Ehli kitap, koşer ve helâl
Bilgi çağı denilen çağ, doğru ile yanlışın, hak ile batılın birbirine girdiği bir çağ. Şerri temsil eden cephenin elinde çok güçlü araçlar var. Bu araçları; fıtratı, doğruyu, hakkı, iyiyi, güzeli tahrif etmek için var gücüyle kullanıyorlar.
Hayrı temsil eden cephe ise sinmişlik, tembellik, korku, güvensizlik açmazında. Üzerinde oturduğu bilgi deryasının farkında bile değil. Okumak, araştırmak yerine izlemeyi tercih ediyor.
Bu karmaşa içerisinde kendisine sunulan bilgileri cemaat, mezhep, parti ve cehalet taassubu içinde kabule dünden razı. Duyduğuna hemen inanmaya hazır bir topluluk.
Helâl ürünler tüketmekle mükellef insanların, neyin helâl, neyin haram olduğu konusunda kendini kurtaracak bir bilgisi yok. Tüm imkânlarına rağmen incelemeye niyeti de...
Son yüzyıl, insanların doğal alışkanlıklarının değiştirildiği bir yüzyıl olma özelliğini de taşıyor. Yeni modelle her şey bir hap gibi sunuluyor. Yut ve kurtul!
Lakin bir yüzyıldır bu hapları yutup da kurtulanı görmek de mümkün olamamıştır. Hap demişsek elbette ilaçtan söz etmiyoruz. Ancak ilacıda kapsıyor.
Kemal Özer'in yazısının devamı için tıklayın!