Kenarda bekleyen siyah cipin önünde ise ilginç bir telaş var. Toprak rengi paltosu omuzlarında bir adam, cipin arka kapısını açmış oradaki kutudan şarjöre mermi dolduruyor.
Etrafında bulunan iki koruması hem onu hem de çevreyi kolluyor. Şarjörün doldurulması tamamlanır tamamlanmaz, paltosunun eteklerini kaldıran adam, cipe biniyor. Korumalarından biri ön tarafa diğeri onun yanına oturuyor. Kapılar kapanınca araç, hızla havaalanını terk ediyor.
Silah, bu şehrin olmazsa olmazlarından. Yıllardır kan davaları, aşiret kavgaları sürüp gitmiş bu topraklarda. 'Aşiret' lafı adım attığınız her yerde karşınıza çıkabiliyor. Bu durum seçimlere de yansıyor. '30 bin paket oyu var.' gibi cümleler sıradan hale gelmiş. Aşiret liderleri kimi işaret etmişse, seçimlerde hep o kazanmış. Ancak 'böyle gelmiş, böyle gitmeyecek' söylemleri 29 Mart yerel seçimleri yaklaşırken dile getirilmeye başlamış. Şanlıurfalılar, 'Feodal yapıyı yıkacağız. 7 vekilin değil halkın dediği olacak.' sloganlarını artık çok sık duyuyor. 'Bunun altında oy avcılığı var.' endişeleri de dile getirilmiyor değil. 'Urfa Urfa olalı böyle seçim görmedi.' sözü herkesin dilinde. Bir karışıklık, bir belirsizlik var; ama sebebini herkes farklı anlatıyor. Görünürde başka, arka planda başka işler dönüyor, hissine kapılıyorsunuz.
Seçimlere sayılı günler kala kimse ne belediyeciliği ne de projeleri konuşuyor. Varsa yoksa Fakıbaba... 'AK Parti Fakıbaba'yı neden aday göstermedi? Fakıbaba mı kazanacak, AK Parti'nin adayı Mehmet Oymak mı?'... Diğer partilerin adayları neredeyse ortada yok; ne doğru düzgün ilanları ne de fotoğrafları... Belde belediye başkan adaylarının tanıtımını yapan araçlar bile DTP ve CHP'lilerinkinden daha çok göze çarpıyor.
Bir mağduriyet hikâyesi
Herkesin sorduğu ve kendine göre cevap bulduğu temel meseleyi özetlemek gerekirse; her şey 2004 seçimlerini ezici bir üstünlükle kazanıp AK Parti'den belediye başkanı olan Ahmet Eşref Fakıbaba'nın yeniden aday gösterilmemesi ile başlamış. İlde adeta kıyamet kopmuş. Fakıbaba taraftarları büyük bir kampanyanın fitilini ateşlemiş. Dağa taşa '7'lerin dediği mi olacak, halkın dediği mi? Onu yalnız mı sandınız?' sloganları yazılmış. '7'ler' derken AK Parti'nin 9 milletvekillinden 7'sini kastediyorlar. Onların istifa resti çekip Başbakan'a baskı yaptığını, böylece Fakıbaba'nın aday gösterilmediğini iddia ediyorlar. Ayrıca bir ceket söylentisidir ki, dilden dile yayılıyor. 7'ler arasındaki bir vekilin, 'ceketimizi koysak kazanırız' dediğini öne sürenler, Erdoğan'ın Urfa mitingini protesto alanına çevirdi. Bütün bunlar halk arasında başkana haksızlık yapıldığı inancını doğurmuş. Yani bir mağduriyet hikâyesi yazılmış Şanlıurfa'da.
İddialar tamamen asılsız değil. Evet AK Parti'nin 2 milletvekili Fakıbaba'yı desteklerken, diğer 7'si karşı çıkmış. Ancak Başbakan'ın vekil baskısına boyun eğdiğini söylemek zor. 'Olayın 7'lerle ilgisi yok' diyenlerin anlattıklarında ilginç ayrıntılar gizli. İddialara göre 1-1,5 yıl her şey gayet güzel giderken, önemli bir değişiklik olmuş. Fakıbaba, partisinin milletvekilleri ile ters düşmüş. Valiyle aralarında neredeyse soğuk savaş başlamış. İl teşkilatı deseniz, o cephede durum daha vahim. Bizzat Başbakan Erdoğan'ın, 'yapın' diye talimat verdiği projelere Fakıbaba elini sürmemiş. 'AK Parti ile siyasette uyuşamadık. Doku uyuşmazlığımız oldu.' diyor Fakıbaba. 'Siyasetçilerden emir almam' felsefesine sahip. Bugüne kadar ne milletvekillerinin ne de valinin belediye işleriyle ilgilenmesini istememiş.
Cumhuriyet mitingine gönderilen otobüsler
AK Parti ile Fakıbaba arasındaki soğukluğa 20 Mayıs 2007'de Samsun'da yapılan cumhuriyet mitingi de eklenmiş. Belediye başkanı, mitinge Urfa'dan otobüs kaldırınca AK Partililer neye uğradığını şaşırmış. Fakıbaba otobüs gönderdiğini doğruluyor. Ancak 'Ben 19 Mayıs törenlerine gönderdim. Nereden bileyim o gün orada cumhuriyet mitingi yapıldığını?' diyor. Söz, Cumhuriyet mitinginden açılınca Ergenekon soruşturması gündeme geliyor. Fakıbaba, 'Savcılar bu işlemleri yaptığına göre, demek ki bir şeyler var.' görüşünü dile getiriyor. Başbakan Erdoğan'ın Urfa mitingindeki konuşmasında 'Biz her şeyi halkımıza açıklayamıyoruz. Bildiğimiz bazı şeyler var.' sözünün ne anlama geldiğini soruyoruz. Cevabı ancak Başbakan'ın verebileceğini ifade ediyor.
Fakıbaba'nın halkla ilişkileri hep iyi olmuş. Kahvehane toplantılarını 'miting' diye adlandırıyor. Görüşeceğimiz mekana gitmeden önce bir kahvehane toplantısına uğruyoruz. Dışarıda başkanı beklerken, ilginç bir şey oluyor. Kahvehaneden yaşlıca bir adam dışarı çıkıyor. Belli ki çok bunalmış. Tam önümüzde bayılıyor. Etraftaki insanlar yaşlı adamı kaldırıp sandalyeye oturtuyor. O sırada içeriden 'Açılın ben bakayım.' diye bir ses duyuluyor. Gelen; Urfa'da yıllarca başhekimlik yapmış Belediye Başkanı Fakıbaba... Yaşlı adamı hemen sırt üstü yatırıyor. Daha sonra nabzını kontrol ediyor. Bu sırada adamın yüzünü avuçlarının arasına alıp, 'Babam, sen benim babamsın.' diyerek yanaklarını öpüyor. Yaşlı adam kendine geliyor, yavaş yavaş ayağa kaldırıyorlar. Başkan da telefonuyla ambulans çağırıyor. Kısa sürede gelen ambulans hastayı alacak, ama hastanın nerede olduğu soruluyor. Kalabalığın arasından sıyrılarak gelen yaşlı amca yardıma pek fazla ihtiyaç duymadan ambulansa biniyor.
Ertesi gün Urfa'nın meşhur Gümrük Han'ını dolaşmaya gidiyoruz. Ev isotu satan dükkanda otururken, bir uğultudur kopuyor. 'Fakı...baba, Fakı...baba' diye tempo tutan 3-5 gencin önünde belediye başkanı çarşıya giriyor. Esnafı ziyaret ederken, bizi dükkanda eliyle koymuş gibi buluyor. 'Buyurun beraber dolaşalım, insanların ilgisini görün.' daveti yapıyor.
'2004'ten beri garip bir rüzgâr esiyor'
AK Parti, Fakıbaba'nın yerine Şanlıurfalıların 'hoca' diye hitap ettiği Mehmet Oymak'ı aday göstermiş. Oymak akademisyen kimliğiyle Urfalıların gönlünde taht kurmuş. Yıllarca belediye başkan yardımcılığı yaptığı için şehri karış karış biliyor. Hatta yabancı heyetler geldiğinde Fakıbaba, Urfa'yı anlatması için Mehmet Oymak'ı belediyeye davet edermiş. Ancak yarışta ondan ziyade Başbakan Erdoğan'ın ismi etkili. Fakıbaba tartışmaları en çok Oymak'ın canını sıkıyor. Projelerini ve Urfa'nın geleceğini tartışamamaktan yakınıyor. 'Şu an Urfa'da sadece sloganlar konuşuyor. İçi boş sloganlar.' diyor. Tartışmaların aslında 2004 seçimlerinde başladığını, o zamandan beri ilde garip bir rüzgârın estiğini anlatıyor. Oymak'a göre yapılanlar tamamen taktik. Bunu şöyle açıklıyor: 'Son ana kadar bazı medya kuruluşları ve yerel basın Fakıbaba'nın adaylığını kesin gibi gösterdi. Olmayınca, 'Başbakan aday yapacaktı, ama baskıyla yapmadı' propagandasını işlediler. Halk arasında öyle bir hava estirildi ki, bazıları bizi görmeye tahammül edemiyor.'
Parti teşkilatı içinde Fakıbaba'ya çalışanların bulunduğunu söylerken öfkesi gözlerinden okunuyor. Başbakan'ın mitinginden sonra milletvekillerinin ilde daha çok kaldığını belirtiyor ancak hemen ekliyor: 'Çarşıya çıkmaktan çekiniyorlar. Beni arayıp, başkan gittin mi diye soruyorlar. Siz de gidin, diyorum.'
Oymak, seçimin sonucundan emin. Şu anki görüntünün çok şişirilmiş olduğuna, seçim günü balonların söneceğine ve sandığa halkın gerçek iradesinin yansıyacağına inanıyor.
Kaynak: Zaman
Gizli bir el, Şanlıurfa seçimlerini karıştırıyor
İstanbul'dan gelen uçak GAP Uluslararası Havaalanı'na yeni inmiş, yolcular kendilerini karşılamaya gelenlerin araçlarıyla birer ikişer meydandan uzaklaşıyor.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-03-22 03:37:00
Haber Ara