Araştırma, Afrika üzerinde odaklanan bugüne kadarki en büyük genetik çalışmanın ürünü.
Afrika'nın dünyadaki en büyük genetik çeşitliliğe sahip yer olduğunu ortaya koyan araştırma, ilk insanın torunlarını belirlemesi açısından da ilgi topluyor.
Science dergisinde yayımlanan araştırma sonuçlarının arkasında 10 yıldır konu üzerinde çalışan uluslararası bir ekip var.
Pennsylvania Üniversitesi'nden Dr. Sarah Tishkoff başkanlığındaki ekip, Afrika'da yaşayan 121 farklı nüfusun genlerini inceledi.
Üç binin üzerinde DNA numunesi toplayan ekip, Afrika'nın atalarına dayanan 14 ana topluluk belirlediklerini söylüyor.
Ortak bir genetik mirası taşıyan bu nüfus grupları, etnik benzerliklerin yanısıra konuştukları dil ve kültürleri açısından birbirine benzeşen insanlardan oluşuyor.
Araştırmada yer alan Hartum Üniversitesi 'nden akademisyen Muntaser İbrahim, 'Afrika halklarının ve dolayısıyla ilk insanın tarihine ışık tutan çok ilginç verilerle karşılaştıklarını' söylüyor.
İlk insan
Bilimadamları, topladıkları DNA numunelerinde ortak bir ataya işaret eden genleri birbiriyle karşılaştırdı.
Dr. Sarah Tishkoff, 'Geçmişte gen haritasına bakılan birkaç Afrikalıdan yola çıkarak bu kişilerin bütün kıtayı temsil ettiği varsayılıyordu; ama bizim bulgularımız Afrika'nın genetik açıdan muazzam bir çeşitlilik gösterdiğini ortaya koydu. Herhangi bir grubu ele alıp bütün bu zenginliği tek başına temsil ettiğini söylemek imkansız' diyor.
Doktor Tishkoff, araştırmanın tıbbi alanda Afrikalılara faydasının dokunacağını umut ettiklerini söyledi.
Fosil bulguları da ilk insanın anavatanını Afrika olarak gösteriyor
Genler ile hastalık arasındaki ilişkiyi inceleyen biyotıp uzmanları, genetik yapısına göre ilaçlara farklı tepki veren Afrikalılara bu araştırma vasıtasıyla ileride daha etkin tedavi yöntemleri sunabilir.
Doktor Tishkoff ve ekibi, DNA numunelerini toplamak için Afrika'nın bazı en ücra köşelerine kadar gittiklerini söylüyor.
Dolayısıyla hazırladıkları gen haritası bugüne değin DNA'sı hiç incelenmemiş bazı grupları da kapsıyor.
Araştırma, ilk insanının Afrika'nın güney batısından -Namibya ve Angola'nın kıyı bölgelerinden- kıtanın diğer bölgelerine ve dünyanın geri kalanına göç ettiği teorisini destekliyor.
Bu teori, genetik yönden en çok çeşitliliğe sahip olan topluluğun dünya üzerindeki en eski topluluk olması gerektiği mantığına dayanıyor.
En eski insan nüfusu, en uzun süre evrime uğradığı için, genlerinde en çok çeşitliliği barındırıyor.
Doktor Tishkoff, San halklarının anavatanı olan güney batı Afrika topraklarının bu tanıma uyduğunu ve ilk insanın köklerinin bu bölgeye dayandığı görüşüne genetik araştırmanın da destek verdiğini söylüyor.
