Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Davos Zirvesi'nde yaptığı çıkışla Ortadoğu'da kahraman ilan edildi. Milliyet gazetesi yazarı Ece Temelkuran bugün köşesinde Başbakan Erdoğan'ın panelde yaptığı konuşmanın Ortadoğu yansımalarını ve bölgedeki ülkelerin liderlerine bakış açılarına dair bir yazı yazdı.
Ortadoğu?nun erkeği: Tayyip Erdoğan
Beyrut'un girişindeki bölgenin adı Dahiye. Daha çok yoksulların ve Şiilerin yaşadığı bölge Hizbullah'ın kontrolü altında. Bu bölgede, politik temsilin yanı sıra trafik polisleri, tüm belediye hizmetleri ve 2006'daki İsrail saldırısında yıkılan evlerin onarımı dahil her şey Hizbullah'ın denemitinde. Tam anlamıyla ?Hizbullah istemezse yaprak düşmezmiş? atmosferi.
Bugünlerde Dahiye'de, Şiilerin Aşura anmaları sebebiyle, başta Hasan Nasrallah olmak üzere her yerde örgüt liderlerinin posterleri var.
Hizbullah'ın 'şehitleri' zaten bölgede hiç eksik olmayan görsel malzeme. Kalaşnikoflu sarı yeşil Hizbullah bayraklarının etrafı doldurduğu Dahiye'nin girişinde ise o dev poster:
Venezuela lideri Hugo Chavez ve Türkiye Başbakan'ı Recep Tayyip Erdoğan. Davos'ta Şimon Peres'e verdiği tepki nedeniyle bölgedeki göklere çıkarılan Tayyip Bey, Gazze konusunda benzer tepkiyi veren Chavez ile birlikte 'iki yiğit adam' olarak görülüyor.
Dünya liderleri içinde en sert tepkiyi ikisi verdikleri için Tayyip Bey ve Chavez, Gazze ile ilgili sessiz kalan Arap liderlerine 'örnek' olarak gösteriliyor. Peki Beyrut billboard'larına yansıyan bu sevginin sokak aralarındaki karşılığı ne?
AKP'ye bakış...
Önceki gün Beyrut'ta, isminin açıklanmasını istemeyen bir üst düzey Hizbullah yetkilisiyle konuştum. Davos ve Gazze üzerine konuşurken partinin AKP'ye nasıl baktığını anlattı ve şöyle dedi:
?Ahmet Davutoğlu'nun başdanışmanlığı bölge açısından olumlu oldu. Böylece sanırım AKP, bölgeye daha yakın bir politika izleyecek.?
İran'la yakınlığı bilinen ve bölgede Hamas ile birlikte İslami direniş hareketinin yönünü belirleyen Hizbullah'ın ne düşündüğü önemli. Çünkü bu genel kanaatler bir politik imaj oluşturacak ve Türkiye'nin, cuma günkü yazıda sözünü ettiğim 'Ortadoğu'nun üzerinde dolaşan İslami direniş hayaletinin' bir parçası olup olmayacağı böylece belirlenecek. Türkiye'nin, Hamas ve Hizbullah'ı 'terör örgütü' diye tanımlayanların yanında mı yoksa onların karşısında mı duracağı böylece anlaşılacak.
Sabra Şatila'da Erdoğan
Birkaç gün önce, Falanjistlerin İsrail'le işbirliği içinde 1982'de yaptığı katliamla müsemma, Filistinli mültecilerin bulunduğu Sabra-Şatila Kampı'ndaydım.
Filistin direnişinin Marksist kanadından gelen Ebu Mücahit ile konuştum. Bölgedeki direniş kültürünün Hamas ve Hizbullah'tan yana kuvvet kazandığını anlatırken durup şöyle dedi:
?Sizin Başbakan'ınız da hiç fena değil!?
Eski tüfeklerden olduğu ve Ortadoğu politikasının karmaşık hesaplarını yapma refleksine sahip olduğu için devam etti:
?Tabii ki iç politika hesapları da vardır, o ayrı!?
Bu genel sohbetlerin dışında Başbakan'ın Davos tepkisini Beyrut Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Türkiye uzmanı Prof. Dr. Muhamed Nureddin'e sordum.
Nureddin, ?Davos tepkisi Türkiye'nin Filistin-İsrail sorununda arabuluculuk rolünü etkilemez? diyor.
Başbakan'ın Davos çıkışının Türkiye'nin, İsrail'de dahil Ortadoğu devletlerinin gözündeki imajını sağlamlaştıracağını söylüyor.
AKP'nin 'direnişi'?
Uzmanların da ötesinde Beyrut'ta kiminle konuştuysam Başbakan ile ilgili bir şeyler söylemeden geçmedi.
İşin daha enteresanı, hangi politik kanattan ya da cemaatten olursa olsun konuştuğum herkesin çok ayrıntılı bir biçimde Türkiye politikası takip ediyor olmasıydı.
Merak ettim:
Hizbullah'ın sokaklarına taşan bu sevgi ve yakın ilgi acaba Türkiye'nin dünya haritasındaki yerini mi değiştiriyor?
Daha önemlisi, AKP kendini hiç de kastetmediği bir direniş halkasının içinde bulur mu acaba?
MİLLİYET