Dolar

34,8685

Euro

36,6398

Altın

3.021,13

Bist

10.048,55

Türkiye'ye Ortadoğu'da yeni rol mü?

Arap dünyasının tanınmış gazetelerinden Şarku'l Evsat gazetesi Türkiye-ABD ilişkilerini analiz etti.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-04-24 02:45:00

Türkiye'ye Ortadoğu'da yeni rol mü?

Londra'da yayımlanan Şarku'l Evsat gazetesinde Türkiye-ABD ilişkileri değerlendiren makalede şu ifadeler yer verildi;

Birçok halk bugün Türkiye Cumhurbaşkanı'nın ifade ettiği üzere yeni ABD Başkanı Barack Obama'ya umut bağlıyor. George Bush'un Beyaz Saray'dan çıkması sonrası hükümetler ve özellikle de Bush'un kendi halklarına yönelik politikalarının sıkıntıya düşürdüğü Arap ve İslam ülkeleri hükümetleri rahat nefes aldı.

Şu ana kadar yeni ABD Başkanı, kendisine umut bağlayanları hayal kırıklığına uğratmadı. İslam dünyasının gönlünü alma eğilimini birçok kez teyit etti ve elini Suriye ve İran'a uzattı. Filistin devletinin kurulmasına desteğini tekrarladı, güçlerini Irak'tan çekme tarihi verdi ve Afganistan'da Batılı askerî varlık ve Taliban'la mücadeleyle sınırlı kalmayan ülkenin ekonomik olarak kalkındırılması güvenlik ve demokratik açıdan devletin desteklenmesine çalışan yeni bir siyaset çağrısı yaptı. Türkiye ziyaretine özel bir anlam verdi.

Bu başlıkların umut verdiği şüphesiz. Tabii sadece başlıklardan ibaret kalmaması şartıyla. Aksine başta Ortadoğu'daki barış girişimi olmak üzere pratik adımları beraberinde getirmesi gerekir. Barış girişiminin boyutları Filistinliler ile İsrailliler arasındaki görüşmelerin başarılı olması veya Filistin devletinin kurulmasıyla sınırlı değil. Ayrıca Suriye ile İsrail barışından başlayarak kapsamlı bir Arap-İsrail barışını içermektedir. Ayrıca bölge şartlarını direkt etkileyecek Batı-İran çekişmesinin sonlandırılmasını da kapsamaktadır.

Amerikan elinin bu umut verici adımların atılmasındaki başarısı, bu adımlarla doğrudan ilişkili ülkelerin anlaşmasına bağlıdır. Bu ülkeler Pakistan'dan Afganistan'a, Irak, Türkiye, Suriye, Arap ülkeleri yanı sıra Rusya, Çin ve AB gibi büyük ülkeler ve özellikle de İsrail ve İran'dır. Diğerlerinin aksine bu iki devlet, tamamlanmayan iki projeye sahip ve Ortadoğu'ya barış ve istikrarın gelmesi her ikisinin siyasî çıkarına değil.

Doğal olarak yeni ABD yönetimi, yeni savaş yöntemi ne olursa olsun terörle savaştan geri adım atmaz. Ayrıca İran'ın nükleer silaha sahip olmasına karşı çıkışından geri adım atmaz. Doksanlı yıllarda yaptığı gibi Lübnan'ı Suriye'ye satmaz. Taliban ve El Kaide tehlikesi kalkmadan Afganistan ve Pakistan'la sınır bölgesinden çekilmez. Başka ülkelere yaptığı gibi uluslararası kararları uygulaması için İsrail'e baskı yapmaz. Fakat görüşmeler kanalıyla bakış açılarını yakınlaştırmaya ve anlaşma zemini için tutumları yumuşatmaya çalışacaktır.

Aslında ABD Başkanı, G-20 ve NATO zirveleri sonrası Türkiye'ye bir protokol ziyaretinde bulunmadı. Aksine bu ziyaret Türkiye'nin Ortadoğu barışında ve Avrupa-Batı çıkarları ile Arap ve İslam dünyası arasındaki bağlantısında oynaması düşünülen rolün teyit edilmesiydi. Bu düşünce, şu iki veriden kaynaklanıyor: Türkiye'nin Avrupa ile Büyük Ortadoğu arasındaki köprü konumu ve Başbakan Erdoğan'ın partisinin başarılı olduğu 'İslamî-demokratik deneyimin İslam ülkeleri için uygun bir yönetim formülü olması. Türkiye'nin Suriye ile İsrail arasında arabulucu olarak oynadığı rolü unutamayız. Fakat geriye şu soru kalıyor: Türkiye, bu rolü veya daha güzel ifade ile bu büyük rolleri oynamaya hazır mı veya oynayabilir mi? Bir diğer soru da şu: Yeni aşırılıkçı İsrail hükümeti, yeni ABD yönetiminin bu yeni stratejiyi bölgede uygulamasını kolaylaştıracak mı?

Son yarım asırdaki Arap-İsrail çekişmesi tarihine bakıldığında İsrail'in şu iki noktada başarılı olduğu görülür: İlki askerî veya istihbarat açısından tehlike oluşturduğunu hissettiği Arap devletinin, cephesi veya siyasî oluşumunun vurulması. İkincisi Beyaz Saray'dan gelecek Amerikan baskılarını bertaraf etmesi. Halklar ve hükümetler şu ana kadar yeni ABD Başkanı'nın, selefinin izlediği politikaların yerine açılım siyaseti izlediğine ve halkların sesini dinlediğine ikna olmuş durumda. Fakat kanaat ve samimiyet uluslararası toplumun bu siyasetin hayata geçilmesine destek olmaması durumunda yeterli değil. Netanyahu'nun iktidara gelmesi, bu yeni Amerikan siyasetinin hayata geçirilişi mecrasındaki ilk siyah nokta olabilir. Umarım İran ve Lübnan seçimleri başka siyah noktalar eklemez.

Haber Ara