Bakan Akdağ, Adana'nın Yüreğir ilçesindeki Sepici Mahallesi'nde partisinin belediye başkan adaylarına destek için düzenlenen toplantıya katıldı. Kendilerinden önceki hükümetlerin sağlık uygulamalarına değinen Akdağ, şunları söyledi:
''Önceden işçi emeklileri sadece SSK'ya gidebiliyordu. Sabahtan sıraya girecek, bekleyecektin. Eski SSK hastanelerinde doktorun yanına 3 kişi birden giriyordu. Böyle doktorluk, böyle sistem, böyle hizmet olur mu? Ama doktorlarda da suç bulmuyorum, doktor ne yapsın. Şimdi doktor hastasını kapıda karşılıyor, çünkü bugün bu ülkede başbakanlığını millete efendilik için değil, millete hizmetkarlık için yapan bir göz bebeği var. Bu çileleri sizlere çektirenlere 29 Mart'ta hesap sormayacak mısınız? Artık
emekliği gelmiş bir başkanı kendi partisinden aday gösteren MHP'ye biz bu seçimlerde bir hesap sormayacak mıyız? İşte o sıkıntıları çektiğimiz yıllarda seçimden önce MHP, DSP ve Anavatan iktidarı vardı. O zaman hükümetin sağlık bakanı MHP'dendi arkadaş tabii genel başkanı 3 buçuk senede 'ben bu işi yapamıyorum arkadaş, ben kaçıp gidiyorum' diyen bir partinin sağlık bakanı da bu kadar sağlık bakanlığı yapabilir. Bizi hastane köşelerinde, eczane kuyruklarında süründürdüler. Bizi ambulansa hasta alırken 'mazot parası ver' diye süründürdüler. Böyle oldu yıllarca. Peki acilen hastaneye yatırdığımız yakınlarımızın işi bittikten sonra 'parayı getir ondan sonra bırakacağız' derlerdi. Böyle oldu yıllarca. Bebeklerimizin cenazelerini morglarda rehin tuttular. Şimdi denize düşen yılana sarılır.''
Akdağ, MHP lideri Devlet Bahçeli ve CHP lideri Deniz Baykal'ın meydanlardan ekonomiden bahsettiklerini ifade ederek, ''Türkiye'de 2001 yılında önemli bir kriz yaşandı. Ama o krizde şu anda dünyadaki gibi bir kriz mi vardı. Ne oldu da 2001'de 20 banka battı. Bu bankaların sıkıntısı halka ödettirildi. Kendine kör ve sağır olanlar milleti de kör ve sağır zannetmesinler. Millet hafızasını kaybetti zannetmesinler'' diye konuştu.
''Demokrasiye inanan yürekler bizimle birlikte oldukça biz dik duruşumuzla, kararlı duruşumuzla sizlere hizmete devam edeceğiz'' diyen Akdağ, şöyle devam etti:
''Sayın Bahçeli sesi kısılana kadar bağıracak bırakın bağırsın, sayın Baykal çetecilerin avukatlığını yapmaya devam edecek, bırakın devam etsin. Sayın Baykal ülkenin göz bebeği başbakanına, yıllardır hizmet eden bir hükümete kendisinin siyasi gücünün yetmeyeceğini bildiği için bir medya grubunu arkasına alarak iftiralar düzmeye bırakın devam etsin, siz o medya gruplarının kim olduğunu da çok iyi biliyorsunuz değil mi? Sayın başbakan kürsülerden bu şekilde davranan medya organlarının gazetelerini almayın, televizyonlarının düğmesine basmayın dediğinde çıkıp diyorlar ki, siz basın özgürlüğüne karşı çıkıyorsunuz. Arkadaş senin gazeteni basmana karşı çıkan var mı? Bak televizyonda yayın yapmana karşı çıkan var mı? Yayını da yap. Hür bir ülkede yaşıyoruz, basın özgürlüğünün olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Ama sen iftira ediyorsan, yalan yanlış haberler yapıyorsan, sen ana muhalefet partisiyle omuz omuza vermiş, olmadık bir biçimde basın özgürlüğü bir tarafa, basın tarafsızlığını tamamen bir tarafa bırakmışsan müsaade et benim Yüreğirlim de senin gazeteni okumama hakkına sahip olsun. Mecbur muyum ben para verip seni okumaya, bir mecburiyetim var mı? Bizim böyle bir mecburiyetimiz yok ki. Kanunlar müsaade ediyor olabilir ama bir ülkede sermayenin bir holding patronluğunun bu kadar medyaya, bu kadar medya kuruluşuna sahip olması benim demokrasi anlayışıma sığmıyor. Bunlar ellerindeki bu güçle tüm başbakanlara tüm hükümetlere dayattıkları gibi, bugün de hükümetimize, başbakanımıza dayatmaya çalıştılar, dayatabileceklerini zannettiler. Sen karşında kimin olduğunu bilmiyorsun. Senin karşında bu ülkenin onurunu hiç bir zaman yere düşürmemiş dimdik duran Recep Tayyip Erdoğan var. Dualarınızın arkamızda olduğunu biliyoruz. Onun için kendimizi güçlü hissediyoruz. Bugün 81 vilayette demokrasinin güzelliğini yaşatan bir tek parti var, o da AK Parti'dir. Bazı partiler Türkiye'nin belli bir bölgesinde siyaset yapıyorlar. Öbürü başka bir tarafında, öbürü başka bir tarafında, böyle olmaz. Biz mademki 72 milyon kardeşiz, bu ülkenin 81 ilinde de siyaset yapacağız ve oralara hizmet götüreceğiz. Sağ gözümüzü sol gözümüzden ayırmayacağız. Bu ülkedeki herkesin bir kardeşlik duygusu içerisinde, mutluluk içerisinde yaşaması için gayretlerimize devam edeceğiz. Millete hizmet etmeden, boş laflarla milliyetçilik olmaz. Biz şunu söylüyoruz bu şanlı bayrağın altında tek millet, tek vatan, tek devlet olarak büyük Türkiye'ye hazırız.'
Toplantıda bir kişinin hizmetlerini eleştirerek ''ne değişti?'' demesi üzerine Bakan Akdağ, 'Neyin değiştiğini göremeyenler bu memlekette değişeme karşı olanlardır. Neyin değiştiğini görmeyenler bu memlekette benim insanıma 'bidon kafalı' deme cüretini gösterenlerdir. Bugün neyin değiştiğini göremeyenler bu memlekette demokratik hakkını kullanan millete 'göbeğini kaşıyan adam' diyenlerdir. Hakikaten eğer sağlıkta ne değiştiğini birisi sorarsa ya kördür ya sağır. Tabii ki eksikler var. Ama biz şunu çok iyi biliyoruz. Türkiye artık 1990'ların Türkiyesi değil. Bugün yanlış yapanlar, hatalılar oluyor, eksik var. Ülkede yeterli doktor ve hemşire yok ama bunlara rağmen Türkiye hamdolsun fakiri, zengini orta hallisi köylüsü, esnafı, işçisi artık aynı kaptan yemek yiyor. Sağlık alanında aynı ekmeği bölüşebilecek duruma geldik'' dedi. (İHA)