Kudüs?ün birleşik başkent olduğunu ilan etme gücü vermektedir. Oysa kendisinden önce gelenler, kutsal değerlerine bağlı olan Müslüman ümmetin kızgınlığının korkusundan başkent meselesinde çeşitli çıkışlar öneriyorlardı.
Netenyahu?nun mültecilere dönüş hakkı tanınmayacağını ilan etmesi doğal bir şeydi. Zira düşman, mültecilerin dönmesi durumunda, 61 yıl önce ölüm ve toplu katliam tehditleriyle göç ettirilmeleri esası üzerine kurulan varlığının sonunun yaklaşmasını görmektedir. Ancak Netenyahu?yu mülteciler meselesinde inada ve katılığa iten Filistin?den özellikle de Ebu Mazin Efendi?den; 5 milyon mültecinin geri dönmesini istemediği çünkü bunun İsrail?in yıkılması anlamı taşıyacağı yönünde sadır olan açıklamalardan başka bir şey değildi.
Ebu Mazin Efendinin birkaç defa tekrar ettiği gibi İsrail?in yıkılmasını istemiyor olması, müzakereci yaklaşım, dönüş hakkını kapsamayan Arap girişimlerinde kelimelerle oynanmasının kabul edilmesi, Filistin tarzı müzakere anlayışı, ?adil çözüm?, ?makbul çözüm?, ?üzerinde ittifaka varılmış çözüm? gibi terimlerin kullanılması, dönüş hakkı ve bedel seçenekleri arasında gidip gelme, konu hakkında uluslar arası bir kararın bulunmasına karşın Siyonist düşmanı dönüş hakkı meselesinde özlü bir değişiklik yapma, kesin reddini apaçık ortaya koyma yolunda kışkırttı.
Netenyahu Olmert?ten Daha Az Siyonist Değil
Netenyahu?nun işgal altındaki Batı Yaka?daki yerleşimi durdurmayı reddetmesi garipsenecek bir hal değildir. O, hükümeti yerleşim politikasını sürdüren, işgal altındaki yerleşimlere ihale ve ruhsatlar veren Olmert?ten daha az Siyonist mi?!
Yediot Gazetesi?nin Batı Yaka?daki yerleşim hakkındaki 9/6 tarihli meydan soruşturması sömürgeci büyümenin son senelerde (Olmert hükümeti döneminde) daha önceki Siyonist hükümetleri döneminde görülmemiş derecede olduğunu, her sene binlerce yerleşim biriminin inşası için ihaleler verildiğini ortaya koydu.
Yediot Gazetesi Ehud Olmert döneminde Batı Yaka?daki yerleşimcilerin sayısının 250 binden 300 binlere çıktığını bu esnada da müzakere takımının başkanı Ahmet Kari (Ebu Ala) ile Siyonizm eski dışişleri bakanı Tzipi Livni arasında müzakerelerin 50 turdan fazla devam ettiğini açıkladı. Filistinli müzakereci Olmert hükümeti zamanında tüm hızıyla sürdürülen yerleşimin devam etmesi halinde müzakereleri durduracağı tehdidinde bulunmaya cüret edemedi!
Netenyahu?nun konuşması, hükümetinin siyasetinin hatlarını, Filistin meselesiyle muameledeki ve hakları, sabitleri tanımamaya dayalı stratejisi karşısında Filistin?in tümünün üzerine düşen sahneyi derin bir şekilde tekrar gözden geçirmek, Filistin haklarının ve sabitlerinin savunulmasında halkçı seçeneklerin benimsenmesi üzerine kurulu ortak bir konum almak, Siyonist varlıkla müzakerelerin hemen durdurulması için çalışmak ve Siyonist proje karşısında çeşitli araçları ve yöntemleriyle direnişi ilan etmektir.
Ramallah?taki yönetimin de direnişçiler üzerindeki baskı mekanizmasını kaldırması onları yakalamaması, siyasi tutukluları salması ve ulusal hakları arasında durabilmek için ulusal birlik hükümetine dönmesi ve onu Netenyahu?nun konuşmasında zirvesine ulaşan Siyonist inatçılığın altında savunması gerekir.
*Ürdün asıllı gazeteci-yazar.
Bu makale Hamza Muhammed tarafından www.timeturk.com sitesi için tercüme edilmiştir.