Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen karar duruşmasına, tutuklu sanık A.A. ile avukatı katıldı.
Sanık A.A, hazırladığı 9 sayfalık yazılı savunma ile tahliye istemli dilekçesini mahkeme heyetine sundu.
Sanık avukatı, müvekkilinin, kendiliğinden güvenlik güçlerine teslim olduğunu ve bu nedenle etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandırılması gerektiğini söyledi.
''PKK PROVOKASYONUNDA BİZLER KURBAN OLDUK''
Sanık A.A, önceki duruşmalardaki savunmalarında, 1991 yılında katıldığı örgütten 1995 yılında ayrıldığını, Irak'ın kuzeyinde evlendikten sonra 12 yıl boyunca ticaretle uğraştığını ve daha sonra Türkiye'ye gelip güvenlik güçlerine teslim olduğunu anlatmıştı.
İddianamede yer alan atılı suçlamaları kabul etmeyen A.A, ''Benim annemin dedesi Hamidiye alayları paşası Mustafa paşadır. PKK provokasyonunda bizler kurban olduk'' dedi.
Terör örgütü PKK'ya bilerek katılmadığını, ancak örgütten bilinçli bir şekilde ayrıldığını kaydeden A.A, daha önce yapılan birtakım hatalı uygulamaların kendilerini ''PKK'nın kucağına'' ittiğini iddia etti.
''PKK'NIN EYLEMLERİ KÜRT HALKINA ZARAR VERDİ''
Terör örgütü PKK'nın, Kürt halkı üzerinde oynanan bir oyun olduğunu düşündüğünü kaydeden A.A, ''PKK, Kürt halkı adına ortaya çıkan bir hareket olarak lanse edilmektedir. Benim şahsi görüşüme göre PKK'nın gerçekleştirmiş olduğu eylemler Kürt halkına zarar vermiştir. PKK, Kürt halkı üzerinde oynanan bir oyundur. Bu oyunda devletin sorumluluklarını yerine getirmediğini de düşünüyorum'' dedi.
''1 TON PATLAYICI SATIN ALINDI''
Örgütte kaldığı yıllarda yaşadıklarını da anlatan A.A, ''Örgütün, 2007 yılında Irak'ın kuzeyindeki Zaho kentinde bir silah tüccarından yaklaşık 1 ton kadar patlayıcı aldığını gördüm. Bunlar içerisinde dinamit lokumları, TNT kalıpları ve plastik patlayıcılar bulunuyordu'' dedi.
Sanık A.A, ayrıca terör örgütünün Gabar Dağı bölgesinde askeri birliklerin sürekli geçiş yaptığı bölgelere uzaktan kumandalı mayınlar döşediğini de kaydetti.
''EŞİM VE ÇOCUĞUMLA GELİP TESLİM OLDUM''
Terör örgütü kampından kaçtıktan sonra bir tanıdığının yanına sığındığını ifade eden A.A, şunları söyledi:
''Bu şahıs beni IKDP'nin istihbarat birimine götürdü. Bu birim vasıtasıyla Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Merkezinin (UNESCO) Dohuk'ta bulunan temsilciliğinden bana mülteci formu düzenletildi. Bu form sayesinde 1995 yılından 2007 yılı sonuna kadar Dohuk kentinde kaldım. Burada küçük çaplı ticaret yaptım. Evlendim, çocuğum oldu. 2007 yılında teslim olmaya karar verdikten sonra ailemle Türkiye'ye geldim. Yakınlarımla görüştükten sonra güvenlik güçlerine teslim oldum.''
MÜEBBET HAPİS
Mahkeme heyeti verdiği kısa bir aranın ardından sanık A.A'yı 765 Sayılı TCK'nın ''Devletin birliğini bozmak ve devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya teşebbüs etmek'' suçunu içeren 125. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.
Ceza, sanığın yargılama esnasındaki davranışları dikkate alınarak, müebbet hapis cezasına dönüştürüldü.
AA