Şahin, İzmir savcısı Murat Gök'ün açıklamalarına ilişkin, 'Suç ve suçluyla mücadele etmek bir tek şahsa indirgenemez. Ahmet gider Mehmet gelir, ama bu mücadele durmaz. 'Bunu sadece ben yaparım, başkası yapamaz' anlayışı bizim yargı sistemimizde kabul edilemez bir davranıştır' dedi.
'İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının, bünyesindeki savcıların görevlerini yeniden taksim ettiğini' belirten Şahin, 'Bir savcı arkadaşımızın başlattığını başka bir savcı arkadaşımız alır ve neticelendirir. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı içinde, kendileri de açıkladılar, savcılar arasındaki bir görev taksimidir. Daha önce soruşturmalarda görev yapan bir savcı arkadaşımız, şimdi duruşmalarda görevlendirilmiştir. Daha önce takip ettiği, davasını açtığı duruşmalarda savcı olarak bulunacak' diye konuştu.
'SÜPER YETKİ YOK, ÖZEL YETKİLİ MAHKEME VAR'
Bakan Şahin, Savcı Gök'e ilişkin basında yer alan 'süper yetkileri tırpanlandı' yönündeki haberleri eleştirerek, şunları kaydetti:
'Mevzuatımızda 'süper yetki; diye bir şey yok. Özel Yetkili Mahkeme var. Daha önce Devlet Güvenlik Mahkemesinin (DGM) yapmış olduğu görevleri DGM'ler kapatıldıktan sonra Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) 250. maddesine göre kurulmuş Ağır Ceza Mahkemeleri yürütüyorlar. 'Özel Yetkili Mahkeme; demek, CMK'nin 250. maddesinde sayılı suçlara bakan mahkeme demek. Bu mahkemede görev yapan her hakim ve savcı Özel Yetkili Mahkemenin hakimi ve savcısıdır. Bunlardan biri çıkıp da 'Ben özel yetkili hakimim, ben özel yetkili savcıyım' diyemez.'
Savcı Gök;ün istifa edip etmeme konusundaki takdirinin kendisinde olduğunu belirten Şahin, 'Beyanları Hakimler ve Savcılar Kanunu;nun ilgili maddelerini ihlal eder mi etmez mi, bunların değerlendirmesini bakanlığımın ilgili genel müdürlüğü yürütür. İlgili genel müdürlük ne yapar, şu anda bir beyanda bulunamam. Çünkü şu anda seyahatteyim, yurt dışındayım, o nedenle açıklamalarını bütün olarak değerlendirmiş değilim' dedi.
'KKTC BAĞIMSIZ BİR ÜLKEDİR'
Şahin, Ergenekon soruşturması çerçevesinde KKTC;li bazı yetkililerin adlarının gündeme getirilmesine ilişkin beyanda bulunamayacağını kaydederek, 'Her ne kadar KKTC bizim son derece önem verdiğimiz, hakkını-hukukunu korumak için uluslararası camiada savunduğumuz bir ülke olsa da bağımsız bir ülkedir. Ben onların içişlerine dair bir beyanda bulunamam. Bu onların kendi içişleridir' diye konuştu.
'HER TEŞEBBÜS HUKUKİ PROBLEMLERİ DE BERABERİNDE GETİRİR'
Suriye Adalet Bakanlığı ile imzalanan Hükümlülerin İadesi ile Hukuki ve Ticari Konularda Yardımlaşma anlaşmalarını değerlediren Şahin, iki ülke arasındaki siyasi ilişkilere paralel olarak ekonomik ilişkilerin de geliştiğini belirtti.
Şahin, 'Türk iş adamları Suriye;de yatırım yapma arayışı içerisinde. Suriyeli iş adamlarından da Türkiye;de yatırımları olanlar var. Bundan sonra da olacaktır. Ancak her teşebbüs bir takım hukuki problemleri de beraberinde getirir. Yargıya intikal edebilir. Türk ve Suriyeli iş adamlarının hukukunun korunması için iki ülkenin hukuki ve ticari anlamda da bir anlaşmaya ihtiyacı var' dedi.
Şahin, iş adamlarının haksızlığa uğraması halinde dış ticaretin olumsuz etkileneceğine dikkati çekti.
'ANLAŞMAMIZ KARŞILIKLILIK ESASI TAŞIMAKTADIR'
Bakan Şahin, Hukuki ve Ticari Konularda Yardımlaşma Anlaşması'nın 'karşılıklılık' esasına dayandığını belirterek, 'Her iki ülkede de tanınan eylemlerle, suçlarla ilgili adli yardımlaşma gerçekleştirilecektir. Şu anda Suriye;de tanınmayan bir suç çeşidi ilerde tanınabilir. Temaslarda bulunduğum yetkililer, mevzuatlarının süratle güncellendiğini ve çağdaş bir hukuk anlayışının Suriye;ye getirilmesi için yoğun bir çaba içerisinde olduklarını söylediler' diye konuştu.
Suriye Adalet Bakanlığı ile her düzeyde ilişkilerin devam edeceğini kaydeden Şahin, Suriyeli yetkililerin talebi halinde, çağdaş hukuk standartları konusunda tecrübelerini paylaşabileceklerini söyledi.
'SURİYE CEZAEVLERİNDE YATMAKTA OLAN 44 TÜRK VATANDAŞI VAR'
Hükümlülerin nakline ilişkin anlaşmaya dair bilgi veren Şahin, bu anlaşmanın 1982 yılında da imzalandığını belirten Şahin, 'Suriye cezaevlerinde yatmakta olan 44 Türk vatandaşı var. 3 de yargılanmakta olan tutuklu vatandaşımız var. Diğer taraftan, Türkiye cevaevlerinde yatan 96 Suriye vatandaşı var. Bu kişilerin, yakınlarının veya vatandaşı olduğu ülkenin Adalet Bakanlığının cezalarını kendi ülkelerinde çekmek için müracaat hakları var. Zamanında bu talepte bulunulmuş. Ancak böyle bir nakil henüz Suriye;den Türkiye;ye gerçekleşmemiş. Sebebi, iadesi istenen hükümlülerin büyük bir kısmının siyasi suçlu olarak kabul edilmesidir. Suriye;den de talepte bulunulmuş, ancak bir terör örgütü üyesi suçu ile hüküm giydiği için biz de siyasi suçlu saymış ve iade etmemişiz' dedi.
Şahin, anlaşmanın her iki ülke parlamentolarında onaylandıktan sonra yürürlüğe gireceğini hatırlatarak, yürürlüğe girmesinin ardından daha önce nakil talepleri kabul edilmeyen hükümlülerin yeniden müracaatları halinde taleplerinin her iki ülke tarafından değerlendirileceğini söyledi.
Nakil konusunda hükümlünün bulunduğu ülkenin takdirinin çok önemli olduğuna işaret eden Şahin, 'Bu anlaşmanın yapılmış olması iki ülkenin iyi niyetli olarak birbirine yardımcı olacağı anlamına gelir. İade edilen mahkumun yeniden yargılanması söz konusu olmayacak. Ancak Türkiye;de hüküm giymiş olan Suriye vatandaşı, kendisinin ceza almasına neden olan yasalarda bir değişiklik olursa, bu yasalardan istifade eden herkes gibi faydalanacak' dedi.