Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Jan Marinus Wiersma, soruşturmanın Ada'ya uzanmasının kendileri için sürpriz olmadığını söyledi. Wiersma, 'Bunların ispatlanması gerekiyor. Ancak Denktaş ile ulusalcı çevreler ve ordu arasındaki ilişki biliniyor. Savcılar bir şebekeyi araştırıyor ve her yerde uzantıları olabilir.'' dedi. Ergenekon davasının Türkiye'de hukukun üstünlüğünün ispatlanması ve ülkenin kat ettiği mesafeyi göstermesi adına bir fırsat olduğunu vurgulayan Hollandalı parlamenter, Türkiye'nin imajı açısından tamamen pozitif bir sürecin işlediğini anlattı. Bu konuda CHP lideri Deniz Baykal'a, 'Bırakın hukukun üstünlüğü işlesin.' çağrısı yaptıklarını aktaran Wiersma, ortada oldukça fazla delil bulunduğunu söyledi.
AB müzakereleri konusuna da değinen Wiersma, belirleyici faktörün reformlar olduğunu, sadece Kıbrıs sebebiyle müzakere sürecinin durmayacağını ifade etti. 'Üstelik Avrupa'da Türkiye'nin stratejik önemine dair kanaat genişlemekte.' diyen Hollandalı parlamenter, CHP'deki süreci ise anayasa tartışmalarıyla irtibatlandırdı: 'CHP'nin gerçekten değişip değişmediğini anayasa meselesinde göreceğiz.'
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk ile yazdığı 'Avrupa'nın Müslüman Komşuları' adlı kitabın Türkçe baskısının yapılması nedeniyle İstanbul'a gelen Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Wiersma, gündeme ilişkin soruları cevaplandırdı. Ergenekon soruşturmasının Kıbrıs'taki çözüm sürecine muhtemel etkisine değinen Hollandalı parlamenter, 'Denktaş'ın tehlikeli amaçlar için bu tür gizli örgütlerle bağı ispatlanırsa, ciddi sonuçları olacaktır. Tabii ki bu durum kendi çizgisindeki siyasi partiyi etkileyecektir. Kredisini düşürecektir. Bu da iktidar partisine yarayacaktır. Ancak bunu söylemek için henüz erken.' şeklinde konuştu.
Jan Marinus Wiersma, KKTC'de 19 Nisan'da yapılacak seçimi Eroğlu'nun partisi UBP'nin kazanmasının çözüm görüşmelerine muhtemel olumsuz etkisinden endişe duyduklarını da dile getirdi. KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, Ergenekon soruşturmasının ikinci iddianamesinde adları geçen Denktaş ve eski Başbakan Derviş Eroğlu hakkında soruşturma açılması için geçtiğimiz hafta düğmeye basmıştı.
Ergenekon, hukukun üstünlüğünün ispatlanması için bir fırsat
Türkiye'de üçüncü iddianamenin beklendiği Ergenekon soruşturmasına yönelik düşüncelerini aktaran Sosyalist parlamenter, şöyle konuştu: 'İlk olarak, Türk savcılarının ve soruşturmacılarının bazı kirli şeyleri temizleme çabalarından memnunuz. Bu, açık toplumlarda olması gereken bir şey. Geçmişte bazı Avrupa ülkelerinde de benzer şeyler yapıldı. Buna benzer örgütlerin bir daha olmaması için önemli. Çünkü bu tür örgütler demokrasilerde olamaz. İkinci olarak, böyle bir dava on yıl önce gerçekleştirilemezdi. Askerin müdahalesi olmadan bu tür soruşturma ve iddianamelerin hazırlanması açısından dava Türkiye'nin kat ettiği ilerlemeyi gösteriyor. Üçüncü olarak, bu dava Türkiye'ye hukukun üstünlüğünü ispatlama fırsatı veriyor. Ortada soruşturma, savcılar, polis operasyonları ve bir mahkeme süreci var. Sonunda suçlu olanla olmayan belli olacak. Bu nedenle Türk yetkililer bu davanın kanunlar çerçevesinde yürütülmesini sağlamalı. Siyasi rakipleri sindirmeye yönelik bir operasyona dönüşmemeli.''
CHP'ye Ergenekon çağrısı: Bırakın hukukun üstünlüğü işlesin
CHP lideri Deniz Baykal'ın davanın devlete ve kendi partilerine yönelik bir komplo olduğunu iddia ettiğini aktaran Marinus Wiersma, 'Biz kendisine, 'Bırakın hukukun üstünlüğü işlesin. Masumlar ve suçlular bu sürecin sonunda belli olacaktır.' dedik. Ancak ortada oldukça fazla da delil var. Batı Avrupa'da da Gladyo tarzı gizli örgütlenmeler vardı. Hükümetler ve gizli servislerin de yer aldığı bu örgüt soruşturmalarla ortadan kaldırıldı. Onların da bir sürü cephanesi vardı.' diye konuştu.
Ergenekon davasının Türkiye'nin AB sürecine etkisinin sorulması üzerine ise Hollandalı parlamenter, 'Bana göre bu dava Türkiye'nin imajı açısından tamamen pozitif bir süreç. Türkiye'nin kat ettiği mesafeyi ve hukukun işlediğini gösterecek.' ifadelerini kullandı.
Kıbrıs nedeniyle müzakereler durmaz
AP'nin Sosyalist üyesi, Türkiye'nin limanlarını Rumlara açmaması halinde aralık ayındaki AB zirvesinde nasıl karar alınacağına ilişkin tartışmalara da değindi. Wiersma, yasal olarak Türkiye'nin Kıbrıs'ı tanıması gerektiğini; ancak Ankara'ya bu nedenle bir ültimatom verilmesinden yana olmadığını söyledi. Wiersma, meselenin daha geniş bir çerçevede ele alınması ve çözülmesi gerektiğini belirterek, adada KKTC Cumhurbaşkanı Talat ile Rum lider Hristofyas arasındaki görüşmelere işaret etti. AB'nin çözüm için Rum kesimine baskı yapması gerektiğini dile getiren Avrupalı parlamenter, 'Görüşmelerin yıl sonundan önce çökmesi halinde ne olur?' şeklindeki soruya, 'AB'nin Türkiye ile müzakereleri keseceğine inanmıyorum. Düşük seviyede ve basit şeylerle devam eder.' cevabını verdi. Aralıktaki kararla ilgili olarak bu sene yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimleri ile Almanya'da eylül ayında yapılacak olan genel seçimlerin önemine de dikkat çeken Jan Marinus Wiersma, Almanya'da Angela Merkel ile Liberallerin kuracağı bir hükümetin Türkiye'ye mevcut koalisyondan daha az destek verebileceği uyarısında bulundu. Wiersma, AB'nin aralıktaki zirvesinden çıkacak kararı şekillendirmede Türkiye'nin rolüne de işaret ederek, 'Eğer Türkiye'nin Ermenistan ile ilişkilerinde ilerleme olur, bölgede barış için yapıcı rolünü sürdürürse ve Avrupa'nın beklediği reformlar (301, Kürt vatandaşlara yönelik açılımlar, anayasa) yapılırsa aralıkta alınacak karar bundan etkilenecektir. Eğer her şey olumlu ilerler ve geriye sadece Kıbrıs meselesi kalırsa ben müzakerelerin durdurulacağını sanmıyorum. Üstelik Avrupa'da Türkiye'nin stratejik önemine dair kanaat genişlemekte.' diye konuştu.
Rehn, yetki alanını aştı
AB Genişleme Komiseri Olli Rehn'in Türkiye'nin Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'in NATO Genel Sekreterliği'ne adaylığına muhalefetinin AB sürecini etkileyeceği yolunda yaptığı açıklamayı eleştiren Hollandalı parlamenter, Rehn'in sorumluluk alanı dışındaki bir konu hakkında konuştuğunu vurguladı: 'AB ile NATO ayrı şeyler. İkisinin kesiştiği konular varsa bile konuşacak olan kişi Javier Solana'dır.' Wiersma, bunun arkasında ne gibi bir motivasyonun olabileceği yolundaki soru üzerine ise 'Rehn, Türkiye'nin AB sürecini destekleyen bir kişi. Belki Türkiye'deki reform sürecinin gidişatından memnun değildir. Belki de komisyondaki mevkiiyle ilgili düşüncesi vardır. Belki komiser olarak devam etmeyebilir.' dedi.
Kendileri gibi Sosyalist Enternasyonal'in üyesi olan CHP'nin Ergenekon, reformlar ve Kıbrıs konusundaki tavrını da değerlendiren Jan Marinus Wiersma, 'Geride kalan 6-7 yılda CHP ile karmaşık ilişkilerimiz oldu. Çünkü Avrupalı sosyalistler, reform süreci konusunda CHP'nin tavrından memnun değildi. Bu nedenle 4-5 yıldır AK Parti ile daha iyi bir ilişkiye sahip. CHP milliyetçi bir ajandaya çok fazla konsantre olarak hata yaptı. Kendisinin bir sosyal demokrat parti olduğunu unuttu, CHP'nin başarılı olması gereken noktalarda AK Parti başarı gösterdi.' dedi.
CHP'nin değişip değişmediğini anayasa tavrı gösterecek
CHP'de son dönemde bir değişiklik gördüğünü; ancak nihai bir karar için erken olduğunu dile getiren Hollandalı parlamenter, parti lideri Deniz Baykal ile yaptığı görüşmelerden, AB'nin Türkiye için önemini anlamaya başladıkları izlenimi edindiğini kaydetti. Brüksel'de ofis açılmasını bu konuda atılmış bir adım olarak niteledi. CHP'nin AK Parti'nin gizli bir İslamcı gündemi olduğuna ilişkin iddialarına katılmadığının altını çizen Marinus Wiersma, CHP'nin değiştiğinden emin olmadığını, AK Parti ve Ergenekon konularındaki fikirlerini sürdürüyor olabileceklerini ifade etti. Wiersma, 'CHP'nin gerçekten değişip değişmediğini anayasa meselesindeki tavırlarıyla göreceğiz. Çünkü Erdoğan'ın anayasa değişiklikleri için Meclis'te diğer partilerin desteğine ihtiyacı olacak.' diye ekledi.
Türkiye model olacak
AP Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Jan Marinus Wiersma ile Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk'in yazdıkları ve Bosna, Mısır, Fas ve Türkiye'yi ele aldıkları kitabın Türkçesi, 'Avrupa'nın Müslüman Komşuları' adıyla İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. Kitabı değerlendiren Wiersma, Türkiye'nin bölgede devrim yerine evrimin yaşandığı bir model olarak görüldüğünü vurguladı. 'Türkiye'nin Avrupa Birliği üyesi olması bölge üzerinde büyük bir etkiye yol açacak.' diyen Hollandalı parlamenter, üyelik sürecine destek vermesinin nedenlerinden birinin de bu olduğunu kaydetti.
Seçimlerde gündem Türkiye değil, ekonomi olmalı
Avrupa Parlamentosu için haziranda yapılacak seçimlerde Türkiye'nin üyelik meselesinin bazı partilerce kullanılmasına tepki gösteren Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Wiersma, 'Türkiye seçim sürecinde kendisini gündeme getirebilecek adımlardan kaçınmalı. Seçimlerin asıl gündemi ekonomik kriz.' dedi. Avrupa'da, entegrasyon sorunu yaşayan Müslümanlar hakkındaki mevcut olumsuz algının Türkiye'ye yansıtıldığına dikkat çeken Hollandalı parlamenter, hükümetin Avrupa halklarının düşüncesini değiştirmeye yönelik çabalarını olumlu bulduğunu kaydetti.
Bernard Kouchner oportünist davranıyor
Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner'in, NATO'daki tavrı nedeniyle Türkiye'nin AB üyeliğini desteklemekten vazgeçtiği yolunda yaptığı açıklamayı eleştiren AP Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Wiersma, 'Bu, Genişleme Komiseri Olli Rehn'in çıkışı gibi açıklaması zor bir durum. Belki, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin çizgisine daha fazla yaklaşmak istiyor olabilir. Bu oportünist bir durum. Çünkü siyasi grubumun bir üyesi olarak kendisi geçmişte genişlemeyi destekliyordu. Ortada, Kouchner'in Lizbon Antlaşması'nın onaylanmasıyla birlikte AB'nin ilk dışişleri bakanı olarak AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana'nın yerini almayı hedeflediği yolunda spekülasyonlar da var.' ifadelerini kullandı.
AP'de önemli değişiklik beklemiyorum
Wiersma, haziranda yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde parlamentonun yarısının yenileneceğini; ancak siyasi partilerin dağılımı açısından benzer bir tablonun çıkmasını beklediğini söyledi. İrlanda'da geçen yıl yapılan referandumda reddedilen AB'nin anayasası niteliğindeki Lizbon Antlaşması'nın ekonomik krizin ardından fikir değiştiren İrlandalılar tarafından sonbaharda onaylanmasını beklediklerini dile getiren Wiersma, AB'nin yeni patronlarına ilişkin spekülasyonları ise şöyle aktardı: 'Avrupa Konseyi başkanı sosyal demokrat olacak ve muhtemelen İngiltere Başbakanı Tony Blair. Dışişleri bakanlığı için Hıristiyan demokratlardan ve muhtemelen İsveç eski Dışişleri Bakanı Carl Bildt. Fransız Bakan Bernard Kouchner'in de adı geçiyor.'
ZAMAN