Dünya Su Konseyi Başkanı Loic Fauchon ise ülkelerde su bütçesinin askeri bütçenin önüne geçmesi gerektiğini ifade ederek, 'Bugün 1,5 milyar insanın suya erişimi yok, bunu ortadan kaldırmamız lazım' diye konuştu.
5. Dünya Su Forumu kapsamında Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda 'İstanbul 2009 Yerel ve Bölgesel Otoriterler Toplantısı' düzenlendi.
Toplantıda konuşan Dünya Su Konseyi Başkanı Loic Fauchon, belediye başkanları ve yerel yönetimlerin suyun temelini oluşturduklarını belirterek, yerel yönetimlerden geçmeyen hiçbir şeyin halledilemeyeceğini söyledi.
Fauchon, 'Nüfus artarken eko sistemi, bio çeşitliliği korumak, su havzalarının yeterli kalitede kalmasını sağlamak ve sonraki kuşağa aktarılmasını sağlamak zorundayız. 6 milyar nüfusu beslemek, gıda sorununu çözmek, yaşam standardını geliştirmek, bütün bunlar için suya ihtiyacımız var. Kentlerde suya ihtiyaç var, su tüketimi var. Bazı kentler gelecek yıllarda belli sınırları aşmış olacaklar. Belli hastalıkların ortaya çıktığı görülecek. Tüm dünyada ölüm oranları, suyla bulaşan hastalıklarla ortaya çıkabilecek hale gelecek' dedi.
Kolay su döneminin artık bittiğini anlatan Fauchon, 'Bugün başka sorumluluklarımız var, ağır yükümlülüklerimiz var, suyla olan bağlantımızı değiştirmemizi gerektirecek. Yarım yüzyıldan beri yerel yönetimler bütçelerinin belli kısmını bir yere atmak suretiyle tatminkar su tasarrufuyla sarf etmişler ve suyun kalitesini arttırmışlardır. Talep politikası üzerine zamanında yetirince düşünmedik. Koleradan binlerce insan öldü. Görevimiz tehlikelere karşı durmaktır. Yarın savaşın kaybedilip kazanılacağı bunlar olacaktır' şeklinde konuştu.
Dünya Su Konseyi Başkanı Loic Fauchon, suyun insan hakları için temel bir unsur olduğunu ve pazarlığı olamayacağını belirterek, 'Bugün su bütçesinin askeri bütçenin önüne geçmesi gerekiyor. Mutlaka gerçek fiyatlara dayanan, şeffaf olan fiyatları yapmalıyız. Su hizmetlerinde vatandaşa bir bedel vardır bunun karşılığı ödenmelidir demeliyiz. Daha karmaşık alt yapılara ihtiyacımız var. Belli dayanışma mekanizmaları kurabiliriz. Mikro dayanışma yapabiliriz.Bugün 1,5 milyar insanın suya erişimi yok, bunu ortadan kaldırmamız lazım. Su diplomasisi uygulamamız gerekir. Burada bulunan Filistinli dostlarımıza insan haysiyetine uygun miktar ve kalitede su tedarikini paylaşacağız' diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ise yaptığı konuşmada, 5. Dünya Su Forumu'nun İstanbul'da yapılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. İçinde yaşadığımız çağda insanlık, daha önce hiç görülmemiş boyutta büyük bir dönüşüm yaşadığını anlatan Topbaş, ulusal sınırların anlamını kaybettiğini ve dünyanın küresel bir köye dönüştüğünü söyledi.
Topbaş konuşmasını şöyle sürdürdü;
'Bugün dünya üzerindeki silahlı çatışmaların ¼'ü, doğal kaynakları ele geçirmek için yaşanıyor. Çünkü bizler, tüm farklılıklarımıza rağmen insan olmamız sebebiyle su gibi doğal kaynaklara bağımlıyız ve bunların eşitsiz paylaşımı, dünya üzerinde çatışmaları tetikliyor.
Tatlı su kaynaklarının dünyanın değişik bölgeleri arasında oldukça dengesiz dağılmış olduğu da bir gerçek. Tahmini olarak hâlihazırda sağlıklı suya erişimi olmayan insan sayısı 1,1 milyar. Bu çok büyük bir rakam. Bugün gelişmiş ülkelerde kişi başına su tüketim miktarı 266 litre iken Afrika'da 67 litre. Her yıl 1,8 milyon çocuk, temiz su ve tuvalete erişim sağlandığı takdirde önlenebilecek olan ishalden ötürü ölüyor.
Kalkınmakta olan ülkelerde yaşayan insanların yaklaşık yarısı, temiz su ve sağlık koşullarının olmayışı yüzünden hastalanıyor. Bu insani zararların yanı sıra, su ve sağlık koşulları krizi nedeniyle ekonomik büyüme engelleniyor.Dünyadaki mevcut ırmaklardan 2/3 kadarı birden fazla ülke tarafından paylaşılıyor. 300'den fazla akarsu, bir ülkenin sınırlarını aşar nitelikte. Bir başka ifadeyle, dünya nüfusunun yüzde 40'ı, birden çok ülkenin sınırlarını aşan 263 su havzasını paylaşmak durumunda.'
Dünya genelindeki önemli su kaynaklarında büyük ölçülerde azalmaların meydana geldiğini anlatan Başkan Topbaş, 'Ortadoğu'da su sorunu ileride insan yaşamını tehdit eder boyuta gelebilecek nitelikte. Bölge içi tek ırmak olan ve Araplarla İsrail'i birbirine düşüren Ürdün Irmağı, gereksinimleri karşılama adına yeterli değil. Nil Nehri, Burundi, Ruanda, Uganda, Kenya, Tanzanya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Etiyopya, Sudan ve Mısır olmak üzere 9 ülkeden geçiyor. Ne var ki; ülkeler arasında etkin bir işbirliği düzeni kurulamadığından bu ülkelerin sürtüşmelerine zemin olmaya devam ediyor. Hatta bu ülkeler, su kontrolü maksadıyla birbirlerinin iç politikalarına sıkça müdahale edip çatışmalarını derinleştiriyor. Etiyopya, Sudan ve Mısır arasındaki anlaşmazlıklara bir de bu açıdan bakmamız gerekmektedir' dedi.
Kadir Topbaş, su konusundaki bütün bu olumsuzlukların dünya üzerinde çatışmaları tetikler hale geldiğini ifade ederek, özellikle küresel ısınmanın da etkisiyle suyun çok daha nadir bir kaynak haline geldiğini ve bu durumun kaygı verici olduğunu söyledi. Topbaş, 'Su sorununu bir çatışma aracı olmaktan çıkarıp, bir barış aracına dönüştürmeliyiz. Bu, daha istikrarlı ve müreffeh bir dünyanın anahtarı. Bu anlamda su için farklılıkların yakınlaştırılması konusunu iunu ortadan kaldırmamız lazdortadan kaldırmamız lazım. Su diplomasisi uygulamamıönemsiyorum. Çünkü daha iyi bir gelecek için hangi kültüre, hangi inanca ya da etnik aidiyete sahip olursak olalım, ortak bir zeminde buluşmamız gerekiyor. Hem su kaynaklarının yetersizliği hem suyun çatışma unsuru olması gerçekleri karşısında, ortak bir dil üretmeliyiz. Ülkeler arasında etkin bir işbirliği sağlayarak çatışmaya değil, barışa giden yolda ilerlemeyiz' diye konuştu.
İnsanlar için hayati önemi olan kaynakların eşitsiz dağılımının, toplumları, bahsi geçen kaynaklar üzerinde hakimiyet kurmak için çatışmaya ittiğini anlatan Topbaş, 'Çünkü bu kaynaklara yaşamak için herkes muhtaç. Bu durum en küçük kültürel farklılıkların bile büyütülerek çatışma gerekçesine dönüştürüyor. Bu durumu kültürel olarak birbirine çok yakın toplumlarda da gözlemliyoruz. Aksi halde Mısır ve Sudan arasındaki gerginliği nasıl açıklayabiliriz? Dolayısıyla öncelikli meselemiz kaynakların ihtiyaca göre dağılımını sağlamaktır. Bunun için yapılması gerekenler birkaç başlık altında toplanabilir. Öncelikle mevcut kaynakların tasarruf edilerek kullanılması gerekmektedir. Örneğin 4 kişilik bir aile, musluğun gereksiz yere akmasına izin vermeyerek, kısa duş alarak, bulaşıklarını makinede yıkayarak, güneş battıktan sonra bahçe sulayarak, 1 yılda 140 ton su tasarrufu yapabiliyor. Bu çok büyük bir rakam. Biz İstanbul'da bu uygulama ile en kurak geçen 3 ayda 18 milyon ton yani bir baraj dolusu su tasarruf ettik. Bu sebeple de su tasarrufu küresel düzeyde hükümetler ve yerel yönetimler tarafından sürekli teşvik edilmeli, toplumlarda bu bilinç oluşturulmalıdır.' şekline konuştu.
Topbaş, 1 litre atık suyun 8 litre temiz suyu kirlettiğini ifade ederek, suyu temiz tutmaya ve arıtmaya büyük özen gösterilmesi gerektiğini söyledi.
Arıtılan suyun tarımsal sulama, park - bahçe sulaması, sanayi soğutma ve proses suyu olarak kullanılması mümkün olduğunu anlatan Başkan Topbaş, 'Bu anlamda biz İstanbul'da büyük aşamalar kaydettik. Bundan 15 yıl önce İstanbul'da tüketilen suyun ancak yüzde 9'u arıtılırken bugün bu rakam yüzde 94'tür. Bu sayede canlı hayatının son bulduğu Haliç'te yeniden balıklar yaşamaya başladı. Yine temizlenen Marmara Denizi'nde AB yüzülebilirlik standartlarını yakaladık. Bunun da ötesinde hızla biyolojik arıtmaya doğru ilerliyoruz. Diğer yandan büyük konut alanlarında yağmur sularının bir sarnıçta biriktirilmesini ve bahçe sulamasında kullanılmasını teşvik ediyoruz. Ayrıca hızla yok olan yeşil alanların küresel ısınmayı ve kuraklığı tetiklediğini biliyoruz. Bu sebeple biz İstanbul'da kent ormanları ve yeşil alanların yanı sıra çatı bahçeleri projesini gündeme getirdik.
Özelikle fazlaca betonlaşmış günümüz metropollerinde çatı bahçelerinin önemli bir açığı gidereceği kanaatindeyim' diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, fakir ülkelerin yeraltında su olsa bile bunu çıkaracak teknoloji ve yetişmiş elemandan mahrum olduklarını ifade ederek, bu ülkelerin desteğe ihtiyaçları olduğunu söyledi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak, Etiyopya'da Tigrai ve Harar eyaletlerinde yaklaşık 1 milyon kişinin ihtiyacını karşılayacak 40 su kuyusu açtıklarını anlatan Başkan Topbaş konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Bu kuyuların günlük su verimi yaklaşık 20 bin tondur. Ayrıca Etiyopya'ya başta su kuyusu otomasyon paneli olmak üzere çeşitli teknik cihazlar ve bunların kullanım eğitimini verdik. Yine bu ülkede 5 çeşme yaptık. Bu desteği daha da arttırmamız gerek. Su gibi doğal kaynaklara her insan ihtiyacı kadar ulaştığında göreceksiniz ki, çok kültürlü bir dünyada barış içinde yaşamak hiç de sanıldığı kadar zor değilmiş.
Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Eşbaşkanı olarak İstanbul toplantısında yaptığım çağrıyı yenilemek istiyorum. Su kıtlığı, küresel ısınma ve savaş gibi sorunlarla ancak büyük bir kararlılıkla mücadele edebiliriz. Bu sebeple imkânı olmayan ülkelerin desteklenmesi, kaynakların ihtiyaca göre dağılımı aynı zamanda uzlaşmaz sandığımız farklılıklarımızın bir zenginliğe dönüşmesinde büyük rol oynayacaktır'.
Kolay su dönemi bitti
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş,su konusundaki bütün bu olumsuzlukların dünya üzerinde çatışmaları tetikler hale geldiğini belirterek, 'Su için farklılıkların yakınlaştırılması konusunu önemsiyorum' dedi.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-03-18 11:56:00
Haber Ara