81 yıl önce hayata geçmeyen din reformu yeniden gündeme geldi...
Prof. Dr. Şahin Filiz'in 'camilerde saz da çalınması ve ibadet dilinin Türkçe olması' yönündeki düşüncelerinin daha radikal bir şekli 81 yıl önce 1928'de Prof. Fuat Köprülü başkanlığındaki bir komisyon tarafından tavsiye edilmiş ancak kabul görmemişti...
Prof. Dr. Şahin Filiz, Zonguldak'ta yaptığı bir konuşmada 'Camilerde saz da çalınmasını, ibadet dilinin Türkçe olmasını' istedi. Aslında bu fikirler 1928'de gündeme gelmiş ancak hayata geçecek zemin bulamamıştı. Bernard Lewis, 'Modern Türkiye'nin Doğuşu' isimli kitabında (s. 409-410) Cumhuriyet'in ilk yıllarında gündeme gelen din reformunu şöyle anlatır:
Medreseler kapatıldıktan sonra İstanbul Üniversitesi içinde bir İlahiyat Fakültesi kuruldu. İlahiyat Fakültesi, 1928'de İslamiyet'te reform meselesini inceleyip Milli Eğitim Bakanlığı'na tavsiyelerde bulunmak için meşhur tarihçimiz Prof. Fuat Köprülü'nün başkanlığında bir komisyon kurdu. Komisyonun 1928 Haziran'ında yayınladığı raporunda şunların üstünde duruluyordu:
'Modern toplum görüşleri karşısında, böyle bir reformu, bunun için hazır olan zemin ne kadar büyük olursa olsun, mistik ve irrasyonel unsurların çalışmasından beklemek hemen hemen imkânsızdır. Dini hayat, ahlaki ve iktisadi hayat gibi diğer kurumlarla ahenkli olacak bir şekilde bilimsel esaslar üzerinde yeniden düzenlenmelidir...'
Yapılacak olanlar şöyle sıralanmıştı:
1-- Camiler, oturacak sıralar ve gardıroplu hâle getirilecek, halk camilere temiz ayakkabılarıyla girecekti.
2-- İbadet dili Türkçe olacak, bütün hutbe ve dualar Arapça değil Türkçe okunacaktı.
3-- İbadeti güzel ve ruhani hâle getirmek için, camilere musikişinaslar ve musiki aletlerine ihtiyaç vardır. Modern ve kutsal enstrümantal müzik ihtiyacı acildir.
4-- Basılı hutbeler yerine, felsefe eğitimi almış vaizler halka dini rehberlik etmelidir.
Komisyonun raporu incelendiğinde ibadette Batı sisteminin örnek alınmak istediği görülür. Yani cami yerine Müslüman kilisesi önerilmektedir. Bernard Lewis bu durumu, 'Osmanlı Sultanlığı'nı, Cumhurbaşkanlı, bakanlı ve parlâmentolu bir Ulusal Cumhuriyete çevirmek mümkündü. Ancak camiyi, oturacak sıraları, orgu ve imam-mugannisi ile bir Müslüman kilisesine çevirmek mümkün değildi' diye yorumlar.
Bu yüzden komisyonun tavsiyeleri kısmen Türkçe ibadet dışında gerçekleşmedi. Prof. Dr. Şahin Filiz'in Osmanlı'yı bir mezbelelik olarak nitelendirmesinin ise bir şaka olduğuna inanmak istiyoruz. Çünkü bir bilim adamının dünyanın en büyük iki imparatorluğundan birisine karşı böyle bir söz söyleyeceğini tahmin etmiyoruz.
Eğer bu doğru ise Prof. Dr. Şahin Filiz'e imparatorluğun en zayıf dönemi olan, 1910'daki sınırlarına bakmasını tavsiye ediyoruz. Libya'dan Suudi Arabistan'a, Arnavutluk'tan Irak'a kadar uzanan toprakları ve üzerindeki onlarca farklı etnik ve dini kökene sahip milletleri parçalandığı dönemde bile idare eden bir Türk devletinin mezbelelik mi yoksa dünyada eşine rastlanamayacak bir ihtişam mı olduğunu herhalde o zaman anlar.
(BUGÜN)
İlgli haberler: ADD'den İslam'a ve Osmanlı'ya hakaret