Antalya'nın Belek beldesinde bulunan Cornelia Diamond Otel'de 8-12 Nisan tarihleri arasında 6'ıncısı düzenlenen Metabolik Sendrom Sempozyumu'nda konuşan sempozyum başkanı Prof. Dr. Aytekin Oğuz, insanoğluna 20'inci yüzyıldan kalan en kötü mirasın metabolik sendrom olduğunu söyledi. Dünyadaki yaşam tarzının değişmesi sonucu insanların daha az hareket ettiğini, bunun da insanların bel çevresinin kalınlaşmasına ve obezleşmesine yol açtığını anlatan Oğuz, 'Çevrenin bozulmasına paralel gelişen bir tablo. Sağlıklı yaşama uygun olmayan bir tarzı seçmemizin karşılığını doğa belki de bir şekilde ödetiyor. Bel kalınlığının kalınlaşması, başta diyabet, kan yağlarında bozulma, hipertansiyon ve kalp-damar hastalıkları olmak üzere birçok sağlık problemine yol açıyor' dedi.
Metabolik sendromun en başta masa başında oturan, beslenmesi düzensiz, yoğun stres altında çalışan kişileri etkilediğini belirten Oğuz, 'Metabolik sendrom, insanın yaş ilerledikçe kalp veya şeker hastalığına yakalanma olasılığını arttıran bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Toplumda sıkça görülmesine ve sıklığı giderek artmasına rağmen günümüzde pek bilinmeyen bir hastalık olan metabolik sendromun en önemli belirtileri; bel çevresinin fazlalığı, trigliserid düzeyinin yüksekliği, kötü huylu (LDL) kolesterol düzeyinin yüksekliği, kan basıncının yüksekliği ve kan şekerinin olması gereken rakamların üzerinde bulunmasıdır' diye konuştu.
Yüzyılın en kötü mirası
Gelişen teknolojiye paralel olarak daha az hareket eden insanların bel kalınlığının giderek kalınlaşmasına yol açan metabolik sendrom, obezite, tansiyon, diyabet ve kalp gibi birçok ölümcül hastalıklara yol açıyor.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-04-11 21:50:00
Haber Ara