İSMAİL ZELVİ / TİMETURK
Şair ve düşünür İsmet Özel, İslami kimliğin Anadolu?yu Türklere vatan yaptığını açıkladı. Bayrampaşa Belediyesi tarafından 19 Mayıs-29 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen ?Kurtulus ve Fetih Günleri? etkinlikleri İsmet Özel?in ?Türkiye Niçin Vatan? başlıklı konferansı ile başladı.
Anadolu Topraklarının 1071 tarihinden itibaren hızla Darül İslam olduğunu anlatan İsmet Özel, Haçlı seferleri, 29 Mayıs İstanbul?un Fethi ve 19 Mayıs süreciyle başlayan Anadolu Kurtuluş hareketinin Türkiye topraklarının Darül İslam olduğunun tescili olduğunu anlattı.
ANADOLU 13. ASIRDA TÜRK VATANI OLDU
Anadolu Topraklarının 13. Asırda gaza beylikleri döneminde Türkiye olduğunu belirten İsmet Özel, ?Avrupa ve Papalık, Mısır?ın gelişimini kendileri için daha zararlı gördükleri için, önceleri Anadolu?nun Türkleşmesine ses çıkartmamışlardır. Türklerin hristiyan topraklarında hakimiyet kurmaları Papalığı 1. derecede rahatsız etmiyordu. Ancak Türkler, Anadolu?da Basra, Bağdat, Mekke, Medine, Şam, Kudüs gibi Trabzon, Bursa, Manisa, İstanbul dini merkezlerini oluşturmuşlardır. Türkler bu topraklara her ne kadar diyarı Rum da deseler, buralar gayri Müslimlerin sözünün geçmediği, İslami kültürlerin belirleyici unsur olduğu toprak haline gelmiştir. Dünya şartları bu toprakları Türk toprağı haline getirmiştir. 1071?den sonra Türkün gücü iyiden iyiye bu topraklarda hissedilmiştir. Papalığın daha sonra bu topraklarda başlattığı haçlı seferlerinin püskürtülmesi, Türklerin bu topraklardan sökülemeyeceğini göstermiş. Buralar Türk yurdu olarak anılmaya başlamıştır? dedi.
'GRAGORYAN ERMENİLER, FATİH'E DUA EDERLER'
İstanbul?un Fethi?nin Ortaçağı sonlandırdığını, yeni çağı başlattığını hatırlatan Özel, ?İstanbul?un fethi Akdeniz havzasında faaliyet gösteren Türklerin karakter değişimi, göçebe kültürden yerleşik düzene İnkılap etmesini simgeler. İslam Tarihi?nde Muaviye?nin Şamda kurduğu yerleşim düzeni Fatih İstanbul?un fethi ile oluşturmuştur. Toplum medeni hayata geçerken gayrimüslimlere de en geniş anlamda özgürlükleri verilmiştir. Fatih, Patriği yanına çağırarak, Hristiyan ahalinin her türlü işlemiyle ilgili yetki vermiş. Patrik, Bizans dönemindeki yetkilerinden çok daha fazlasını kullanmaya başlamıştır. Anadolu?da yaşayan Ermenileri İstanbul?a getirtmiş, aralarında bir patrik seçmelerini istemiştir. O tarihten beri her pazar günü Gragoryan Ermeniler, Fatih?e dua ederler? şeklinde konuştu.
OSMANLI HANGİ TARAFTA OLURSA OLSUN PARÇALANACAKTI
?Ferhat paşa?nın hatıratında 1. Dünya Savaşı?nda Avrupalıların Osmanlı topraklarını paylaşacağının çok önceden bilindiğini yazdığını belirten Özel, ?Talat Paşa savaşa İngiltere?nin yanında girmek için çok uğraştı. Ancak İngilizler yanlarına yaklaştırmadılar. Osmanlı yönetcileri de masada hiç bulunmamaktansa Mağlup olup da masada bulunmayı yeğlediler. Osmanlı hangi tarafta yer alırsa alsın kaybedecekti. Kudüs düştüğü gün, müttefikimiz olan Avusturya Macaristan?ın başkenti Viyana?da çanlar çalmış, şampanyalar patlatılmıştır. Müttefikler Rusların İstanbul?u almalarını meselenin halledilmesini istiyorlardı. Rusya?da gerçekleşen ihtilal bu planları alt üst etmiştir.? Dedi.
Bir dönem Roma ve Bizansın temsil ettiği eski yunandan gelen kapitalist sistemin, İtalya şehir devletleri, Hollanda, İngiltere ve şu anda da ABD tarafından sürdürüldüğünü dile getiren Özel, ?Emperyalizm insanlık için çok tehlikeli bir yapıdır. İkinci dünya savaşı sonunda Almanya?da öldürüldüğü iddia edilen Yahudi sayısı 6 milyondur. Oysa, Avrupalıların Amerika?ya götürmek için gemilere doldurup okyanusa atılan, bu yolculuk sırasında öldürülen Müslüman zenci sayısı 9 milyonun üzerindedir. Emperyalizm dünyanın bütün değerlerini metaya çevirermeyi kendine kar saymıştır. Dünya toprakları da insan hayatı hiçe sayılarak bu bağlamda paylaşılmak istenmiştir? şeklinde konuştu.
RUSYA EMPERYALİZMİN EMELLERİNİ BOZDU
İsmet Özel, Türkiye kelimesinin Türkçe olmadığını Avrupalıların taktığı bir isim olduğunu hatırlatarak, ?Türkiyenin varlığını sadece başından beri sadece burada yaşayan Müslümanların vatan duygusunu kaybetmemeleri sağlamamıştır. Dünya şartları da buranın vatan olmasında etkin olmuştur. 1826?da Yunanistan?ın bağımsızlığını ilanıyla Osmanlı Topraklarının elden çıkmaya başladığı tescillendi. Rus devleti kendi sınırlarına bitişik olan toprakların Avrupalılar tarafından sömürülmesine şiddetle karşı çıktığı için, Çin, Afganistan, İran ve Osmanlı toprakları o yıllarda Emperyalizmin işgalinden kurtulmuştur.
ANADOLU?YU MİLLİ İRADE KURTARDI
Anadolu?nun vatanlaştırılmasında Türk milletinin iradesinin hiçbir zaman devreye sokulmak istenmediğini belirten Özel, 13. Asırda ve daha sonrasında Haçlı seferlerinde de, Kurtuluş savaşı sırasında da Anadolu?da Türk milli iradesinin devreye girmemesi için önlemler alınmıştır. 23 Nisan 1920?de Büyük Millet Meclisi Kurulmuştur. Oysa Urfa 10 Nisan 1920?de yerel güçler tarafından kurtarılmıştır. Antep te, Maraş ta, aynı şekilde yerel güçler tarafından kurtarılmış, Çerkez Etem, Demirci Mehmet Efe gibi yerel güçleri etrafında toplayan şahsiyetler vatanın kurtarılması için mücadele etmişlerdir. Daha sonra kurtuluş savaşının nizami ordu ile yapılmasına karar verildiği için, yerel güçler tasfiye edilmiştir. Kurtuluş savaşının dönüm noktası olan 22 gün 22 gece süren ve 9 alay komutanının şehit olduğu Sakarya savaşında ölenlerin sayısına bakıldığında, Asker kadar askerliğe müracaat etmiş siviller olduğu gözlemlenir. Bu da Savaşın sadece Ankara?nın insiyatifinde olmadığını, Milli İrade?nin işgale karşı müthiş bir direnç gösterdiğinin göstergesidir.? Dedi.
TÜRK MİLLETİ ANADOLU?NUN VATAN KALMASINI İSTİYOR
Türkiye Cumhuriyetinin Anayasa?da yazdığı demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olmadığını dile getiren Özel, ?Türkiye sadece 1950 ile 1960 yılları arasında demokratik olmuştur. Türkler demokrasiyi il mi yaman, bey mi yaman sözüyle algılamış. Son seçimlerde Urfa?da Başbakan?a İl?in daha yaman olduğunu göstermiştir. Anadolu?nun Türk vatanı olmaktan çıkma süreci Kurtulmuş savaşında sekteye uğratılmış. İkinci kez Anadolu?nun Türk vatanı olduğu tescillenmiştir. Ancak Anadolu?yu Türk vatanı yapan İslam unsuruna karşı yapılan mücadeleyi, Türk milleti hiçbir zaman içine sindirememiş, O güçleri başından 1950 seçimleriyle uzaklaştırmış. Sandık tarihi boyunca da ısrarla onları Türkiye?nin başında görmek istemediğini tekrar etmiştir? şeklinde konuştu.
DÜNYA?DA ANTİ TÜRK BİR SİSTEM UYGULANIYOR
Dünya?da halen yürürlükte olan Kapitalist sistemin Anti Türk bir sistem olduğunu anlatan İsmet Özel, ?Bu sistemin yürütülmesi için merkezdeki güçler emrediyor, çevredeki güçler emirleri uyguluyorlar. 1923 yılında Cumhuriyetin kurulmasından sonra Anadolu?daki Vatandaşlar yöneticilerinin Anadolu?yu Türk Vatanı olmaktan çıkartacaklarına inanmadıkları için, Yapılan tüm devrimleri sukunetle karşılamışlardır. 27 yıllık tek parti döneminde de bu anlayış böyle devam etmiştir. Türk halkı arizi meselelere hiç kafa yormamıştır. 1. Dünya Savaşı sonrasında merkezi Londra?da bulunan dünya kapitalist sistemi, bazı yerleri gerektiğinde diş geçirebilmek için etli butlu bırakmak istemiştir. Kominist SSCB, Faşist İtalya, Nasyonel Sosyalist Almanya ve Türkiye piyasa ekonomisinin yürütülmediği alanlar olarak belirlenmiştir. Daha sonra İtalya ve Almanya ortadan kaldırıldı. SSCB 1990 yılında bitti.? Dedi.
NATO?YA ZORUNLULUKTAN GİRDİK
Türkiye Rusya arasındaki ilişkilere de dikkat çeken İsmet Özel, ?Türkiye ile Rusya arasında 1925 yılında bir saldırmazlık paktı imzalandı. Bu paktın otomatik olarak her 10 yılda bir yenilenmesi gerekiyordu. 1939?da İkinci Dünya Savaşı?nın patlak vermesinin ardından, 1945 yılında yenilenmesi gereken bu paktı Rusya yenilemedi, Ayrıca Kars ve Ardahan?ı istedi. Topraklarından vereceği en ufak bir tavizin bile Anadolu birliğini parçalayacağını bilen Ankara hükümeti, Rus tehdidine karşı Nato?ya müracaat etti. Türk birliğinin Kore?de gösterdiği kahramanlıkla İngiliz ve Amerikan birliklerini yok etmekten kurtarması üzerine Nato?ya dahil edildik. Bizden sonra Yunanistan ve Federal Almanya Nato?ya dahil edildi. Uzun yıllar Türk dış politikasını büyük güçler arasındaki denge politikası belirlemiştir? şeklinde konuştu.
MSP, TOPLUMSAL MÜHENDİSLİĞİN ÜRÜNÜ
Türkiye?nin 1946?da çok partili seçimi yaşadığını, 1950 yılında ise CHP?nin iktidarı kaybettiğini anımsatan Özel sözlerini şöyle sürdürdü, ?DP?nin belirleyici bir özelliği olmadığı halde, Anadolu?yu vatan yapan ilkelerle mücadele eden CHP?yi millet başta görmek istemediği için DP iktidara taşınmıştır. Türk milleti kendini kimlerin yönetmesi gerektiğine değil, kimlerin yönetmemesi gerektiği konusunda kesin kararını vermiştir. Bu karara karşı sık sık Askeri darbeler yaşandı. 27 Mayıs 1960 yılında Askeri darbe oldu. 28 Mayıs 1960 tarihinde Menderes?in Moskova?ya gezi planladığı dikkate alınırsa, Askeri darbenin arkasındaki güçlerin kimler olduğu açıkça ortaya çıkar. 1960 yılına kadar Türkiye?yi idare edenler hakkında ihanet kavramı hiç düşünülmemiştir. 1960 sonrasında ise Türkiyede politikayı dış dengeler oluşturmaya başlamıştır. 27 Mayıs sonrası başlayan süreçte daha önce devleti yönetenler hakkında düşünülmeyen ihanet kavramı düşünülmeye başlamıştır. 27 Mayıs sonrası dış politika siyasi argümanlara yön vermeye başlamıştır. 27 Mayıs?ta TSK İdareye el koydu. Tüm dayatmalara rağmen az buz bir millet olmayan Türk milleti kendileri kimlerin yönetmemesi gerektiği konusundaki fikrinden asla vaz geçmedi. 1965 yılında AP?yi iktidara taşıdı. 1961 yılında Türk milletinin iradesini göstermemesi için AP?ye alternatif olarak Yeni Türkiye Partisini seçimlere soktular. Baskı ve devlet propagandası altında yürütülen kampanyalara rağmen 1961 Anayasası?na yüzde 44 hayır çıktı. Türk Milleti 1954 ve 1957?de de kendisini kimlerin yönetmemesi gerektiğinde ısrar etti. 1973 seçimlerinde milletin iradesine karşı İslami bir alternatif olarak MSP çıkartıldı. MSP 46 Milletvekili çıkardı, 1973?te 1961?de yapılan toplum mühendisliği tekrarlanmış oldu.?
ANADOLU?NUN VATAN KALMASI İÇİN MÜSLÜMANLARA 1. SINIF VATANDAŞLIK
Türkiye?nin 1571 yılından itibaren yürüttüğü hasım unsurları birbirine düşürerek aradan sıyrılma politikasının 1980 yılından itibaren iflas ettiğini dile getiren İsmet Özel sözlerini şöyle sürdürdü, ?Türkiye?yi yönetenlere Türkiye?nin kendi gücünü kullanmaması durumunda varlığını sürdürebileceği yolunda bir baskı uygulanmaktadır. Bu toprakların idarecileri, şunu çok iyi bilsinler ki, bu topraklardan kopartılacak en ufak bir parça bile Anadolu birliğinin sonu olur. İki kez Türk vatanı olduğunu büyük bedellerle ispat edilen bu toprakların 3. kez vatanlığını ispatlaması çok zor. Bu yüzden yöneticilere yeni ufuklar gerekmektedir. Anti Türk bir yapıya sahip olan dünya sistemi varlığını sürdürmek için, bu toprakların Türk vatanı olarak kalmasını istememektedir. Yöneticilerimizin ise kapitalist dünya sisteminin yara almasını sağlayacak politikalar uygulaması gerekmektedir. Bu çok zor değil, ABD?nin Irak?ı Kuzey?den işgal etme isteği TBMM?den geçmedi. Sistemin efendileri Türk halkının bu iradesi karşısında şaşkına döndüler. Türkiye?nin vatan olarak kalması için en önemli şart Müslümanların birinci sınıf vatandaş olmasıdır. Anadolu Türklere Müslümanlar 1. sınıf vatandaş olduğunu, bu topraklarda Müslümanların sözünün geçtiğinin ispat edildiği için 13. yy.?da da Kurtuluş savaşında da vatan olarak kalmıştır.?