Turkcell Süper Lig'in 16'ıncı haftasında oynanan ve sarı kırmızılıların 4-2'lik üstünlüğüyle biten Galatasaray - Beşiktaş derbisi çok konuşuldu. Maçın hakemi Cüneyt Çakır'ın yönetimi kıyasıya eleştirildi. Beşiktaş Başkanı Demirören, Çakır'ı ve nezdinde tüm hakemleri kelimenin tam anlamıyla topa tuttu. Karşı atak gecikmedi. Demirören, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) Başkanı Reşat Bostan'a, Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanı Oğuz Sarvan'a yönelik küfürlü ifadeler kullandığı iddiasıyla Disiplin Kurulu'na verildi.
FORBES Dergisi'nin haberine göre; Kurul Demirören'e 90 gün hak mahrumiyeti ve 40 bin TL para cezası verdi. O günden bugüne hakem kararlarıyla ilgili tartışmalarda herhangi bir durulma olmadı. Yaşananların ardı arkası kesilecek gibi de görünmüyor. Zira hiçbir zaman bir önce yaşanan tatsızlık sonrakini engellemiyor. Nitekim Fenerbahçe Asbaşkanı Ali Koç'un 2007'de Fortis Türkiye Kupası'nda 1-1 sonuçlanan Beşiktaş - Fenerbahçe maçının ardından hakemlere yönelik sarf ettiği 'şerefsizler, hırsızlar emeğimizi çaldı' şeklindeki sözleri çok yankı uyandırmıştı. O kadar ki, dönemin Haluk Ulusoy yönetimindeki Futbol Federasyonu 'Öfke değil itidal, suçlama değil sağduyu zamanı' başlığıyla bir ilan yayınlamıştı. İlanda; 'Hiçbir hakem, hiçbir maça, oyunun kaderiyle oynamak üzere çıkmaz, çıkamaz. Hiçbir hakem art niyetli yönetim göstermez, gösteremez. Buna hem kendi mesleki sorumluluğu müsaade etmez. Hem de federasyon böylesi bir davranışa asla göz yummaz. Sorunların paylaşma, yardımlaşma ve karşılıklı anlayışın gösterileceği bir birliktelikle çözüleceğini belirtmekte fayda görüyoruz' deniyordu. Hatta Ulusoy, Ali Koç'a ithafen; 'Ben onun sevgilisi değilim. Ulusoy soyadını ağzına aldığı zaman daha dikkatli konuşması gerekir' gibi açıklamalarda bulunmuştu.
Takım, kulüp, lig ya da başkan ismi ne olursa olsun, pek çok spor ve iş adamını adeta bir mahalle kavgasına tutuşturan hakem kararları, futbol ekonomisini önemli ölçüde etkiliyor. Yanlış kararlar yüzünden şampiyonluktan, maçtan ya da golden olan veya olduğunu iddia eden kulüp başkanları ve teknik direktörlerin isyanlarının ardında önemli rakamlar var.
2008-2009 sezonunda Turkcell Süper Lig'de oynanan maçlarda berabere kalan takımlar, aldıkları birer puan için 164 biner TL kazanıyor. Galibiyet ise 327 bin TL'lik bir gelir demek. Şampiyon olacak takımsa federasyondan tam 6 milyon 400 bin TL alacak. Turkcell Super Lig'in ikincisi 5 milyon 160, üçüncüsü 3 milyon 800 bin, dördüncüsü 2 milyon 580 bin, beşincisi 1 milyon 290 bin ve altıncısı da 645 bin TL para kazanacak. Yani puanların maddi ederi kulüpler nezdinde 'hakem hatalarıyla' heba edilemeyecek kadar yüksek.
Madalyonun elbette bir de diğer yüzü var. Zira bu sonu gelmez tartışmalardan gocunan, para ve prestij kaybeden, hakkının ve emeğinin çalındığı düşünen taraf yalnızca kulüpler değil. Türkiye futbol liglerindeki hakemler de aynı dertten muzdarip.
MHK Başkanı Oğuz Sarvan Türkiye'de hakemliğin kurumsallaşamamasından ve kulüplerin etkisi altında kalarak olması gerektiği kadar özerkleşemediğinden dem vuruyor. Ücretlerin düşük olduğunu ve yarı zamanlı mantıkla yürüyen sistemde hakemlerin ekonomik açıdan kendilerini federasyona bağlı hissettiklerini savunan Sarvan, bu durumun hakemleri baskı altında bıraktığını ifade ediyor.
1990'lı yılların başından bu yana hakemliğin kulüp yöneticilerinin güdümünde kaldığı ve gerekli ilerlemeyi gösteremediğini iddia ediyor. Süper Lig'de maç yöneten hakemler maç başına bin 650 TL alıyor. Her sezon aynı hakemin ortalama en fazla 10 maç yönettiği düşünülürse Türk hakemlerinin her yarı dönemde kazanabileceği maksimum rakam 11 bin TL'ye yaklaşıyor. Bu da tüm sezonda en iyi ihtimalle 20 bin TL demek.
Aslında rakamlar Sarvan'ın şikayetçi olduğu kadar 'mağduriyet' ekonomisi yaratmıyor. Ancak İngiltere Premier Ligi'ndeki durumla kıyaslanınca resim farklılaşıyor. En azından Sarvan'ın gelmek istediği nokta biraz daha netleşiyor. 2 milyar 973 milyon 75 bin Euro değerindeki Premier Lig'de düdük çalan hakemler sezon anlaşması yaparak yılda yaklaşık 2 milyon 641 bin Euro kazanıyor. (Turkcell Süper Lig'in şu anki değeri 727 milyon 875 bin Euro olarak hesaplanıyor.)
Hakemler hataları, kötü yönetimleri ve gelen şikayetler nedeniyle üst üste haftalarca sürebilen 'dinlendirilme' cezaları alıyor. Bu cezaların ilk örneği aralık ayında Turkcell Super Lig'in en çok maç yöneten hakemlerinden Fırat Aydınus'a verildi. Aydınus 20 Aralık'ta oynanan ve 2-1 Trabzonspor galibiyetiyle sonuçlanan Trabzonspor - Eskişehir maçındaki kötü yönetimi nedeniyle MHK tarafından altı hafta 'dinlendirilmeye alındı'.
Hem hakemler hem federasyon hem de kulüpler için nahoş olan ve yıllardır çözümlenemeyen karmaşa elbette ki pek çok nedene bağlı. Yenilgileri örtbas etmek için ortaya atılan bahaneler, kötü yönetimler, başarısız futbol, basit hatalar, büyük hatalarHer ne olursa olsun bu didişmeler ve sistemsizlik Türk futbolunun altyapısını ve ekonomik gelişimini olumsuz etkiliyor.
Yaşanan karmaşaya tüm partiler nezdinde bir çözüm geliştirmek isteyen TFF hakemliği kurumsallaştırmak ve hakemlerin performansını maksimize etmek adına profesyonel hakemliği geliştirmeye yönelik özel bir seminer programı başlattı. TFF, MHK ve TFF Futbol Geliştirme Merkezi tarafından düzenlenen çalışmanın amacı profesyonel hakemliğin temellerini atmak. Çalışma çerçevesinde Türkiye'de ilk kez 115 hakemin fizyolojik ve psikolojik performansları ölçüldü. Sonuçlar profesyonel hakemliğin kriterini oluşturacak. Sarvan'a göre bu ölçümlemeler altın değerinde. 'Hakemliğin Türkiye'de diğer meslekler gibi tam zamanlı olarak algılanması ve hakemlerin sadece işlerine odaklanması' adına büyük önem taşıyor.
2008'in Ağustos ayında düzenlenen Hasan Doğan Üst Klasman Hakem ve Yardımcı Hakem Semineri'nde genel sağlık ve performansa dayalı testler yapılmış. Sağlık tarama çalışmaları İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından gerçekleştirilirmiş. Kişisel ve mesleki gelişime yönelik eğitimlerini ise Baltaş - Baltaş Yönetim Eğitim Danışmanlık yürütmüş.
Projenin sağlık taramaları boyutu ilgi çekici zira akla hemen 'bu taramalar zaten yapılmıyor mu' sorusu geliyor. Görünen o ki şu ana kadar pek çok süreç kişisel inisiyatiflerle gerçekleşmiş.
Hastane ortamında yapılan sağlık taramalarında dört hakemin Hepatit B taşıyıcısı olduğu ve genele bakıldığında hepatite karşı herhangi bir korunma refleksinin olmadığı saptanmış. Hal böyle olunca da katılımcıların yüzde 70'ine hepatit B aşısı yapılması için çalışmalara başlanmış. Kardiyolojik tetkikler sırasında 115 hakemden yüzde 5'inin kalbinin atletik yüklenmeler karşısında risk taşıdığı görülmüş.
Çalışmanın sonuçlarına göre Türk hakemlerinin yaş ortalaması 32, boy ortalaması 1,80. Ancak görünen o ki, ortak sorun 'postür' yani duruş bozuklukları. Hakemlerimizin yüzde 80'inde irili ufaklı postür bozukluğu tespit edilmiş. Gelelim hakemlerimizin saha içindeki performansına...
Üst düzey hakemlerimiz oyun esnasında ortalama 15 adet sprint atıyor. Maç başına ortalama dokuz ila 11 km koşu yapıyorlar. 45 adet yüksek şiddetli, 107 adet orta şiddetli, 200 adet düşük şiddetli, 72 adet de geri koşu yapıyor. Sprintlerde oldukça hızlı bir performans sergiliyorlar. Üst klasman hakemlerimizin 20 ila 30 metre sprintlerdeki ortalaması 4,59 saniyelerde ki bu, futbolcularla neredeyse aynı hızda koştukları anlamına geliyor. Ancak uzmanlara göre dayanıklılık ve toparlanma süreçlerinde gelişime ihtiyaçları var. Federasyon şimdilerde hakemler için yıllık antrenman programı hazırlıyor. Ayrıca bireysel programlar da tasarlanacak. Her hakem için bir antrenman takip kitapçığı oluşturulacak ve gelişimleri testlerle takip edilecek.
Seminerin ikinci yani 'manevi performans' kısmıysa gündemi meşgul eden tartışmaları biraz daha yakından ilgilendiriyor. Kaygı kontrolü ve baskı altında karar verebilme konularında yapılan test ve ölçümler hakemlerin işine çok yarayacak gibi görünüyor. Hakemler 'mükemmelliğe yolculuk' adı verilen eğitimde duygularını tanıma, olumsuz duyguları kontrol etme, özgüven ve özsaygı konularında yoğun eğitimler almış. Olumsuz davranışları kontrol etme ve özsaygı eğilimleri seminerin başında beş puan üzerinden 3,12 seviyesindeyken eğitimler sonunda yüzde 4,12'ye ulaşmış. Prof. Dr. Acar Baltaş'a göre hakemler kural bilmezlikten değil baskı altında yanlış karar verdikleri için hata yapıyor: 'Baskı algıyı bozar, bu fizyolojik bir gerçektir, Maçın sonuna doğru beyne giden kan da azalınca hataya yönlenebilir'.
Baltaş, hakemliğin misyonunu 'oyunu en az müdahale ile yönetecek, profesyonel davranışlar sergileyen, oyunun tüm taraflarına saygı gösteren, karşılığında saygı gören ve maçı oyunun ruhuna uygun yöneten adaletli kimse' olarak tanımlıyor. Seminer dahilinde verdiği 'mükemmelliğe yolculuk' programını rutinleştireceklerini ifade ediyor. Hedef baskı altında iyi karar veren profesyonel hakemler yaratabilmek. TFF Futbol Geliştirme Merkezi Direktörü Ahmet Güvener bu projenin her yıl genişleyerek tekrarlanacağını, ortaya çıkarılacak kriterlerin de profesyonel hakemliğin normları olarak belirleyeceklerini söylüyor: 'Belirlenen normlara uymayanlar hakem olamayacak. Hakemin IQ'su kaç, duygusal zekası ne düzeyde? Boyu ne kadar, renk körü mü, tansiyonu mu, panik atağı mı var... Bu gibi onlarca değişkene göre bir endeks oluşmalı. Bu sonuçlar hem mevcut hakemlerimizin profilini ortaya koyuyor hem de profesyonel hakem olmak isteyenler için uymaları gereken kriterleri oluşturuyor.' Projenin istikrar ve başarısını zaman gösterecek ancak en azından iyi niyet nedeniyle takibi hak ediyor.
Hakem kriterleri değişiyor mu?
Ligler hakem tartışmalarıyla çalkalanadursun, TFF bir ilke imza atarak profesyonel hakemliğin normlarını oluşturuyor. Kriterlere uymayanlar dünyanın en değerli altıncı ligi olan Super Lig'de hakemlik yapamayacak.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-01-28 09:58:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara