Haber Merkezi / TIMETURK
11 Mayıs Pazartesi Günü Saat: 19.30'da Dolapdere Bilgi Üniversitesi?nin Dolapdere Kampüsü?nde dün gerçekleştirilen ?Savaşın Anneleri Konuşuyor' başlıklı panelde bir 'gerilla', asker ve tutuklu annesi konuştu.
Avukat Eren Keskin'in moderatörlüğünde yapılan panele Döndü Ergin ('gerilla' annesi), Lütfiye Gürbüz (tutuklu annesi) ve ismini vermek istemeyen bir asker annesi katıldı. Herkese açık olan panele katılım yüksekti.
Bir terörist annesi olarak söz alan Döndü Ergin; ?Bir çocuğum on sene cezaevinde yattı, iki şehidim, bir tane de gerillam var. Benim çektiğimi başka analar çekmesin, bu hepimizin yarası. Bu savaş devam ettikçe hepimizin yarası kanayacak, istediğimiz şey barış, kardeşlik, özgürlük?? diyerek sözlerine başladı. ?Ya çocuklarımız polise taş attıkları için vuruluyor ya dövülüyor ya da okullardan atılıyor? diyen Ergin, bu yüzden savaş devam ettikçe bu çocukların birbirlerini vuracağını, halbuki Alevi?si, Sünni?si, Kürt?ü, Türk?üyle hepsinin birer kardeş olduğunu belirtti. Ergin konuşmasına şöyle devam etti:
Biz ne istiyoruz, kimliğimizi, kültürümüzü yaşayabileceğimiz bir yaşam. Devletin bize kulak vermesini istiyoruz. Ne zaman onurlu bir barış sağlanırsa, o zaman bu anaların yarası sarılır yoksa sarılamaz, evlat acısı büyük bir acıdır? Türkiye?yi yönetenler bu acıyı yüreğinde hissetmiyorlar. Biz barış istiyoruz, insanca yaşam istiyoruz, çocuklarımız oy ile kazanalım diye parti kurdular bu sefer de çoğunu alıp cezaevine gönderdiler. Havadan, karadan bastırılıyor. Oysa savaş ile hiçbir yere varılamaz. Kanı kanla yıkayamazlar, kanı ancak su ile yıkayabilirler. Bu sorun, sadece Kürtlerin sorunu değil, bu herkesin sorunu, düşünen insanların sorunu? Bizim istediğimiz acilen bu savaşın bitmesi, yeter gayrı otuz senedir savaş ile bir yere varılsaydı, şimdiye kadar varılırdı. Kürt de yanıyor, Türk de yanıyor. Biri cezaevine giriyor, biri askerde ölüyor. Ben askerde evlatlarını kaybetmiş insanlara da üzülüyorum, çünkü onlar da çocuklarını askere gönderirlerken ?benim oğlum askere gitsin birini vursun? diye göndermiyorlar, bu çocuklar mecbur kalıyorlar birbirlerini öldürüyorlar. Biz buna yeter diyoruz.?
Konuşmasının sonunda gençliğe seslenen Ergin, 'bu sorumluluk daha da fazla gençlere düşüyor. Türk, Kürt kardeştir. Gençliğin bu kardeşliği sağlandığı sürece bu sorun çözülür. Kalem kılıçtan keskindir. Sizler de bu barışı getirmek için sorumlusunuz? dedi.
Ergin, ?Kürtler bu ülkeyi bölecekler? şeklindeki iddialara da şu sözlerle sert karşılık verdi: ?Bu anaların göz yaşı dursun artık. Neden zenginlerin değil de fakirlerin çocuğu ölüyor. Devletin başındakilere bir şey olduğu yok, olan yine garibana oluyor. Her iki tarafta da garibanlar ölüyor. O zaman neyin üstüne savaşıyoruz? Diyorlar ki ?Kürtler bu ülkeyi bölecekler? yok öyle bir şey, biz de bu ülke için zamanında savaşanlardanız. Uzun yıllar boyunca omuz omuza çalıştık, Türkiye kurtarılsın diye ama kurtarılınca halkın arasına nifak sokuldu. Biz yandık gelecek insanlar yanmasın? Bütün gençler okusa, çalışsa, özgürlükler elde edilse Türkiye?nin önüne kimse geçemez. Türkiye?nin enerjisi dağlarda öldürülüyor. Bizim çocuklarımız dağlarda, diğer anaların çocukları da askerde ölüyor. ?Ve diyorlar ki, vatan sağolsun!? Hangi vatan için söylüyorlar. Halkımız neden bilinçsiz davranıyor. Oğlu ne uğruna öldü neden bunları sormuyor? Herkes kendi kimliğini ifade edeceği bir yer istiyor. Hepimiz kardeşiz.?
Ergin?in ardından söz alan tutuklu annesi Lütfiye Gürbüz ise oğlunun öğrenciyken cezaevine düştüğünü ve 12 yıldır yattığını hatırlatarak, ?Bir anne baba her zaman çocuklarının en iyi koşullarda yaşamasını ve özgür olmasını ister. Fakat maalesef biz çocuklarımız için böyle bir gelecek kuramadık. Oğlum doğduğunda ismini özgür koydum, özgür olsun diye? Özgür bir ülkede yaşasın istedim. Ama maalesef kendi adı gibi bir yaşamı olmadı, tutsak oldu. Bilirsiniz anneler çocuklarına her şeyin en iyisini vermek ister, çocuklarının üzerine titrer, onların yaşamlarına yön vermek ister. Ama bizim çocuklarımız bizim yaşamımıza yön verdi. Bize ezilmemeyi öğütlediler, bu onur verici bir şey? dedi.
Eğer bu ülke de Kürtsen, biraz da bilinçliysen, biraz okuyorsan nedenini, niçini sorgulayan insanlar ya kara toprak da, ya dağlarda, ya da zindanda olduğunu belirten Gürbüz, ?başka çıkarı yok, bu ülkede rahat yaşamanın tek yolu hiçbir şey bilmemektir. Boş yaşamaktır? diye konuştu. Gürbüz sözlerine şöyle devam etti:
?Devlet için amaçsız gençlik, devlete sorun çıkarmayacağı için daha iyidir. Oysa nice bilinçli gençler zindanlarda. Ellerinden ekmeği alınmış, susturulmuş, ezilmiş, baskıya uğratılmış o kadar çok insan var ki bu ülkede ben sadece Kürtler için özgürlük istemiyorum, özgürlük bu ülkede olmayan bir şey. Bu kadar elinden hakları alınmış insan varken bu ülke ?ben özgürüm, demokrasi ile yönetiliyorum? diyemez. Bu yüzden bu ülke sorunlarını çözmeden özgürleşmeyecektir. Ülke ekonomisi ve benzeri sorunlar da Kürt Sorunu çözülmeden iyiye gitmeyecektir. Bu sorun da öyle ufak tefek şeylerle çözülecek gibi değil, kökleşmiş bir sorun var. Yıllardır barış mücadelesi vermek istiyoruz. Bu sorun daha fazla devam etmesin, daha fazla çocuk ölmesin kökeni ne olursa olsun çünkü ?annelerin gözyaşı aynı, farklı akmaz?? Benim çocuğum on iki yıldır demir parmaklıklar arkasında ve betondan başka hiçbir şey görmüyor. Anneler günü diyoruz, hadi ben yine çocuğumu görebiliyorum ama birçok annenin çocuğu ölmüş. Bize sahte bir anneler günü vermek istiyorlar ama bugün bizim kara günümüz. Bu yüzden onurlu bir barışın olması, koşulsuz bir affın çıkması ve çift taraflı ateşkesin sağlanması gerekiyor. Hadi dağlardan inin demekle olmuyor bu, bunu derken DTP?lileri hapse atarsan olmaz bu. Devlet, kalıcı bir barışı sağlamak istiyorsa, sahte söylemlerle geçiştirmemeli barış konusunu. Evet hiçbir şey yapılmıyor değil, yapılıyor, umudumuzu yitirmedik henüz??
Asker annesinin korkusu
Oğlunun başına başına bir iş gelir endişesiyle panele gelmeye çekindiğini belirten asker annesi, ?Çünkü çocuklarımız doğuda da, batıda da olsa ?yanlışlıkla bir kurşun başına isabet etti ya da intihar etti? şeklindeki açıklamalarla kayboluyor. Oğlum izine bile gelmedi, bu yönden onun güçlü ve iradeli bir genç olduğunu biliyorum fakat yine de devlete güvenim yok. Diğer iki oğlum kendi rızaları ile askere gidip geldiler fakat büyük oğlum askere gitmeyi hiç istemiyordu. Şikayet oldu bunun üzerine zorla alıp götürdüler. Aslında çocuklarımızın hiçbiri gönüllü olarak askere gitmiyorlar çünkü sosyal yaşamları ellerinden alınıyor? şeklinde konuştu.
Asker annesi, şu anda askerlik yapan gençlerin hemen hemen yarısının Kürt olduğunu kaydederken, ?biz bu ülkede canımızı veriyoruz, vergi ödüyoruz. Biz bu topraklarda yaşıyoruz, atalarımız bu topraklarda yaşadılar ama devlet biz bu topraklarda yaşamamız, yokmuşuz gibi davranıyorlar. Bu yüzden çocuklar haklı bir mücadeleye, varoluş mücadelesine başladılar? dedi. ?Kürt Sorunu?nu PKK çıkardı? diyorlar fakat Kürt Sorunu PKK?dan önce de vardı? diyen konuşmacı, ?Bütün aşiretler bu ülkeyi kurtarmak için çalışmışlar, Türklerle birlik olmuşlardır. Ama bugün bu durum yok sayılıyor, Türkler başka, biz başkaymışız gibi davranılıyor. Bu ülkede bizim çocuklarımız da askerlik yapıyor, bizim de hakkımız var bu topraklarda. Dolayısıyla biz de bu haklarımızı sonuna kadar isteyeceğiz? dedi. Konuşmacı sözlerine şöyle devam etti:
?Çocuklarımızın psikolojisini bozuyorlar. Kimisi asker de, kimisi dağda. Bizi de korkutuyorlar, bana bir telefon geldi. Oğlumun ismini söylediler, ben şaşırmış bir şekilde kaldım, titreyerek ?neden oğlumu soruyorsunuz? dedim. Bir başkası o esnada telefonu aldı ve benim ismimi söyledi. ?Annesi misin? diye sordu. Bütün bedenim dondu kaldı, kesin dedim oğluma bir şey yaptılar. ?Oğlum askerde siz kimsiniz ona ne yaptınız? diye bağırdım, o esnada ?oğlun intihar etti? gibi bir şey söyleyerek oğlumun ölüsünü eve gönderecekleri şeklinde bir manzara gözümün önüne geldi. Daha sonra bir elektrik süpürgesi firmanın tanıtımı ile ilgili aradıklarını söylediler. Onlara dedim ki, ?siz beni şu an öldürdünüz, benim oğlum askerde, beni korkuttunuz.? Özür dileyip telefonu kapattılar. Biz Kürt anneleri gerçekten üzgünüz. Cenaze olduğu zaman asker de olsa, gerilla da olsa bağrımız yanıyor. Artık Türkler de artık uyanmaya başladılar, Türkler de olayları anlamaya çalışıyorlar. Bu sorunun çözülmesini umuyorum?