Dolar

34,8707

Euro

36,6595

Altın

3.021,00

Bist

10.059,42

Başbakan'dan YSK'ya başörtü tepkisi

Başbakan Erdoğan YSK'nın sandık kurullarında başörtülülerin görev yapamayacağı yönündeki kararını demokratik hakkın kullanımının engellenmesi olarak değerlendirdi.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-03-24 15:48:00

Başbakan'dan YSK'ya başörtü tepkisi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) ''Sandık kurullarında görev alanların kılık ve kıyafet ölçülerine uymaları'' şeklindeki kararını değerlendirirken, ''Sandık kurulunun olduğu yer kamusal alanmış. Böyle kamusal alan mı olur? Oraya gelenler devletin memuru değil. Oraya gelenler siyasi partilerin temsilcileri'' dedi.

Erdoğan, Bartın Cumhuriyet Meydanı'nda partisince düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, vatandaşların TC Kimlik Numaralı bir belgeyle oylarını kullanabileceklerini anımsatarak, mutlaka bunu almalarını istedi.

Nüfus müdürlüklerinin bunun için gece gündüz çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Aileden bir kişi gitse (nüfus müdürlüğüne) de olur. Bunun imkanlarını hazırlıyoruz. Aman bunları ihmal etmeyiniz. Ben, bir vatandaşım demokratik hakkını kullanamazsa inanın kahrolurum. YSK bana göre burada çok ciddi bir yanlış yapmıştır. Tabii bu yanlış burada kalmadı, bir yanlış daha yaptılar.

Sandık kurulu üyelerine neymiş, sandık kurulunun olduğu yer kamusal alanmış. Ne demek yahu? Böyle kamusal alan mı olur? Böyle şey mi olur? Bunu Avrupa duyduğu zaman ne der? Oraya gelenler devletin memuru değil. Oraya gelenler siyasi partilerin temsilcileri. Bunun içinde başı açık olan da var, başı örtülü olan da var. Sen onun nasıl olur da demokratik hakkını, siyasi partinin üyesi olarak orada müşahitlik, sandık kurulu üyeliği yapma hakkını engellersin. Böyle bir anlayış mı olur? Maalesef ülkemizde kendi kendimize demokrasinin önüne engeller koyuyoruz. Bunlarla uğraşıyoruz. Artık yetti. Nedir bu sıkıntı? Demokrasi bu şekilde engellemelerle tekamül etmez.

Biz bu yarışta bir taraftan Anayasamızda 'demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir' diyeceğiz ve zorlaştırmak için de elimizden ne geliyorsa onu yapacağız. Olmaz böyle bir anlayış. Arkadaşlarımız gidiyorlar, görüşüyorlar. Ondan sonra bir araya geliyorlar, bir toplantı, 'Efendim uygun olan budur...' Ne demek bu yahu? Nasıl uygun olan budur? Temenni ederiz ki bu yanlışlardan dönülür.''

''SAYIN BAYKAL SEN NE KADAR OY ALACAKSIN ONU SÖYLE. BİRİNCİ OLACAK MISIN, OLMAYACAK MISIN ONU SÖYLE. BİRİNCİ OLAMAYACAKSAN, ZATEN ONDAN BEN DE ÇOK MEMNUN OLURUM, BÖYLE MUHALEFETE CAN KURBAN''

Turizmin ''bacasız sanayi'' olduğunu, göreve geldiklerinde 8.5 milyar dolar olan turizm gelirinin 22 milyar dolara yükseldiğini ifade eden Erdoğan, ''Niçin Amasra'ya Kurucaşile'ye turist gelmesin? Bu güzelim Bartın'ı görmeye niçin gelmesin? Ama biz getireceğiz. Bunların hazırlıklarını yapıyoruz'' dedi. Erdoğan, şunları kaydetti:

''Şimdi Sayın Baykal, Bahçeli çıkıyorlar 'geçmişi inkar ediyorsun' diyorlar. Geçmişi asla inkar etmiyorum, etmem. Tersine, Türkiye'ye kazandıran, Türkiye'de taş üstüne taş koyan herkesi de minnetle anıyorum. Hepsinin başımızın üzerinde yeri var. 1938 yılında Gazi Mustafa Kemal vefat etti. Hem İstiklal Savaşımızı başarıyla sonuçlandırdı hem de istikbal savaşımızın startını verdi. Türkiye'yi yeniden bir dünya devleti yapmak için çok önemli, büyük projeleri, yatırımları ülkemize kazandırdı. Peki onun vefatından itibaren ne oldu? Bu Anadolu, bu Trakya Gazi Mustafa Kemal'den sonra sadece iki başbakanı derin hafızasında misafir etti, hayırla yad etti. Rahmetli Menderes ve rahmetli Özal... Şimdi sayın Baykal İkinci Dünya Savaşı döneminden, zorluklardan bahsediyor. Almanya ve bir çok ülke o savaşta tamamen yıkıldı. Ama tamamen yıkılan Almanya ve diğer ülkeler dünyanın en büyük ekonomileri arasında yerini aldı, büyüdü, gelişti. Peki bütün o dönemlerde Türkiye ne yaptı? Türkiye seyretti, tribünlerden izledi. Avrupa demokrasiyle büyürken gelişirken Türkiye, demokrasisini tartışmalı hale getirdi. Kalkınmada hız kesti. Avrupa sanayileşirken Türkiye sanal korkularla yel değirmenleriyle mücadele etti. Avrupa dünyada süper güç haline gelirken Türkiye, Sayın Baykal'ın döneminde benzin, gaz yağı, margarin kuyruklarında vaktini heba etti.''

''Biz hizmete mi oy vereceğiz yoksa kuru ideolojiye mi? Esere mi oy vereceğiz yoksa hiç bir eseri olmayan insanların, partilerin peşinden mi koşacağız?'' diye soran Başbakan Erdoğan, ''Futbol takımı tutar gibi siyasi parti tutulmaz. Kim hizmet verirse onun peşinden koşmalıyım, onu güçlendirmeliyim. AK Parti Hükümeti, belediyeler bu ülkeye hizmet vermiyorsa oy vermeyin. Ama veriyorsa onu daha da güçlendirin'' dedi.

-''NİYE BIRAKTIN GİTTİN?''-

Hızlı tren, boğaz tüp geçidi, Bolu Tüneli, Karadeniz Otoyolu yatırımlarını anlatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Sayın Baykal dün çıkmış diyor ki 'AK Parti'nin iktidarı döneminde bu kadar gelir oldu, bunlar nereye gitti?' En yüksek gelir bu dönemde oldu' diyor. Şecaat arz ederken sirkatini söylüyor. Evet, bizim iktidarımız en yüksek geliri elde ettiyse işte bu yatırımları da yaptı, demek ki başarılı bir iktidar. Sen ne yaptın onu söyle. Ben sana senin ne yaptığını soruyorum. Sayın Bahçeli 3.5 yıl bizden önce iktidara ortak oldu. Millet beş yıllığına görev verdi. Niye bıraktın gittin? 5 yılı tamamlamadılar. Kimse sana 'bırak' demedi. Niye kaçtın? Onun cevabını ver. İnanın bunların eline 5, 10 tane koyun verin, kaybedip gelirler. Bunlar da böyle idarecilik, midarecelik öyle bir şey yok. Zaten Sayın Baykal'ın böyle bir derdi de yok. İktidara gelmek diye bir derdi yok. Bunu kendisi söylüyor. Ne dedi, 'AK Parti bu seçimde yüzde 52'nin altına düşerse başarısız'... Şimdi yani bu daha maça çıkarken mağlubiyeti kabul etmiş zaten. Kabul etmiş de şu anda kaç gol yiyecek onun hesabını yapıyor. Yani 3 mü, 4 mü, 5 mi yiyecek? Yani 'ne kadar az yersem o kadar karlıyım'... Bir siyasi partinin lideri bunu söyler mi? Senin seçimi kazanmayı konuşman lazım. Sayın Baykal, sen ne kadar oy alacaksın onu söyle. Birinci olacak mısın, olmayacak mısın onu söyle. Birinci olamayacaksan zaten ondan ben de çok memnun olurum, böyle muhalefete can kurban...''

-''ÜÇLÜ KURMUŞLAR''-

Başbakan Erdoğan, iktidarları döneminde tüm illerin üniversiteye kavuştuğunu, ayrım yapmadıklarını, artık üniversitesiz il bulunmadığını ifade etti.

Tüm dünyada işsizlik olduğunu, işsizlikle mücadele ettiklerini söyleyen Erdoğan, ''Tabii ki bunu azaltmanın gayreti içerisinde olacağız. İşsizlik fonundan destekliyoruz. Sosyal devlet ilkemizi de unutmadık, unutmuyoruz'' dedi.

''Bunlar bir üçlü kurmuşlar, CHP, MHP ve yandaş medya. Bu ülkede iktidarı bunlar belirlemiyor. Bu ülkede iktidarı burası belirliyor, siz. AK Parti medya ile gelmedi. AK Parti medyaya rağmen geldi'' diyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'' Ama ne diyor Sayın Baykal, 'Ben Ergenekon'un avukatıyım' diyor. Düşünün, 'ben medyanın bazılarının avukatıyım' diyor. Sayın Baykal biz de milletimizin avukatıyız. Farkımız bu. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemeyeceğiz ve yedirtmeyeceğiz, dedik. Bakınız Sayın Bahçeli diyor ki '28.5 milyar dolar biz IMF'ye borçlandık'. Bize ne kadar borçla devrettin Sayın Bahçeli? Dün iyice kimyası bozulmuş, hakaret üstüne hakaret ediyor. Ben hakaret etmiyorum, görüyorsunuz rakam söylüyorum. Bana 'müfteri' diyor. Eğer şu söylediğim rakamlar yanlışsa çık açıkla. 23.5 milyar dolar borçla biz devraldık. Şu anda 7.8 milyar dolar borca indirdik. Onlar borçlandı biz borç ödedik, ortada...''

''BİZ SİZİN EMANETİNİZİ TAŞIYORUZ. BUGÜN VARIZ, YARIN YOKUZ. BU KOLTUKLARA YAPIŞMANIN ANLAMI VAR MI?''

Erdoğan, kendilerinden önceki hükümetler borçlanırken kendilerinin bu borçları ödediklerini, her şeyin ortada olduğunu söyledi. Erdoğan, iktidarlarından önceki hükümet döneminde 16 banka fona devredilirken, bu dönemde bir tek bankanın bile fona devredilmediğini, bütün bankaların ayakta olduğunu kaydetti.

Erdoğan, ''Göreve geldiğimizde, Merkez Bankası rezervleri, Sayın Bahçeli'nin olduğu iktidardan bize 26.5 milyar dolarla devredildi. Ama şimdi Merkez Bankasının kasasında 67 milyar dolar var. Aradaki fark, 40 milyar dolar. Onlar borçlandı, biz ödedik. Onlar boşalttı, biz doldurduk. Farkımız bu'' dedi.

Kendilerinden önceki iktidarların çalışanların maaşından ''nema kestiklerini'' ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bunda Baykal da var, Bahçeli de var, bunda Doğru Yol'u da var, diğerleri, hepsi de var. Hepsi kaynaktan para kesiyordu, 'size nema ödeyeceğiz' diyorlardı. Faizleri ödemek için kesiyorlardı. Paranızı ödediler mi? Ödemediler. Geldik baktık ki önümüze bir tablo geldi. Devletin işçisine, memuruna 13.5 katrilyon borcu var. Kim ödedi bunu, biz ödedik biz. Hepsini sıfırladık. Hadi çık bakalım Sayın Baykal, Sayın Bahçeli, 'yalan' de, 'iftira' de. Bak ben somut konuşuyorum. Hayal üretmiyorum. İşte bunlar sizin bıraktıklarınız, sizin o yanlışlarınız, sizin benim işçi, memur kardeşime yaptıklarınız. Konut edindirme dediler para topladılar, 'Seni konut sahibi yapacağız' dediler. Nerede ya... Sayın Bahçeli, TOKİ sana bağlıydı bir zamanlar. Kaç tane konut yaptın, çık konuş. Şimdi kalkmış, 'TOKİ şöyle yapıyor, TOKİ böyle yapıyor' diye konuşuyor. 'TOKİ'nin evlerinin yok bilmem kapıları üzerinize...'' Ayıptır ya... TOKİ konutlarında oturanlar, gördüğü yerde bize dua ediyor. Sayın Bahçeli, TOKİ nerede var git bir seyret, git bir izle. Ayıptır ya ayıptır. Arada afedersiniz böyle bir çürük, çarık, hasarlı olsa, kalkıp onu diline dolama, ayıptır. Böyle nankörlük olmaz, ayıptır. 250 bin konut... Konut edindirme yardımları ve makbuzlarını alıp topladık, şimdiye kadar 3 katrilyon liraya yakın para ödedik. Bak onlar maalesef borçlandı, onu da biz ödedik. Biz ne yapıyoruz, o ne yapıyor. Ama ben diyorum ki benim vatandaşım bunların tuzağına düşmesin. İdeoloji değil, esere, hizmete oy versin.''

Göreve geldiklerinde Türkiye'nin ekonomide dünyada 26. sıradayken, 17. sıraya yükseldiğini, Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi olduğunu kaydeden Erdoğan, ''Daha ne söyleyeyim? İş bilenin kılıç kuşananın. 26. sıradan aldık, 17. sıraya çıkardık. Hadi gel bunu da inkar et. Bizim siyasetimizde hizmet var, aşk var, heyecan var, eser var. Sizde ne var onu söyle. Onu söyleyemiyorlar. Onlara bunu sorun'' dedi.

-''AMASRA, FATİH SULTAN MEHMET'İN BİZE EMANETİ...''-

Bartınlı'nın çalışmaya, üretmeye, kentine kazandırmaya sevdalı olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Biliyorsunuz Amasra bize, Fatih Sultan Mehmet'in emanetidir. Bunu biliyorsunuz değil mi? Fatih Sultan Mehmet'in deyimiyle, Amasra'nın adı Çeşmi Cihan...Yani, cihanın gözü, cihanın göz bebeği. Bu emaneti korumaya ve gelecek nesillere aktarmaya inşallah biz devam edeceğiz. Oraya ciddi turizm yatırımları yapıyoruz, yapacağız. Orayı bir çekim alanı haline getiriyoruz, getireceğiz'' diye konuştu.

Erdoğan, Bartın'da, Amasra'da özel sektörün çok önemli yatırımlar yaptığına, 2 bin kişinin istihdam edilmiş durumda olduğuna işaret ederek, bütün yatırımların tamamlanmasıyla 11 bine çıkacağını kaydetti.

Bartın'ın teşvik kapsamında olduğunu, Türkiye Taş Kömürü Kurumuna işçi alımı yaptıklarını, bunun aynen devam edeceğini belirten Erdoğan, ''Bu yatırımlar yenilerini çekecek. Bartın, sanayi, ticaret, turizm ve üniversiteyle büyüyecek. Bartın emekliler kenti olarak bilinir. Emeklilerin şartlarını iyileştirirken, bir yandan da Bartın'ı öğrenciler ve gençler için cazibe merkezine dönüştüreceğiz'' diye konuştu.

 -''KOLTUĞA YAPIŞMANIN ANLAMI VAR MI?''-

Siyasetçiler olarak halkın emanetini taşıdıklarını belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Biz kimiz?  Biz emanetçiyiz, emanetçi. Biz sizin emanetinizi taşıyoruz. Bugün varız yarın yokuz. Ne olacak, eninde sonunda... Yani buralarda, bu koltuklara yapışmanın anlamı var mı? Sonunda hepimizin gideceğiz yer, şu kara toprak... Hepimizi oraya defnedecekler. Hoca Efendi gelip de musalla taşında 'Cumhurbaşkanı niyetine, Başbakan niyetine, bakan, milletvekili, belediye başkanı niyetine' demiyor, 'er kişi' niyetine diyor. Ondan sonra mezara bırakıyorlar, hadi Allaha ısmarladık. Öyle değil mi?  Aslolan, şu gök kubbede bir hoş sada bırakmak. Mesele bu. Bu kin niye, bu nefret niye? Başarı varsa alkışla, yoksa yol göster. Ama ne yazık ki yok. Bugüne kadar yok. İşte, 'kızıyor iyice' diyorum ya.. Televizyon da televizyon, televizyon da televizyon....Artık bıktım ya...İlla televizyona çıkacaksan, buyur çarkıfelek, buyur televole, çık. Orada senin iyi şovmen arkadaşların da var. O şovmen arkadaşlarınla beraber güzel bir senaryo ortaya koyarsınız. Zaten onlar, seni görmeden de bu işi yapıyorlar. Beraberce yapın, biz de izleriz.

Ama bu arada kalkıp da 'Hükümet bizi dinliyor'  Telefonlarda Hükümete hakaret edilebilir, küfredebilir, bunları konuşun. Hatta daha da ileriye gidiyor, 'Halk telefonda ağız tadıyla birbirine küfredemiyor' diyor. Bunu bir siyasi partinin lideri söyler mi? Ben de kendisine nasihat ediyorum, diyorum ki 'Bak çocuklar seni dinliyor, ayıp oluyor, çocukların ahlakını bozacaksın, hiç olmazsa bu ifadeleri gece 12'den sonra söyle veya şifreli kanallarda söyle, çocuklar duymasın.' Yazık oluyor, ayıp oluyor. Neyse, bunların tüm yaptıklarına cevap yetiştirmeye kalkarsak biz işimizden geri kalırız. Biz yolumuza devam ediyoruz.''

-''SİZİN EFENDİNİZ DEĞİLİZ''-

Bartın'da iktidarları döneminde yapılan hizmet ve yatırımlar hakkında bilgi veren Erdoğan, göreve geldiklerinden bu yana Bartınlı esnaf ve sanatkarlara 2002'ye oranla 80 kat artışla 5,2 trilyon kredi verdiklerini anlattı. Bartın Valiliğine, kaymakamlıklara, köye hizmet götürme birliklerine 46 trilyon lira kaynak aktardıklarını ifade eden Erdoğan, ''Çünkü yolu olamayan köy kalmayacak, suyu olmayan köy kalmayacak dedik, bunu başaracağız'' dedi.

Bartın'da Kirazlıköprü Barajı ve hidroelektrik santralinin yapımının devam ettiğini hatırlatan Erdoğan, bu barajla 2 bin 113 hektar alanın sulanacağını, ayrıca Bartın'ı taşkınlardan koruyacağını söyledi. Ayrıca 3 taşkın koruma tesisini de hizmete aldıklarını belirten Erdoğan, ''Şimdi bir adım daha atıyoruz. Bartın'ın dereleri meşhur. Şimdi biz bu dereleri inşallah turizm noktasında değerlendirmeye gideceğiz ve projelendirmeyle birlikte bu derelerimizi turizm noktasında çok etkili hale getireceğiz. Onlarla Bartınımıza bir güzellik kazandıracağız'' diye konuştu.

 Erdoğan, İstanbul'da belediye olarak yaptıklarının ortada olduğunu ifade ederek, Bartın'a da aynı şekilde hizmet etmek istediklerini dile getirdi.

Göreve geldikleri 2002'de Bartın'da sigortalı çalışan sayısının 9 bin 211 kişi olduğunu, şimdi ise yüzde 76 artışla 17 bin 218'e ulaştığını anlatan Erdoğan, Bartın için üretmeye, Bartın'ı kalkındırmaya, Bartın'a eserler kazandırmaya devam edeceklerini bildirdi.

Bartınlılar'dan miting alanından ayrıldıktan sonra duyduklarını komşularına, akrabalarına anlatmalarını isteyen Erdoğan, AK Parti Bartın Belediye Başkan Adayı Emin Özkan'ı tanıttı.

Erdoğan, ''Bizler sizin efendiniz değiliz. Biz size efendi olmaya gelmedik, biz size hizmetkar olmaya geldik. Gün, birlik günüdür. Gün, beraberlik günüdür. Bizde ayırımcılık yok. Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abhazasıyla, Boşnağıyla, Arnavutuyla. Biz yaratılanı yaradandan ötürü severiz. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Son söz sizin, karar sizin. Bu ülke hepimizin'' dedi.

AA

Haber Ara