New York'ta devam eden 'Müslümanların Sanat ve Fikir Sesi' festivali çerçevesinde düzenlenen konferansa katılan bilim ve din adamları Avrupa Birliği üyesi ülkelerin çocuklara İslam dinini öğretmesi gerektiğini vurguladı. Amerikalı yazar ve CviWorld at Demos adlı NGO'nun başkanı olan Benjamin Barber konuşmasında, 'Dini yalnızca insanların özel hayatına hapsetmekle laiklik olmaz' dedi.
İnsanların inançlarına toplumsal yaşamda saygının şart olduğunun altını çizen Jelloun, karikatür krizinin bir inancın kutsalına hakaret etmesi nedeniyle bunun 'basın özgürlüğü' ya da 'düşünce özgürlüğü' ile savunulamayacağını ifade etti.
New York'ta iki hafta ile sürecek olan 'Müslümanların Sanat ve Fikir Sesi' festivali çerçevesinde düzenlenen konferansa katılan bilim ve din adamları Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin çocuklara İslam dinini öğretmesi gerektiği vurgulandı. Amerikalı yazar ve CviWorld at Demos adlı NGO'nun başkanı olan Benjamin Barber konuşmasında, 'Dini yalnızca insanların özel hayatına hapsetmekle laiklik olmaz.' dedi.
İngiltere, Fransa ve Amerika orijinli bilim ve din adamları Avrupa'da yaşayan 25 milyon civarındaki Müslüman kesimin yaşadıkları ülkeye entegre olabilmeleri için dini kimliklerini elde etmede ve bunu yaşamada var olan sıkıntılarının giderilmesi gerektiğini ifade ettiler. New York Halk Kütüphanesi'nde dün akşam yapılan konferansa 300 dolayında insan katıldı. PBS dergisinden David Brancaccio'nun moderatörlüğünü yaptığı konferansa İngiltere'den İmam Abdülcelil Sacid, Fransa'dan Tahar Ben Jelloun ile Amerikalı Benjamin Barber katıldı. Avrupa'dan Geothe Enstitüsü gibi birçok kuruluşun desteği ve New York'tan da New York Halk Kütüphanesi, Türk Kültür Merkezi gibi kurumlarca sponsorluğu üstlenen programda İslam'ın Batı medeniyetine katkıları ile bugün yaşanılan sıkıntıların varlığına vurguda bulunuldu.
Konferansın başlamasından önce Kur'an-ı Kerim okundu ve ardından ilahiler eşliğinde sema gösterisi yapıldı. Konferansın açılış konuşmasını AB Birleşmiş Milletler Delegasyonu Heyeti Başkanı Büyükelçi Fernando M. Valenzuela yaptı. Valenzuela, Viyana'da İslamofobia'ya karşı gözlemci heyetinin kurulduğunu hatırlattı. Büyükelçi, AB üyesi ülkelerde Müslümanlara karşı ayrımcılığın yaşandığını ve bunun engellenmesi için Avrupalı devletlerin mücadele ettiğini savundu.
'İslâm, sevgi ve hoşgörü dini'
Büyükelçi'den sonra kürsüye gelen ve festivalin yapılmasında büyük emeği bulunan New York Üniversitesi öğretim üyesi Mustafa Tlili, ABD Başkanı Barack Obama'nın Kahire'den yaptığı konuşmanın hem anlamlı hem de çok yararlı olduğunu kaydetti. Obama'nın konuşmasının festivale olan ilgiyi arttırdığını aktaran Tlili, İslam'ın sevgi, hoşgörü dini olduğunu Amerikalılara anlatmayı amaçladıklarını dile getirdi.
Fransız laiklik anlayışını eleştirerek konuşmasına başlayan Benjamin Barber ise bunun ülkede yaşayan Müslümanların topluma entegre olmasında negatif bir etki yaptığını vurguladı. Barber, 'Dini yalnızca insanların özel hayatına hapsetmekle laiklik olmaz.' derken, bu konuda Amerikan laiklik anlayışının çok daha özgür olduğunu ifade etti. CviWorld at Demos Başkanı, Amerika'da hem ırk hem de dini kimlik edinmelerinde sıkıntı yaşamadıklarını bunun AB için de örnek teşkil etmesi gerektiğini söyledi. Barber şunları ekledi; 'Amerika'ya 6 ay önce gelmiş birisi 'ben Amerikalıyım' dese kimse buna itiraz etmez. Ama 60 yıl Fransa'da yaşayan bir göçmen 'ben Fransızım' derse Fransızlar tarafından dışlanır. Bu diğer Avrupa ülkeleri içinde geçerli. Böyle ayrımcılık olunca da Avrupalı Müslümanlar haliyle yaşadıkları toplumlara entegre olmada ve kendi birikimlerini bu ülkelere taşımada ciddi sorunlar yaşıyor.'
Dinin toplumun karakteri olduğunun altını çizen CviWorld at Demos Başkanı Barber, bu nedenle Avrupa'da sorunların çözümlenemediğini ileri sürdü. Almanya, Fransa gibi ülkelere göç etmiş Portekiz, İtalyan, İspanyolların bu ülkelerde Müslümanlar kadar ayrımcılıkla karşılamadığını kaydeden Barber, bunun nedeninin de farklı dini inancın olmasından kaynaklandığını vurguladı. Benjamin Barber, 'Avrupa devletleri aynı inançta olmadıkları Müslümanların uyumu için yeterli hoşgörüde ve anlayışta değiller.' dedi.
'AP'de sağ partilerin kazanması Avrupalı Müslümanları olumsuz etkileyecek'
Geçen hafta İstanbul'da konferansa katıldığını aktaran Barber, 'Orada yaptığım konuşmada feministlerin hoşuna gitmeyen sözler ettim. Ben orada sorunun İslam dininde değil dincilikte olduğunu ifade ettim.' dedi. Barber ayrıca İslam'da kadın meselesinin aslında dinden değil erkekten kaynaklanan sorun olduğunu da vurguladı.
Tahar Ben Jelloun da konuşmasında Avrupa Parlamentosu için geçtiğimiz hafta sonu yapılan seçimlerden sağ partilerin zaferle çıkmasının, bu kıtada yaşayan Avrupalı Müslümanlar için önümüzdeki dönemde daha fazla sıkıntılar çıkaracağını savundu. Jelloun, 'İslam Avrupa için, Avrupa'da İslam için büyük şans.' derken, İslam dininin demokratik sistemlerle sıkıntısının olmadığını kaydetti. Selman Rüşdü olayını da dile getiren Jelloun, 'Aynı nitelikte İslam dinine hakaret eden 1957 yılında Fransız yazar tarafından bir kitap çıkarıldı ancak kimse bu kişi için ölüm fetvası çıkarmadı. Ancak Selman Rüşdü Müslüman bir aileden gelmiş olması ve onlara döneklik edip aşağılaması haliyle bir tepkiye neden oldu. Bu aile içinde suç işleyen çocuğun cezalandırılmasından öte bir şey değil.' diye konuştu.
İnsanların inançlarına toplumsal yaşamda saygının şart olduğunun altını çizen Jelloun, karikatür krizinin bir inancın kutsalına hakaret etmesi nedeniyle bunun 'basın özgürlüğü' ya da 'düşünce özgürlüğü' ile savunulamayacağını ifade etti.
'Başörtü bir ideoloji ya da politikanın sembolü değil, inancın gereği'
Fransa'da laiklik gerekçesiyle başı kapalı kız çocuklarının okula alınmamasını eleştiren Pakistan orijinli İngiliz vatandaşı İmam Abdülcelil Sacid, 'Başörtüsü bir ideolojinin ya da politikanın sembolü değil, inancın gereği.' diye konuştu. İnsanların inandıklarını özgürce yaşamasının demokrasinin bir gereği olduğuna dikkat çeken Sacid, 'Başörtülü kızların okullara alınmaması laiklik gerekçesiyle insan hakları ihlal ediliyor.' ifadelerini kullandı. Şer'i hükümlerinde zamanla değiştiğini aynı şekilde tek tip İslam anlayışının olmadığını belirten Abdülcelil Sacid, 'Avrupa'nın sorunlarından biri de tüm Müslümanları aynı şekilde kategorize edip yargılamasıdır.' diye belirtti. Sacid, İslam'ın kurumsal bir din olmadığını Papa ya da kiliseler gibi inananlar üzerinde Müslümanlıkta bir baskı merkezinin olmadığını kaydetti. Sacid, 'Allah yalnızca insana seslenir, toplumlara, sokaklara değil. İslam dini kul ile Allah arasındadır.' dedi. (Milli Gazete)