Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, 17 Şubat 1993?te uçağının düşmesi sonucu Aradan geçen 16 yılda ölümü üzerindeki sis perdesi aralanmadı. Bitlis?in adı, MİT tarafından hazırlandığı ileri sürülen 69 kişilik Ergenekon şemasında geçerken, örgütün Bitlis?in ölümünde parmağı olduğu da bizzat Ergenekon iddianamesinde yer aldı. Eşref Bitlis?in oğlu Tarık Bitlis bu durumla ilgili ?Babam Ergenekon?da olamaz. Öldürülmesi cinayet değil, siyasi bir olaydır. Babamı ABD ya da onun taşeronu ülkeler öldürdü? dedi.
Eşref Bitlis Ergenekon?un içinde mi, yoksa Ergenekon Eşref Bitlis cinayetini de mi işledi? Babam bir tarafta MİT?in hazırladığı şemada yer alıyor, diğer taraftan da Ergenekon iddianamesinde babamı örgütün öldürdüğü ileri sürülüyor. Eşref Bitlis 1993?te öldürüldü. Eğer Ergenekon?un içindeyse 1993?te Ergenekon vardı. Babam o dönem Jandarma Genel Komutanı. Siz bir taraftan devletin yürüttüğü PKK politikasını silahlı bir bazda yürüteceksiniz, bir taraftan da kendi işinizi zorlaştırmak için illegal politika yürüteceksiniz. Bunda mantık olamıyor.
Sonra Ergenekon nasıl oldu da Eşref Bitlis?i hedef aldı?
Hedefleri doğrultusunda Türkiye?de kargaşa çıksın diye hedef almış olabilir.
Babanızın Cem Ersever?le ilişkisinden de bahsediliyor. Siz tanır mıydınız Ersever?i?
Eşref Bitlis, Cem Ersever?i oğlu gibi severdi deniyor. Baba bir insanı oğul gibi seviyorsa ailenin diğer fertleri de bunu fark eder. Ben Cem Ersever?in adını öldüğü zaman duydum.
SİYASİ BİR OLAY
Babanızın ölümüyle ilgili sizin teziniz nedir?
Eşref Bitlis olayı cinayet değildir. Bu siyasi bir olaydır. Eşref Bitlis suikastinin ya da ölümünün şüphesi varsa, niye öldürüldüğü konusu önemlidir ve çıkan sonuç vahimdir. Jandarma Genel Komutanı?nı eğer kişisel bir husumeti yoksa kişi öldürmez. Karşıda bir örgüt vardır. Terör örgütlerinden biri olsa zaten bunu bir övünç olarak çoktan üstlenirdi ve derdi ki, ?Biz halkımıza karşı savaşan karşı güçlerin başındaki generali katlettik.? Böyle bir şey olmadı. Devletleri işin içine kattığınız zaman yine faili meçhul olamaz. Ama Meclis soruşturmasında, bu nasıl bir aymazlıksa, faili meçhuller arasında adı geçiyor. Devletler işin içindeyse, yani Eşref Bitlis olayı bir devlet tarafından yapılmışsa ne olur? Bu olayı çıkarlarınız doğrultusunda kullanırsınız, bu ülke ile ilişkiler darbe alır. Şimdi eğer bu Amerika ise Amerika ister mi Amerika ile Türkiye halkının böyle bir zıtlaşma politikası üretmesini?
Sizce bir devletin işin içinde olması ihtimali nedir?
Bence bunun ihtimali büyüktür. Bunu yapan Amerika veya onun taşeronu ülkeler olabilir. Adnan Kahveci ve Eşref Bitlis olayı haricinde Türkiye?de olan her olayın taraftarları vardır. Örneğin Uğur Mumcu taraflıdır, Turgut Özal bile taraflıdır.
ERGENEKON KAMBURU
Bu konu hep karanlıkta kaldı...
Geçmişinizi açıklayamıyorsanız, geleceğinizle ilgili söylediğiniz her şey boşlukta kalır. O yüzden bütün faili meçhullerin hepsinin bulunması lazım. Nitekim olaylar böyle gittiği sürece bir de arkamızda Ergenekon kamburu olacak.
Kamburdan bahsederken kamuoyunun Ergenekon?a olan inancını mı kastediyorsunuz?
Türkiye?nin bu kadar geçmişinde olan bir olayı bir günde ya da bir yılda bir yere bağlamak garip. Demokrasiyi sorgulamak istiyor ve bunun sürecinden başlamayıp, bir yerinden başlıyorsanız hata edersiniz. Olayı sorgulama bazında 12 Eylül?e kadar götürmeniz lazım. Ergenekon?un sağlam zeminlere oturtulması lazım.
Kuyulardaki faili meçhuller Bitlis kadar önemli
Güneydoğu?da o zamanlar veya şimdi bir yakınını kaybetmiş, nasıl öldüğünü dahi bilemeyen bir insanın derdi arasında bence hiçbir fark yok. İkisi de insan. Güneydoğu?da kayıp, faili meçhul deyip geçiyoruz, Jandarma Genel Komutanı?nı 16 senedir konuşuyoruz. İkisinin de değerinin de aynı olduğunu anlamadığımız sürece bu ülkede ne demokrasi olur? Onu da soracaksınız. Bu insan nasıl öldü, neden öldü, kuyularda mı, bir derenin kenarında mı? Bunu sorgulamayı bütün kesim olarak hissetmediğimiz sürece Eşref Bitlis olayı, Uğur Mumcu olayı aydınlanamaz. Böyle bir ayrımcılık olabilir mi? Ne fark vardır söyler misiniz? Bunun yanına bu kadar asker öldü, 40 bin kişi öldü. Bu kanın hesabını kim verecek kardeşim? Dönemin emniyet müdürleri, dönemin genelkurmay başkanları, dönemin başbakanları önce hesabını verecek.
(HABERTÜRK)