'Sapanca üçgenindeki infazlar örgütün işiydi' 28.04.2009 Gizli tanık Poyraz, 1993-94 yıllarında öldürülen Kürt işadamlarının Sedat Peker ve Veli Küçük'ün işi olduğunu iddia etti. Gizli tanık, bu itirafı Peker'in sağ kolundan duyduğunu anlattı.
Ergenekon iddianamesinde yer alan ifadede bir dönemin cinayetlerinin arka planı da ortaya çıkıyor. 1993-94 yılları arasında Sapanca bölgesinde arka arkaya Kürt işadamlarının öldürülmesinde Sedat Peker ve Ergenekon tutuklusu general Veli Küçük'ün parmağı olduğu iddia edildi. Gizli tanık Poyraz, Sedat Peker tarafından öldürtülen hayranı ve adamı Tolga Atalay'ın kendisini telefonla aradığında, 'Abi bu teşkilatın içinde beraber koşturduk, dikkat et sıra sana da gelebilir, bilmediğin çok şey var. Peker, Veli Küçük'le hareket edip çok iş yaptı. Sapanca kavşağına atılan cesetlerin tamamı bizim teşkilatın işiydi. Öldürülenlerden biri de Behçet Cantürk'tü. Beni kullandılar şimdi de kalemimi kırdılar' dediğini aktardı.
'BENİ İNFAZ EDECEKLER'
İkinci iddianamenin ek klasörlerine ifadeleri yansıyan gizli tanık Poyraz, organize suç örgütü lideri olmaktan hükümlü Sedat Peker'in, içkili bir ortamda aleyhinde konuşan Tolga Atalay'ı (Peker) Muğla'nın Datça ilçesine götürtüp öldürttüğünü iddia etti. Poyraz, Atalay'ın, öldürülmeden önce kendisinden yardım istemek için telefonla arayarak şunları söylediğini belirtti: 'Abi belki yetişirsin belki yetişemezsin, Sedat Peker benim kalemimi kırmış, biz seninle uzun süredir dostuz, sen benim abimsin, beraber çok koşturduk, bu teşkilat içerisinde senin bilmediğin daha çok olaylar oldu, bunları bilmeni ve senin de kendine dikkat etmeni istiyorum. Sedat Peker, Veli Küçük'le beraber hareket edip, bizi kullanarak çok işler yaptı, tıpkı senin de bildiğin gibi Nihat Yazıcı, Zarif İlhan ve Halim Kırnap'ın öldürülüp yok edilmesi gibi çok olaylar oldu. Bu olaylar çok daha büyüktü. Sapanca kavşağına atılan cesetlerin tamamı bizim teşkilatın işiydi, ben de bu olayların bizzat içerisinde yer aldım. Bu öldürülüp atılan şahıslardan birisi Behçet Cantürk'tü. Beni bu olaylarda o kadar çok kullandılar, şimdi de kalemimi kırdılar ve belki beni infaz edecekler, sen benim abimsin, bir süre sonra sıra sana da gelebilir, kendine dikkat et' dediğini aktardı. Poyraz, 'Konuşma içinde Behçet Cantürk'ün ismini en az 5- 6 defa telaffuz etti. Bu şekilde konuşurken 'abi kapı açılıyor' dedi ve telefon kapandı' dedi.
ATALAY'DI TOLGA PEKER OLDU
Poyraz, öldürülen Tolga Atalay'ın (Peker) profilini ise şöyle aktardı: 'Aslında Tolga'nın soyadı Atalay idi. Yani gerçek adı Tolga Atalay idi. Annesi ve babası ayrı yaşıyordu. Tolga da uzun süredir Sedat Peker'in yanında kalıyordu ve çocukluk arkadaşı idi. Sedat Peker gayrimeşru âlemde ismini iyice duyurduktan sonraki süreçte, yani babalar üstü baba konumuna geldikten sonra Tolga Atalay, Peker soyadını almak istediğini söyledi, zaten Peker de Tolga'yı çok seviyordu. Böylelikle Tolga Atalay mahkeme kararı ile soyadını değiştirerek Tolga Peker yaptırdı. Tolga Peker yakışıklı, genç ve devamlı sosyete barlarında gezen, kabuğuna sığmayan, Murat Tok ile de samimi olan birisiydi. O dönemlerde Sedat, Tolga'ya artık söz geçiremez duruma gelmişti. Tolga ile Murat birlikte eğlenirken Tolga, Sedat Peker'in arkasından hazmedemeyeceği bir çok beyanda bulunmuş. Sedat Peker, Tolga'ya 15-20 gün hiçbir şey olmamış gibi davranmış. Bu süre sonrasında Sedat, Tolga'ya kendisini tatile göndereceğini ve Datça'da bir otel ayarladığını söyleyerek parasını verip tatile göndermiş. Arkasındanda Atilla Peker ve Murat Tok'u aynı yere göndermiş.'
Gazi baskını bilgisi yurtdışından geldi
1995'teki Gazi baskını ve Ümraniye olaylarıyla ilgili emniyet raporu Belçika ile Hollanda'dan gelen DHKP/C örgütünün arşivinden yararlanılarak hazırlandı..
İddianame eklerinden 95. klasörde, 12-15 Mart 1995 tarihleri arasında Gazi Mahallesi'ne düzenlenen baskın ile Ümraniye olaylarının, Ergenekon soruşturmasına ilişkin çok çarpıcı bilgiler sunuluyor. Gazi Mahallesi baskını ve ardından çıkan Ümraniye olaylarıyla ilgili olarak, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Gülcü imzalı ve 2 Aralık 2008 tarihini taşıyan 'Gazi Mahallesi ve Ümraniye ilçeleri olayları Değerlendirme Raporu'unda, Gazi baskını ve Ümraniye olaylarının, Avrupa Birliği'ne giriş sürecinde, Türkiye'nin Gümrük Birliği anlaşmasına imza atmasını protesto etmek amacıyla tezgahlanan bir provokasyon olduğuna ilişkin deliller sıralandı. Sivas'ta 33 aydının otelde yakılması olayı da aynı süreçte, Alevi Sünni çatışması oluşturarak, toplumda infiale yol açmak için yapılan provokasyonlara örnek olarak gösterildi. Olayların tertiplenmesi sırasında, Marksist, Leninist ve bölücü örgütlerin işbirliği yaptıklarına ilişkin güçlü ibarelerin bulunduğu belirtilen raporda, taksi şoförünün öldürülmesi, silahların başka hiçbir olayda kullanılmaması gibi ayrıntıların, olayın sol örgüt tarafından yapılma ihtimalini zayıflattığı anlatılıyor.
DHKP/C ARŞİVİ
Raporun hazırlanmasında, olayların yaşandığı döneme ait Meclis Araştırma Raporu ile yasadışı DHKP/C örgütünün Belçika'dan getirilen arşivinden, ayrıca olaylar sırasında görev yapan resmi görevliler ile görgü tanıklarının ifadelerinden yararlanıldığı vurgulanıyor. Raporda, olayların gelişimi şöyle anlatılıyor: 12 Mart 1995 Pazar. Gazi Mahallesi'ne gelen biri kadın üç kişi, üç kıraathane ve bir pastaneyi tarayarak, içeride oturanların üzerine, Kalaşnikoflarla kurşun yağdırdı, olayda bir Alevi yurttaş öldü. Saldırganların kaçtığı taksi, Küçükköy'de yakıldı. Yaralanarak bagaja kilitlenen şoför de öldü. Ertesi gün cenazelerin kaldırıldığı sırada, kalabalık üzerine ateş açıldı, olaylarda birçok kişi yaşamını yitirdi.
'OSMAN GÜRBÜZ YAPTI'
İstanbul Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı'nın, Haziran 2008'de polis yetkilileriyle birlikte Belçika'ya giderek DHKP/C'nin arşivini incelediği, ayrıca Hollanda'dan da benzer bir arşivin Türkiye'ye verildiği belirtilen raporda, 17 Aralık 1997 tarihinde, bir örgüt mensubunun tuttuğu notun içeriğine dikkat çekiliyor. Raporda, DHKP/C'nin arşivindeki bu kayıtların tutulma tarihinin, Ergenekon operasyonunun yapılmasından yıllar önce olmasına dikkat çekiliyor. Ayrıca, Ergenekon kapsamında ifade veren 9 numaralı gizli tanığın da 1995 yılında Gazi Mahallesi'nde kahvehane taranması olayını Veli Küçük'le birlikte hareket eden Osman Gürbüz'ün gerçekleştirdiğini, aynı oluşumun içinde Sedat Peker'in de bulunduğunu beyan ettiği anlatılıyor. Polis, 2008'de tutuklanmadan önceki sorgusunda, Osman Gürbüz'e, Gazi baskınının yanında, Doç. Dr. Hablemitoğlu'nun öldürülmesine ilişkin de sorular yöneltti. Gürbüz, cinayette tetiği çektiği, sonra da İzmir'de bombalanarak öldürüldüğü iddia edilen İbrahim Çiftçi ve bu olayla ilgili ayrıntılı bilgiler veren seri katil Durmuş Anuçin'i tanımadığını söyledi.
Sapanca infazları ETÖ'nün işi
1993-94 yıllarında Sapaca üçgeninde öldürülen, kürt işadamlarını Ergenekon Terör Örgütü'nün öldüttüğü belirtildi. Gizli tanık Poyraz, birçok cinayete açıklık getirdi.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-04-29 10:22:00
Haber Ara