DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, terör örgütü PKK'nın, 1 Haziran'a kadar olan eylemsizlik kararını 45 gün uzattığını, bu sürecin mutlaka hassasiyetle ve sorumlulukla ilerletilmesi gerektiğini söyledi.
Toplumun en acil ihtiyacının, çatışmaların olmadığı, operasyonların yapılmadığı, kan ve gözyaşının akmadığı bir ortam olduğunu ifade eden Türk, barışa ve demokrasiye ulaşan yolun açılmasının, artık bir zorunluluk haline geldiğini kaydetti.
Güvenliğin ve istikrarın yolunun kalıcı barışın tesisinden geçtiğini belirten Türk, ''Bir ülkede iç barış ne denli güçlüyse, o ülkenin istikrarı ve güvenliği de o denli sağlamdır. Eğer Hükümet, çatışmasızlık sürecine demokrasi penceresinden bakmayı başarabilir ve bunu da somut politikalara dönüştürebilirse, ülkemiz bu şiddet sarmalından kısa sürede kurtulacaktır'' dedi.
''SİYASİ PARTİLERLE ZİRVE GERÇEKLEŞTİRİLSİN''
Türk, öncelikle çatışmalı ortamı geliştiren, mevcut politika ve uygulamalardan kaçınılması, diyalog sürecinin başlatılması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
''Sayın Başbakan 2005'te bu ülkenin çok değerli aydınlarıyla, yazarlarıyla bir araya geldi, aynı masa etrafında sorunu tartıştı. Benzer bir süreç yeniden başlatılabilmelidir. Sayın Cumhurbaşkanı'nın öncülüğünde siyasi partilerle bir zirve neden gerçekleştirilmesin? Veya Sayın Başbakan, Meclis ve Meclis dışında bulunan partilerimizle ortak bir platformda veya ayrı ayrı görüşerek, çatışmasızlık halinin korunması için neden bir mutabakat oluşturmasın? Böyle bir diyalog sürecinin başlatılmasını son derece önemsiyoruz.
Şimdi barışın zamanı. 'Gelin hep beraber, Edirne'den Hakkari'ye, Kars'tan-Çanakkale'ye kadar yek vücut halinde barışın dilini, sevginin dilini, demokrasinin dilini geliştirelim' diyoruz.''
KÜRT SORUNU VE BAYKAL'IN POLİTİKASI
Kürt sorunun barışçıl yollarla çözülmesi konusunda, Ana Muhalefet partisinin ortaya koymuş olduğu tavrı önemsediklerini ifade eden Türk, şöyle devam etti:
''Her ne kadar, öneriler ve yöntemler konusunda tamamen hem fikir olmasak da bu konunun demokrasi ve diyalogla çözülmesi için CHP'nin ortaya bir niyet koyması sevindirici bir durumdur. Sayın Baykal'ın sosyal demokrat çizgiye dönmeye başlaması ve ortaya çıkan bu fırsatı, 71 milyon Türkiye'nin barışı ve refahı olarak algılaması, uzun bir zamandır özlediğimiz bir tavırdı. Beklentimiz, bu tavrın barışçıl bir süreç lehine yapıcı ve teşvik edici bir şekilde hızlanarak devam etmesidir. Keza, görmek istediğimiz bir başka tavır da Türkiye milliyetçiliği çizgisinin, çoğulculukla eşit ve özgür kardeşliği kabul ettiğini gösteren bir yaklaşım içinde olmasıdır. Çünkü biliyoruz ki Türkiye sevdalılığı her şeyden önce Türkiye'nin demokratikleşmesini ve halkların sevgiyle kucaklaşmasını sağlamayı gerektirir.''
KİMLİK SİYASETİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''çözüm iradesi var'' demesine rağmen, şimdiye kadar herhangi bir siyasi irade belirtisi göstermediğini iddia eden Türk, Erdoğan'ın verdiği bazı demeçleri de anlamakta zorluk çektiklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın, ''Elimizde sihirli değnek yok'' şeklindeki ifadesini vahim bir açıklama olarak değerlendirdiklerini belirten Türk, şunları söyledi:
''Bu, toplumun barış taleplerini hafife almaktır. Yurttaşlarının demokrasi taleplerine, bir reform iradesiyle cevap vermenin sihirle, büyüyle bir alakası yoktur. Türkiye'nin yediden-yetmişe barışını aradığı bir dönemde, partimizi hedef alarak 'kimlik siyaseti yapmak ihanettir' demenin akılla, izanla anlaşılabilecek bir tarafı var mıdır? Kaldı ki kimlik siyaseti yapan da siyaset yapan da Hükümet'in ve AKP'nin kendisidir. Azerbaycan Meclisi'nde 'iki devlet tek millet' diyen Sayın Başbakan'dır. Azerbaycan etnik olarak Türk olabilir. Fakat, Türkiye milleti ile Azerbaycan milleti aynı değildir. Türkiye milleti, 89 yıllık tarihiyle iç dinamikleri ve farklılıklarıyla oluşan kendine özgü bir millettir.
Meclis Genel Kurulunda, Türk Vatandaşlığı Yasası tartışılırken, grubunuzun verdiği madde değişiklik önergesi, anlayışınızı ele veriyor. Vatandaşın Türk etnik kimliğinden olduğunu anlamak için, biyometrik testler önerecek kadar ileri giden, adeta kafatası ölçüsü almayı yasalaştırmaya çalışan bir önergede, grup başkan vekilinizin imzası var. Siz etnik siyaseti aşarak ırkçılık mertebesine ulaştığınızın farkına varın öncelikle, ondan sonra DTP'yi eleştirmeye kalkın''
KESK GENEL MERKEZİNDEKİ ARAMA
Türk, geçen hafta KESK'in merkezinde saatlerce arama yapıldığını, düzenlenen operasyonda 28 kamu emekçisinin ''hukuksuz bir biçimde'' gözaltına alındığını, 14 kişinin tutuklandığını söyledi.
''KESK yönetici ve üyelerine yönelik gerçekleştirilen bu operasyon, Türkiye toplumsal mücadele tarihine kara bir leke olarak geçecektir'' diyen Türk, operasyonların hedefinin, demokratik muhalefet alanını terörize etmek ve sindirmek olduğunu iddia etti.
Demokratik muhalefet yapan bütün kesimlerin hedef haline getirileceğini öne süren Türk, ''Hükümetin sorumluluğunda gerçekleşen bu sindirme hareketine karşı demokrasi güçlerinin ortak bir cephede, birlikte mücadelesi kaçınılmaz olmuştur'' dedi.
MAYINLI ARAZİNİN TEMİZLENMESİ TASARISI
Suriye sınırındaki mayınlı arazinin temizlenmesiyle ilgili tasarının TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerine değinen Türk, arazilerin hak sahiplerine dağıtılması ve yoksul köylüler arasında adil bir şekilde paylaştırılması konusunda özellikle muhalefet partileri arasında bir konsensüs oluştuğunu ifade etti.
Türk, muhalefet karşısında, Hükümetin tasarıyı geri çekmesinin ve makul bir hale getirme sözü vermesinin, 23. Dönem Meclisinin iradesi ve gücünü ortaya koyduğunu belirterek, ''Aynı performansın, Kürt sorununun çözümü yolunda gerçekleştirilmesi, Meclisimizin liyakatı ve salahiyetini teslim edecektir. Başta CHP olmak üzere, anti semitizm ve ulusal güvenlik kaygıları dışında, belirttiğim ortak noktalarda muhalefet yapan tüm grupları, partim ve arkadaşlarım adına bu vesileyle tebrik ediyorum'' dedi.
Türk, konuşmasının sonunda, Türkiye'nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Başkanlığı görevini bir ay boyunca yürütecek olmasını, gurur ve mutluluk gayesi olarak değerlendirdiklerini söyledi.(A.A)