'Ergenekon' soruşturması kapsamında hazırlanın ikinci iddianamede, şüphelilerin, sivil toplum kuruluşlarını, bu kuruluşlara üye olan masum kişilerin samimi duygu, düşünce ve inançlarını istismar ederek, örgütün amaçları doğrultusunda kullandıkları öne sürüldü.
İddianamede, 'Ergenekon terör örgütü'nün siyaset dünyasına yön vermek için bir taraftan mevcut siyasi partiler üzerinde çalışmalar yaparken, diğer taraftan da kendi siyasi çalışmalarını yürütüklerinin anlaşıldığı savunuldu.
Şüphelilerin kendi aralarında yaptıkları telefon görüşmelerinde özellikle AK Parti'nin kapatma davasının devam ettiği süreçte örgüt içerisinde birçok koldan siyasi çalışmaların yapıldığının görüldüğü ifade edilen iddianamede, bu kapsamda örgütün yönetici kadrolarının yönlendirmeleri ile çalışmalara başlayan Turhan Çömez ve diğer şüphelilerin telefon kayıtlarına bakıldığında aynı dönemde örgüt içerisinde örgütün yönetici kadrosunun yönlendirmesi ile yoğun bir şekilde siyasi çalışmalara başlanıldığının belirlendiği öne sürüldü.
'Ergenekon terör örgütü'nün sivil toplum örgütleri yapılanmasına önem verdiği kaydedilen iddianamede, 'Sivil toplum kuruluşlarının kurulması, bu kuruluşlara üye olunması, sivil toplum kuruluşları içerisinde faaliyet yürütülmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 25, 26, 33, 34. maddeleri, 5253 sayılı Dernekler Kanunu ve 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun ilgili maddeleri ile korunan en temel insani haklardandır' denilerek, inceleme konusu yapılan sivil toplum kuruluşlarının soruşturmanın hedefi olmadığı vurgulandı.
İddianamede, haklarında kamu davası açılan şüphelilerin, yöneticisi ve üyesi oldukları, hukuka aykırı olarak üzerinde çalıştıkları sivil toplum kuruluşlarını, bu kuruluşlara üye olan masum kişilerin samimi duygu, düşünce ve inançlarını istismar ederek örgütün amaçları doğrultusunda kullandıkları öne sürüldü.
Örgütsel içerikli dokümanlara göre, örgütün sivil toplum kuruluşlarına bakış açısının, başta örgütün anayasasını teşkil eden 'Ergenekon' dokümanı olmak üzere, bu dokümanın amaç ve hedefleri doğrultusunda hazırlanan birçok örgüt dokümanında da sivil toplum örgütlerinden bahsedildiği ve bu dokümanlarda sivil toplum örgütlerinin önemi, işlevi ve toplum üzerindeki etkilerinin anlatıldığı kaydedildi.
Örgütün kontrolündeki sivil toplum örgütleri
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden, 'Ergenekon terör örgütü'nün dokümanlarda belirttiği üzere, amaç ve hedefleri doğrultusunda kendi sivil toplum örgütlerini oluşturduğu, bunların yanı sıra diğer sivil toplum örgütlerini de kontrol altına almaya çalıştığının anlaşıldığı ifade edilen iddianamede, örgütün kurduğu veya kontrol altına aldığı sivil toplum örgütleri ile bu örgütlerin bugüne kadar gerçekleştirdiği faaliyetlere yer verildi.
İddianamede, önceki soruşturmada hazırlanan iddianamede örgütün bugüne kadar kurduğu ve kontrol altına aldığı sivil toplum örgütleri olarak, Kuvayı Milliye Derneği, Kuvva-i Milliye Derneği, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği, Büyük Hukukçular Birliği Derneği, Büyük Güç Birliği Derneği, Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi ve Ayasofya Derneği'nin kuruluşları, faaliyetleri ve amaçlarının anlatıldığı belirtilerek, ayrıca bu sivil toplum örgütleri içerisinde soruşturma kapsamında yargılanan Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz, Muammer Karabulut, Muzaffer Tekin, Mehmet Fikri Karadağ, Oktay Yıldırım, Semih Tufan Gülaltay ve Bekir Öztürk'ün görev aldığının belirtildiği anımsatıldı.
İddianamede, önceki iddianameden sonraki süreçte devam eden çalışmalarda, 'Ergenekon terör örgütü'nün kurduğu veya kontrol altına almaya çalıştığı dernekler ve platformların ise Atatürkçü Düşünce Derneği, Ulusal Birlik Hareketi Platformu, Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformu, Türkiyem Topluluğu, Çayyolu Platformu, Ulusal Platformlar Güç Birliği, Biz Kaç Kişiyiz Platformu, Türkiye Gençlik Birliği olduğunun görüldüğü ileri sürüldü.
Örgütün, 'Ergenekon' dokümanında, sivil toplum örgütleri ile ilgili hedeflerini belirttikten sonra bu faaliyetini icra edebilmek için 'Dinamik-Ulusal Güç Birliği' isimli dokümanı hazırladıklarına dikkati çekmekte fayda olduğuna yer verilen iddianamede, bu dokümanda da sivil toplum örgütlerinin 'Ulusal Güç Birliği' çatısı altında toplanması gerektiğinin anlatıldığı vurgulandı.
İddianamede, 'soruşturma kapsamında elde edilen delillerden de örgüt yöneticileri emekli orgeneraller Ahmet Hurşit Tolon ve Mehmet Şener Eruygur'un kısa sürede oluşturdukları birçok platformu Ulusal Platformlar Güç Birliği çatısı altında topladıklarının tespit edildiği' ifade edilerek, 'her platform altında onlarca dernek ya da benzer sivil toplum örgütlerinin olduğu göz önünde bulundurulduğunda, örgütün dokümanlarda belirttiği hedeflerini aynen uygulamaya koyduğu ve gerçekleştirdiğinin anlaşıldığı' bildirildi.