Türkiye'de laik sistem ve artan dindarlığın nasıl uzlaşacağı ile ilgili bir çözüm ufukta görünmüyor. Anayasa Mahkemesi ve ordu İslami rejimi önleyen güçler. Ciddi bir ekonomik çalkantı, milli duyguları artırıp demokrasiye zarar verebilir. O zaman ordunun etkisi artar
International Studies / Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi) bir yıldır geniş bir Türkiye raporu üzerine çalışıyor. Rapor ABD Başkanı Obama'nın ziyareti öncesi tamamlandı ve yönetime sunuldu. Ancak 30 Mart'ta açıklanacak. Türkiye'ye gelmeden önce ABD yönetiminin okuyacağı rapordan öne çıkan başlıklar şöyle:
- Türkiye uzun bir istikrar döneminden sonra belirsizliğin hakim olduğu bir sürece sürüklenebilir. Ülkenin geleceği laik ve dindar güçler arasındaki çekişme ile dış faktörler, ekonomik kriz ve AB liderlerinin Türkiye ile ilgili alacakları kararlar tarafından belirlenecek.
EKONOMİ ALARM VERİYOR
- Ekonomi alarm veriyor. 6 yıllık büyümenin ardından işsizlik oranı şehirlerde yüzde 12'ye yükseldi. Borsa değer kaybediyor.
- Türkiye'nin laik çerçevesi asker ve cumhuriyet prensipleri sayesinde korunuyor. Bu çerçevenin ortadan kalkma riski orta vadede görünmüyor ancak AKP zamanında halkın dindar duygularında artış oldu. AKP iktidarı terk ettiğinde bu duyguların kim tarafından karşılanacağı belirsiz.
- AKP hala en popüler parti. Ancak rakiplerinin baskısı nedeniyle gittikçe daha milliyetçi bir çizgiye kayıyor ve toleranssız oluyor. Önümüzdeki aylarda parti ekonomik zayıflamanın da etkisiyle kan kaybedebilir.
ANAYASAYI DEĞİŞTİREMEZ
- Yerel seçimlerin galibi yine AKP olacak. Ancak CHP, MHP ve SP de güçlenecek.
- AKP toplumun gittikçe artan dindar eğilimlerini iyi karşılıyor. Bunu da İslam dünyası ile daha çok bütünleşerek pekiştirmeye çalışıyor. Ancak geçen yıl Anayasa Mahkemesi'nin kapatma davasında verdiği 'laiklik karşıtı odak olma' kararı nedeniyle temkinli hareket edecek ve ciddi bir anayasa değişikliğine yeltenmeyecektir.
- Gülen Hareketi etki ve izlediği yol itibarıyla AKP ile paralellikler gösteriyor. İkisi de laikliği esnetmeye çalışsalar da aralarında ciddi farklar var. AKP direkt siyasi güç hedeflerken Gülen Hareketi sivil toplum kuruluşları ve iş dünyası üzerinden etkisini artırmaya çalışıyor. Özellikle eğitim, emniyet ve medyada gücü yadsınamaz.
ASKER ETKİLİ AMA DARBE OLMAZ
- AKP'nin yerini alacak parti toplumun dini duygularını da karşılamak durumunda kalacak. Ancak laik sistem ve artan dindarlığın nasıl uzlaşacağı ile ilgili bir çözüm ufukta görünmüyor. Ancak Kemalist rejim devletin devamını sağlayan yapı taşı olmaya devam edecek ve seçilmiş hükümetleri sınırlamayı sürdürecektir. Anayasa Mahkemesi ve ordu İslami bir rejimin oluşmasını önleyen güçler.
- AKP ve ordu ile Anayasa Mahkemesi arasındaki ilişki hassasiyetini koruyor. Ordu siyasete doğrudan bir müdahalenin riskli olduğunun bilincinde. Oyların neredeyse yarısını almış bir partiye karşı hareket etmenin tehlikelerini biliyor. Ancak yine de ordunun seçilmiş bir hükümeti alaşağı etme olasılığı mevcut. Asker birçok alandaki gücü ve etkisini koruyor.
- Ciddi bir ekonomik çalkantı milli duyguları artırıp demokrasiye zarar verebilir. Böyle bir durumda ordunun etkisi artar. Ancak bu Türkiye-ABD ortaklığının sonu anlamına gelmeyecektir. Sınırlı da olsa işbirliği devam edecektir.
- Demokratikleşme süreci yavaşladı. Bu da kurumsal zayıflıktan kaynaklanıyor ve rahatsız edici.
AB'DE TÜRKİYE'YE DESTEK AZALIYOR
- Türkiye-AB ilişkilerinde bir bezginlik söz konusu. Bu iki taraftan da kaynaklanıyor.
- Ankara Protokolü'ne göre Türkiye'ye havaalanlarını ve limanlarını Kıbrıs Rum Kesimi'ne açması için verilen süre 2009 sonunda doluyor. O süreye kadar açılmazsa bazı AB üyeleri müzakereleri askıya alma tehdidi öne sürebilir.
- AB içinde Türkiye'nin üyeliğine destek azalıyor ve azalmaya devam edecek. Ekonomik kriz bunda önemli bir faktör olacaktır.
- Türkiye ve AB enerji konusundaki işbirliğinden büyük fayda sağlayabilirler.
- Müzakerelerin durması durumunda bunun neticeleri çok ciddi olacaktır. Avrupa güvenlik ve enerji için çok ihtiyaç duyduğu bir müttefikini yitirir. Türkiye'deki milli ve anti-liberal eğilimler artar. Bu da ABD çıkarlarına ters düşer. Rusya ve Ortaasya ile Türkiye'nin ilişkilerinde yükselme gözlenebilir
ABD ORTADOĞU POLİTİKASINI ONAYLIYOR
- Türk liderler hala ülkeleri için bir Avrupalı gelecek görseler de ülke çıkarları onları güney komşularına yaklaştırıyor.
- Ankara reaksiyon gösterme yerine etkileme rolüne soyunarak Ortadoğu'daki çıkarlarını artırma yolunda. Ortadoğu ülkeleri de bundan memnun. Türkiye, ABD ve İran'a yeğ tutulan aktör olarak görülüyor.
- Ortadoğu'daki rolünü yeniden kurgulayan ABD, aktif bir Türk diplomasisine yer açacaktır. ABD Türkiye'nin Ortadoğu'daki dengeleyici rolünden fayda sağlar. Ancak Türkiye bölgede lider bir rol oynayabileceğini kanıtlamalı. Gerçek gücünün ne olduğu belirsizliğini koruyor.
- ABD Irak'tan çekilirken Türkiye kilit bir rol oynayabilir.
- ABD, PKK tehdidini önleme ve Türk-Kürt liderleri yakınlaştırma konusunda rol oynayabilir.
- Türkiye ABD ve İran arasında önemli bir rol oynayabilir. Ancak İran'ın nükler tehdidine karşı önlemleri destekleyici olmalı.
- İsrail, Türkiye'nin Ortadoğu'daki rolünden rahatsızlık duyuyor. Özellikle Gazze'den sonra iki ülke ilişkileri kritik bir süreçten geçiyor.
AKP KÜRT OYLARINI KAYBEDECEK
- Hükümet ve güvenlik güçleri Kürt meselesinde zor kullanarak çözüm olmayacağının bilincindeler.
- Başbakan Erdoğan askeri operasyon ve demokratik açılımlar arasında bir denge politikası izlemeye çalıştı. Ancak son zamanlarda
Kürt sorununda daha sert bir tavır takınıp askere yaklaştığını izliyoruz. Bu da AKP'nin Kürt oylarında azalmaya yol açıp DTP'nin oyunu artıracaktır.
Nagehan Alçı - Akşam