Gül, 'Bugün yükselen bazı sesler, bazı devlet adamlarından çıkan sesler, AB hukukuna, AB'nin müktesebatına aykırı şeylerdir. Önemli olan şey atılan imzalara sadakat göstermektir. Avrupa değerlerinin başında da bu gelmektedir' dedi.
Gül ve Slovenya Cumhurbaşkanı Danilo Turk, Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirdikleri başbaşa ve heyetlerarası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Gül, 'Turk' soyadını taşıyan biri olarak Slovenya Cumhurbaşkanı'nı Türkiye'den ağırlamaktan ayrı bir mutluluk duyduğunu söyledi.
Yapılan görüşmelerde iki ülke arasındaki ilişkileri gözden geçirme fırsatı bulduklarını dile getiren Gül, 'Bu ziyaretin gerek siyasi, gerekse ekonomik ilişkilerin daha da geliştirmesi açısından bir fırsat olarak değerlendiriyoruz' dedi. Türk'ün BM Genel Sekreter Yardımcılığı görevinde bulunduğunu belirten Gül, kendisiyle Avrupa ve bölge konularını da ele aldıklarını kaydetti.
Slovenya'ya Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği destekten dolayı teşekkür eden Gül, 'Bu desteğin güçlü bir şekilde devam edeceğine şüphemiz yoktur' diye konuştu.
Slovenya Cumhurbaşkanı Türk ise Türkiye'ye yaptığı bu ilk resmi ziyarette, kendisine ve heyetine gösterilen sıcak misafirperverlikten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Slovenya'nın, Türkiye'nin ekonomi, hukuk, demokrasi gibi alanlarda attığı adımlara büyük bir saygısı bulunduğunu vurgulayan Turk, Türkiye'nin AB üyeliğini de aktif bir şekilde desteklediklerini ve desteklemeye devam edeceklerini söyledi.
Turk, AB üyesi bir Türkiye'nin her alanda AB'ye yararlı olacağını ifade etti.
İki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerin iyi seviyede bulunduğunu belirten Turk, ekonomik alandaki ilişkilerin artırılması gerektiğini kaydetti.
Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliği'ne büyük önem verdiklerini dile getiren Turk, Türkiye'nin 'yapıcı tutumuyla' uluslararası barışa ve istikrara önemli katkılarda bulunduğunu belirterek, 'Türkiye'yi daha çok orta saha oyuncusu olarak değerlendiriyorum. Birçok bölgede orta saha oyuncusu olarak görev yaptı. Balkanlarda, Orta Doğu'da. Uluslararası kamuoyu Türkiye'ye müteşekkir olmalıdır' diye konuştu.
Gül ve Türk, konuşmalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Slovenya Cumhurbaşkanı Turk, bir gazetecinin 'Soyadınız Turk. Türklerle bir bağınız var mı?' sorusu üzerine, bu yönde kendisine yöneltilen benzer sorular karşısında 'artık bu konuda uzmanlaştığı'nı söyledi. Zamanında, Avrupa'nın en büyük devletlerinden biri olan Osmanlı İmparatorluğu'nun Türk olarak kabul edildiğini belirten Slovenya Cumhurbaşkanı, 'Almanya ve Avusturya'da da aynı versiyon mevcut. Ülkemde yapılan seçimlerde
yüzde 68 oy aldım. Bu soy ismi pozitif olarak algılıyorum. Bu durum, toplumumuzunda ne kadar açık olduğunun bir göstergesidir' diye konuştu.
Turk, Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin Alman ve Fransız devlet adamlarının yaptığı açıklamaların hatırlatılması üzerine ise, 'Bu itirazların geçici olduğunu düşünüyorum' karşılığını verdi. Türkiye'nin AB üyeliğine geniş bir perspektiften bakılması gerektiğini vurgulayan Turk, 'Zaman ilerledikçe Türkiye'ye daha fazla destek olacağına inanıyorum' diye konuştu. Turk, Türkiye'nin AB yolunda önemli adımlar attığını ve bunların göz ardı edilmemesi gerektiği belirterek, 'önyargıların' aşılmasını istedi.
GÜL, MERKEL VE SORKOZY'E YÜKLENDİ
Cumhurbaşkanı Gül de aynı soruya verdiği cevapta, 'Müzakere sürelerinin aslında doğasına çok aykırı değil bu tip şeyler. Ama bunların ölçüsü çok önemli' dedi.
İngiltere ve İspanya gibi nüfusu ve ekonomisi büyük ülkelerin müzakere sürecinde de bu tip zorluklar yaşandığını belirten Gül, şunları kaydetti:
'Önemli olan şey atılan imzalara sadakat göstermektir. Avrupa değerlerinin başında da bu gelmektedir. Üye olmaya çalışan ülkelerin de süratli bir şekilde üstüne düşenleri yapması gerekmektedir. Bunlar her zaman değişir. Değişik konjonktürler, siyasi konjonktürler vardır. Zaman zaman ülkelerin kendi seçimleri vardır. Maalesef bunlar zaman zaman kendi iç politik konulara alet edilmektedir. Biz Türkiye olarak bunları öyle görüyoruz. Bunlara takılmıyoruz. Biz kendi yolumuza bakıyoruz. Kendi üstümüze düşenleri yapmakla meşgulüz ama bu tür söylemleri duymaktan da tabi ki Avrupa adına da üzülüyoruz.'
Türkiye 2005 yılında AB ile müzakerelere başladığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, 'Dolayısıyla bugün yükselen bazı sesler, bazı devlet adamlarından çıkan sesler, AB hukukuna, AB'nin müktesebatına aykırı şeylerdir' şeklinde konuştu.
Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Alınan kararları ve atılan imzaları adeta tanımamak, bunlar bilinçli bir şekilde değil de bunlar bir aldatma için atılmış imzalar gibi bunları karşılamaktır ki, bunlar Avrupa değerlerine yakışmaz davranışlardır. Atılan imzalara sadakat söz konusudur. AB hukukuna ve müktesebatına saygı söz konusu olması gerekir. Bütün devlet adamlarının sorumluluğu var. Neticede kamuoylarını olumsuz etkilememe gibi sorumluluğu da vardır. Türkiye kendi üstüne düşenleri yapmakta kararlıdır. Müzakere süreci içerisinde Türkiye iş yapacaktır, reformlarına devam edecektir. Yine AB'de takip edecektir. Sonunda AB Komisyonu, 'Türkiye müzakereleri ba'lendiriyorum. Birçok bölgede orta saha oyuncusu olarak göşarıyla bitirdi. Türkiye tam üyeliğe hazır' dediğinde asıl soru o zaman sorulacaktır. Bazı ülkelerde referanduma gitme kararı almıştır. O zaman halkları karar verecektir. Doğrusu o zaman alınacak kararları saygıyla karşılarız ama bugün, müzakere süreci içerisinde Türkiye, kendisinin transformasyonu niteliğindeki bu reformları yaparken, zorluk çıkartmak, istikameti şaşırtmak, şüpheler ortaya atmak, bunu Avrupa değerleriyle de yakıştıramıyorum. O açıdan bu konu tabi ki bizi üzmektedir. Ama memnuniyet verici olan şudur; bu tip sesler yükseldiğinde, Avrupa'nın içinden de çok daha güçlü karşı sesler çıkmaktadır ve bu tip söylemleri yapanlara, demin söylediklerimi hatırlatmaktadırlar, 'Bu yaptığınız doğru değil' diye.'