Haftalık haber dergisi Aksiyon çarpıcı bir kapak dosyası ile okurlarıyla buluşuyor.
UYANDIRILAN TERÖR HÜCRELERİ
Dev-Genç (Devrimci Gençlik), 1956'dan sonra kurulan Fikir Kulüpleri Federasyonu'ndaki (FKF) bir ayrışmayla ortaya çıktı. Bu grup 1969'un sonbaharında çizgisini sertleştirmeye başladı. Mahir Çayan, Yusuf Küpeli, Hüseyin Cevahir, İlhami Aras, Ulaş Bardakçı gibi isimlerden oluşan gençler illegal bir örgüt kurmak için bir araya geldi. İki yıl içinde de Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) ortaya çıktı. Bu yapı, Türkiye'nin o güne kadarki en şiddetli illegal örgütü olmaya adaydı. Zaten kısa süre sonra eylemleriyle bunu gösterdi. THKP-C'nin peşi sıra Acilciler, Dev-Savaş, Dev-Sol gibi 10 kadar yeni örgüt türedi. Dursun Karataş'ın (kanserden öldü) liderliğindeki THKP/C-Dev-Sol'un (adı daha sonra Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi, DHKP-C olarak değiştirildi; 30 Mart 1994) yaptığı eylemler ve işlediği cinayetler ülkede bir kaos havası oluşturmaya yetti.
Türkiye'de sol fraksiyonla başlayan terör hadiselerine, daha sonra sağ olarak tabir edilen bazı örgütler de katıldı. Sağ ve sol terör örgütleri haricinde, her ne kadar temellerini Marksizm'e dayandırmış olsa da Kürt milliyetçiliği yapan bir başka terör örgütünün (PKK'nın) ortaya çıkması ise (27 Nisan 1978) Türkiye'nin teröre bakışını tümden değiştirdi. Sol, etnik ve 'İslamcı' gruplar Türkiye'de özellikle 12 Eylül darbesi öncesinden başlayarak aynı anda 'zaman ayarlı' eylemlere imza attı. Bu örgütler giderek bir 'güç' hâlini almaya ve büyük kitleleri peşinde sürüklemeye başladı.
Fakat, her geçen gün Türkiye terör örgütleriyle yeniden yüzleşmek zorunda kaldı. Bugün PKK, Hizbullah, DHKP-C gibi kitle gücü ve militan sayısı yüksek örgütler dışında irili ufaklı çok sayıda örgüt, geçmişte olduğu gibi yeniden ortaya çıkıyor. Daha düne kadar nasıl bir yapılanmaya sahip olduğu bile bilinmeyen Devrimci Karargâh örgütünün son bir yılda yaptığı üç eylem hafızalara kazındı. Birinci Ordu'ya havan saldırısı ve AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'na bombalı paket gönderme eylemleri akim kalsa da Bostancı'da polisle çatışan terörist ve elindeki mühimmat, örgütün tek başına hareket etmediğini ortaya koydu. Aynı şekilde, eylem yapmalarına izin verilmeden ani baskınlarla güçten düşürülmeye çalışılan Vasat, El Kaide gibi örgütler Devrimci Karargâh'tan farklı değil.
Peki, Türkiye'de terör neden tekrar hortlamaya başladı? Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un geçen hafta basını bilgilendirme toplantısındaki 'Türkiye aslında terörle yaşayan bir ülke' sözü ne anlama geliyor? İstihbarat kaynaklarına göre, Türkiye'de uyuyan terör hücreleri yeniden uyandırıldı. 50 (dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar örgüt yok) kadar terör örgütü aktif hâle geldi. Güvenlik güçlerinin önemli operasyonları ve takibatı sonucunda terör grupları etkisizleştirilmeye çalışılıyor. Terör uzmanları ise yeniden yapılanma yoluna giden örgütlerin önümüzdeki günlerde eylemleriyle tekrar ortaya çıkabileceğini belirtiyor.
Bu süreçte, 'Ergenekon Silahlı Terör Örgütü' olarak iddia edilen Ergenekon yapılanmasının geliştirdiği 'naylon terör örgütleri' stratejisi önemli rol oynuyor. Zira, Devrimci Karargâh örgütünün Ergenekon'la bağı dava için hazırlanan ikinci iddianamede geçiyor. Aynı şekilde Hizbullah, PKK ve DHKP-C ile Ergenekon ilişkisi de iddianamelerde yer alıyor. Marksist Leninist Komünist Parti'nin (MLKP) Ergenekon tarafından yönlendirildiği iddialar arasında. Aslında bu örgüt üç yıl önce aldığı darbelerle bitme noktasına getirilmişti. Ancak yeniden büyüyen gruplar arasında yer aldı.
Uyandırılmaya çalışılan terör hücreleri, sanki birbirinin devamı ve birlikte hareket ediyor. Devrimci Karargâh militanı Orhan Yılmazkaya'nın Kuzey Irak'taki PKK kamplarında eğitim gördüğünün ortaya çıkması bu birlikteliği destekliyor. Devrimci Karargâh, sol jargon kullanan ve Hikmet Kıvılcımlı'nın felsefesinde hareket eden bir örgüt. PKK kamplarında sadece Devrimci Karargâh militanları eğitim görmüyor. Aynı zamanda PKK ile hiçbir görüş ve ideolojik bağı olmayan örgütler de kamplarda silah ve bomba eğitimi alıyor. İddiaya göre, din eksenli Vasat örgütü militanları PKK kamplarında eğitiliyor ve yer yer PKK'nın eylemlerine destek veriyor. Aslında bu durum geçmişte biraz ortaya çıkmıştı. 2008'de Kuzey Irak'a yönelik kara harekâtını protesto eden Demokratik Toplum Partisi (DTP) mitinginde elinde Kura'n-ı Kerim ile halka seslenen Muhittin Eryılmaz Vasat üyesiydi.
Aynı şekilde sol örgütlerin de özellikle Tunceli kırsalında eylem için eğitim aldıkları ileri sürülüyor. Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO) ve PKK kamplarında eğitimden geçirilen sol örgütler daha sonra şehirlere gönderiliyor. Bütün örgütlerdeki eğitimlerin ana konusu 'metropollerde muharebe taktiği ve bombalama eylemleri.' Yani, örgütlerin Devrimci Karargâh'ta olduğu gibi şehirlerde göğüs göğüse tabir edilen mücadele şeklini hayata geçirmeyi planladıkları belirtiliyor. En basit örgüt elemanı bile bomba yapmayı ve patlatmayı öğreniyor.
Diğer bir iddia, Türkçülük jargonunu kullanan ve kendisini Türk İntikam Tugayı (TİT) olarak lanse eden terör örgütünün diğer örgüt mensuplarına her türlü silahı kullanma konusunda eğitim verdiği. Eğitimler 'özel kuvvetlerin' aldığı yüksek eğitim kademesi şeklinde oluyor. Bir dönem şehirlerde eylemler yapan Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) de bu yapılarla ilişkili. Her örgütün birbirinden habersiz hücreler hâlinde yapılanma yoluna gittiği vurgulanıyor. Bütün örgütler küçük çaplı, bazıları 10 ila 20 militana sahip. Örneğin Türkiye Devrimci Komünist Partisi (TDKP) az sayıdaki militanı ile hareket ediyor. Fakat sayıları az olsa da ellerindeki cephaneliklerle büyük eylemler yapmaları mümkün. Küçük gruplar hâlinde hareket eden örgütlerin sansasyonel eylemler yapmak için hareketlendiği konusu istihbarat birimleri tarafından doğrulanıyor.
Geçen hafta Türkiye genelinde üç örgüte yönelik operasyonlarda LAW silahları, el bombaları, A-4, C-4 türü patlayıcılar, özel yapım çelik uçlu mermiler gibi bol miktarda mühimmatın ele geçirilmiş olması olayın vahametini ortaya koyuyor. 'Örgütler, bu cephaneliği nereden buluyor?' sorusu kafaları karıştırıyor. Aslında, patlayıcıların tür ve biçim olarak aynı olması silahların tek kaynaktan çıktığını ortaya koyuyor. Emniyet birimleri bu bilgiyi doğruluyor. Kuzey Irak'tan getirilen silahlar, bu değerlendirmenin dışında tutuluyor.
Aktif ve uyandırılan terör örgütlerinin ana hedefi toplumu sindirecek, gündemi değiştirecek sansasyonel eylemleri yapmak. Böylece, siyasi otoritede zafiyet meydana getirilecek, Türkiye ana meselelerini bırakıp bu eylemlerle meşgul olacak.
Uyuyan terör hücreleri uyandırıldı
Devrimci Karargâh adındaki örgütün İstanbul'un göbeğinde terör estirmesinden sonra 'Türkiye yine bunalımlı günlere mi götürülmek isteniyor?' sorusu gündeme geldi...
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-05-04 08:39:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara