Engin Çeber davasında ilk duruşma

Duruşmanın başlamasının ardından başta İstanbul olmak üzere Diyarbakır, Van, Mersin ve Ankara Baroları ile çok sayıda sendikanın müdahillik talebinde bulunması bekleniyor.

Bakırköy Adliyesi'nde görülen duruşma öncesi adliye önünde toplanan çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve sendika temsilcisi suçluların cezalandırılması için eylem yaptı.

Basın mensuplarına bir açıklama yapan Engin Ceber'in babası Ali Tekin, Adalet Bakanının kendilerinden özür dilemesinin Türkiye'de ilk olan bir olay olduğunu ifade ederek, 'Özür dilemek yetmiyor, suçluların cezalandırılmasını istiyorum. Özür dilemekle her şey halloluyorsa her şey tamam demektir. Suçluların yargılanıp, cezalandırılmasını
istiyoruz' diye konuştu. Baba Ali Tekin, soyadını neden değiştirdiğini soran basın mensuplarına ise 'Polis ve jandarma baskısından kurtulmak için değiştirdim. Sık sık gelip arama yapıyorlardı' dedi.

Engin Ceber'in kardeşi Şerife Ceber ise, 'Toprağın altında yatan kardeşim. Alacaklarını aldılar, daha ne yapacaklar? Baskı yapmalarına gerek kalmadı. Adaletin yerinin bulmasını istiyoruz, peşini bırakmayacağız. AF Örgütü'nden ve İnsan Hakları'ndan destek var. Medya kuruluşları gündeme getirmeseydi, baskı olmasaydı bu kadar üstüne düşülmeyecekti' dedi.

DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi de bu davanın Türkiye'de işkenceyle ölümlerin nasıl gerçekleştiğinin bir tescili olduğunu ifade ederek, 'Bu anlamda Adalet Bakanı'nın özür dilemesi, bu tescilin bir kanıtıdır. O koşullarda ölmeyen, işkenceye maruz kalan fakat ölmeyen insanlar var. Bu koşulların değiştirilmesi için bizim çabalarımız oldu. Özellikle F tipi cezaevlerinde bu ve insanlık dışı uygulamaların devam ettiği süreç şimdi de devam ediyor. İşkence sonucu insanların ölmemesi, yaralanmaması ve kötü muameleye maruz kalmaması için buradayız. Bunların Türkiye de açığa çıkmasına katkı sağlamak için buradayız. Yaptırımı ağırlaştırılacak cezalarla uygulanmalı. Burada uygulamadan ve yasaların gevşek olmasından kaynaklanan sorunlar var' şeklinde konuştu.

KESK Başkanı Sami Evren de bu durumun Türkiye açısından son derece utanç verici bir durum olduğunun altını çizerek, 'Son 1 yıl içerisinde 30'dan fazla kişinin cezaevlerinde ve karakollarda öldürülmesi utanç verici bir durum. Şimdi bu utanç manzarasının mahkemesi olacak. Geriye dönük davalara baktığımız zaman, davalar siyasallaştırılıp, gereği yerine getirilmemiştir. İşkenceciler hep muhtemel insanlar gibi yargılanmışlardır. Umarız bu olmaz ve adalet yerini bulur. Sorumlular bellidir, raporlar ortadadır. İnsan vicdanını rahatlatacak bir sonucun ortaya çıkması, artık demokratik ülkelerde işkencede Başbakan'ın da dediği gibi sıfır tolerans olması gerekmektedir. Bu utancı tekrara yaşamak istemiyoruz' açıklamasında bulundu.

Avukat Taylan Tanay, Adalet Bakanı'nın özrü ile birlikte kamuoyunda bir beklenti oluştuğunu ifade ederek, 'Hükümetin yargıda sıfır tolerans anlayışının gerçeği ne kadar yansıtıp yansıtmadığının işleyişini gösteren bir dava. Özürden sonra bu davanın açılması gerektiğini, bu süreci takip etmemiz gerektiğini daha önce ifade ettik. Bu tür davaların genellikle cezasızlıkla sonuçlandığını gördük. Elimizde çok güçlü deliller var. Asıl güç dava açılmasından sonra kamuoyunun beklentileri. Bu ilginin devam ettiği sürece işkencelilerin cezalarını çekeceğini biliyoruz. Bundan önceki davalarda da çok ciddi deliller vardı. Bu davaların tamamı cezasızlıkla sonuçlandı' dedi.

Tanay, duruşmayı izlemek üzere Van, Mersin, Ankara, Diyarbakır Barolarından avukatlarında geldiğini belirterek, 'Bu davaya müdahil olacaklar. Bir işkence davasında sayıları çok fazla avukatın yer alması çok önemli. Mahkeme bütün tanıklara gelmesi için tebligat çıkardı. Hepsinin hazır olması gerekiyor. Ama ne yazık ki bu tür davalarda tutuksuz sanıklar gelmiyor ve davayı uzatıyorlar. Bugün buna ilişkin taleplerimiz de olacak. Heyecanla bekliyoruz, umarız bu davada tüm memurlar burada olur' şeklinde konuştu.

Adliye önünde toplanan kalabalık ise sık sık 'Engin'in katilleri cezalandırılsın' şeklinde slogan atarken, polis çevrede yoğun güvenlik önlemleri aldı.