Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Baykal, hükümeti yine Hamas'la vurdu

Hükümetin Gazze politikasını eleştiren CHP lideri Deniz Baykal, AB'nin Hamas'ı terör örgütü ilan ettiğini belirterek 'Biz Hamas savunmacılığına çıkmış gibi gözüküyoruz' dedi.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-01-27 16:42:00

Baykal, hükümeti yine Hamas'la vurdu

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında hükümetin Gazze'de izlediği politikarı ve Ergenekon soruşturması kapsamında 10. dalgada yaşanan gözaltıları eleştirdi.

Hükümetin Gazze konusundaki politikalarını sert bir dille eleştiren Baykal, 'hükümetin Gazze'de izlediği politika hiçbir somut sonuç vermemiştir. Türkiye Gazze'deki bombalamalardan zarar gören ülke haline gelmiştir. Politikalarımızın inandırıcılığı yitirilmiştir. O zararı telafi etmek için hükümet sistemli çaba içine girdi. Yapılan açıklamalar buna yöneliktir. Türkiye'nin bölgedeki çatışmaların parçası haline dönüşmeme konusunda çok temel bir ilkesi vardır. Hükümetin bu konuda ölçüyü kaçırdığı anlaşılmaktadır' dedi.

Baykal, 'AB, 2006 yılında Hamas'ın terör örgütü olduğunu ilan etmiştir. Bu ilanın altında Türkiye'nin de imzası vardır. Aynı listede PKK'da var... Biz Hamas savunmacılığına çıkmış gibi gözüküyoruz. Bunun ciddi sonuçları olur. Birileri de bize çıkıp PKK ile ilgili bu anlayışla ilgili tavır takınırsa ne olur? Başbakan BM kararları uygulanmıyor diyor. BM'nin bütün kararları uygulanacaksa, o zaman bizim de vermemiz gereken bir hesap vardır. Başbakan Hamas aşkı ile girdi ve ortalığı allak bullak etti. Onun bu hatasının bedelini Türkiye ödüyor' diye konuştu.

'Silivri bir 'AKP Guantanamosu' olmamalı'

CHP lideri Deniz Baykal, 'Silivri bir 'AKP Guantanamo'su olmamalıdır' dedi; soruşturmayı İtalya'daki 'temiz eller' hareketine benzeten Başbakan'a 'Türkiye kirli ellerle yönetiliyor, kirli eller nasıl temiz eller operasyonu yapar?' diye yanıt verdi.

Baykal, 'Sendika Başkanı Mustafa Özbek gözaltına alındı. Avrasya Televizyonu arandı. Araştırmacı Erhan Göksel gözaltına alındı. Özbek niye alındı? Ergenekon'a bir kasa arıyorlarmış. Önce Kuddisi Okkır adındaki kişiyi finansör ilan etmişlerdi. Sonra görüldü ki zavallının kendi yaşamını finanse edecek hali yok. Daha sonra Sinan Aygün'ü finansör yapmak istediler. TOBB'un toplumsal etkinliği kendini gösterdi. Dava hukuki süreç ise de, TOBB kararlı müdahalesinden sonra da Aygün'ün de olmadığı ortaya çıktı. İşadamından finansör bulamadılar şimdi bir işçiden, sendikacıdan finansör bulacaklar. Özbek'in bu işi finanse edip etmediğini göreceğiz' dedi.

'Saygınlığı olan bir insan gözaltına alınırken onunla ilgili çok somut suçluluk kanıtlarının bulunması ihtiyacı gözetilmez mi?' diye soran Baykal, 'Elinizde delil yok oradan delili elde etmek için eve gidiyorsunuz? Elinizde delil yokken niye gidiyorsunuz? Sanıktan delile değil, delilden sanığa gidilir. Size birileri söylemiş şunları alın diye' ifadesini kullandı.

Baykal, 'Vedat Yener'i 11 cezaevinde tuttunuz adam çıktı 'Suçumu bilmiyorum' dedi. Böyle bir şey olabilir mi? Bir insan suçlu da olabilir ama ona bir tas çorbayı çok gören adalet anlayışı Türkiye'ye yakışır mı? Silivri bir 'AKP Guantanamo'su olmamalıdır. Soruşturmanın gizliliği ihlal edildi. Bu suçu kim işledi? Gizliliğin ihlalinin sorumlusu kimdir? Bunu soruşturmayı yürütenler ihlal etti. Bu kadar ağır ihlale rağmen bir tek savcı veya güvenlik mensubundan hesap soruldu mu? Bir tek görevden almı girişimi var mı? Artık ihlal edildiğini Başbakan da, Adalet Bakanı da kaydediyor. Genelkurmay feryat ediyor, şikayet ediyor. Ediyor da ne oluyor? İhlal edenlerden hesap sorun var mı? Bu bir linç adeletidir. Bu soruşturma savcılardan çok polisin götürdüğü bir soruşturmadır. Adli kolluk ihtiyacı vardır. Bu öyle mi değil mi? Bu tartışılsın ortada çok ciddi iddialar var' diye konuştu.

'Türkiye kirli ellerin yönetiminde'


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'temiz eller' operasyonundan bahsettiğine işaret eden Baykal, Türkiye'de bir temiz eller operasyonuna ihtiyaç olduğunun çok açık olduğunu söyledi.

Baykal, Türkiye'nin kirli ellerin yönetiminde olduğunu iddia ederek, 'Türkiye'de temiz olmayan, kirli eller var. Bunların ortaya çıkarılması lazım. Kim ortaya çıkaracak; yönetim. Peki, yönetimin eli kirliyse ne olacak? Temiz eller operasyonuymuş' dedi.

Baykal, Erdoğan'ın, 'Çocuklarımızın geleceği için temiz eller operasyonu yapıyoruz' dediğini ifade ederek, Erdoğan'ın çocuklarının geleceğinin güvence altında olduğunu, hiç endişe etmemesi gerektiğini söyledi. Baykal, Başbakan ve yakınlarının değil, sahipsiz olduğu düşünülen 70 milyonun çocuklarının geleceğini düşündüklerini söyledi.

'Temiz eller operasyonu; insaf edin, temiz eller operasyonu lafı, Başbakan'ın ağzına yakışıyor mu? Temiz eller kim, sen kimsin? Ne alakası var seninle?' diyen Baykal, İtalya'da, başbakanların ve milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırıldığı için temiz eller operasyonunun yapılabildiğini vurguladı. Baykal, 'Kaldır dokunulmazlıkları, gel temiz elleri yapalım' çağrısında bulundu.

Baykal, 'Ergenekon ne? Darbenin, Susurluk'un, temiz ellerin, terörle mücadelenin yanlış yapılmasının mı soruşturması? Hiçbiri değil. Hepsi, Başbakan ve AKP'nin, özel intikam duygularına, hesaplaşma arzularına, burun sürtme heveslerine cevap vermek üzere düzenlenmiş olay. Devlete bu kadar zarar verdiği söylenenlerin arasında bir tane bile AKP'li yok. Olabilir mi?' diye konuştu.

Baykal, Türkiye'nin kirli ellerin yönetiminde olduğunu, temiz eller operasyonuna ihtiyaç bulunduğunu öne sürerek, 'Temiz eller operasyonu lafı, Başbakan'ın ağzına yakışıyor mu? Temiz eller kim, sen kimsin? Kaldır dokunulmazlıkları, gel temiz elleri yapalım' çağrısında bulundu.

Ergenekon'un, savcılıktan çok, emniyetin, polisin götürdüğü bir soruşturma olduğunu savunan Baykal, emniyetin, ifadeleri aldığını, sanıkları çağırdığını, 'Şöyle bir ifade verirsen, böyle yaparız' şeklinde pazarlık yaptığını ileri sürdü, 'Boş konuşmuyorum, bilerek konuşuyorum. Böyle teklifi almış sanıkları biliyorum' dedi.

Baykal, iki yıl geçmesine rağmen Ergenekon'un neyin davası olduğunun netleşmediğini ifade ederek, 'Tutanağa ismi kim koydu, davaya isim koyma kimin hakkıdır? Genelkurmay Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü bilmiyor, böyle bir örgütün varlığını kim, neye dayanarak biliyor?' diye sordu.

Soruşturma ve yargılamanın aynı anda yürütülmesini eleştiren Baykal, 'Ortada iddianame yok, bu ne biçim hukuk' diye konuştu.

'Darbeyse gereğini yap'

Baykal, önce, darbe ihtimaline karşı soruşturma ve yargılama sürecinin açıldığının söylendiğini ancak böyle bir gelişmenin olmadığını belirterek, 'Darbeyle ilgisi olması muhtemel kimse, git onlardan hesap sor, sormazsan namertsin. Darbeymiş. Darbeyse gereğini yap, kim o darbenin içinde, açık söyle, dilinin altında dolaştırma, korkma, cesur ol, gereğini yap, üzerine yürü. 'Darbe derim, idare ederim' yok öyle şey. Darbe değil, ne; Susurluk'ta görülmeyen hesabı görmeye yönelik soruşturma mı? Tamamlanmamış Susurluk'u tamamlama girişimi mi? Eğer öyleyse, çık onu söyle' dedi.

CHP lideri, 'Susurluk ise gereğini yap, onu da yapmazsan namertsin. Bu da değil. 'Terörle mücadele ederken, JİTEM kuruldu, kanunsuz, hukuksuz işler yaptı, onun hesabını soracağız, terörle mücadeledeki hukuksuzlukların hesabını soracağız' diyorsan, onu da sor. Türkiye'nin terörle mücadelesinin, Susurluk'un hesabını, darbenin hesabını sormak için mi çıktı, bunların hiçbirisi değil' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun adaylığı

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına, CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nu aday gösterdiklerine işaret eden Baykal, Kılıçdaroğlu'nun, 'dürüstlüğü, tevazuyu, alçak gönüllülüğü' simgelediğini söyledi.

Baykal, 'AK Parti'nin İstanbul'u kaybetmesi halinde, İstanbul'da yaşanan tezgah ve tertiplerin, Kılıçdaroğlu gibi birinin elinde nasıl ortaya çıkacağı, bir deprem yaratacağı, iktidarı kullananların çocuğunun oradan gelen kanallarla beslenmekte, nemalanmakta olduğunun ortaya çıkacağı korkusu, telaş yarattı. Onun için Başbakan CHP'ye verip, veriştiriyor. Korkunun ecele faydası yoktur' diye konuştu.

Ekonomik gelişmeler

IMF ile görüşmelerin askıya alındığının ortaya çıktığını ifade eden Baykal, 'Bu da hükümetin ekonomik kriz karşısında içine girdiği istikamette sonuç alıcı bir uygulama içinde olmadığını ortaya koymuştur' dedi.

Ekonomide durumun giderek daha da ciddiyet kazandığını belirten Baykal, 'Türkiye bütünleşmiş bir kriz ile mücadele programı ortaya koyabilmiş değildir. Birbirinden kopuk bu yaklaşım Türkiye'deki bekleyişi sona erdirememiştir. Hala herkes hükümetin bu konuda ne yapacağını görme ihtiyacı içindedir. İşsizlik çok kaygı verici düzeye ulaşmıştır. Gençler arasındaki işsizliğin yüzde 30 düzeyine çıktığı görülmektedir. Türkiye'de ekonominin içinde bulunduğu durum hükümeti ciddi önlem alamaz duruma getirmiştir' dedi.

İstihdamdaki yükü hafifletmeye yönelik hiçbir girişim olmadığını belirten CHP lideri, 'IMF konusunda Türk kamuoyuna bilgi verilmesi gerekiyor. IMF ile içine girilen yeni tıkanıklığın altında ne vardır? Bunun açıklanması lazımdır. Ne istenmiştir? Ne verilmemektedir' diye konuştu.

'KKTC yokmuşçasına...'

Baykal, konuşmasında bugün bir gazetede yer alan Cumhurbaşkanlığı internet sitesine ilişkin habere değinerek, Cumhurbaşkanlığının internet sitesinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin 'yokmuşçasına yansıtıldığını' söyledi.

CHP lideri Baykal, 'KKTC'den Çankaya'nın haberi yoktur, KKTC'den Cumhurbaşkanlığının haberi yoktur ya da önemli saymamaktadır. Hiç ilgilenmemektedir. Bu anlayış, bir süreden beri Kıbrıs'ta tek devlet, tek egemenlik anlayışına dayalı bir müzakerenin götürülmekte olduğu bir ortamda kendisini gösterince, ister istemez bunun bir ihmal, duyarsızlık, dikkatsizlikten ibaret bir olay olamayabileceği kuşkusunu da haklı olarak ortaya çıkarıyor' diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığının henüz konuya ilişkin resmi bir açıklama yapmadığını belirten Baykal, 'Çankaya tavrını netleştirmelidir. KKTC'nin farkında mıdır, değil midir? Kıbrıs'ı bir tek egemenlik altında bütünleşmiş bir coğrafya olarak görme anlayışında, yanlışında ısrar etmekte midir, değil midir? Bunun derhal aydınlığa kavuşturulması gerekiyor' dedi.

Haber Ara