Haber Merkezi / TİMETURK
İsrail basını, İsrail savaş uçaklarının Sudan?da bir konvoyu bombalamasını ve Arap ülkelerinin bu saldırı karşısında neden sessiz kaldığını sorgulamaya devam ediyor. Ha?aretz gazetesi, İsrail?in Sudan?daki büyük kamyon konvoyuna hava saldırısını sorguluyor ?İsrail uçakları nasıl Sudan hava sahasından kaçtı??? diye soruyor. Gazete, çözümün Mısır?ın elinde olduğuna işaret ediyor ve bir yandan neden Arap zirvesi çöktü diye sorarken diğer yandan da bu soruya yine de cevapların Mısır?da olduğu cevabını veriyor. Bu aksaklıklardan bir hafta sonra Sudan?a dehşet egemen oldu. Muğlâk terimler ve İsrail hava kuvvetlerinin Sudan?da ağır silah nakli yapan büyük bir kamyon konvoyunu bombaladığını belirten raporları saptırmak için hazırlanmış görüntüler yayıldı.
Gazete şöyle devam ediyor: Bu şaşkınlık, Arap ülkeleriyle ilişkilerin gerginleşmesinden korkmayan Sudan Koalisyonu?nun açıklamalarının ardından egemen oldu. Çünkü İsrail hava saldırısının gerçekleşmesi için orada sadece bir yol bulunuyor. O da uçakların Kızıl Deniz?in üzerinden geçmesi. Ürdün Radyo Dalgaları Sistemi (radarlar), uçakların varlığını saptamaktan aciz mi kaldı? Mısırlılar uçakların varlığını bildiler de sustular mı? Suudi Arabistan saldırının gizliliğini biliyor muydu?
Gazeteye açıklamada bulunan uzmanlar, Arap suskunluğunun, Suudi Arabistan ve Mısır?ın bölgede İran?ın etkinliklerine karşı saldırıyı desteklemelerinden kaynaklandığını tahmin ettiklerini belirtti. Özellikle de Sudan?da başkan Ömer el-Beşir, eğitim antlaşmaları ve silah sağlamak yoluyla resmi İran askeri varlığını artırıyor.
Gazete soruları devam ettirerek şöyle diyor: Orada özellikle saldırılardan birinin pilotsuz uçakla gerçekleştiğini gösteren bir rapor bulunmakta. Peki, İsrail Hava Kuvvetleri?ne istihbarat bilgilerini sağlayan kim?
İsrail?in Eritre?de askerleri ve üsleri bulunuyor
Ha?aretz, ?Mısır Stratejik Araştırmalar Enstitüsü? El-Ehram?ın 2006 yılında yayınladığı rapora göre, İsrail?in Eritre alanı?nda iki, Kızıl Deniz yakınındaki Bab-ül Mendeb Boğazı?na uzanan Surkin Dağı Zirvesi?nde de bir ek üssü olduğu ortaya çıkıyor?, ifadesini kullanıyor. Aynı rapora göre, İsrail?in Eritre?de 3000 askeri ve sabit bir şekilde dolfin denizaltılarını kapsayan bir deniz üssü bulunuyor.
Gazete, İsrail-Eritre ilişkilerinin 1993 yılında başladığına işaret ediyor. Eritre Devlet Başkanı İssaias Afevorki, tedavi görmek için İsrail?e gittiğinde İsrail ile askeri yardımlaşma antlaşması imzaladı. Arap medyasında yer alan ifadelere göre İsrail, Afevorki?ye Yemen?deki Habiş Adası?nı işgal etmesinde yardımcı oldu.
Ha?aretz, Arap basınında yayınlanan başka raporlara göre İsrail, aynı İsrail-Eritre Antlaşması çerçevesinde Eritre?de nükleer atık depolama, aynı şekilde bölgede İsrail askeri vücudunun varlığı söz konusu olduğunda yayılma hakkına sahip olduğunu yazıyor. Bu da Kızıl denizden giriş çıkış yapan gemilerin hareketlerini gözetleme ve radar istasyonunun çalıştırılması hedefini taşıyor. Aynı şekilde pilotsuz uçakların dolaşması, bölgede doğal etkinliklerden bir kısım olabilir gibi görünüyor.
Gazze?ye silah taşıyan kamyon konvoyu Mısır?ın skandalı
Ha?aretz, Gazze?ye silah kaçırılması ile ilgili birçok soru olduğunu söylüyor. Bu sorularla uğraşmak Mısır tarafından kınanabilir. Sudan konvoyunun niyeti eğer Gazze?ye kara yolundan girmek yani; Asvan ya da Süveyş Şehri?ne giden deniz boyu yol şeridini seçmek idiyse; birçok Mısır engelinin bulunduğu yoldan geçmesi gerekmez miydi? Konvoydan yetkililer bu uzun geçiş boyunca bir teftişe tabi olmayacaklarını mı varsaydılar? Eğer cevap evet, teftiş edilmeyecekler idiyse, Gazze?ye bunun gibi bir konvoyun ilk defa geçiyor olmasının imkanı var mı?!
Gazete, Gazze?ye silah kaçırılmasının başka bir yoluna daha işaret ediyor. O da Kızıl Deniz yolu. Belki de silah kaçakçıları, silah kaçırmak için Kızıl Deniz yolunu kullandılar. Peki, neden silahları söktüler? Görünen o ki silahların kara yoluyla kaçırılması daha güvenli. Hatta Mısır sınırında konvoyu teftiş eden bir kimse bulunmuyor. Mısır?ın içinde ise yerel silah kaçırma şebekeleriyle organize olmuş durumdalar.
Mısır lideri Arap Zirvesi?ne El-Cezire kanalı nedeniyle katılmadı
Ha?aretz, Katar?ın başkenti Doha?daki, yıllık Arap Zirvesi?nin etkinliklerini takip etmek üzere gelen gazetecilerle dolup taştığını yazdı. Ürdünlü bir gazetecinin Ha?aretz?e söylediğine göre bütün dışişleri bakanları röportajlarla meşguldü. Sonra ekledi: ?Her Arap Zirvesi?nde medyanın hem evsahibi hem de misafire dönüştüğünü görüyoruz.?
Ayrıca şöyle dedi: ?Kapalı oturumlar; doğrusunu söylemek gerekirse kapalı oturumlar olmadı ancak tüm bakanlar ne önerdiklerini ve ne söylediklerini haber vermek için koşuştular. Bakanların ilk yöneldikleri ise El-Cezire Kanalı?ydı.
Gazete şöyle ekliyor: Hamid Bin Halife?nin düzenlediği kutlamayı bozan El-Cezire idi. El-Cezire yüzünden Mısır Lideri Hüsnü Mübarek zirveye katılmadı. Mısır Lideri, Arap kamuoyunu Mısır?a karşı birleştirdiği gerekçesiyle El-Cezire kanalına kızgın. Mübarek, El-Cezire?nin, Mısır?ı Filistinliler?in düşmanına dönüştürdüğü gerekçesiyle genel olarak Arap dünyasına özellikle de Mısır?a karşı en tehlikeli düşman olduğu kanısını taşıyor.
Ruz El-Yusuf Gazetesi: ?İsraille yardımlaşıyor gibi sunulduk? yazdı. Ha?aretz ise, Mübarek?in El-Cezire?nin bağımsız bir kanal olduğuna inanmadığını aksine Mısırlıların Cezire?yi Halife?nin oğlunun elçisi olarak gördüklerini belirtti.
Öyleyse Katar lideri, Mısır ve Suudi Arabistan için Arap Hattı liderliğinde bir tehdit sayılıyor. Öyle ki kendisine yüksek bir siyasi sorumluluk yükledi. Katar Lübnan?da bir uzlaşma yaptı. Hamas?a Şalit?in salınması için çok yüklü miktarda para önerdi. Suriye ve İran?la iyi ilişkileri bulunuyor. (Dayanışmanın göstergesi olsun diye sadece İsrail ticari temsilcisini kovdu). Diğer taraftan yine Ha?aretz?e göre El-Cezire şebekesi, Mısır muhalefetinin; İsrail?le yapılan barış antlaşmasının iptaline çağıran görüşmelerini yayınlıyor.
Gazete, Mübarek?in Arap Zirvesi?ne katılmak üzere Mısır Yargı İşleri Bakanı Müfid Şehab?ı göndermekle yetindiğini ekledi. Mübarek Katar lideriyle görüşmekten kaçındı. Suriye lideri Beşşar Esed ile görüşmeye de hiç hevesli değil. Diğer yandan Suriye lideri, ABD Başkanı Barack Obama, Suriye ve İran?la diyaloğa başlayacağını ilan ettiğinden beri Mısır?ın uyarısını görmezden geliyor. Mısır, Katar?ın Hamas ve İran?a zirveye katılma daveti sunmama kararına rağmen yatışmadı.
Arap bölünmesi yeni bir şey değil
Ha?aretz, Arap bölünmesinin yeni bir şey olmadığına işaret ediyor. Birliğin varlığını göstermek için harcanan çaba sadece yetersiz değil aynı zamanda ?Arap Ortadoğu? teriminin kronik bir kitle olması dolayısıyla yeniden incelenmesini gerekli kılıyor. Olay sadece Muammer Kaddafi?nin Arap Zirvesi?ni terketme tehdidinden ibaret değil. O zaten kendisini Afrika?nın lideri görüyor.
Ha?aretz şöyle ekliyor: ?Irak da aynı yolda gidiyor. O da Arap Ortadoğu?da doğal bir katılımcı değil. Bağdat?ta Kürt Lider Celal Talabani ve Başbakan Nuri el Maliki arasında kimin zirveye katılacağı hususunda tartışma yaşandı. Sonunda Irak başkanı, katılımcı Arap liderlerini tanımasının uygun olacağı düşüncesiyle Irak başbakanının katılmasına müsaade ederek kendisi katılımdan taviz verdi.
Gazete şöyle devam etti: Şu anda bile bazı Arap ülkeleri Irak?la nasıl ilişki kuracaklarını bilmiyorlar. Maliki şu ana kadar hala Arap başbakanlar arasında bir Arap lider olarak kabul görmüyor. Bazı Arap ülkeleri Irak?ta büyükelçilik açtılar. Suudi Arabistan, Kuveyt gibi bazıları ise Saddam Hüseyin zamanından bu yana Irak?ın borçlarının silinmesini reddediyorlar. Ayrıca Irak ve İran arasındaki güçlü bağlar da Arap saflarında bir tehdit olarak görülüyor.
Ha?aretz yazıyı şöyle sonlandırıyor: Sudan gibi bir ülkenin Arap Zirvesi?nde tehdit imkânı varsa, Mısır zirveye saygı göstermiyor, İran, Arap egemenliğini tehdit ediyorsa bazı Arap devletlerinin İsrail karşıtı tehditlerine anlayış göstermek de zordur. Ha?aretz?e göre, Arap girişimi uzun süre masada kalmayacak ve öncelikle girişimin ortadan kaldırılması ya da şu ana kadar Arap Birliği?nin çözülmesini engelleyen antlaşmanın iptali sorusu gelecek.