?Şairler Sultanı' dualarla anılıyor

Şairler Sultanı Necip Fazıl Kısakürek, vefatının 26. yıldönümünde akademisyenlerin, genç şairlerin çeşitli etkinlikleri ve dualarla anılıyor. Yeni bir neslin yetişmesine ön ayak olan ve hayatı boyunca inandığı dava uğruna büyük mücadeleler veren Necip Fazıl Kısakürek, 25 Mayıs 1983 tarihinde bir gece vakti vefat etmişti. O, Türkiye?nin son 100 senelik tarihi içinde isim yapmış, sosyal, siyasal, kültürel, edebî ve ahlakî boyutlarda büyük çapta tesiri görülen değerli bir şairi, edibi, hatibi, gazetecisi, yazarı, araştırmacısı ve yayıncısıydı. Hayatı zindanlarda geçen ve Türkiye?nin dört bir tarafında konferanslar veren Kısakürek, Büyük Doğu dergisini de her türlü engellemelere karşın yıllarca çıkartmıştı.

GENÇ ŞAİRLER, ÜSTAD?I SESLENDİRDİ

Necip Fazıl Kısakürek, vefatının 26. yılında Pendik Belediyesi?nce düzenlenen etkinlikte anıldı. Mehmet Akif Ersoy Sanat Merkezi?nde düzenlenen anma etkinliğinin açılış konuşmasını Türk Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şube Başkanı Ali Ural yaptı. Necip Fazıl Kısakürek?in şiiri, kişiliği ve çevresinin anıldığı etkinlikte akademisyenler Kısakürek?i şairlik yönüyle de değerlendirdiler. Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Genç, Yard. Doç. Dr. Sabahattin Çağın, Ege Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fazıl Gökçe ve Mühür Dergisi Yayın Yönetmeni Mustafa Fırat tüm yönleri ile Necip Fazıl?ı ele aldılar. Çeşitli panel ve söyleşilerin de yapıldığı etkinlikte ?Yazı ve Şiir Atölyesi?nden 12 genç şair, Kısakürek?in eserlerini seslendirdi.

HAYATI HEP ZİNDANLARDA GEÇTİ

Askerken yazdığı siyasi bir yazı sebebiyle mahkûm oldu ve ilk hapis cezasını Sultanahmet Cezaevi?nde tattı. 17 Eylül 1943 tarihinde Büyük Doğu Mecmuası'nın ilk sayısını çıkardı. Büyük Doğu, 13 Aralık 1946 tarihli sayısında, kapak yaptığı bir kulak resminin altındaki ?Başımızda kulak istiyoruz!? yazısı ile İnönü'nün kulaklarının duymuyor olmasını kastettiği ifade edilerek kapatıldı. 18 Nisan 1947 yılında Büyük Doğu'yu yeniden çıkardı. 6 Haziran tarihinde 'Abdülhamîd'in Ruhaniyetinden İstimdat' başlıklı yazı sebebiyle Büyük Doğu mahkeme kararıyla tekrar kapatılırken kendisi de tutuklanarak hapse atıldı. 1949 yılının Ramazan ayında Büyük Doğu Cemiyeti'ni kurdu. Kayseri Büyük Doğu Cemiyeti?nde yaptığı konuşmadan sonra tutuklandı ve 21 Nisan?da bir daha hapse atıldı. 1952'de ise, Vatan gazetesinin sahibi ve başyazarı Ahmet Emin Yalman'ın Malatya'da bir suikast teşebbüsü ile yaralanmasıyla başlayan hâdiseler nedeniyle bir daha tutuklandı. 16 Aralık 1953'te Malatya Davasından beraat etti. 27 Mayıs 1960 İhtilali oldu. 6 Haziran tarihinde yine tutuklandı ve 1.5 yıl içeride kaldı. 1957 yılında da 8 ay içeriye alınmıştı.

VAHDEDDİN HAN KİTABI YASAKLANDI

Yeniden çıkartmaya başladığı Büyük Doğu dergisindeki yazıları nedeniyle 1965 ve 1967 yıllarında takibata uğradı. Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti ve Milli Birlik Komitesi dönemlerinin ardından, Adalet Partisi iktidarında da rahat rahat yazmasına müsaade edilmedi. 27 Aralık 1967 tarihli Büyük Doğu dergisinde Demirel?in kayıtlı olduğu Mason kütüğünün fotokopisini yayınladı. 'İdeolocya Örgüsü' isimli eseri, 'Mümin/Kafir' diyalogları ve siyasi içerikli yazıları sebebiyle devamlı olarak suçlandı, sorgulandı, yargılandı. 1968'de 'Vahidüddin' adlı eserini Bugün gazetesinde tefrika edip ilk baskısını yaptıktan sonra takibata uğradı ve kitap toplatıldı.

ŞAİRLER SULTANI ÜNVANI VERİLDİ

1975'te Milli Türk Talebe Birliği tarafından mücadelesinin 40. Yılı münasebetiyle bir ?Jübile? tertiplendi. 26 Mayıs 1980'de Türk Edebiyat Vakfı tarafından 'Şairler Sultanı' ve 1982 yılında yayınlanan 'Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu' isimli eseri münasebetiyle de 'Yılın Fikir ve Sanat Adamı' seçildi. Ve 25 Mayıs 1983 tarihinde gece; ?Demek böyle ölünürmüş? diyerek vefat etti.

HER ŞEYDEN ÖNCE İNANMIŞ BİR MÜSLÜMANDI

Şairler Sultanı Necip Fazıl Kısakürek?in yakın arkadaşlarından Mustafa Yazgan ise Üstad?ı şöyle anlatıyor: ?Necip Fazıl Kısakürek?le 18 yılım birlikte geçti. Bu mutlu dönem içinde gördüm, anladım ve yaşadım ki, Türkiye?nin son derece ilkel ve karanlık günlerden aydınlığa çıkış serüveninde üstadın çok kesin ve etkili rolü olmuştur. Necip Fazıl Kısakürek, her şeyden önce ruh ve canıyla inanmış bir Müslüman?dı.

1965?te Türkiye ve Ortadoğu Kamu Yönetimi Enstitüsü?nün asistanı olarak Gaziantep?te verdiği bir konferans esnasında kendisiyle konferansın ertesinde aynı şehirde tanışma imkânına erdim. Büyük Doğu Dergisi onun çileli dünyasının ve soylu fikir mücadelesinin tarihi belgesidir. Birkaç kere Üstatla mahkeme koridorlarında beraber sanık noktasına çıktım. O, zarif bir Osmanlı ailesinin yetiştirdiği, Avrupai kültür ve nezaket kurallarını bilen, İslamî edep ve terbiye içinde kendisiyle son derece rahat konuşulabilen bir kişiydi.?

Vakit