Dolar

34,9472

Euro

36,7140

Altın

2.979,43

Bist

10.125,46

'Tunceli'deki yardımlar şık olmadı'

Arınç: 'Bunlar seçimden çok önce veya seçim sonrası yapılabilirdi'

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-03-14 09:30:00

'Tunceli'deki yardımlar şık olmadı'

Eski TBMM Başkanı, AK Parti Manisa Milletvekili Bülent Arınç, demokratikleşmenin anayasayla büyük ilişkisi bulunduğunu belirterek, ''Anayasa'nın kökten ele alınması, yeni kriterlere uygun, halkın onayına sunulacak ve referandum şartı taşıyan yeni bir anayasa yapmamız gerekli'' dedi.

Arınç, Platform Adana'nın davetlisi olarak Adana Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Toplantı Salonu'nda verdiği ''Demokratikleşme ve Ekonomi'' konulu panelde, güçlü bir ekonominin, güçlü bir demokrasiye bağlı olduğunu, güçlü bir demokrasinin de ancak güçlü ekonomide hayat bulabildiğini söyledi.

Bir zamanlar ''Türkiye'de demokrasi bu kadar'' şeklinde ifadeler kullanıldığını dile getiren Arınç, ''Yani milli gelir 2 bin dolarsa, demokrasi o kadar, 5 binse o kadar, 10 binse o kadar. 20-25 bini bulduğu zaman Türkiye'de artık bir takım sıkıntılardan, 'acaba'lardan kurtulacağız. Çünkü geçmişten kalan bazı korkuları aşmış olacağız. Geldiğimiz nokta 20-25 yıl öncesine göre çok iyi. Demokratikleşmeyi her geçen gün artırmak, artık hepimizi mutlu ediyor'' diye konuştu.

Demokratikleşmenin, Anayasa ile büyük ilişkisi bulunduğunu kaydeden Arınç, şöyle devam etti:

''1982 Anayasası, darbenin ardından yapılmıştır. Bugün 175-180 maddelik bu Anayasa'nın üçte biri değişti. Hatta bir kısmı tamamen kalktı. Artık bu Anayasa'yı yeniden ele almak, AB normlarında bir Türkiye için sivil ve demokratik bir anayasa oluşturmak gerekli. Hükümet ya da başka birisi adına konuşmuyorum, yıllarını hukuka vermiş bir kişi olarak, Anayasa'nın kökten ele alınması, yeni kriterlere uygun, halkın onayına sunulacak ve referandum şartı taşıyan yeni bir anayasa yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Bizi bugün tıkayan ve bağlayan korku zincirlerinden kurtulmak için gerekli olduğunu düşünüyorum.''

SİLOPİ'DEKİ KUYULAR

Türkiye'nin her tarafında herkesin hakkı olduğunu vurgulayan Arınç, şunları söyledi:

''Dolayısıyla, özgürlükler hepimiz için. Bugünlerde en büyük korkum ve endişem, Silopi'de araştırma yapılan BOTAŞ kuyularından insan kemiklerinin, hatta birtakım eşyaların çıkmasıdır. Eğer Türkiye'de insan hakları bu ölçüde ihlal edilmişse, elbette bunun sorumlularının hesap vermesi gerekir. Orada ölmüş insanlar varsa, biz onlardan habersizsek ve bugün haberimiz oluyorsa, bilelim ki o insanların hukuku bizden sorulur. Yasa dışı işler yapan, yanlış işler yapan insanlar hukuk devletinin duvarına toslayıp, hukuk devleti olmanın karşılığını elbette görmelidir. Hepimiz yaptığımız işlerin, söylediğimiz sözlerin hukuk içerisinde hesabını vermeli ve bunun karşılığını görmeliyiz.

1980 sonrası işlenen pek çok haksız olaydan bugün insanların şikayetçi olduğunu görüyoruz. Kendilerine zırh hazırlayanların, bu zırhlarla kendilerin korumaya çalışanların ülkede eleştirildiklerini görüyoruz. Dolayısıyla başka ülkelerin yaptığı demokratikleşme çabalarının en güzelini bizim yapmamız gerekir.''

TUNCELİ'DEKİ YARDIMLAR

Tunceli'de ihtiyaç sahiplerine eşya yardımlarını bir noktada eleştirdiğini belirten Arınç, ''Bunun seçim öncesi yapılmasının siyaseten şık olmadığını düşünüyorum. Bunlar seçimden çok önce veya seçim sonrası yapılabilirdi. Şimdi birilerinin aradığı malzemeyi bu şekilde yanlış biçimde vermek, bence şık olmamıştır. Vali ve kaymakamlarımızın iyi niyetinden eminim, ama Türkiye'de yaşıyoruz, bunu bir seçim yatırımı olarak görenler çıkabilir ve o konuda haklı da olabilirler. Bu nedenle seçimlerden çok önce veya sonra yapılmalıydı diye düşünüyorum'' dedi.

Arınç, ''yaptığınız Kürt açılımının sınırı belli mi? Kürtçe TV ve Mevlit derken iş kontrolden çıkarsa ne yapmayı düşünüyorsunuz?'' şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:

''Bu ülkede yaşayan insanların kendi kimliğiyle, kültürel haklarının olduğuna inanıyoruz. Kendi dillerini konuşabilmeli, müziğinde, folklorunda, hikayesinde, evinde, neredeyse bunu yapabilmeli, kullanabilmeli. Tabii Anayasa'nın değişmez ilkeleri var. Anayasa'nın 3. maddesine göre resmi dilimiz Türkçe'dir. Bu kural var ve değişmesi mümkün değil. Bunun böyle olmasını doğru buluyorum. Yani eğitim dilinin, resmi dilin ve parlamento dilinin Türkçe olması Anayasa hükmüdür ve bence çok da yerindedir. Hatırlanacağı üzere yaklaşık 5-6 yıl önce anadili öğrenmek için kursların açılmasına izin verilmişti. İstekli şekilde çok sayıda kurs açıldı, ama 'öğrenci bulamıyoruz' diye kapatıldı. Halkımıza özgürlükleri verin, göreceksiniz halkımız bunu çok güzel kullanacak. Ben halkıma güveniyorum.''

Panelin sonunda Platform Adana Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Saygılı, Arınç'a bir plaket verdi.

Panele, AK Parti Adana milletvekilleri Vahit Kirişçi ve Necdet Ünüvar da katıldı.

(AA)

SON VİDEO HABER

Suriyeliler teröristleri taşlayarak kovdu

Haber Ara