Dolar

34,9440

Euro

36,6106

Altın

3.015,82

Bist

9.992,76

Vicdan Meselesi

Mısırlı ünlü gazeteci Fehmi Huveydi, Obama'nın katıldığı basın toplantısını niçin terketti? İşte, herkesi düşündürecek yazı...

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-06-15 08:27:00

Vicdan Meselesi


Fehmi Hüveydi*

Siyasi vicdan ile meslek vicdanının çelişmesi nedeniyle her gazetecinin temenni edeceği ABD Başkanı Obama ile direkt röportaja katılma fırsatını kaçırdım. Oysa ben daha öncesinde Amerika Büyükelçiliği?ne ABD başkanının konuşmasının ardından kendisiyle görüşecek gazeteciler grubu içinde olacağımı bildirmiştim.

Hazırlandım ve dört de soru hazırladım. Ondan bu soruların cevabını duymayı temenni ettim. Kendim gibi konuşmayı dinlemeye davetli diğerleriyle oraya vardığımda başkan Obama ile görüşecek gruba konuşmasının bitmesinin ardından direk görüşmeye girmek için güney kapısına yakın bir mekân ayrıldığını öğrendim. Hepimiz üzerinde isimlerimizi ve uygun bilgileri içeren birer plastik kart teslim aldık.

Kartın üzerine kırmızı mürekkeple bir kerelik ?geçici basın? olduğu yazılıydı ve Güvenlik Merkez Yönetimi?nin başkanının imzasıyla cumhurbaşkanlığının ?emniyet müdürlüğü- mührünü taşıyordu.

Yanıma Malezya?dan genç bir bayan gazeteci oturarak kendisinin röportaja katılım için davet edildiğini söyledi. Söylediklerinden görüşme için Arap dünyasından ve bazı Asya ülkelerinden davet edilen gazeteciler grubunun toplam sayısının sekiz olduğunu anladım.
Meraktan kendisine isim listesini sordum. Küçük bir defter çıkardı. İsimler şöyle dağılmıştı: Mısır?dan iki (biri bendim), Suudi Arabistan?dan bir, Lübnan?dan bir, Filistin?den bir, Endonezya?dan bir ve Malezya?dan bir gazeteci.

Sonra bir yandan defterini dürerken diğer yandan da sekizinci de İsrail?den dedi. O son sözünü söylediği anda bir akrep beni ısırmış gibi hissettim ve kendisinden bilginin doğruluğundan emin olmasını rica ettim. O an evraklarını tekrar gözden geçirdi ve bilginin doğru olduğunu, İsrailli ?meslektaş?ın kendileriyle aynı otelde kaldığını ve bizimle aynı hizada oturmakta olduğunu söyledi. Kendisinden bana onu göstermesini istedim. O da gösterdi. Ona baktığımda Suudi meslektaşımızla selamlaşmakta olduğunu gördüm. Bu iş benim için hiç de kolay değildi. İçinde bulunduğumuz şu koşullarda bir İsrailli ile aynı safta ya da bir röportaj masasında oturacağımız hiç aklıma gelmemişti.

Beni şaşırtan noktalardan biri de başkan Obama ile görüşmede aramızda bir İsrailli gazetecinin olacağının bana bildirilmemiş olmasıydı. Bunu, gruptan çekildiğimi bildirip görüşmeye katılamayacağım için özrümü sunarken Amerikan Büyükelçiliğinde görevli bayana söyledim. Ayrıca Obama?nın Arap ve İslam dünyasına seslenmek için geldiğini İsrail?in ne bir Arap ne de bir İslam ülkesi olduğunu belirterek İsrailli bir gazetecinin neden Arap ve Müslüman bir grubun içine girdiğini sordum.

Orada bu tür bir tasarrufa kalkışılmasını ve katılımcıların şok edilmesini hiç de masum ve makbul olmayan bir tavır olarak değerlendirdim. Bu en azından diğer katılımcıları küçümsemek anlamı taşıyordu.

Aynı Masaya Çağırılınca Utanç Hissettim

Yabancılardan on eylemcinin ellerinde afişlerle üniversitenin olduğu meydanda toplanıp Gazze ambargosunun kaldırılması çağrısında bulunan, Obama?dan İsrail?in Filistinlilere karşı girdiği yok etme savaşında İsrail?e desteğini durdurmasını isteyen İngilizce sloganları kulaklarımda çınlar, Gazze saldırısının kurbanlarının resimleri bütün vakit boyunca gözümün önünde canlanırken İsrailli bir gazeteciyle aynı büyük masaya oturmak için çağırıldığımda beni utanç duygusu kapladı.

Şimdi güvenliğin kendilerine sembolik gösteriler yapmasına izin verdiği binlerce Batılı eylemciyi bir kenara bırak. Çünkü onların herhangi bir kötülüğe maruz kaldıklarında protesto edecek ya da kendilerine zarar verilmesini engelleyecek bir sahibi var. Mısır?ın sahibi de bu esnada insanları evlerine hapsetti. Önceki geceden itibaren evlerinden ayrılmalarına izin vermedi. Görüşmeye katılmayı reddetme kararı vermem fazla vakit almadı.

Vatanseverliklerinden ve dürüstlüklerinden emin olduğum bazı arkadaşlar da beni destekledi.
Röportajı, dört sorumu, aklıma gelen başlıkları unuttum. Dahası şahsen Obama Bey?i, çekilmem halinde olabilecekleri unuttum. Çünkü biliyoruz ki bizde bölüm görevlisi yada soruşturma memuruyla görüşmeyi reddetmek külfetli bir iş sayılır. İnsan bunun bedelini senelerle ödeyebilir. İş böyleyken tüm dünyanın sorumlusu sayılan Amerika başkanı ile görüşmeyi reddetmeye ne dersin!

Ancak bu düşünce beni endişelendirmedi. Öncelikle o demokratik bir ülkenin lideri olduğu için bu türden demokratik bir davranışa katlanabilir. İkincisi ben başkanla görüşmeyi reddetmedim. Buna delilim de daveti kabul ettim ve kendimi temsilcisine teslim ettim ancak benim reddettiğim İsrailli ile beraber olmaktı.

Bu tür; oldukça mütevazı bir davranışla İsrail?i protesto etmem ilk değildi. Bu tavrım Orta Doğu haritasından ya da aydınların normalleştirme konumlarından bir şey değiştirmedi. Ancak benim için bu münkerin inkârı idi. Gayesi de vicdanım rahat uyuyabilmemi sağlamasıydı. Çünkü bana göre böyle bir konumda gazeteci herhangi bir aydın durumundadır. Sonunda o ümmetin vicdanıdır. Vicdan ise bölünmeyi veya parçalanmayı kabul etmez. Meslek vicdanı, siyasi vicdan ya da ahlaki vicdan arasında bir ayırım yapamıyorum. Bazılarının yaptığı bu ayrımı, işi dolandırma ve sahtecilikten başka bir şey olarak değerlendirmiyorum. Sonuç olarak bununla vicdanın ihanetine müsamaha gösterilmiş oluyor. Bu da benim kendim için kabul etmeyeceğim bir şeydir. Bence sen de bunu benim adıma kabul etmezsin. Çünkü kıyamet günü kaçırdığım gazete görüşmesinden değil ihanet ettiğim taktirde vicdanımdan sorulacağım.

* Mısırlı ünlü gazeteci-düşünür.

Bu makale, Hamza Muhammed tarafından www.timeturk.com için tercüme edilmiştir.

Haber Ara