Hasan el Hasan*
Amerika?nın uluslararası siyasette tekliğe dayanan küresel bir sistem dayatmada başarısız kalması Amerikan yönetimini, -dünyada bunu icra etmeye yetkin tek ülke olarak- bu başarısızlığın yansımalarını örtecek alternatif bir strateji aramaya itti.
Burada şunu da belirtmek gerekir ki Amerika?nın stratejisine ilişkin değişiklikler meseleler karşısında bölgenin doğasına ve oradaki rakip güce göre değişiklik göstermektedir.
Amerika?nın Stratejisi
Irak?ta Ortadoğu?da demokrasinin yayılması mırıltısı ortadan kaybolunca Amerika?nın bölücü gruplara desteği kesildi. İslam dünyasındaki baskıcı diktatör rejimlere kendilerini desteklemek için herhangi bir reform hareketi şart koşmaz oldu. Ayrıca Amerika?nın İran ve Suriye ile ilişkilerinde açık bir atılım görüldü.
Afganistan?da ise Amerika Taliban Hareketi?ni Somali?de Şeyh Şerif ile İslami Mahkemeler arasında olduğu tarzda ?önce kendi içlerinde bölündüler sonra da Mogadişu sokaklarında çatışmaya itildiler- bir çatışmaya yöneltmeyi ve parçalamayı denedi. Ancak bu arzusunu hayata geçirmekte başarısız kaldı. Taliban Hareketi kendisine karşı direndi ve son direnişte hem miktar hem de kalite olarak artış görüldü.
İşte, bu şekilde teröre karşı savaş ilan edip ülkeyi işgal etmesinden sonra Afganistan?da kötüye giden durum Amerika?da endişeye yol açtı. Amerika?nın ülkede en önemli başarıları şunlardı:
1- Kabil?de yolsuzluk içine batmış Karzai hükümetini kurmak
2- Afganistan?ı dünyadaki en büyük uyuşturucu ekim ve üretim merkezi yapmak
3- Afganistan halkını öldürmek, evsiz bırakmak ve evlerini yıkmak
4- Güçlerinin, Afganistan?da kontrol kapsamı genişlemekte olan Taliban Hareketi?nin büyümesini engellemekten aciz kaldığını ilan etmek
Mercek Altındaki Pakistan
Pakistan?a gelince siyasi sahnesinde, özellikle son dönemde; bir takım hızlı olaylara tanık oldu. Bu olayların başında Benazir Butto?nun dönüşü, suikast sonucu öldürülmesi, Pakistan Halk Partisi ile Pakistan Müslüman Birliği Partileri?nin ittifak kurarak parlamento seçimlerini kazanması, sonra tekrar ayrılmaları ve iktidar kavgasına girmeleri, Müşerref?in siyasi hayattan çekilmesi, Zerdari?nin Pakistan?da başkanlık işlerini yürütmeyi üstlenmesi ve uzun bir çatışmanın ardından Yüksek Anayasa Mahkemesi?ne hâkimlerin geri dönmesi gelmektedir.
Bundan daha önemlisi ise dikkat çekici bir şekilde Afganistan?la uzun sınır bölgelerde aralarında farklılıklar bulunsa da kendilerine Pakistan Taliban?ı ismini veren silahlı hareketlerin ortaya çıkmasıdır. Öyle ki bu durum Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton?u 25 Nisan 2009 tarihinde şu sözleri söylemeye itmiştir; ?kafamızı gerçekten meşgul eden en kötü şeyin olması; Taliban?ın Pakistan?da hükümeti devirip, nükleer gücü kontrolü altına almasıdır. Bu durumun meydana gelmesi sadece hayal edilebilir bir şey değil?.
Bu açıklamalar, Amerikan Ordusu Merkez Komutanlığı başkanı General David Petraeus?un şu sözüyle tutarlılık göstermektedir; ?Pakistan, üzerinde varlıksal bir tehdit oluşturan Taliban Hareketi?nin tehdidi altında kalmaktadır?.
Pakistan Taliban?ı yönetim kurumları ve ordu ile ilişkinin gerginliğe varacağı sürtüşmeye girdi. Bunun üzerine Zerdari Hükümeti Taliban?la Svat Vadisi?nde şer?i mahkemelerin kurulması şartını kapsayan bir anlaşma yaptı. Ancak hükümet, Pakistan?da, basın organlarının Taliban?ı bazı vatandaşlara sınır koyduğunu gösteren bir kaseti yayınlamasının ardından oluşan baskın kin havasını fırsat bilerek anlaşmayı hemen bozdu. Taliban da Pakistan?ın her yerinde şeriatın uygulanmasını talep etme çağrılarında bulunmaya başladı. Hükümet ayrıca Taliban?ın İslamabad?a nispeten yakın bir bölgeyi kontrol altına almasını da bahane etti. Buna Washington?un orduyu ve Pakistan hükümetini, Pakistan?da yakın tehlike oluşturması bahanesiyle Taliban Hareketi?ni ortadan kaldırması ve yok etmesi için desteği ve açık teşviki eşlik etmiştir.
Obama Yönetiminin Planı
Amerika?ya gelince; Afganistan?daki ve Pakistan?daki bu çalkantılı durum, Amerikan başkanı Barack Obama?yı daha baştan bu temel çatışma sahalarında çıkarlarını tehdit eden terörü sonlandırmak için Washington?un mücadele etmesi gerektiği sonucuna götürmüştür.
Ancak 11 Eylül hadiselerinin ve Amerika?nın Afganistan?ı işgalinin üzerinden 7 yıl geçtikten sonra geride çok önemli bir soru kalmıştır. Taliban Afganistan?da kurtulmayı nasıl başardı? Dahası nasıl oldu da güçlerini tekrar toplayarak Afgan sahasına egemenliğini baskın kılabildi? Bu dosyanın takibi aracılığıyla Amerika?da; Afganistan-Pakistan sınırı boyunca uzanan kabile bölgelerinin Taliban Hareketi ve El-Kaide için güvenilir, derin ve stratejik bir sığınak oluşturduğu baskın kanaati oluşmuştur.
Bu senaryoya binaen Afganistan, Pakistan hükümetleri ve Amerikan Yönetimi arasında Taliban ve El-Kaide?yi ortadan kaldırmanın sorumluluğu hakkında dönen kısır tartışmanın sonu da gelmiş oldu. Obama, durumu ve kendilerine düşen görevi anlatmak için Karzai ve Zerdari?yi Washington?da topladı. Bu çerçevede Amerikan yönetimi, Pakistan Ordusu?na kabile bölgelerinde Taliban?ın güvenli sığınaklarını vurma sorumluluğunu yükledi. Pakistan Talibanı?nın özellikle bu bölgeyi kontrolünün sona ermesi, Amerikan güçlerinin Afganistan?da yaşamakta olduğu felç durumunun sona ermesinin başlangıcı anlamı taşımaktadır.
Bu planın etkinleştirilmesi için de Amerikan güçlerinin geleneksel askeri performans gösteren yüksek komutanı General David McKiernan, gerilla savaşında ve isyankâr hareketlerde uzman General Stanley McChrystal ile değiştirildi. Richard Holbrooke (Yugoslavya?nın parçalanmasının mimarı) Obama tarafından bu bölgede Amerikan başkanının özel elçisi tayin edildi. (bu da orada başarıyla tamamlanması için niteliklerinin canlandırılması ihtiyacından doğarak hazırlanmış yeni bir plan olduğunu ortaya koymaktadır). Bilindiği üzere özellikle Amerika her gerektiğinde planlarını ve taktiklerini değiştiren pragmatik bir devlettir.
Büyük devletler başarısızlığı kesinleşen ya da kendisinden bir umut beklemenin faydasız olduğunu keşfettiği plan veya taktik karşısında donuk kalmaz. Amerika Afganistan?da Taliban?ı ezmeyi deneyip başarısız kaldığında onu saptırıp parçalamayı denedi. Bunda da başarısız kalınca uzun süre Taliban?ı destekleyen bölgelerde sivilleri hedef alarak, düğün törenlerini başsağlığı törenlerine, kutlamaları da feryatlara çevirerek Taliban sempatisini kırmaya çalıştı.
Bunların tümü insanların Taliban?dan kaçması ve uzaklaşması yönünde baskı yapmak içindi. Ancak bu siyaset ters tepti ve hem Taliban?a duyulan sempati hem de hareketin destekçileri arttı.
Amerikan Seçenekleri
Konuyla ilişkisi olan herkesin Afganistan hususunda sorumluluğunu taşıması için Obama, birkaç defa, durum böyle devam ettiği takdirde Washington?un Afganistan?dan çıkmayı düşündüğünü tekrarladı. Özellikle Amerikan ordusunun, anlamlı bir başarı elde etmeden orada varlığını sürdürmesi, yakında bir rahatlama ışığı olmaksızın geçen senelerden sonra maddi ve manevi açılardan tükenen bir yüke dönüşebilir.
Amerikan istihbaratında eski emniyet yetkilisi Graham Fuller de bunu onaylar şekilde Amerikan Ordusu?nun Afganistan?daki varlığının ancak ülkeden çıkılmasıyla çözülebilecek bir sorun olduğunu söylemişti.
Ancak Amerika, Afganistan?dan çıkış için herhangi bir plan yapılması durumunda nükleer güç sahibi Pakistan?ın İslami güçlerin eline düşebileceğinin çok iyi farkındadır. Bu nedenle de daima uykuları kaçmaktadır. Bu nedenle Amerika, şeriatı tatbik etmek isteyen İslamcıları ezmek için (uzun zamandır faydasızca bunun çağrısını yapmaktadır) Pakistan Ordusu?nu gelişmiş askeri teçhizatla donatarak kandırmaya kalktı.
Amerika?nın bu siyaseti asker ve İslami akımlar arasında geniş bir boşluk oluşturmayı hedeflemektedir. Aynı şekilde Amerika?yı tüketen zor görevler, savaşı vekâleten yürütmesi için Pakistan Ordusu?na nakledilmektedir.
Amerika şu vakitte Pakistan Ordusu?nun kendisine sadakatinin boyutunu test etmek için olanları ve planlarını uygulamayı devam ettirme gücünü yakından takip etmeye azmetmektedir. Aynı şekilde hava saldırıları, suikast ya da birini diğerine düşürme komploları aracılığıyla rakiplerini avlamaya çalışmaktadır.
Bu plan, bölgede, soruna çözüm getirmeyecek olduğu halde Amerikan askerlerinin sayısının artması sonucunu da doğurmaktadır. Bu yöntemi, faydasızca Amerika denediği gibi daha öncesinde Sovyetler Birliği de denemiş ve başarısız kalmıştı.
Ancak burada şu soruyu ortaya atmak gerekmektedir; Pakistan Ordusu Amerika?nın planlarının esiri olarak mı kalacak? Pakistan Ordusu bu yolda sonuna kadar gidecek mi? Amerika?nın ve müttefiklerinin bölgede aciz kaldıklarını başarabilecek mi? Yoksa vaktin ilerlemesiyle genişleyen ve Pakistan Ordusu?nun zayıflamasına, kaosa ve Pakistan?ın genelinde bölücü hareketlerde ruhun yayılmasına yol açan keskin bir iç çatışma halini almış savaşın içine girince tükenecek, ardından da Pakistan toplumu yüklerin ve sorunların altında ezilerek parçalanacak ve Pakistan?ın sonu gelecek mi?
*Londra Üniversitesinde Araştırmacı-Yazar.
Bu makale Selda Shosha tarafından www.timeturk.com için tercüme edilmiştir.