CHP lideri Baykal, Erdoğan'ın Arınç'tan rahatsız olduğunu savundu ve Başbakan'ın dünkü yaptığı konuşma ile Büyükanıt'ı uyardığını iddia etti.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, şu sıralarda NTV Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün sorularını yanıtladı.
Deniz Baykal, özetle şunları söyledi:
ÜSLUBUNU HERKES BİLİYOR
'Başbakan hangi üsluba sahip bütün Türkiye biliyor. Bu konuda tekrar bir değerlendirme yapmama gerek yok. Bu konudaki tespitime alındığını düşünüyorum, ben onu Türkiye'nin gelmiş geçmiş diğer başbakanlarıyla kıyasladım. Bir hakaret veya küçük düşürme niyetim yok. Gerçekten de Başbakan gelmiş geçmiş en kaba üsluba sahip isim, bu benim tespitim.
Başbakan bizim konuşmalarımızla ilgili defalarca mahkemeye başvurdu ancak bunların tümü mahkemeden döndü. Ben, bana karşı söyledikleriyle ilgili hiç mahkemeye gitmedim.
MUHALEFET ENGEL OLUYORMUŞ GİBİ GÖSTERİYOR
Erdoğan'ın bir temel yanlışı şu: Muhalefeti sanki Türkiye'yi engellemek istiyormuş gibi takdim ediyor. Böyle bir şey olabilir mi? Türkiye'nin ilerlemesini engellemeye çalışan bir grup insanlar gibi sunuyor, bu doğru değil. Birçok noktada muhalefet başbakanın büyük yanlışlar yapmasını engellemiştir. Dubai'deki 8 milyarlık anlaşma, Azerbaycan politikası, mayın temizleme gibi konularda Başbakan'ın yanlışları düzeltilmiştir. Mayın Temizleme Tasarısı geçti ama uygulamayacaklar.
GÜL, BİZDEN ÖNCE YARGIYA GÖTÜRMELİ
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bu yasayı onaylamamalı. Cumhurbaşakın Gül, siyasi çoğunluğun uzantısı olarak görünüyor. Anayasaya aykırılık var, dünyada benzeri olmayan bir metod var. Cumhurbaşkanı Gül, bizden önce yasayı yargıya götürmeli.
Paramız yok diyorlar, Başbakan'ın altına 60 milyon dolarlık uçak alındı. Obama aldı mı böyle bir uçak? 100 milyon dolar tutacağı söyleniyor, Başbakan'a uçak alındı, para var. İran'a 700 milyon dolar almadığımız doğalgaz için ödeme yaptık.
Yabancı bir firmaya söz verdiler mi? Bu iktidarın bu konularda kötü bir sicili var. Kuşadası Limanı, TÜPRAŞ örnek verilebilir. Mayınlı arazilerin yabancı bir firmaya verilmesini Başbakan kabul ettirmeye çalışmıştır. Yaşanan gelişmeler zihinleri karıştırmıştır, Başbakan pazarlıklar içinde, bu çok açık.
BAŞBAKAN ARINÇ'IN TUTUMUNDAN RAHATSIZ
Başbakan'ın Deniz Feneri ve Zahid Akman'la ilgili sözleri çarpıcı ve düşündürücü. Deniz Feneri'nin başrolündeki kişilerle Başbakan'ın özel ilişkileri var. Kimi sınıf arkadaşı, kimiyle akraba. Gelinen aşamada ilgi çekici bir tablo var.
Başbakan'ın dünkü açıklamalarıyla olay Akman'dan çıkıp Arınç sorununa dönmüştür. Kamuoyu Arınç'ın Akman'ı istifaya davet etmesini takdir etmişti. Dünkü açıklamalara bakınca Erdoğan'ın Arınç'ın bu tutumundan rahatsız olduğunu görüyoruz. Arınç, bu sözleri Başbakan Yardımcısı olarak söylemiştir. Sayın Arınç, Erdoğan'ın açıklamalarını hazmedebilecek midir? Arınç, Akman'la ilgili şeyleri içine sindiremiyor. Başbakan'ın sayın Akman'la yakınlığı veya konunun başka yerlere gidebileceği kaygısı, hükümeti yanlış yönlere sürüklememelidir. Hükümetin görüşü Başbakan'ın kişisel tercihi olmamalıdır.
Zahid Akman üye olabilecekse niye başkan olamıyor? Başkan olamıyorsan üye de olamazsın. Başkanlık daha yüksek ahlaki standartlarda olacak, bunu karşılamayan birisi üye olarak kalacak. Böyle bir şey olabilir mi? Türkiye'yi uyutmaya çalışıyorlar. Akman'ı üye olarak hazmetmek de imkansızdır. Olay nitelik değiştirmiştir.
BÜYÜKANIT'I UYARDI
Dolmabahçe görüşmesi giderek daha derinlik ve gizem kazanıyor. Erdoğan'ın NTV'deki açıklamalarıyla yeni bir boyuta geldi. Erdoğan ve Yaşar Büyükanıt'ın konuya bakışında bir ayrışma da ortaya çıkıyor, iki isim de görüşmeye farklı bakıyor.
Erdoğan, dün Büyükanıt'a bir uyarıda bulundu, 'konuşursan ben de konuşurum' diye. Demek ki, görüşmenin karmaşık bir niteliği var ve toplumun ilgisini çekecek şeyler konuşulmuş. Büyükanıt, 'Asker-sivil ilişkileri bu görüşmeden etkilenmiş midir?' sorusuna 'Evet' cevabı vermiştir.
Hem Sayın Erdoğan hem de Büyükanıt'ın bu görüşmeyi mezara kadar götürmeye hakları olmadığını düşünüyorum. Büyükanıt'ın kendisinden sonra Genelkurmay Başkanı olan generale anlatmamış olması kabul edilemez. Bu büyük bir ihmaldir. Orada tarihi bir görüşme gerçekleştirildiği, yeni bir yol haritasının çizildiği anlaşılıyor. Bunun devletin arşivine yansıtılması engellenebilir mi?
'TARİHİ FIRSAT' SÖZÜNÜN İÇİ BOŞ
Kürt sorununda, Cumhurbaşkanı Gül'ün 'tarihi fırsat' açıklamasının içi boş olduğunu gördük. Gül'le ikili görüşmemizde de fırsatın içeriğiyle ilgili hiçbir izlenim almadım. Başbakan veya Genelkurmay Başkanı'nın açıklamalarında yeni bir unsur yok. Şimdiye kadar hiçbir somut ve ciddi bir gelişmeyi ben göremedim. ABD bölgeden çekiliyor, Irak Türkiye ile işbirliğine girişiyor diyorlarsa bu ayrı bir konudur, bunun Kürt sorunuyla doğrudan bağlantısı bulunmuyor.
Tabi ki, sayın Cumhurbaşkanı belki psikolojik iyimserlik ortamı yaratmaya çalışıyor olabilir. Ancak bu sözlerin içi ve dibi doldurulmamıştır.
DTP AÇMAZDA
Bütün partiler, terör karşısında açık ve dürüst tavır sergilemeli. Terörü ilişkiyi kesmeliyiz. DTP, bu konuda ciddi bir açmazın içinde. Sorun da buradan kaynaklanıyor. DTP, kendisini sivil bir hareket edönüştürebildiyse farklı fırsatlar doğabilirdi ancak DTP terör örgütüyle ilişkisini herkesin doğal karşılamasını sağlamaya çalışıyor. Bu kabul edilebilir bir şey değildir.
Bizim konuya bakışımız belli, CHP'li ve DTP'li arkadaşlar buluşabilir.
BAĞDAT'A GİDECEĞİM
Irak'ın konumunda bir değişme var. Aradan geçen zamanda, kendi topraklarını Türkiye'ye karşı oluşumlara karşı kullandırmama konusunda bir tavır var. Bizim başından beri istediğimiz şey tam da buydu. Bu olumlu işaretler üzerine biz de Irak'la ilişkileri destekliyoruz, Irak'la dost olmak istiyoruz. Irak geliştikçe Türkiye'nin yaklaşımı değişecek. Irak'la kavga etmek değil dost olmak istiyoruz.
Talabani'nin beni davet etmesi önemli. Bir yıl önce ben görüşlerimi ifade ederken salonu terk etmişti, benim görüşlerim değişmedi, bugün düşüncelerimi bilerek beni çağırdı. Bu çağrıyı memnuniyetle karşılıyorum. Irak ziyaretim için önce Dışişleri Bakanlığı ile görüşeceğim, ardından birlikte çalışma yapıp zamanı belirleriz. Bağdat'ı ziyaret edeceğim.
KİMLİĞE MÜDAHALE EDİLMEMELİ
Irak ziyaretimizle Kürt sorunu arasında bir bağlantı yok. Biz Irak'la dostluğa katkı vermek istiyoruz. Bizim kendi içimizdeki sorunu konuşacağımız merci Irak değildir. Türkiye'nin kendi sorunlarını kendi muhataplarımızla görüşeceğiz. Türkiye'de herkesin etnik kimliğini özgürce yaşaması gerektiğini savunuyoruz. Bu konudaki fiili engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Ayrıca bir de atılacak adımların bizi birbirimizden koparmaya değil, tam tersi bütünleştirmeye yönelik olmasını talep ediyoruz. Devlet kimsenin kimliğine müdahale etmemeli.
STEINMEIER'LE GÖRÜŞMEYECEĞİM
Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier'in 'CHP Avrupa Birliğine karşı' ve diğer sözleri gerçeklere ters düşen bir açıklama. Çok klişe sözler etti. Dışişleri Bakanlığı dahil umarım Almanya'nın tavrı değildir bu açıklamalar, bakanın kendi kişisel değerlendirmeleridir. İçi boş sözler. Steinmeier Ankara'ya geldiğinde kendisiyle görüşmeyeceğim.'