Buna göre PKK, teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın yakalanmasının ardından büyükşehirlerde eylem için hazırlık yapıyor. Tanınmış kişilere suikast planları hazırlanıyor. PKK militanlarından Mustafa Ulaş, en büyük hedeflerinn İstanbulluların yoğun olarak kullandıkları vapurlar olduğunu anlatıyor.
Ek klasörlerinde ifadeleri geçen Mustafa Ulaş ve Servet Akkaş, Türkiye'yi kana bulamak için bizatihi eylem yapmak için eğitildiklerini söylüyor. Örgüt son dönem stratejisi olarak metropol alanlarına ağırlık vermiş. Genellikle sansasyonel nitelikteki bombalama türü eylemler planladıklarını ifade eden Mustafa Ulaş, nasıl keşif yaptığını ayrıntılarıyla anlatıyor: '1999 Eminönü ilçesindeki Beşiktaş ilçesine giden Vapur iskelesinde güvenlik görevlilerinin olup olmadığını kontrol ettim. Güvenlik kameralarının ile X-Ray cihazının olmadığını tespit ettim. Buradan yine Sirkeci'deki Kadıköy İskelesi'ne keşif amaçlı gittim. Yarım saat kadar insanların vapura giriş şekillerini izledim. İnsanların rahatça ellerindeki poşet ve çantalarla hiçbir güvenlik kontrolüne maruz kalmadan vapura bindiklerini gördüm. Bunun üzerine amaçlı olarak elimde poşetle birlikte vapura bindim. Güvenlik kontrolü yapılmadığından, vapurun içinde gezerek keşif çalışması yaptım. İlk eylemi piknik tüpü ile vapurlara yönelik yapacaktım. AK Merkez adlı iş yerinin etrafını gezerek giriş çıkışları kontrol ettim insanların giriş yaptığı kapının 6-7 tane olduğunu, bir de otopark girişinin olduğunu, binanın dışında kamera bulunmadığını gördüm. Güvenlik tertibatının zayıf olduğunu gördüm.'
KIrkpInar'I kaNa bulayacaktIk
Her yıl binlerce insanın katıldığı geleneksel Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nin de PKK'nın hedefinde olduğu ortaya çıktı. Mustafa Ulaş, İstanbul'dan sonra hedefinde Ankara ve Bursa olduğunu belirtiyor. İstanbul'da İhlas Holding'e, TGRT'ye ve ATV'ye Koç Holding'e, Sabancı Holding'e Ulusoy'a yönelik bombalı saldırılar yapmayı planladığını vurgulayan Ulaş, 'Edirne'de her yıl düzenlenen Kırkpınar Güreşleri şenliklerinde bombalı saldın eylemleri yapmayı hedefliyorduk.' şeklinde konuşuyor.
Hasan Cemal ve Ağar da hedefteydi
Ergenekon savcılarının ifadesini aldığı PKK militanları eski DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ve gazeteci Hasan Cemal'e suikast yapmayı planladıklarını söyledi. Servet Akkaş isimli militan Ağar'a yönelik eylem planını şöyle ifade ediyor; 'Yasemin Ağar'ın (Ağar'ın kızı) kabrinin üst tarafı topraktı. Burayı eşerek patlayıcıyı mermer bölümün altına yerleştirecektim. Bu işi ise ölüm yıldönümü olan 2 Ocak'tan on gün önce yapmayı planlamıştım. Ağar'ın mezarlığa geliş anını gördükten sonra bana ait olan cep telefonu ile düzeneğe bağlı cep telefonunu patlatarak eylemi gerçekleştirecektim.'
Ergenekon'un yurtdışı para transferleri ek klasörlerde
Ergenekon operasyonlarında ele geçen belgelerde darbeden sonraki başbakan olarak gösterilen Milli Demokrat Halkın Partisi (MDHP) Başkanı Avukat Yusuf Erikel, örgütün para transferlerini de yönlendirmiş. Almanya ve İsviçre'deki bankalarla anlaşan Erikel, örgütün STK'lar ve karargah evlerini yönlendiren yöneticisi olarak gösterilen Neriman Aydın'a para transferlerine ilişkin bilgi vermiş. Darbeden sonraki 'Türkiye'nin başbakanı' olarak gösterilen Erikel'in Neriman Aydın'la yaptığı telefon konuşmaları Ergenekon iddianamelerin ek klasörlerine yansıdı. Avrupa'da seyahatlerde bulunan Erikel, Neriman Aydın'dan Ziraat Bankası'nın İstanbul ve Ankara'dan iki şubesine yüklü miktarda para gönderileceğini söylüyor.
Ziraat Bankası'nın Üsküdar şubesinin yanı sıra örgütün Azerbaycan'daki bağlantıları da para transferinde etkin rol oynuyor. Erikel, bir başka telefon görüşmesinde Neriman Aydın'dan Azeri bir bağlantısından Azerbaycan'daki bankalarla görüşerek yüklü miktarda para gönderileceğini belirtiyor. 20 Kasım 2008'deki görüşme özetle şöyle:
Yusuf Erikel: Şeydeydim, İsviçre'deydim. İşte 3-4-5 gün sonra Almanya'ya geçtim, Fransa'ya. Pazartesi tekrar günü tekrar İsviçre'ye geçeceğim. Allah izin verir de rabbim sağlık verirse işimiz oldu gibi abla.
Neriman Aydın: İnşallah rast gelsin dualarımız sizinle. İstanbul olursa Üsküdar şubesi olsun kardeşim.
Yusuf Erikel: Ankara'da olsa çekerken peki şubelerden sıkıntı olmasın diye İstanbul'a mı indirelim parayı?
Neriman Aydın: Yani Ankara'da da olsa İstanbul'da da olsa sıkıntı olmaz. Birkaç gün öncesinden haber vermek şartıyla her zaman olduğu gibi paranızı almakta bir sıkıntı olmaz.
Yusuf Erikel: Zaten İsviçre'den para yattıktan sonra ooo derler yatacak para az uz değil ki göndereceğimiz rakam.
Neriman Aydın: Tabi ki tabi ki banka ondan çok müthiş kar eder kardeşim.
Yusuf Erikel: Nereye gitsek aman derler zaten biz günlük harcayacağımızı veya sağa sola ver. Ana paralar hep oraya inecek. İlk etapta belki tabiri caiz ise bir 3-5 milyon, 10 milyon aydan aya, 21 günden 21 güne belki oraya yatacak. 100-200 milyon Euro yatacak. He bunu geri tekrar örnek söyleyelim uç olarak 300 milyon yatırıp bunun 50'sini 100'ünü havale edeceğiz desek o da sorun olmaz dimi. BURAK KILIÇ İSTANBUL
Hükümeti eleştirmek için think-tank kurmuş
Türk Metal Sendikası'nın genç subaylardan oluşan think-tank kurduğu öğrenildi. Ergenekon klasörlerinde yer alan 2004 yılında dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı olan Orgeneral Aytaç Yalman ile Prof Dr. Ümit Özdağ arasında geçen konuşmada, Özbek'in kurduğu 'düşünce kuruluşu' anlamına gelen think-tank'ın amacının hükümeti daha sert bir şekilde eleştirmek olduğu ifade ediliyor. Ergenekon tutuklularından Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek'in organize ettiği kuruluşun kendilerini Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Güvenlik Kurulu'nun yeni think-tank'ı olarak tanıttıkları da ifade ediliyor. Türk Metal tarafından finanse edildiği söylenen kuruluşta yer alan bazı subayların isimleri ve rütbeleri de görüşmede detaylı olarak yer alıyor. İşte konuyla ilgili yer alan Yalman-Özdağ arasındaki ilginç görüşmenin ayrıntıları:
Ümit Özdağ: Sizinle paylaşmak istediğim bir iki husus var. Birincisi Metal İş Sendikası bir think-tank kurdu. TUSAT. Bunun içerisinde Gnkur'dan (Genelkurmaydan) genç subayların olduğu söyleniyor. Kendilerini Gnkur'un ve MGK'nın yeni think-tankı olarak tanıtıyorlar. Başında şuanda Nahçivan'da olan Yb. Ali G. varmış. Öğretmen yarbay. Kırıkkaleli'dir. (Mustafa) Özbek gibi (Sendika Başkanı). Kısa süre sonra onun geçeceği söyleniyor. Gnkur. Harekattan iki yüzbaşı ile bir Yb.ın gidip geldiği söyleniyor. Bilgi paylaşımı için. Bana söylenen bu. Doğru olup olmadığını bilmiyorum. Silahlı Kuvvetlerin, ASAM yapamadığı için Hükümeti daha sert olarak eleştirmek için kurdurulan bir think-tank olarak görülüyor. Kendilerine böyle bir imaj vermeye çalışıyorlar. Haberiniz olsun.
Aytaç Yalman: Benim bilgim dışında
Ümit Özdağ: Metal İş finanse ediyor. Başında yeni doktorasını vermiş olan Şenol diye bir çocuk var. Geçici başkan. Ben Erzurum'dan getirmiştim. Onra Isparta Üniversitesine geçti. Esas başkan Ali olcak. Ali de bunu sağda solda da söylüyor. Ali'yi de iyi tanırım. O da inkılap tarihi doktoru. Benim öğrencim.
AK Parti davasında Ferda Paksüt trafiği
Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt'ün eşi Ferda Paksüt'ün AK Parti'nin kapatılması için yoğun bir çalışma içersine girdiği ileri sürüldü. İkinci iddianamenin ek klasörlerinde, eşinden aldığı bilgileri gazetecilere veren Paksüt'ün, Anayasa Mahkemesi üyelerinin özel hayatlarıyla ilgili olumsuz haberler yapılması konusunda bazı basın mensuplarıyla sıkı bir diyalog içerisine girdiği belirtiliyor. Ferda Paksüt hakkında şu ifadeler kullanılıyor: 'Örgütün kaos ortamı meydana getirilmesi yönündeki amacını ve Turhan Çömez ile Hurşit Tolon'un örgütsel konumlarını bilerek, Anayasa Mahkemesi'nin gündeminde bulunan AK Parti'nin kapatılmasıyla ilgili gizli bilgileri şüphelilere verdi, yine toplumda kargaşaya neden olmak amacıyla gerçekte olmayan bilgileri basına sızdırdığı, böylece örgütün amaçlarının gerçekleşmesine bilerek ve isteyerek yardım etti.'
99. ek klasörde Paksüt'ün Anayasa Mahkemesi başkan vekili olan eşinden öğrendiği 'içeriden' bilgileri, örgüte aktardığı belirtiliyor. 30 Temmuz. 2008'de Y.A. adlı kişiyle Paksüt arasında geçen telefon konuşmasında, 'Ben Ferda yanlış bilgiymiş, 6'ya 5 kapanmamış.' diyor. Y. ise 'Kapanmamış kesin değil mi?' karşılığını veriyor. Bayan Paksüt ise cevaben, 'Evet şimdi Osman'la konuştum. Ben de size bir iki konuda şey vereceğim onları araştır.' ifadesini kullanıyor. Ek klasörlerde Paksüt'ün, Anayasa Mahkemesi başkanı ve üyelerine yönelik karalama, iftira ve yıpratma faaliyetleri gerçekleştirdiği ve böylelikle yargılama sürecine müdahale etmeye çalıştığı, Mahkeme üyelerini takip ettirip fotoğraflarını çektirdiği ve bunları yıpratmak amacıyla kullandığı idida ediliyor.
Tolon ile görüşen Çömez'in, onun talimatıyla Paksüt'ü aradığı ve aldığı bilgileri Tolon'a aktardığı iletişim tespit tutanaklarından anlaşılıyor. Savcılığın yaptığı değerlendirmede, 'Ergenekon'un kapatma davasını kaos ortamı oluşturmak amacıyla kullandığı, örgütün siyasi yapılanmasında yer alan Çömez'e bu konuda görev verildiği, onun da şüpheli Paksüt'le örgütsel irtibata geçtiği anlaşılmaktadır.' deniliyor.
Teziç'ten Ergenekon tutuklusu rektörlere destek ziyareti
Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, beraberinde YÖK Üyesi Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu ile Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan eski rektörleri Silivri Cezaevi'nde ziyaret etti. Teziç, eski Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu ve eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran ile görüştüklerini belirtti. Görüşme için geçen cuma günü savcılığa başvurduklarını ifade eden Teziç, görüşmenin 'üzüntülü' geçtiğini dile getirdi. Her bir görüşmenin 15-20 dakika sürdüğünü belirten Teziç, 'Böyle bir tablo içinde rektör arkadaşlarımla karşılaşmak çok üzücü.'' dedi Mustafa Yurtkuran'ın sağlık sorunları bulunduğuna dikkati çeken Teziç, şunları söyledi: 'Arkadaşlarımın sağlık durumlarının iyi olup olmamasının ötesinde hapishane psikolojisi içinde nasıllar diye bir soru sorduğumuz zaman, hoş değil tabii, hiç iyi değil. Tabii onlar kendilerini iyi tutmaya, morallerini yüksek tutmaya çalışıyorlar, ama ne kadar yüksek tutarlarsa tutsunlar, özgürlüklerden mahrum olmak kolay hazmedilebilir birşey değil. Durumlarında bir belirsizlik var. Niçin alındıklarını tam bilemiyorlar. Bir an evvel tahliye olmalarından başka arzulanacak bir şey akla gelmiyor.''
Savunmalarında yardımcı olacağız
Teziç, görüşmenin içeriğine ilişkin soru üzerine, 'Savunma olanaklarıyla ilgili neler yapılabilir, barodan veya dışarıdan avukat olarak bir yardım istekleri var, onları konuştuk. Biz de bunları sağlamaya çalışacağız.' dedi. 'Siz yardımcı olacak mısınız?'' sorusuna Teziç, 'Olacağız, tabii.'' cevabını verdi. (Zaman)