Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, ''Türkiye'nin her yerinde milletimiz yeniden Saadet Partisi etrafında toplanıyor. Çünkü Saadet Partisi bu memleketin harcı, çimentosu, bu memleketin, özgür ve müreffeh insanların yurdu olabilmesi için kararlı olan bir siyaseti ortaya koyuyor'' dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, partisinin Adıyaman'da düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, Saadet Partisi'nin büyük kongresinden bu yana adım adım Türkiye'yi dolaştıklarını belirtti.
Meydanlara çıkan liderlerin seçim kampanyalarında birbirlerine karşı sürekli söz dalaşı içinde olduğunu, birinin ak dediğine diğerinin kara dediğini iddia eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Birisi diğerine nasıl taş atarım ona bakıyor. Birisi diğerine nasıl böbürlenirim ona bakıyor. Ama bir tek parti meydanlarda çıkıyor, görüşlerini söylüyor. Siyasi olarak yapıcı bir üslup kullanıyor, yol gösterici bir üslup kullanıyor. Ve doğruya doğru, eğriye eğri diyerek milletin sevgisini sempatisini desteğini sağlıyor. O parti Saadet Partisi'dir.''
Parti olarak diğer siyasi partilerin yaptığı olumlu işlere destek verdiklerini kaydeden Kurtulmuş, ''Saadet Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi doğru bir şey yaptığında iktidarda doğru diyor. Cumhuriyet Halk Partisi'nin çarşaf ve Kur'an kursu açılımı doğru diyor. Kimsenin ayağına taş atmıyor, kimsenin ayağına çelme takmıyor. Doğru bildiğine doğru diyor, yanlışın karşısında yıldırım gibi şimşek gibi siyasetini sürdürüyor'' diye konuştu.
Türkiye'nin son dönemde en önemli sorununun ekonomik problemler olduğunu ifade eden Numan Kurtulmuş, ''Özellikle 2000 yılının başından bu yana devam eden politikalar, maalesef milletimizin yoksulluk işsizlik ve ürettiklerinin beş para etmez hale gelmesini sağlamıştır. İşte Adıyaman bunlara en güzel örneklerden. Maalesef en kötü örneklerden birisidir'' ifadesini kullandı.
İktidar olduklarında IMF programını ellerinin tersiyle çöp tenekesine atacaklarını ifade eden Kurtulmuş, tütün kotası uygulamasıyla Adıyamanlı tütün üreticilerinin mağdur edildiğini, bu mağduriyeti kendilerinin sona erdirebileceğini savundu.