Neve Gordon *
Uluslararası müdahale olmazsa İsrailli insan hakları eylemcisi Ezra Nawi çok büyük ihtimalle hapse girecek. Nawi, tipik bir hak eylemcisi değil. Arap-Yahudi birlikteli olan Ta?ayush** üyesi olan Nawi, akıcı içimde Arapça konuşan Irak kökenli bir İsrailli Yahudi. 50?lerindeki bir eşcinsel ve su tesisatçısı. Muhtemelen marjinal görülen kesimlerden geliyor olmasından kaynaklı olarak, çoğu kez şiddetle marjinalize edilen diğerlerine empati ile yaklaşabiliyor.
?Suçu?, bir İsrail askeri buldozerinin Güney El Halil bölgesindeki Um El Hir?de bulunan Filistinli Bedevilerin evlerini yıkmasını engellemeyi denemek. Söz konusu Filistinliler neredeyse 42 yıldır işgal altında yaşıyor; hâlâ elektrik, çeşme suyu, ve diğer temel hizmetlerden yoksunlar ve devamlı olarak Yahudi yerleşimciler ile askerlerin tacizine uğruyorlar.
Şans bu ya, yıkım ve buna karşı direniş filme alındı ve İsrail?in birinci kanalında yayımlandı. Mutlaka görülmesi gereken söz konusu görüntü yeşil bir ceket giymiş olan Nawi?yi sadece yıkımı cesurca protesto ederken değil, aynı zamanda yıkımdan sonra İsrail sınır polisine icraatları hakkında ne düşündüğünü söylerken de gösteriyor. Nawi, gözaltına alınmasının ardından elleri kelepçeli biçimde askeri araçta otururken şöyle bağırıyor: ?Evet, ben de bir askerdim, ama evleri yıkmadım? Yıkımdan burada kalacak tek şey nefrettir.?
Film daha sonra polislerin Nawi?ye gülmesini gösteriyor. Ancak onun cesaretine karşılık olarak, sırf dalga geçmekle yetinmiyorlar ve onu bir polise saldırmakla suçlamaya da karar veriyorlar. Filme alınan bütün bu açık tanıklığa karşın, bir İsrail mahkemesi Nawi?yi 2007?de gerçekleşen bir saldırıyla bağlantılı olmaktan suçlu buldu ve Nawi önümüzdeki Temmuz ayında cezaevine girecek. Muhtemelen kitlesel halk itirazı olmazsa?
Nawi?nin durumu sadece Nawi ile ilgili değil. Aynı zamanda İsrail ve İsrail toplumuyla ilgili, çünkü birileri insan haklarına ve demokrasi destekçisi eylemcilere müdahale eden bir devlet hakkında çok şey öğrenebilir.
Çoğu insan Suriye?de, Mısır?da, Suudi Arabistan?da, Fas?ta ve diğer bazı Ortadoğu ülkelerinde insan hakları eylemcilerinin düzenli olarak gözaltına alındığını, yargılandığını, hapsedildiğini ve taciz edildiğini öğrendiğinde gerçekten şaşırmıyor. Gerçekten de bu rejimlerin otoriter doğasının, yurttaşlarının insan hakları için etkin biçimde mücadele etmesini tehlikeli hale getirdiği bilinen bir gerçek.
Bu anlamda İsrail, çoğu komşusundan farklı. Mısır ve Suriye?deki benzerlerinin aksine İsrailli hak eylemcileri, özellikle de Yahudi olanlar hapsedilme korkusu olmaksızın devletlerinin hak ihlallerini içeren politikalarını eleştirebiliyorlar. Bugüne kadar İsrail toplumunun antidemokratik eğilimleri kendisini açığa vurdu, genellikle de devletin Filistinli vatandaşlarıyla, işgal altındaki Filistin yerleşimcilerle ve küçük bir grup dürüst Yahudi muhaliflerle ilişkisinde.
İnsanlar, diğer korkutucu gelişmelerle (New Profile ve Target 21 eylemcilerinin asker kaçaklarını suça teşvik etmekten sanık olmaları) birlikte Nawi?nin yaklaşan mahpusluğunun İsrail?de kurulan aşırı sağcı hükümete bağlı olduğunu sanabilir. Halbuki gerçeği söylemek gerekirse aşırı sağın yükselişi sadece İsrail toplumundaki proto-faşist unsurların, uzun yıllardan beri zemin ve meşruiyet kazanan unsurların artan mevcudiyetini yansıtıyor.
Nawi?nin durumu, bireysel ve toplumsal düzeyde temsil ettikleri adına İsrail?deki mevcut gerçekliği özetliyor. Arkadaşları bir kampanya başlattılar ve insanlardan tüm dünyadaki İsrail elçiliklerine mektup yazmalarını istiyorlar. Bu noktada sadece uluslararası ilgi ve müdahale fark yaratabilir.
* Neve Gordon: İsrail?in Ben-Gurion Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölüm Başkanı ve California Üniversitesi yayınları?ndan 2008 yılında çıkan ?İsrail?in İşgali? kitabının yazarı. İnternet sitesi www.israeloccupation.com
** Ta?ayush: Kelime anlamı ?bir arada yaşam? olan, işgale ve ayrımcılığa karşı mücadele eden, işgal altındaki bölgelerdeki halka yiyecek desteği gibi eylemlerde de bulunan örgütlülük.
http://www.guardian.co.uk/commentisfree/2009/may/06/israel-human-rights-police adresinde yayımlanan yazıdan gerçeğin günlüğü tarafından çevrilmiştir.