Dolar

34,9519

Euro

36,6142

Altın

3.021,02

Bist

10.058,63

Lübnan seçimlerini anlamak

Lübnan, 7 Haziran?da kendisini Amerika-İsrail-Mısır-Ürdün-Suud hattından koparma ve diğer Arap dünyasına güçlü bir mesaj verme şansına sahip.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-05-04 01:02:00

Lübnan seçimlerini anlamak

Rannie Amiri*

Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrullah yaklaşmakta olan parlamento seçimleri üzerine şu cümleleri sarf etti: ??Ülkeyi idare etme konusunda Lübnanlılar arasında anlayış ve ortaklığın oluşması Lübnan?ın çıkarınadır ve istikrara katkı sağlar.?

Parlamentonun şimdiki çoğunluğunun lideri Said Hariri ise ? Eğer Hizbullah?ın önderliğindeki 8 Mart ittifakı seçimleri kazanırsa oluşturulacak olan hükümette yer almayacağız.? dedi.


Ortadoğu?da bir ?seçimler? vardır; bir de seçimler vardır. Çoğunluğu ? yapıldıklarında ? değişmeksizin ilk kategoriye girerler. Fakat birkaç tane de olsa ikinci kategoriye girebilen, yerel ve bölgesel etkileri olan şeffaf, meşru ve anlamlı seçimler de vardır.

Bu seçimlerin en önemlilerinden bir tanesi de Ocak 2006?da yapılmıştı ve Hamas Filistinlilerin oylarını silip süpürmüş, Filistin Ulusal Konseyi?nde hükümeti tek başına kurabilecek çoğunluğu elde etmişti. Carter Center tarafından izlenen seçimler, eski başkan Jimmy Carter tarafından ?şeffaf, dürüst ve adil bir seçim? olarak nitelendirilmişti. Fakat seçimlerin A.B.D.?de, İsrail?de ve Mısır?da uyandırdığı tepki ile daha sonra seçmenlere reva görülen cezalandırmayı irdelemek için biraz ayrıntıya girmek gerek ama konumuz bu değil.

Bu Haziran?da iki Ortadoğu ülkesinde beş gün içinde iki önemli seçim olacak:
7 Haziran Lübnan ve 12 Haziran İran.

İran Devlet Başkanı Mahmud Ahmedinecad?ın reformist adaylar Mir Hüseyin Musavi ve Mehdi Karubi ile olan yüzleşmesi geçenlerde tartışılmıştı.

Lübnan?ın karışık ve mezhebe dayalı siyasal sistemi yüzünden gelecek parlamenter seçimlerin arkasındaki dinamikleri ve mekanizmaları anlamak ise daha çetrefil bir süreç.

8 Mart?a karşı 14 Mart

Bugün Lübnan?da 8 Mart ve 14 Mart olarak bilinen iki önemli siyasal koalisyon var.

8 Mart İttifakı 2005?te Hizbullah?ın Beyrut?ta organize ettiği kitlesel eylemlerin ardından silahsızlanmaya karşı çıkan, Suriye?yi destekleyen ve İsrail?e karşı direnişi savunan bir hareket olarak ortaya çıktı. Koalisyon esas olarak Hizbullah, Nabih Berri?nin Emel Partisi ve Michel Aqun?un liderliğini yaptığı laik Özgür Yurtsever Hareketi (FPM)?den oluşuyor. Nasrullah ve Berri Şii olmasına rağmen, Aqun Maruni Hıristiyanlarından ve bu yüzden hem kendi mezhebinden hem de diğer Hıristiyan mezheplerine ait seçmenlerden destek görüyor.

14 Mart İttifakı ise yine 2005?te Beyrut?ta gerçekleştirilen fakat bu sefer Suriye karşıtı olan kitlesel gösterilerden adını alıyor. İttifak Başbakan Refik Hariri?ye yapılan suikasttan tam bir ay sonra ortaya çıktı ve ?Sedir Devrimi?nin habercisi oldu. Bu da Suriye askerlerinin Lübnan?dan tam 29 yıl sonra çekilmesine neden oldu. 14 Mart batı destekli ve şimdi ülkeyi yöneten koalisyon; genel olarak ise Sünni, Dürzi ve Hıristiyan partilerden oluşuyor. Koalisyon Refik?in milyarder oğlu Said Hariri tarafından yönetiliyor ve onun Gelecek Hareketi koalisyonun en büyük bloğunu oluşturuyor.

İsrail?in Temmuz 2006?da Lübnan?a saldırmasından sonra 8 Mart ve 14 Mart koalisyonları arasındaki gerilim ve karşılıklı ithamlar dramatik bir şekilde arttı. Bu durum tarafların 18 ay boyunca siyasi arenadan uzak kalmasına ve ülkenin cumhurbaşkansız kalmasına neden olduğu gibi ülkede yeni bir iç savaşın patlak vereceği korkusunu da yarattı.

Uzun süreli açmaz en sonunda iki tarafın temsilcilerinin Mayıs 2008?de Katar?da buluşması ve Doha Anlaşması?nı yapmasıyla çözüldü. Anlaşmada 8 Mart İttifakı?nın hükümet kararlarına yönelik veto hakkı talebi karşılandı. Bu ve buna benzer engeller aşıldıktan sonra iki tarafın da üzerinde anlaşma sağladığı aday Mişel Süleyman hızlı bir şekilde cumhurbaşkanlığına getirildi.

Parlamentodaki Aritmetik

Şimdi önemli olan ise Lübnan Parlamentosu?nun nasıl şekilleneceği.

Temsilciler Meclisi, diğer adıyla Ulusal Meclis, 128 koltuktan oluşuyor ve bu sayı Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında eşit olarak bölünmüş. Bu paylaşım içinde de devlet tarafından tanınan toplam 18 mezhep var ( Maruniler 34, Ortodokslar 14, Şiiler ve Sünniler 27 koltuk v.s.). Burada belirtilmeli ki bu paylaşım yeni yapılmış bir nüfus sayımına dayanmıyor; zira Lübnan?daki en son nüfus sayımı 1932?de yapıldı ve o tarihten bu yana tekrarlanmadı.

Ulusal Meclis?te 14 Mart İttifakı 70, 8 Mart İttifakı ise 58 koltuğa sahip.

Tüm Şii ve Sünni adayların sırasıyla 8 Mart ve 14 Mart ittifaklarına dahil oldukları düşünüldüğünde bu iki mezhebe ait koltukların değişebileceği ve dengeyi bir tarafa doğru eğeceği pek mümkün görünmüyor.

Buna karşın oylamada etkileyici faktörün Hıristiyanların oy dağılımı olacağı söylenebilir. Yani Aqun?un Özgür Yurtseverler Hareketi?nin mi yoksa 14 Mart Koalisyonu ile irtibatlı olan diğer Hıristiyan partilerin mi oyları alıp almayacağı önemli. Aynı şey ? daha az etkili olsa da -iki koalisyonda da partileri olan Dürziler için de geçerli.

Analistlere göre sadece 30 koltuk için rekabet söz konusu olacak ve 8 Mart İttifakı?nın ekstra 7 koltuk alması çoğunluğu elde etmelerine yetecek.

Generaller Serbest Bırakıldı

Geçen hafta 8 Mart İttifakı?na bu hedeflerine ulaşmak için yardımcı olabilecek bir gelişme yaşandı. Hariri suikastından sonra dört senedir suçsuz yere gözaltında tutulan dört general BM destekli Lübnan Özel Mahkeme?si tarafından şartsız olarak salıverildi. Mahkeme hakimi generallerin sadece geri alınan şahit ifadesine dayanan mahkumiyetlerini doğrulayacak delilin yetersizliğine kanaat getirdi ve generallerin artık şüpheli olmadıklarını ifade etti.

Generallerden bir tanesi serbest bırakıldığında ?Gözaltına alınışımız siyasi nedenlerden dolayı idi ve dört sene boyunca çoğunluk tarafından istismar edildi. Hapse atılmamız politik bir kararken şimdi serbest bırakılışımız mahkeme kararıyla oldu.? dedi.

Generallerin gözaltına alınmasını ilk talep eden yargıçlar Said Hariri?nin yakın müttefikleriydi. Bu yüzden Said bu durumun siyasal sonuçlarına katlanmak zorunda kalabilir; zira yargıçların istifasını isteyen talepler çoğalmaya başladı bile.

Değişiklik Zamanı Mı?

Zafer için gereken dar pay düşünüldüğünde hiçbir mezhebin, grubun, partinin ya da ittifakın Lübnan?ı tek başına etkili bir biçimde yönetemeyeceği aşikar. Politik ya da dini sınırları aşmanın gerekliliği - tıpkı Hasan Nasrallah?ın baştaki alıntıda belirttiği gibi ? Lübnan?ı Arap ülkeleri arasında benzersiz kılıyor. Fakat eğer 14 Mart İttifakı seçimi kaybederse maalesef ki Hariri böyle düşünmüyor.

Lübnan?da Amerikancı Mısır-Ürdün-Suud hattının üvey çocuğu olan Amerikancı bir hükümetin değişmesi ihtimali Amerika Dış İlişkileri Bakanı Hillary Clinton?un geçen hafta Beyrut?a sürpriz bir ziyaret gerçekleştirmesine neden oldu. Aksini söylese de Clinton seçime müdahale edip, eğer 8 Mart İttifakı seçimi kazanırsa yardımların kesileceğini ifade ederek üstü kapalı bir tehditte bulundu. Aynı zamanda İsrail de seçimlerden bir hafta önce Lübnan sınırında geniş kapsamlı bir askeri tatbikat yapmayı planlıyor.

Gözdağı ve tehditlerin rağmen Lübnan bahar seçimleri Amerika?yı ve onun Ortadoğu politikalarını - otomatikman anti-İrancı olmak, İsrail?in Gazze kuşatmasını ve saldırısını savunmak ve vatandaşlarının medyada ya da seçim sandığında kendilerini özgürce ifade edebilme yeteneklerini bastırmak gibi - arsızca savunan liderlerin giderek azalan etkilerinin bir örneği de olabilir.

Lübnan?ın seçimleri ve medyası bu konuda kesinlikle bir istisna ve Lübnan halkı Haziran?ın 7?sinde kendisini Amerika-İsrail-Mısır-Ürdün-Suud hattından koparma ve diğer Arap dünyasına güçlü bir mesaj verme şansına sahip:

Eğer küçük Lübnan yapabiliyorsa, siz de yapabilirsiniz?

??????

*Rannie Amiri bağımsız bir Ortadoğu yorumcusu.

Bu makale Ersen Akyıldız tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.



SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara