Dolar

35,4856

Euro

36,4774

Altın

3.091,70

Bist

9.977,94

Arda: '20 Mayıs'a program yapmayın'

Galatasaray'ın gündemdeki ismi, Avrupa takımlarının gözdesi, doğuştan takımına aşık Arda, Hamburg maçı öncesi konuştu. İşte Arda'nın birbirinden iddialı açıklamaları...

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-03-11 10:36:00

Arda: '20 Mayıs'a program yapmayın'


2000 yılında G.Saray'ın kupayı aldığı zaman 13 yaşında olduğunu belirten yıldız futbolcu, 'Finali TV'den izlemiştim. Maç bittikten sonra neler yaşadığımı hiç hatırlamıyorum' ifadesini kullandı.

UEFA Kupası ile başlayalım. 16 takım kaldı. Kimler çeyrek finale kalır;

W.Bremen-St.Etienne?
Werder.

Marsilya-Ajax?
Marsilya.

Dinamo Kiev-Metalist?
Metalist.

CSKA Moskova-Shakhtar?
Shakhtar.

Hamburg-Galatasaray?
Galatasaray.

PSG-Braga?
Braga.

Manchester City-Aalborg?
City.

Udinese-Zenit?
Zenit.

Kim gelsin çeyrek finalde Galatasaray'a?
Braga.

Finalde kimi istersin?
Kim gelirse gelsin. Benim tek bir dileğim var final için: Sakatlık olmasın; kazasız, belasız sahada olayım. Gerisi umurumda değil.

20 Mayıs için ne düşünüyorsun?
O gün UEFA finali oynayacağız. Ondan güzel program mı olur? Herkes ajandasında 20 Mayıs'ı boş bıraksın.

Bunu başarırsanız Mayıs sonunda bir hafta içinde Ali Sami Yen'de (Gençlerbirliği), Saracoğlu'nda (UEFA finali) ve İnönü'de (Beşiktaş) maçlara çıkıyorsunuz.
Güzel, zevkli, heyecanlı bir hafta olur.

5 yıl önceye gidelim. 2004 yazı.. Daha 17 yaşındasın. Hagi, seni yurtdışı kampının kadrosuna aldığında neler hissettin?
Benim G.Saray A Takımı'nda ilk idmanım Fatih Hoca iledir. Takımdan ayrılmadan kısa süre öncesinde beni idmana almıştı. Hagi gelince bizi tekrar PAF'a gönderdi. Takımı tanımak istiyordu. Sezon başı bizi tekrar A takıma aldı. Yurt dışı kampı çok büyük bir hayaldi. Galatasaray A Takımı ile idmana çıkmak bile büyük şeref; ben 17 yaşında yurtdışı kampına gittim. Bülent Korkmaz, Hakan Ünsal, Arif Erdem, Ergün Penbe, Hakan Şükür gibi UEFA Kupası'nı kaldırmış oyuncuların top toplayıcılığını yaparken onlarla kamptasınız. Ayakkabılarından, kaçta yatmalarına, yemeğe gelişlerinden yürüyüşlerine, idmana gelişlerinden idmanda yaptıklarına her şeyleri bizim için çok farlıydı. Anlatamam nasıl bir şey olduğunu. Bülent Ağabey'i, Arif Ağabey'i 24 saat baştan aşağı süzsem sıkılmazdım. O kadar büyük bir heyecandı. Benim gibi Galatasaray'da doğmuş, büyümüş çocuklar için UEFA Kupası'nı kaldırmış kadronun hepsi birer efsanedir.

Manisa'dan döndüğünde şutunu, ortalarını beğenmiyordun. Birkaç ay önce, 'Gerektiği yerde vuruyorum. O zaman da gol oluyor. Topu ortalamam. Atacağım adama atarım' dedin. İki yılda bu değişim nasıl oldu?
Olgunlaşıyorum. Tabii ki özel çalışmalar yaptım. Hala çalışıyorum. Gelişmeye açık bir insanım. Kendimi geliştiriyorum. Bunu kimseyi mutlu etmek için yapmıyorum. Bu, kendimle ilgili. Arda'yı mutlu etmek, Arda'yı geliştirmek için yaptığım bir şey; insanlar söylüyor diye değil. Lincoln topa benden iyi vuruyor. O zaman ona getirip veririm. Vurulacak yerlerde ben de vurmalıyım elbette. Orta, benim için bir pastır. Yetenekli oyuncu için öyle olmalıdır. Bazen orta yapmak için de orta yapıyorsunuz. 2. topu alıp gol yapmak için.

G.SARAY İKİNCİLİĞE OYNAMAZ
Geçen yıl son 6 haftada gelen şampiyonlukta takımdaki havanın payını hep anlattınız. Şimdi benzer bir yolda yürüdüğünüz söylenebilir mi? Bunda Bülent Korkmaz'ın gelişinin payı nedir?
G.Saray takımı kritik dönemlerde hep iyi kenetlenir. Kenetlenme olunca da başarı gelir. Şu anda yine o hava var. Bülent Hoca'nın da bunda etkisi büyük. Galatasaraylılığı bilmesi, agresifliği, yapısı çok farklı. Geldiği zaman, 'Galatasaray takımı hiçbir zaman ikinciliğe oynamaz' dedi. Hayatım boyunca unutmayacağım. Bu, zaten Galatasaray futbolcusu için yeterli olmalı. Çok şey açıklamalı. İsterse Real Madrid, Barcelona, Milan ile bir turnuva olsun. Galatasaray takımı yine ikinciliğe oynamaz.

12 yaşında girdin Florya'nın kapısından. Kahramanların bu süreçte hocaların oldu. Önce Hagi, şimdi de Bülent Korkmaz. Bu nasıl bir olay?
Önce toplarını topladık, sonra kaptanlığımı yaptı, ağabeyliğimizi yaptı, şimdi de hocalığımı yapıyor. İlk gördüğümüzdeki duruşu neyse şimdi de aynı. Örnek aldığım ilk konu bu. Takıma verdiği motivasyon, o zaman kaptan olarak nasılsa, bugün hoca olarak da aynı anlamları ifade ediyor.

Geçen sezon yabancılarınız fazla oynamıyordu. Bu yıl ise yabancılar takımın performansında önemli. Onlar da o havayı aldı mı?
2-3 maç daha kazanırsak herkes bu işe daha çok inanacaktır diye düşünüyorum.

Lincoln, çok tartışılan bir isim. Oynadı mı, iyi oynadı mı mutlaka yararlı ama..
Lincoln yıldız oyuncu. Çok yetenekli oyuncu. Biz onu bazen sahada taşımak zorundayız. Takımın iyiliği için. Çünkü o bazen bize çok büyük katkı yapıyor. Eğer ona destek verirsek bizi çok daha ileriye taşıyacaktır. Onunla sürekli konuşuyoruz. Sorumluluklarının bilincinde. Daha özverili.

KEWELL SAVAŞIYOR
Kewell gibi bir yıldızla takım, hatta mevkii arkadaşısın. Aranızda bir rekabet var mı?
Aramızda rekabet yok. İkimiz de şunu biliyoruz: Takımımız için önemli oyuncularız, Beraber oynayınca büyük işler yapabiliyoruz. 'Hangimiz oynayacak?' diye bir sorunumuz yok. Beraber oynayacağımızı hissettik; hissettirdik. Bir defans oyuncusunun karşısında önce Kewell'ı, bir pozisyon sonra beni gördüğünü düşünün. Kewell, takımı için savaşan bir futbolcu. Yıldızdan önce, takım oyuncusu. Ondan sonra yıldız. Çok alçakgönüllü. Her gördüğünde selam verir. Elini sıkar. Hep gülümser. Beyefendidir.
(SABAH)

Haber Ara