Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Türkiye'den İsrail yöneticilerine dava

Türkiye'den İsrail yöneticileri hakkında, ''soykırım'' ve ''insanlığa karşı suç'' kapsamında cezalandırılmaları için Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesine suç duyurusunda bulunuldu.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-02-03 20:30:00

Türkiye'den İsrail yöneticilerine dava

Hatay'ın İskenderun ilçesinde kurulu Adalet ve Demokrasi Derneği, Gazze'ye yönelik saldırılar nedeniyle İsrail yöneticileri hakkında, ''soykırım'' ve ''insanlığa karşı suç'' kapsamında cezalandırılmaları için Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesine suç duyurusunda bulundu.

Adalet ve Demokrasi Derneği Kurucu Başkanı Maruf Kaymaz, dernek binasında yaptığı açıklamada, Uluslararası Ceza Mahkemesine gönderdikleri dilekçeyle İsrail yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunduklarını bildirdi.

Dilekçelerinde, İsrail'in sivillere karşı ''yasaklanmış silahlar dahil her türlü silahı, savaş uçaklarını, tankları ve fosfor bombalarını kullandığını'' belirttiklerini anlatan Kaymaz, şöyle konuştu: ''Dilekçemizde bu bombaların saldırı silahı olarak sivillere karşı kullanılmasının 1980 tarihli konvansiyonel silahlarla ilgili 3. protokol gereğince yasaklandığını hatırlattık. Bu amaçla kullanıldığı takdirde, savaş suçu olarak nitelendirilmektedir. İsrail, yerleşim birimlerini yerle bir etti. Kadın, çocuk ve yaşlı demeden katliamlar yaptı. Sivilleri vurarak bütün örfleri, anlaşmaları ve sözleşmeleri çiğnedi.''

BM Cenevre Sözleşmesi'nin 1 nolu protokolünün, savaşlarda sivillerin korunması amacıyla yapılması gerekenleri sıraladığını ve savaş suçu olarak nitelenecek eylemleri tanımladığını ifade eden Kaymaz, şöyle devam etti: ''Buna göre, doğrudan sivil nüfusa, insani yardıma, barışı korumakla görevli misyona ve sivil hedeflere yönelik saldırılar ile askeri hedef olmayan din, eğitim, kültür ve hayır amaçlı kullanılan binalar ve hastaneler ile tarihi yapılara kasıtlı ya da rastgele yapılan saldırılar, savaş suçu kapsamındadır.
BM Cenevre Sözleşmesi, aynı zamanda işgalcilerin, işgal ettikleri topraklara kendi sivil nüfuslarının dolaylı ya da doğrudan transferi, işgal edilen toprakların nüfusunun tamamı veya bir parçasının sınır dışı edilmesi ya da transferi dahil olmak üzere yasaklanmış kimi eylemleri de savaş suçu olarak kabul etmektedir. İsrail saldırılarının sadece bugün yaşanan Gazze katliamıyla sınırlı olmayan ve 1967'den bu yana Filistin halkı üzerinde defalarca uygulanan saldırılar olduğu dikkate alındığında, esasen toprakları işgal altında bulunan bir halkın bilinçli ve sistematik olarak yok edilmesine doğru giden bir süreç yaşanmaktadır.''

Bu yönüyle değerlendirildiğinde olayların ''soykırım'' suçu oluşturduğunun görülmesi gerektiğini belirten Kaymaz, şunları kaydetti: ''BM Uluslararası Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, ulusal, kültürel, etnik veya dini bir topluluğun tamamını veya bir kısmını tamamen veya kısmen yok etmek amacıyla bu topluluğa yönelik kitlesel öldürmeler, topluluk üyelerinin ciddi bedensel ve zihinsel acı ve zarara uğratılması ile söz konusu topluluğun yaşam koşullarının kasıtlı olarak zorlaştırılması gibi eylemleri soykırım suçu olarak tarif etmektedir. Roma Statüsü'ne taraf olmayan İsrail'in savaş suçları kapsamında Uluslararası Ceza Mahkemesince kovuşturulabilmesi için BM Güvenlik Konseyi, BM Kuruluş Sözleşmesi 7. bölümü uyarınca Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısına derhal soruşturma yetkisi vermelidir.''

SON VİDEO HABER

Suriye'deki dehşeti anlattı: İşkenceden derimiz yüzülüyordu

Haber Ara