Dolar

34,9533

Euro

36,7005

Altın

2.997,96

Bist

10.009,59

TFF'ye 'Filistin'e yardım amaçlı maç' çağrısı

Futbolun sadece futbol oynamak olmadığı, muhalif bir damarının olduğunu Gazze krizi gösterdi.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-02-06 13:25:00

TFF'ye 'Filistin'e yardım amaçlı maç' çağrısı

Türkiye yediden yetmişe 'Filistin halkına yardım' için seferber olmuşken, bir çağrı da Futbol Federasyonu'na geldi. Yazar Yusuf Özkır Yeni Şafak Gazetesi Yorum sayfasındaki yazısında, 'Filistin'e yardım amaçlı maç' organize etmesi için Futbol Federasyonu'na çağrıda bulundu.

YUSUF ÖZKIR
Geçtiğimiz günlerde Galatasaray'ın genç futbolcusu Arda'nın 'Büyüklerimiz organize ederse, Filistin'de mağdur olanlar için yardım maçı yapabiliriz' açıklaması futbolun değişen mecrası açısından oldukça anlamlı görünüyor. Medyaya yansıyan değerlendirmelere bakılırsa 'futbolumuz' Filistin halkına elini uzatacak gibi görünüyor. Hakan Şükür, Roberto Carlos, Alex De Souza ve Lincoln'ün paylaştığı destek açıklamaları; Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray taraftar gruplarının İsrail'i protesto mitingine katımlıyla bir arada düşünüldüğünde; futbolun sadece futbol oynamak olmadığını bir kez daha düşünme fırsatımız oldu. Eğlence ve oyun endüstrisiyle özdeşleşen futbol oyunu ve futbol taraftarlığı algısının yeni biçimler kazanmasında kuşkusuz kitle iletişim araçlarının yadsınamaz bir rolü bulunuyor. Genellikle 'zihinleri uyuşturarak toplumu kontrol altında tutmaya yarayan bir araç' yaklaşımına muhatap olan futbola sosyolojik açıdan atfedebileceğimiz onca olumsuzluğa rağmen taşıdığı 'muhalif damar' burada bizi daha çok ilgilendiriyor.

FUTBOLUN MUHALİF DAMARI

21. yüzyıla damgasını vuran yeni politik kültür, yeni iletişim ortamları aracılığıyla küresel paylaşımı hızlandırırken, modern eğlence endüstrisinin ikonlarından 'futbol'un yapısını ve futbol'a yüklenen anlam bütünlüğünü de değişime zorluyor. Bu nedenle kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte mecra değiştiren 'toplumsal talep ve toplumsal tepki' mekanizması, uzunca bir süredir kitle iletişim araçları üzerinden kendini gösteriyor. Simgeler aracılığıyla üretilen imajlar ve figürler, başta televizyon ve internet olmak üzere kitle iletişimiyle küreselleşerek kamuoyu oluşmasında rol oynuyor. Bu çerçeveden bakıldığında futbol, her ne kadar eğlence endüstrisi ve tüketim toplumunun göstergeleriyle özdeşleşmiş olsa da muhalif bir tavrı dışa vuracak imkanlara da sahip görünüyor. Özellikle televizyonun aracılığı futbola bu imkanı tanıyor.

Bunun en güzel örneğini İsrail'in Filistin saldırılarını protesto eden Sevilla'nın ünlü futbolcusu Kanoute'nin davranışında gördük. İsrail saldırılarının en şiddetli olduğu bir zaman diliminde Kanoute, golünü attıktan sonra sevincini yaşarken formasını kaldırmış ve üstünde İngilizce, Arapça, İspanyolca ve Çince 'Filistin' yazan tişörtünü göstermişti. 2008'de Mısır'da oynanan Afrika kupasında da Mısır'lı futbolcu Aboutrika gol sevincini yaşarken formasının altındaki tişörtte yazan 'Gazze'ye sevgilerle' yazısını milyonlarla paylaşmıştı. Galatasaray-Sivasspor maçında da maç sonrasında Sivassporlu ibrahim dagasan macin ardindan orta sahaya filistin bayragi dikti Kanoute ve Aboutrika'nın davranışları bireysel gibi görünse de özellikle televizyonun yaygınlaştırdığı futbol olgusu için yeni bir duruma işaret ediyor. Bunu da futbolun muhalif damarı olarak tanımlayabiliriz. Futbolun insan hayatını derinden etkileyen ve yönlendiren bir araç konumunda olduğunu düşündüğümüzde, bu tarz muhalif hareketlerin sadece İsrail'i protesto etme boyutuyla kalmadığını; aynı zamanda ürettiği imajla yeni bir gerçekliğe dönüşerek sıradan insanın hayatını şekillendirebildiğini söyleyebiliriz. Aksi taktirde Kanoute hayranlığının İsrail'e tepki duymanın bir aracı olmasını açıklayamayız.

Küresel güçler tarafından yalnız bırakılan Filistin'i Tanıl Bora'dan ödünçle 'takımdan ayrı düz koşu yapıyor' şeklinde de tanımlayabiliriz. Türkiye ve İran'ın sert demeçleri ile sosyalist Venezüella ve Bolivya'nın diplomatik zemindeki tavırlarını bir kenara not edersek başta BM, ABD ve AB olmak üzere İsrail saldırılarına dur diyecek bir iktidar çıkamadı. Fakat yine bir futbol terimiyle açıklarsak 'taraftar desteği' halkların dayanışmasının dışa vurumu olarak medyaya yansıdı. Türkiye'den Endonezya'ya, Fransa'dan İngiltere'ye milyonlarca insan Filistin'e destek ve İsrail'i kınamak için sokaklara indi. Dayanışma ve yardımlaşma kültürünün en güzel örnekleri farklı halklar arasında yaşandı. Yardım kuruluşları ve sivil toplum örgütleri bu süreçte iyi sınav verdi.

Futbolcuların açıklamalarını dikkate alırsak sıranın futbolda olduğunu söyleyebiliriz. Futbolun muhalif dilini kullanarak İsrail'i tribünlerde protesto eden taraftar desteği, tribünlerde yardım amaçlı para toplama kampanyalarına kadar uzandı. Beşiktaş-Denizli maçından önce Beşiktaş'ın nev-i şahsına münhasır taraftar grubu Çarşı'nın tribünlerde düzenlediği yardım kampanyası futbolun bilinen kalıplarını aşan bir anlama sahipti. Futbol sahalarımızdan Filistin'e yansıyan destek görüntülerine Futbol Federasyonu da yardım amaçlı müsabaka organize ederek destek vermelidir. Endüstriyel futbol ve tüketim kültürü boyutundan bakıldığında futbola yöneltebileceğimiz eleştirel olmakla birlikte; kamuoyunda gündeme gelen Filistin'e yardım amaçlı maç , Türkiye ve Filistin milletleri arasındaki 'ortak toplumsal hafızaya' hizmet edecektir.

*Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Doktora Öğrencisi

Kaynak: Yenişafak

Haber Ara